Yazar: Amelia Hadfield
Çeviri: M. Hulusi Cegiz
Aşırı Sağ Gücünü Gösterme Şansı Buldu
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un RN (Rassemblement National- Ulusal Birlik) partisi karşısında aldığı yenilgi, onu erken ulusal parlamento seçimleri çağrısı yapmaya itti. Macron, Fransa'nın sadece "net bir çoğunluğa" değil, aynı zamanda "tarih tarafından yönlendirilmeyi değil, tarihi yazmayı seçebilecek" vatandaşlara da ihtiyacı olduğunu belirtti.
Fransız Çatlakları
Hollanda ve Almanya'da öngörülen sonuçların merkezde bir miktar rahatlama yaratmasının ardından, Fransa'daki rakamlar hızlı bir sarsıntı yarattı. Marine Le Pen'in himayesindeki Jordan Bardella liderliğindeki RN, şimdiye kadarki en yüksek ulusal oy oranına ulaşarak, Macron'un Valérie Hayer liderliğindeki "Avrupa'yı Yenile" koalisyonunu "Fransız hükümetindeki bir parti için şimdiye kadarki en düşük ikinci AB seçim sonucuna" düşürdü.
AB Genelindeki Durum
AB genelinde ise tablo daha nüanslı. Avrupa Parlamentosu'nun popülist ve aşırı sağdan her zamankinden daha fazla üye kazanacağı tahminlerine rağmen, Avrupa'daki ana akım muhafazakâr görüşleri temsil eden EPP (Avrupa Halk Partisi), seçimlerde toplam büyüklüğünü arttırdı ve parlamentonun yaklaşık %25'ini kazanma yolunda ilerleyerek merkezdeki gücünü korudu.
Merkez sol Sosyalistler ve Demokratlar (S&D) grubu da önceki konumunu korudu. EPP, AB politikası üzerinde sanayi, tarım ve iklim politikaları gibi konularda belirleyici olacak ve şimdi Avrupa Komisyonu da dahil olmak üzere AB kurumlarının bir sonraki aşamasındaki seçimlerde liderliği belirlemesi gerekecek.
Aşırı Sağ için Hâlâ Başarılı Bir Gece
EPP ve S&D merkezdeki gücünü korurken, aşırı sağ partiler de kayda değer bir başarı elde etti. Aşırı sağ partiler, tek bir seçim grubunda toplanmaları zor olsa da çeşitli görüşleri temsil ediyorlar ve göç, ticaret, tarım ve iklim değişikliği gibi konularda AB'nin stratejik politikalarını sağa kaydırabilecek bir potansiyele sahipler.
Fransa'da Le Pen/Bardella RN oyların üçte birini alırken, İtalya'da seçmenlerin dörtte biri Başbakan Giorgia Meloni'nin İtalya'nın Kardeşleri'ni destekledi. AB genelinde aşırı sağ (ECR) ve aşırı sağ (ID) olmak üzere iki önemli parlamento grubunun 131 sandalyeyi kontrol edeceği öngörülüyor. Bunun yanı sıra Almanya'nın AfD'si, Viktor Orbán'ın Macaristan'daki Fidesz partisi ve Polonya ile Bulgaristan'dan 34 bağımsız aşırı sağcı daha var.
Yeşil Git (me) mek mi Demek?
Hollanda'da Geert Wilders'in aşırı sağcı Özgürlük Partisi'nin (PVV) parlamento seçimlerinden zaferle çıkacağı tahmin edilmesine rağmen, Hollanda İşçi Partisi/Yeşiller ittifakı onları geride bırakmayı başararak 8, PVV ise 6 sandalye kazandı. İşçi Partisi/Yeşiller ittifakı lideri ve eski AB Komiseri Frans Timmermans için bu sonuç bir nevi Pirus zaferidir. Hollanda sağa kaymaya devam etse de bu yavaşlıyor olabilir.
Başka yerlerde yeşil zaferler bulmak daha zordu. Almanya'da 2019'a kıyasla %8,5'lik bir düşüşle dördüncü sırada yer aldılar. Fransa'da Yeşiller, AP üyeleri için asgari seçilebilirlik eşiği olan yaklaşık %5'lik bir oy oranına ulaştı. Bu sonuçlarla birlikte, Avrupa'nın Yeşilleri şimdi parlamentoda dördüncü sıradan altıncı sıraya gerileyecek ve Avrupa'nın karşı karşıya olduğu aşırı iklim krizine rağmen politika liderliğinde geriye düşecekler.
Avrupa Parlamentosu = AB mi?
Birçok kişi için parlamento seçim sonuçları, AB'nin bir bütün olarak nereye gittiğinin simgesi. Bu sonuçlar, Avrupa'nın en önemli başkentlerinden bazılarında ulusal siyasetin nereye gittiğinin bir barometresi olarak görülüyor. 2019'da AP, iklim değişikliğine ilişkin bir dizi yeşil eylemi ve AB'yi iklim dostu bir şekilde yeniden yapılandırmayı amaçlayan yeşil anlaşmaları katalize eden bir "yeşil dalga" milletvekili çıkardı.
Muhafazakâr ve popülist gruplar ile aşırı sağ arasındaki ideolojik farklılıklara rağmen, Avrupa şüphecisi olan grupların kritik kitlesi, AB'nin yasama organının önemli bölümlerini yeniden düzenlemek ve muhtemelen AB projesinin kendisini savaş sonrası temellerinden ayırmak için kategorik bir arzuyu temsil ediyor.
Von der Leyen'in İkinci Dönemi
Çekirdek partiler ve münferit AP üyeleri için haftalar süren koalisyon kurma çalışmaları devam ederken, AB kurumlarına yönetici seçimleri paketinden başlamak üzere parlamento ve AB için en az beş önemli konu kalmaktadır. Bunlardan en önemlisi, Ursula von der Leyen'in Komisyon Başkanı olarak ikinci bir dönem için AB Konseyi tarafından desteklenip desteklenmeyeceği ve 720 sandalyeli parlamentoda gerekli 361 oya sahip olup olmadığının belirlenmesi gereken iki aşamalı süreçtir.
Yapılacaklar Listesi
Yeni ekipler göreve başladığında, yapılacaklar listesinde Ukrayna'daki savaş ve Avrupa'nın güvenliği, İsrail-Hamas çatışması, hayat pahalılığı, göç ve sığınma sorunları ile iklim değişikliği yükümlülüklerinin yeniden düzenlenmesi yer alacak. Yılın ilerleyen dönemlerinde Birleşik Krallık ve ABD'de yapılacak seçimler göz önünde bulundurulduğunda, AB'nin ve AP'nin gelen kutusu, "çoklu kriz" olgusunun insafına kalmış durumda. Bu, değişken ve uzun süreli acil durumların bir karışımını içeren bir olgu.
Kaynak: theconversation.com
Amelia Hadfield: Surrey Üniversitesi Siyaset Bölümü Başkanı
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.