NETANYAHU ORTADOĞU'NUN STRATEJİK GERÇEKLİĞİNİ DEĞİŞTİRMEKTEN BAHSEDERKEN NE DEMEK İSTİYOR?

System.Web.UI.WebControls.Label / NETANYAHU ORTADOĞU'NUN STRATEJİK GERÇEKLİĞİNİ DEĞİŞTİRMEKTEN BAHSEDERKEN NE DEMEK İSTİYOR? / NETANYAHU ORTADOĞU'NUN STRATEJİK GERÇEKLİĞİNİ DEĞİŞTİRMEKTEN BAHSEDERKEN NE DEMEK İSTİYOR? / hamaset.com.tr

9 Ekim 2024 Çarşamba

150 Görüntüleme

MERCEK
Çeviren:Haber Merkezi |

Benjamin Netanyahu, "Orta Doğu'daki stratejik gerçekliği değiştirmekten" bahsederken, İsrail'in bölgedeki konumunu güçlendirmeyi ve güç dengesini İsrail lehine çevirmeyi amaçlayan siyasi ve askeri hedeflere atıfta bulunuyor.

NETANYAHU ORTADOĞU

 

Yazar: Tariq Al-Zumar

Çeviri: M. Hulusi Cengiz

Netanyahu, Filistinli direniş hareketlerinden, Lübnan'daki Hizbullah'tan, İran'dan ve bölgedeki jeopolitik değişimlerden kaynaklanan çok sayıda tehditle karşı karşıya olan İsrail için stratejik gerçekliği daha güvenli ve istikrarlı bir hale getirmeye çalışıyor.

 

Netanyahu'nun Orta Doğu'daki stratejik gerçekliği değiştirme hedefinde en önemli noktalar şunlardır:

 

Filistin Direniş hareketlerini ortadan kaldırmak

Hamas ve İslami Cihad tehdidinin ortadan kaldırılması: Netanyahu'ya göre, stratejik gerçekliği değiştirmek, Gazze ve Batı Şeria'dan İsrail'e yönelen askeri tehditlerin ortadan kaldırılmasıyla başlayacaktır. Gazze ve Filistin topraklarında askeri operasyonların tekrarlanması, bu grupların askeri altyapılarını yok etmeyi ve destek kaynaklarını kurutarak Hamas ve İslami Cihad'ın kapasitelerini sınırlamayı amaçlamaktadır.

 

İran'ın bölgedeki etkisini kontrol etmek

İran'ın yayılmasını sınırlamak: Netanyahu için Orta Doğu'daki stratejik gerçekliği değiştirmek, İran'ın Suriye, Lübnan, Irak ve Yemen gibi komşu ülkelerdeki etkisini azaltmak anlamına geliyor. İran, Hizbullah ve Filistin Direniş hareketlerine verdiği destek ile nükleer emelleri nedeniyle İsrail için en büyük stratejik tehdit olarak kabul ediliyor.

İran'a karşı koymak için Arap-İsrail ilişkilerini normalleştirmek: Netanyahu, İran'a karşı koymak amacıyla başta Körfez ülkeleri olmak üzere Arap ülkeleriyle bölgesel ittifaklar kurmaya çalışıyor. BAE, Bahreyn ve Suudi Arabistan gibi ülkelerle normalleşme süreci, İsrail'in bölgesel gerçekliği değiştirme ve İran'a karşı bir cephe oluşturma stratejisinin bir parçası olarak görülüyor.

 

Arap ülkeleriyle normalleşmenin teşvik edilmesi

İbrahim Anlaşmalarının kapsamının genişletilmesi: Stratejik gerçekliği değiştirmek, Arap ülkeleriyle normalleşme sürecini genişletmeyi de içeriyor. İsrail, İran ve Hizbullah gibi İsrail karşıtı bölgesel güçlere karşı stratejik bir ittifak kurmak amacıyla Suudi Arabistan gibi yeni Arap ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmeye çalışıyor.

Filistin Direnişini bölgesel olarak izole etmek: İsrail, Arap ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirerek Filistin Direniş hareketlerini diplomatik olarak izole etmeyi ve bu hareketlerin bölgesel etkilerini azaltmayı amaçlıyor. Böylece, bölgesel meşruiyetini de artırmayı hedefliyor.

 

İran'ın nükleer programına karşı harekete geçmek

İran'ın nükleer silah sahibi olmasını engellemek: Netanyahu'nun stratejik gerçekliği değiştirme vizyonu, İran'ın askeri nükleer kapasiteye ulaşmasını önlemeyi de kapsıyor. Bu, İran'ın nükleer programını durdurmak amacıyla uluslararası baskı oluşturmayı ve gerekirse askeri operasyonları içerebilir.

ABD ve müttefikleriyle koordinasyon: İsrail, bu bağlamda ABD ile iş birliğine güvenmekte ve İran'a baskı uygulamak için daha geniş bir uluslararası koalisyon oluşturmaya çalışmaktadır. Bu hedefe ulaşmak, bölgedeki stratejik gerçekliği İsrail'in lehine değiştirmek adına önemli bir adımdır.

 

İsrail'in askeri üstünlüğünün sağlanması

Teknolojik ve askeri üstünlük: İsrail, sürekli olarak askeri yeteneklerini geliştirerek Orta Doğu'da baskın askeri güç olmayı hedeflemektedir. Askeri üstünlük, İsrail'in düşman devletlerden veya gruplardan gelebilecek her türlü tehdide karşı koyabilmesini sağlar.

Amerikan desteğini sürdürmek: İsrail, büyük ölçüde ABD'nin askeri ve ekonomik desteğine güvenmektedir. Bu desteği almaya devam etmek, İsrail'in bölgedeki üstünlüğünü korumasını sağlar ve uzun vadeli stratejik değişimi sağlamada önemli bir rol oynar.

 

Sınırların yeniden şekillendirilmesi ve bölgesel hakimiyet

Sınır tehditlerinin azaltılması: Stratejik gerçekliği değiştirmek, sınırların yeniden şekillendirilmesini veya Gazze, Lübnan ve Suriye'den İsrail'e yönelik doğrudan tehditleri ortadan kaldırmayı içerebilir. Golan Tepeleri'nin kontrolü ve Lübnan ile Suriye sınırlarındaki askeri varlığın artırılması, Netanyahu'nun güvenlik stratejisinin önemli bir parçasıdır.

Batı Şeria'daki bölgelerin kontrolü: Batı Şeria'daki büyük İsrail yerleşimlerini ilhak etme çabası, stratejik gerçekliği değiştirmenin bir parçası olarak değerlendirilebilir. Bu bölgelerin kontrolü, İsrail'e Filistinlilerle olan çatışmada stratejik bir avantaj sağlamakta ve egemen bir Filistin devleti kurulması ihtimalini zayıflatmaktadır.

 

Bölgedeki jeopolitik değişimler

Arap dünyasındaki iç bölünmelerden faydalanmak: Netanyahu, Suriye, Irak, Yemen, Libya, Sudan veya Somali gibi Arap ülkelerindeki iç bölünmelerden ve çatışmalardan yararlanarak bu ülkelerin yakın gelecekte İsrail'e stratejik tehdit oluşturmamalarını sağlamaya çalışmaktadır.

Bölgesel çatışmaları İsrail'in avantajına kullanmak: İsrail, sınırlarını güvence altına almak veya İran gibi ortak bir düşmana karşı bölgesel ittifaklarını güçlendirmek amacıyla Suriye veya Yemen'deki savaş gibi bölgesel çatışmalardan yararlanabilir.

 

 

Hükümet dışı silahlı örgütlerin zayıflatılması

Hizbullah ve Hamas'ın hedef alınması: Stratejik gerçekliği değiştirmek, İsrail'e doğrudan tehdit oluşturan hükümet dışı silahlı örgütlerin zayıflatılmasını da içermektedir. Lübnan'daki Hizbullah ve Gazze'deki Hamas, İsrail'in askeri ve siyasi kapasitelerini azaltmayı hedeflediği düşmanlar arasında başı çekmektedir.

Önleyici saldırılar ve suikastlar: İsrail, bu örgütlerin kapasitelerini azaltmak ve kuzey ile güney cephelerinde caydırıcı bir denge oluşturmak amacıyla suikast taktikleri ve askeri liderlerine yönelik önleyici saldırılar düzenlemektedir.

 

Caydırıcılık ve uzun vadeli savaşlardan kaçınma

Stratejik caydırıcılık: Netanyahu'nun amacı, İsrail'in düşmanlarının topraklarına saldırı düzenlemesini engelleyecek güçlü caydırıcı kapasitelere sahip olmaktır. Askeri üstünlük ve önleyici operasyonlar yoluyla İsrail, uzun vadeli savaşlara girmeden düşmanlarına ağır darbeler vurmayı hedeflemektedir.

Angajman kurallarını değiştirmek: Askeri operasyonlar ve bölgesel müdahalelerle İsrail, düşmanlarına karşı angajman kurallarını yeniden tanımlayarak tam ölçekli bir savaşa girmeden etkili darbeler vurmayı amaçlamaktadır.

 

Uluslararası ittifakların yeniden yapılandırılması

Küresel güçlerle ilişkilerin güçlendirilmesi: Netanyahu, İsrail'in ABD ve Rusya gibi büyük küresel güçlerle olan ilişkilerini güçlendirmeyi, ayrıca Çin ve Hindistan gibi yükselen güçlerle ekonomik ve siyasi ilişkileri genişletmeyi hedeflemektedir. Bu küresel ittifaklar, İsrail'e stratejik bir nüfuz kazandırmaktadır.

Sonuç olarak, Netanyahu'nun "Orta Doğu'daki stratejik gerçekliği değiştirmekten" kastı, ister İran gibi ülkeler, ister Hamas ve Hizbullah gibi silahlı gruplar olsun, düşmanlarını zayıflatarak İsrail'in bölgesel gücünü pekiştirmektir. Aynı zamanda bölgesel ve uluslararası ittifakları güçlendirmeyi, Arap ülkeleriyle ilişkileri normalleştirmeyi ve İsrail'in askeri üstünlüğünü uzun yıllar boyunca sağlamayı hedeflemektedir.

Ancak, İsrail'in karşı karşıya olduğu zorluklar ve bu hedeflerin önündeki engeller düşünüldüğünde, bu stratejinin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı hala belirsizdir.

 

Kaynak: Middle East Monitor

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.



DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.