ERDOĞAN'IN BSGI STRATEJİSİ

System.Web.UI.WebControls.Label / ERDOĞAN'IN BSGI STRATEJİSİ / ERDOĞAN'IN BSGI STRATEJİSİ / hamaset.com.tr

31 Ağustos 2024 Cumartesi

192 Görüntüleme

SİYASET
Çeviren:Haber Merkezi |

Erdoğan'ın başarılı olup olamayacağı hem bölgesel dinamikler hem de küresel güç dengeleri tarafından belirlenecektir. Bu süreçte, Türkiye'nin stratejik önemi, bölgesel istikrar ve küresel gıda güvenliği açısından büyük bir etkiye sahip olacaktır.

ERDOĞAN

Yazar: Syed Raiyan Amir 

Çeviri: M. Hulusi Cengiz

 

Türkiye'nin Rusya-Ukrayna Tahıl Ticareti Stratejisi

 

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Karadeniz Tahıl Girişimi'ni (BSGI) yeniden canlandırma çabası, yalnızca insani kaygılardan ibaret değil. Bu girişim, uluslararası hırslar, iç baskılar ve stratejik hesapların bir araya gelmesinden doğan dikkatle hesaplanmış bir kumardır.

 

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 4 Eylül 2023 tarihinde Rusya'nın Soçi kentinde bir araya geldi. Görüşmenin ana hedefi, durmuş olan Ukrayna tahıl anlaşmasını yeniden canlandırmaktı. Türkiye ve BM'nin aracılık ettiği bu anlaşma, ilk olarak Temmuz 2022'de imzalanmıştı ancak 17 Temmuz 2023'te Rusya, kendi tarımsal ihracatıyla ilgili verilen sözlerin yerine getirilmediği gerekçesiyle anlaşmadan çekildi.

 

Erdoğan, bu anlaşmanın ilk başarısından aldığı güçle uluslararası konumunu korumayı ve iç baskılara yanıt vermeyi amaçlıyor. Anlaşmayı yeniden canlandırmak, Rusya ve NATO arasındaki karmaşık ittifaklarda yol alan Türkiye'nin diplomatik becerisini de gösterecektir.

 

Karadeniz'in Kırılgan Yaşam Çizgisi

 

Rusya'nın Ukrayna'nın Karadeniz limanlarını savaş sırasında kontrol etmesi, küresel bir gıda krizi tehdidini gündeme getirdi. Temmuz 2022'de başlatılan Karadeniz Tahıl Girişimi (BSGI), Ukrayna'nın tahıl ihracatını yeniden başlatarak geçici bir çözüm sundu. Bu anlaşma karşılığında BM, Batı'nın yaptırımlarıyla engellenen Rus tarım ihracatını kolaylaştırmayı taahhüt etti.

 

Ancak, anlaşmanın geleceği belirsizliğini koruyor. Rusya'nın anlaşmayı askıya alması, istikrar umutlarını yıktı. Ülke, Karadeniz'i potansiyel bir savaş alanı olarak tehdit ederken, yaptırımların kaldırılmasını talep etti. Aynı zamanda, Rus güçleri Ukrayna limanlarına füze ve insansız hava aracı saldırıları düzenlemeye devam etti. Karadeniz'deki tüm gemileri potansiyel askeri hedef ilan ederek durumu tırmandırdılar. Buna karşılık Ukrayna, artan masraflar ve uzayan seyahat süreleri pahasına da olsa Romanya ve Bulgaristan kıyıları boyunca bir insani yardım koridoru oluşturdu.

 

Putin'in, Rus tarım ihracatına yönelik kısıtlamaların tamamen kaldırılması koşuluyla yaptığı teklif şüpheyle karşılandı. Batılı eleştirmenler, Rusya'nın anlaşmadan çekilmesini gıda krizine katkıda bulunan bir unsur olarak tanımlasa da Putin, sorunun daha derin kökleri olduğunu öne sürdü ve anlaşmanın çöküşündeki sorumluluğunu reddetti.

 

BM Genel Sekreteri António Guterres'in önerisinin yarattığı ihtiyatlı iyimserliğe rağmen, BSGI içinden çıkılmaz bir çıkmaza saplanmış durumda. Guterres’in önerisi, Rusya'nın Agricultural Bank'ının bir yan kuruluşu için SWIFT erişimi sağlamayı içeriyordu ancak bu teklif, Rusya'nın endişelerini gidermeye yetmedi. Müzakerelerde kayda değer bir ilerleme sağlanamazken, küresel gıda güvenliği için hayati önem taşıyan bu anlaşma belirsizlik içinde askıda kaldı. Bunun sonuçları çok açık: Derinleşen küresel gıda krizi, hassas bölgelerde kıtlık tehdidi yaratırken, artan gıda fiyatları zor durumdaki ekonomileri daha da zorluyor.

 

Diplomasi ile Muhalefeti Yönlendirmek

 

BSGI, Erdoğan'a uluslararası alanda önemli bir takdir kazandırdı. Pew Araştırma Merkezi'nin 17 ülkede yaptığı bir anket, Türkiye'nin anlaşmadaki rolüne olumlu bakanların oranının %67 olduğunu ortaya koydu. Ancak bu geçmiş övgü, Kıbrıs'taki çatışmalardan kaynaklanan son BM Güvenlik Konseyi eleştirileriyle karşı karşıya. Konsey, Kıbrıslı Türk güvenlik güçlerinin BM Barış Gücü üyelerine yönelik saldırısını kınarken, artan bölgesel gerilime dikkat çekti. Bu eleştiriler, Erdoğan'ın diplomatik bir kazanım elde etmesinin aciliyetini vurguluyor ve BSGI'yı yeniden canlandırmanın sunduğu potansiyel bir yol olarak görülmesini sağlıyor.

 

Tahıl anlaşmasının yeniden canlandırılması, eleştirilere karşı koyarak, diyalog, iş birliği ve küresel gıda güvenliğine olan bağlılığını göstererek Erdoğan'ın imajını güçlendirebilir. Bu da Türkiye'nin Kıbrıs'taki garantör güç rolü ve iki bölgeli, iki toplumlu federasyona verdiği destekle uyum sağlar. Bu adım, Erdoğan'ı yeniden uluslararası gündemin ön sıralarına taşıyacaktır.

 

Yurt içinde ise Türkiye, Ocak 2024'te %64'ü aşan enflasyonla birlikte ekonomik zorluklarla karşı karşıya. Bu durum, özellikle Erdoğan'ın destek tabanını oluşturan çalışan ve alt orta sınıfların satın alma gücünü ve yaşam standartlarını ciddi şekilde erozyona uğrattı. Yüksek enflasyon, zayıf para birimi, büyük cari açık, düşük döviz rezervleri ve yüksek dış borç seviyeleri gibi ekonomik sorunları da beraberinde getirdi.

 

Bu ekonomik sıkıntılar, Erdoğan'ın popülaritesini ve %40'ın altına düşen onay oranlarını olumsuz etkiledi. 2003'ten beri iktidarda olan Erdoğan, birleşmiş bir muhalefet bloğunun zorlu meydan okumasıyla karşı karşıya. Muhalefet, Erdoğan'ı ekonomiyi kötü yönetmek, demokrasiyi baltalamak, insan haklarını ihlal etmek ve maceracı bir dış politika izlemekle suçluyor. Erdoğan ise bu eleştirileri, kendisini devirmek ve Türkiye'yi zayıflatmak için dış destekli bir komplonun parçası olarak nitelendiriyor.

 

Rusya ile tahıl anlaşmasının başarılı bir şekilde yeniden canlandırılması, dikkatleri bu iç meselelerden uzaklaştırabilir ve Erdoğan'ın ülke içindeki konumunu güçlendirebilir. Erdoğan, Türkiye ve müttefikleri için diplomatik bir zafer kazandığını, ülkenin gıda güvenliği ve ekonomik çıkarlarını güvence altına aldığını iddia edebilir. Ayrıca Türkiye'nin bölgesel rolünü ve etkisini yeniden tesis ettiğini de savunabilir.

 

NATO, Tarafsızlık ve S-400: Erdoğan İttifak Taahhütlerini Uzlaştırabilir mi?

 

Erdoğan, Suriye, Libya ve Kafkasya'daki farklı çıkarları ve müdahaleleri nedeniyle gergin olan Rusya ile ilişkileri iyileştirmeye çalışıyor. Bu üç çatışmada Rusya ve Türkiye, karşıt tarafları desteklemekte. Rusya, Suriye'de Esad rejimini, Libya'da doğu kökenli komutan Halife Hafter'i destekliyor ve Kafkasya'da Ermenistan ile bir savunma anlaşması var.

 

Buna karşılık Türkiye, Suriye'de isyancı grupları, Libya'da BM tarafından tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni ve Kafkasya'da Azerbaycan ile yakın bağları bulunuyor. Bu rekabetler, Ankara ve Moskova arasında gerginlik ve güvensizlik yaratmakta ve daha geniş bölgesel çatışmalara dönüşme tehdidi oluşturmaktadır.

 

Erdoğan, Rusya ile diyalog ve iş birliği yoluyla bu çatışmaları yönetebileceğine ve kontrolden çıkmalarını önleyebileceğine inanıyor. Ticaret, enerji ve güvenlik gibi diğer konularda da Moskova ile ortak zemin bulmayı ve karşılıklı fayda sağlamayı umuyor. Erdoğan, Rusya'yı potansiyel bir ortak ve Batı'ya karşı bir denge unsuru olarak görüyor.

 

Ancak, Türkiye'nin NATO taahhütleri ve 2017'de satın aldığı S-400 füze sistemi arasındaki dengeyi sağlamak, durumu daha da karmaşık hale getiriyor. S-400'ün NATO sistemleriyle uyumsuzluğu ve olası güvenlik tehditleri, müttefikler arasında endişelere yol açtı. Bu durum, ABD'nin uyarılarının yanı sıra Amerika'nın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) yaptırımlarına ve Türkiye'nin F-35 savaş uçakları programından dışlanmasına neden oldu.

 

Erdoğan, bu alımı egemen bir karar olarak savunuyor ve Türkiye'nin savunması ve özerkliği için bu silahlara ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Ancak aynı zamanda NATO ile olan bağları koruma ihtiyacı da Erdoğan'ın dikkat etmesi gereken bir denge meselesi olarak duruyor. Türkiye, NATO'nun önemli bir üyesi olmanın getirdiği güvenlik garantilerinden ve iş birliğinden yararlanmaya devam etmek istiyor. Bu durum, Rusya ile olan ilişkileri yönetirken, Batı ile olan stratejik ortaklıklarını da sürdürmesi gerektiği anlamına geliyor.

 

 

Erdoğan, bu karmaşık diplomatik dengeyi sağlayarak hem doğu hem de batı arasında bir köprü olma rolünü güçlendirmeyi hedefliyor.

 

Ancak, bu dengeyi sağlamak, Türkiye'nin dış politikadaki bağımsızlığını ve özerkliğini sürdürme konusundaki kararlılığını da zorlamaktadır. Bu süreçte Erdoğan, ülkesinin çıkarlarını maksimum düzeyde koruyarak, jeopolitik sahnede güçlü bir oyuncu olarak kalmayı amaçlıyor.

 

Erdoğan'ın bir yandan Rusya ile stratejik ortaklıklarını derinleştirirken, diğer yandan NATO ittifakını zedelememek için denge kurma çabası, Türkiye'nin dış politikasının en kritik unsurlarından biri haline gelmiştir. Bu çaba, Türkiye'nin bölgesel ve küresel arenada oynadığı rolü yeniden tanımlayabilir ve Türkiye'yi uluslararası sahnede daha güçlü bir aktör haline getirebilir.

 

Ancak, bu stratejik denge hem iç hem de dış politikadaki dinamiklerin karmaşıklığı göz önüne alındığında kırılgan bir yapıya sahiptir. Türkiye'nin karşı karşıya olduğu ekonomik zorluklar, siyasi baskılar ve bölgesel gerilimler, bu dengeyi tehdit edebilir. Erdoğan'ın, bu faktörleri ustaca yönetmesi gerekmektedir. Aksi halde, Türkiye'nin hem doğu hem de batı ile olan ilişkileri zayıflayabilir ve ülke, uluslararası arenada izole bir pozisyona itilebilir.

 

Sonuç olarak, Türkiye'nin Karadeniz Tahıl Girişimi'ndeki rolü, Erdoğan'ın hem iç hem de dış politikadaki stratejik hesaplamalarını ortaya koymaktadır. Bu girişim, Türkiye'nin uluslararası alanda önemli bir aktör olma hedefini yansıtırken, aynı zamanda ülkenin karşı karşıya olduğu zorlukların da bir yansımasıdır.

Erdoğan'ın başarılı olup olamayacağı hem bölgesel dinamikler hem de küresel güç dengeleri tarafından belirlenecektir. Bu süreçte, Türkiye'nin stratejik önemi, bölgesel istikrar ve küresel gıda güvenliği açısından büyük bir etkiye sahip olacaktır.

 

Kaynak: Fair Observer

Syed Raiyan Amir, KRF Bangladeş ve Küresel İlişkiler Merkezi'nde (CBGA) araştırma görevlisidir.

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.



DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.