Bosna Hersek er ya da geç büyük dünya güçlerinin kaybedeceği veya kazanacağı ve Avrupa ülkelerinin bir kez daha sözde insan hakları mücadelesini ihmal edecekleri bir zemin haline gelecek. Avrupa'nın siyasi niyetleri, müttefiklerinin ihanetinden ve/veya uluslararası meşruluk kazanmış hükümetlere karşı savaş suçlularına verdiği destekten çok iyi anlaşılabilir. Avrupa Birliği'nin en güçlü iki ülkesinden örnekler verelim.

UKRAYNA’YA İHANET ETTİLER

Almanya, Ukrayna’nın uluslararası geçerli sınırlarını savunması için herhangi bir yardımda bulunmayı sürekli olarak reddediyor. Alman politikacılar Ukrayna'ya ihanetlerinde o kadar ileri gittiler ki Rus ayrılıkçılara karşı kendi topraklarını savunurken Türk İHAlarını kullandığı için Ukrayna’yı eleştirdiler. Peki, Sırp ayrılıkçılığından kaynaklanan bir savaş durumunda Almanya'nın Bosna Hersek'e yardım edeceğini düşünen var mı? Eğer böyle düşünen biri varsa buna son vermelidir.

SOYKIRIMIN ADI: “HIRİSTİYAN AVRUPA'NIN ACI AMA GERÇEKÇİ BİR YENİDEN YAPILANMASI”

İkinci örnek ise Fransa’nın uluslararası meşruluk kazanmış Libya hükümetine karşı general Halife Hafter'e verdiği destektir. AB'nin zehirli dış politikasını, aşırı sağcı hükümetleri, Boşnakların Müslüman kimliğini ve Bosna Hersek halkının tarihten aldığı dersleri göz önünde bulundurduğumuzda Avrupa Birliği'ne hiçbir şekilde güvenemeyeceğimiz ortadadır. Tarihten alınan bu ders, elbette, Bosna'daki savaş sırasında (1992-1995) silah ithalatına uygulanan ambargodur. Sırbistan dünyanın en güçlü ordularından birine sahipken Avrupa yalnızca Bosna'ya yönelik ambargonun propagandasını yapıyordu. O dönemde Avrupalı yetkililerin Bosna'daki savaştan “Hıristiyan Avrupa'nın acı ama gerçekçi bir yeniden yapılanması” şeklinde bahsettiğini biliyoruz.

AB YETKİLİLERİ SIRP AYRILIKÇILARI DESTEKLİYOR

Bugün bile Brüksel üst düzey diplomatı ve komisyon üyesi Olivér Várhelyi gibi bazı AB yetkilileri, Bosna-Hersek'te Sırp ayrılıkçılığının planlarına hizmet edecek konularda Sırp lider Milorad Dodik ile anlaşmış durumda. Yeni silahlı kuvvetlerin oluşturulması, devlet kurumlarını daha da zayıflatacak ve Sırp liderlerin anayasa karşıtı suç faaliyetlerinde daha ileri gitmesinin sağlayacak paralel yargı sistemi kurulması gibi örnekler AB temsilcilerinin Dodik ile anlaştığı konulardan birkaçı. Ancak bu, yalnızca bir nedenden dolayı Bosna-Hersek için iyi olabilir.

KRİZ, SIRP CUMHURİYETİ ETNİK KİMLİK ANLAYIŞININ SONUNU GETİRMELİ

2006'dan beri Bosna siyasi krizde ve bu krizler bazen zayıf, bazen daha ciddi ve daha büyük sonuçlar doğuruyor. Halen devam eden son kriz, şüphesiz en büyük krizdir ve taraflardan birçoğunun gerçek yüzünü açıkça göstermektedir. Bu krizin sona ermesi, 2006'dan beri sürekli olarak bunlara neden olan sorunların bitmesi anlamına gelebilir ve bundan Bosna için birçok fayda ortaya çıkabilir. Krizden elde edilecek ikinci fayda uygar dünya için çok değerli olabilir. Bu kriz, soykırım ve etnik temizlik üzerine kurulmuş Sırp Cumhuriyeti etnik kimlik anlayışının sonunu getirmelidir.

Sırp Cumhuriyeti’nin siyasi ve askeri liderliği en büyük savaş suçlarından; halen var olan ordusu ve polisi de soykırım, etnik temizlik ve insanlığa karşı suçlardan hüküm giymiştir. Savaş sırasında 534 cami Sırp güçleri tarafından yıkıldı ve 200 bin insan hayatını kaybetti. Tüm bunlar uygar dünyanın yüzünde kara bir lekeyi temsil eden Sırp etnik kimliği adına yapıldı. Bu suçları işleyenler hâlâ serbest ve zamanı geldiğinde bütün bunları tekrar yapacaklarını söyleyerek Boşnakları tehdit ediyorlar. Bu yüzden bu etnik kimlik anlayışının hükümsüz kılınması uygar dünyanın itibarını kurtarır.

AVRUPA BİRLİĞİ BARIŞA YÖNELİK EN BÜYÜK TEHDİT

Avrupa’nın Nazi etnik kimliğinin varlığını hükümsüz kılmasına benzer bir şekilde Sırp Cumhuriyeti'nin soykırımcı etnik kimliği de hükümsüz kılınmalıdır. Fakat ne yazık ki Bosna-Hersek'te barışa yönelik en büyük tehdit Avrupa Birliğinden gelmektedir. Avrupa, yaptıklarının insanlığa verilen zararın sürekli hatırlatılması gereken bir yerdir.

Avrupalılar 1990'lardaki savaşta Bosna'da soykırım ve etnik temizliğe izin verdiler ve yine aynı şeyi yapma yolundalar. Bu, Bosna Hersek’in dünyanın dört bir yanındaki dostları için fırtına öncesi uyarıdır. Avrupa Bosna'ya yeniden ihanet edecek. Bosna’nın dostları olarak sizler, Avrupa topraklarındaki Boşnak Müslüman toplumunun korunmasında çok önemli bir faktör olacaksınız.