Yazar: Laura Hood
Çeviri: M. Hulusi Cengiz
Neden şimdi ve sırada ne var?
Büyük bir merakla beklenen Gazze'deki ateşkes ve rehine anlaşmasının, İsrail hükümetinin 16 Ocak sabahı yapılması planlanan oylamasının ertelenmesine bağlı olarak, 19 Ocak 2025 tarihinde yürürlüğe girmesi bekleniyor.
Bu gelişme, 7 Ekim 2023'te Hamas'a bağlı silahlı kişilerin düzenlediği ve yaklaşık 1.200 İsraillinin öldürüldüğü, 251 kişinin de rehin alındığı saldırıyla başlayan kanlı çatışmanın 15. ayında gerçekleşti. Bu saldırının ardından Gazze Şeridi'nin bombalanması ve kuşatılması sırasında yaklaşık 45.000 Filistinli hayatını kaybetti.
Peki, neden şimdi bir kırılma yaşandı ve bu durum daha kalıcı bir barışın uzun vadeli beklentileri için ne anlama geliyor? The Conversation, bu sorulara yanıt aramak için İsrail tarihi uzmanı ve Notre Dame Üniversitesi'nde barış çalışmaları profesörü olan Asher Kaufman'a başvurdu.
Anlaşmanın ana içeriği nedir?
Tüm ayrıntılar henüz netleşmedi ya da açıklanmadı. Ancak şu ana kadar bildiklerimiz şöyle:
Anlaşma üç aşamadan oluşuyor. İlk aşamada hasta ya da 55 yaş üstü 33 kadın, çocuk ve erkek, 42 gün içinde aşamalı olarak serbest bırakılacak. Hamas tarafından 7 Ekim'den bu yana Gazze'nin altındaki tünel ağında tutulduğu düşünülen rehineler arasında iki Amerikan vatandaşı da bulunuyor. 34'ünün öldüğü tahmin edilen toplam 94 rehine hâlen esaret altında tutuluyor.
İsrail ordusu, ayrıca Gazze'nin kuzeyinden ayrılmak zorunda kalan Filistinlilerin, bölgenin büyük bir kısmı ve evleri tamamen harabe halinde olmasına rağmen geri dönmelerine izin verecek.
Uygulamanın 16. gününde, Hamas tarafından alınan diğer rehinelerin serbest bırakılmasını içeren anlaşmanın bir sonraki aşamasına ilişkin müzakereler başlayacak. Bu aşamanın bir parçası olarak İsrail, kuvvetlerini Gazze Şeridi ile İsrail arasında tampon görevi görecek bir savunma kuşağına çekecek.
Rehinelerin serbest bırakılması karşılığında İsrail, ölü ya da diri her İsrailli sivil veya asker rehine için üzerinde anlaşmaya varılan bir orana göre Filistinli mahkûmları serbest bırakacak. İlk dalgada, şu anda İsrail hapishanelerinde tutulan yüzlerce Filistinli kadın ve çocuk serbest bırakılacak. Ayrıca İsrail, Gazze'ye daha fazla insani yardımın girmesine izin verecek.
Anlaşmanın üçüncü aşaması, kalan ölü rehinelerin serbest bırakılmasını içerecek ve Gazze'nin Mısır, Katar ve Birleşmiş Milletler gözetiminde yeniden inşasına odaklanacak. Bu aşamada İsrail'in Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesi bekleniyor.
Bu gelişme ne kadar önemli?
On beş ay süren savaş Gazze'yi harap etti. Bu anlaşma, Gazze'deki çatışmaların sona erdirilmesi ve Filistin bölgesinde yeniden yapılanma ile istikrarın sağlanmasına yönelik ilk adımların atılmasına olanak sağlayabilir.
Ayrıca, yeni Trump yönetiminin dış politika gündeminde daha merkezi bir yer tutan İran'la olası yeni bir anlaşma ve ABD ile yeni bir güvenlik ittifakı kurulmasıyla bağlantılı olarak İsrail ile Suudi Arabistan arasında normalleşme görüşmelerinin yeniden başlaması gibi diğer konulara odaklanılmasına da imkân tanıyabilir.
İsrail için bu durum, bir servete mal olan, uluslararası konumunu aşındıran ve toplumunu hükümet yanlıları ile karşıtları arasında ciddi şekilde bölen en uzun savaşın sona ermesi olasılığı anlamına geliyor. Bu, 7 Ekim 2023'ten bu yana yürürlükte olan olağanüstü halin sona ermesi ve İsrail toplumunun kendi kendini toparlamaya başlaması anlamına geliyor.
Geriye hangi meseleler kalıyor?
Anlaşmanın ilerleyen aşamaları üzerinde büyük soru işaretleri var. Başbakan Benjamin Netanyahu'nun koalisyonunun önemli üyeleri, aralarında Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in de bulunduğu isimler, rehinelerin serbest bırakılmasından ziyade Gazze Şeridi'nin kalıcı olarak işgal edilmesiyle ilgilenmekle suçlanıyor. Bu nedenle, bölgede yönetimin ve güvenliğin Filistinlilere devredilmesine yol açacak herhangi bir önlemi kabul etmekten kaçınacakları düşünülüyor.
İsrail hükümeti, çatışma boyunca Hamas'ın çatışma sonrası Gazze'de hiçbir rolü olmayacağını açıkça ifade etti. Ancak Hamas'ın başlıca rakibi olan Filistin Yönetimi'nin, Gazze sakinleri arasında çok az güvenilirliği var. Bu durum, Gazze'yi kimin yöneteceği sorusunu cevapsız bırakıyor.
İsrail'in anlaşmanın tam olarak uygulanmasıyla gerçekten ilgileniyor olsaydı, aşamalı olarak uygulanacak bir anlaşma yerine tüm rehinelerin serbest bırakılması karşılığında Gazze'den tamamen çekilmeyi içeren bir anlaşmaya varabileceğine dair endişeler de var.
Neden görüşmeler şimdi başarılı oldu da daha önceki girişimler başarısız oldu?
Bu anlaşma, en azından Mayıs 2024'ten beri masadaydı. Ancak Netanyahu ve hükümeti, esas olarak İsrail'in Gazze'nin kontrolünü elinde tutma arzusu nedeniyle bu anlaşmaya karşı çıktı.
Hükümetteki bazı bakanlar, Gazze Şeridi'nde Yahudi yerleşimleri kurmak istiyor ve açıkça şeritteki Filistinlilerin sayısının azaltılması için gerekli koşulların yaratılmasından bahsediyor.
Netanyahu'yu eleştirenler, başbakanın savaşı mümkün olduğunca uzatmak istediğini çünkü bunun siyasi olarak kendisine hizmet ettiğini öne sürdü.
Ancak Donald Trump'ın ABD başkanı seçilmesinin ardından denkleme girmesi, İsrail, Hamas ve ABD arasındaki dinamikleri değiştirdi.
Trump, küresel sahnede bir anlaşma yapıcı olarak görülmek istiyor ve Cumhuriyetçi Parti'nin yakın müttefiki olan Netanyahu da bu konuda Trump'a yardım etme eğiliminde. Anlaşmanın zamanlaması, Trump'a bir rol biçerken, Joe Biden'a da dış politikada bir “galibiyetle” görevden ayrılma imkânı veriyor.
İsrail'de ayrıca bir anlaşmaya varılmasının, İsrail ile Suudi Arabistan arasında Trump'ın ilk yönetimi döneminde başlatılan normalleşme görüşmelerinin yeniden başlamasının önünü açacağına dair umutlar da var.
Netanyahu, 7 Ekim katliamının yaşandığı dönemde kontrolü elinde tutan İsrailli lider olarak ülkesinde zedelenen itibarını dengelemek için Suudi Arabistan'la anlaşmaya bel bağlamış olabilir.

Anlaşma İsrail'in kırılgan siyasetinde nasıl bir rol oynayacak?
Uzun vadede, anlaşmanın kaderini belirleyecek en büyük soru bu.
Anlaşmanın hükümleri, Netanyahu'nun iktidardaki koalisyonunda yer alan pek çok üyenin istekleriyle temelden çelişiyor ve bu üyeler anlaşmayı sabote etmek için ellerinden geleni yapabilirler.
Bu sağcıların hükümetten ayrılıp ayrılmayacakları ya da anlaşmanın son aşamalarının uygulanmayacağı inancıyla koalisyonda kalıp kalmayacakları henüz belli değil.
Bu anlaşma Hamas'ın geleceği ve Gazze'deki rolü açısından ne anlama geliyor?
Anlaşma, Hamas'ın Gazze'deki yönetimini değiştirecek koşulları belirtmiyor.
Netanyahu, şu ana kadar Filistin Yönetimi'nin geri dönüşünü kolaylaştıracak ya da başka bir Arap veya uluslararası konsorsiyumun Gazze Şeridi'ndeki sivil işleri yürütmesine izin verecek her türlü çabaya karşı çıktı.
Hamas'ın, kendi yerine başka bir yönetim organının geçmesini kolaylaştırmak ve Gazze'nin kontrolünü devretmek gibi bir niyeti yok. Ancak savaş boyunca lider kadrosunun önemli üyelerini kaybeden militan grup, 7 Ekim öncesine kıyasla daha güçsüz bir konumda.
Alaycı bir bakış açısıyla, zayıflamış bir Hamas'ın iktidarda kalmasının aslında Netanyahu'nun çıkarlarına hizmet edebileceği ve İsrail-Filistin çatışmasını çözmeye çalışmak yerine yönetmesine izin verebileceği düşünülebilir. Netanyahu'nun, 7 Ekim'den önceki yaklaşımı buydu ve bunun değiştiğine dair hiçbir belirti yok.
Kaynak: The Conversation
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.