ABD'NİN ALMANYA'DAKİ FÜZE PLANI TEHLİKELİ BİR BOYUN EĞİŞ

System.Web.UI.WebControls.Label / ABD'NİN ALMANYA'DAKİ FÜZE PLANI TEHLİKELİ BİR BOYUN EĞİŞ / ABD'NİN ALMANYA'DAKİ FÜZE PLANI TEHLİKELİ BİR BOYUN EĞİŞ / hamaset.com.tr

24 Temmuz 2024 Çarşamba

59 Görüntüleme

MERCEK
Çeviren:Haber Merkezi |

Yeni hipersonik füzelerin hızı, Soğuk Savaş dönemindekinden çok daha tehlikeli bir durum yaratmakta ve yanlış alarmlar nedeniyle geri dönüşü olmayan sonuçların ortaya çıkma riskini arttırmaktadır. Dolayısıyla, ABD'nin uzun menzilli füze konuşlandırmaları, halihazırda devam etmekte olan yeni bir nükleer silahlanma yarışının ortasında, nükleer savaş riskini muazzam ölçüde arttırmaktadır.

ABD

 

Yazar: Sevim Dağdelen

Çeviri: M. Hulusi Cengiz

 

Son NATO zirvesi sırasında, Biden yönetimi 2026 yılından itibaren ABD'nin Almanya'ya 2.700 kilometre mesafedeki hedefleri vurabilecek yeni silahlar yerleştireceğini açıkladı. Alman Şansölyesi de Washington'dayken bu yeni konuşlandırmayı kabul etti.

 

Ancak bu yeni roketler ve seyir füzeleri hakkında Federal Meclis'te ya da Dış İlişkiler Komisyonu'nda herhangi bir ön tartışma yapılmadığı gibi, Alman kamuoyunda da bu konuda bir tartışma yürütülmedi.

 

Bu füze sistemleri, Rusya'nın derinliklerindeki hedeflere ulaşabilecek şekilde donatıldığından (Berlin ile Moskova arasındaki doğrusal mesafe sadece 1.600 kilometredir), oldukça tartışmalı bir konudur. Rusya da bu doğrultuda karşılık verme niyetini beyan etmiştir.

 

ABD'nin sözde caydırıcı gücü, aslında Almanya halkının güvenliğine yönelik büyük bir tehdit oluşturmaktadır. ABD, ülkemize bir uçak gemisi gibi davranmaktadır. Federal hükümetin ABD'nin kararlarına boyun eğmesi ve bu kararları sorgulamaması gerçekten ürkütücüdür.

 

 Şansölye, göreve gelirken Alman halkını korumayı taahhüt etmişti. Ancak ABD'nin füzelerini Almanya'ya yerleştirmesine izin vererek bu yükümlülüğünü yerine getirme konusundaki istekliliği şüphe uyandırmaktadır.

 

Planlanan uzun menzilli füze konuşlandırması, ABD'nin Almanya'yı Rusya ile olan çatışmasının ön cephesine itmek amacıyla aldığı bir dizi karardan sadece bir tanesidir. Diğer örnekler arasında ABD'nin Leopard tanklarını Ukrayna'ya göndermesi için Berlin'e baskı yapması ve bunun sonucunda Rusya'nın öngörülebilir ve acımasız bir tepki vermesi yer alıyor.

 

 Ayrıca, Ukrayna'daki NATO misyonu karargahını Almanya'nın bankacılık merkezi Frankfurt am Main yakınlarındaki Wiesbaden'de kurdu. Uzun menzilli füzelerin ABD komutası altında Almanya'da konuşlandırılması, durumu daha da alevlendirecektir.

 

Amaç açık: Almanya'yı Rusya ile doğrudan bir askeri çatışmaya yaklaştırmak ya da en azından Berlin'i kaynaklarının daha büyük bir bölümünü Moskova ile vekalet savaşına harcamaya zorlamak. Washington, Almanya'nın Rusya'yı Avrupa'da meşgul etmesi halinde, kendi askeri kapasitesinin büyük bir kısmını Doğu Asya ve Hint-Pasifik'te Çin'i çevreleme çabalarına kaydırabileceğini hesaplamış görünüyor.

 

ABD'nin Almanya'ya füze yerleştirme kararının, ABD'nin 2019'da Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması'ndan (INF) tek taraflı olarak çekilmesiyle mümkün olduğu vurgulanmalıdır. INF, 1987'den bu yana 500 ila 5.500 kilometre menzildeki hedefleri vurabilen karadan fırlatılan tüm orta menzilli füzelerin üretimini ve konuşlandırılmasını yasaklamıştı. ABD, Rusya'nın anlaşmanın şartlarını ihlal ettiğini iddia ediyordu.

 

Şu soru sorulmalıdır: ABD'nin Almanya’daki füze konuşlandırması, Washington'un INF'den çekilmesinden ve NATO'nun doğuya doğru genişlemesinden sorumlu olan, uzun süredir planlanmış bir tırmanma stratejisinin bir bileşeni midir?

Bu yorum, ABD'nin INF'nin sona ermesinden önce yeni orta menzilli füzeler geliştirmeye başlamış olduğu gerçeğiyle tutarlı olacaktır. 2017'de Wiesbaden'de, sözde sadece test amaçlı bir Çok Alanlı Görev Gücü (MDTF) kurulmuştu.

 

2021 yılında 56. ABD Topçu Komutanlığı'nın yeniden faaliyete geçmesi de tırmanmaya yönelik bir hazırlık adımı olarak değerlendirilebilir. Soğuk Savaş sırasında bu komutanlık, ABD'nin Pershing füzelerinden sorumluydu; şimdi ise ABD'nin yeni uzun menzilli konuşlandırmalarını denetleyecek.

ABD'nin bugünkü planları önceki Soğuk Savaş stratejisiyle aynı değildir. Ancak, örneğin yeni hipersonik füzelerin gerektirdiği daha kısa uyarı süresi, günümüz ABD konuşlandırmalarının önceki dönemde Almanya'da konuşlandırılan orta menzilli füzelerden farklı olduğu anlamına gelmektedir.

 

Rusya'nın yeni silah sistemlerini önemli bir tehdit olarak algılaması şaşırtıcı değildir- "gırtlağa dayanan bir bıçak". Özellikle yeni hipersonik füzelerin hızı, Soğuk Savaş dönemindekinden çok daha tehlikeli bir durum yaratmakta ve yanlış alarmlar nedeniyle geri dönüşü olmayan sonuçların ortaya çıkma riskini arttırmaktadır. Dolayısıyla, ABD'nin uzun menzilli füze konuşlandırmaları, halihazırda devam etmekte olan yeni bir nükleer silahlanma yarışının ortasında, nükleer savaş riskini muazzam ölçüde arttırmaktadır.

 

Tüm NATO müttefiklerinin -ittifaka resmi olarak üye olanlar ve ikili anlaşmalar yoluyla dahil olanlar- karşı karşıya olduğu temel sorun şudur: İki bin yıl önce Roma İmparatorluğu'nun doğu sınırındaki bağımlı krallıklarda olduğu gibi, müttefikler egemenliklerinden vazgeçmek ve dış politikalarını hegemonik güvenlik çıkarlarına tabi kılmak zorundadırlar.

 

 Tüm bunlar olurken, ABD ile yapılan bu tür bir anlaşmanın, tali bir fayda olarak da olsa, egemenlik çıkarlarına gerçekten hizmet ettiği yanılsaması sürdürülmelidir. Ancak bu hüsnü kuruntuyu sürdürmek giderek zorlaşıyor.

 

ABD'nin NATO müttefikleri, diplomasiyi geliştirmek yerine Washington'un örneğini takip ederek diğer ülkelere neyin izin verilip neyin verilmeyeceğini dikte etmeye kalkıştılar. Ancak BRICS ülkelerinin hızlı ekonomik yükselişi göz önüne alındığında, bu tür bir yeni-sömürgeci yaklaşımın başarısız olduğu görülmektedir.

 

Almanya'da şimdi odak noktası, ABD füzelerinin sınırları içerisine yerleştirilmesine karşı toplumu harekete geçirmek olmalıdır. Bu karar, Alman halkının güvenliğinin sorgulanmasına yol açtığından, halkın bunu kabul edip etmediğini belirlemek için acilen bir referandum yapılmalıdır.

 

 Daha da önemlisi, ABD'nin kendi müttefiklerini böylesine büyük bir riske atmaya hazır olduğu göz önünde bulundurulduğunda, günümüz Almanya'sında barış ve demokratik egemenliğin nasıl savunulabileceğine dair genel soruya bir yanıt bulmaktır.

Kaynak: globaltimes.cn

Sevim Dağdelen; Alman Bundestag'daki "Sahra Wagenknecht Alliance" (BSW) grubunun dış politika sözcüsüdür ve Dışişleri Komitesi'nde BSW grubu koordinatörüdür

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.
 


DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.