SURİYE İLE NORMALLEŞME SÜRECİNİ TÜRKİYE NEDEN HIZLANDIRIYOR?

System.Web.UI.WebControls.Label / SURİYE İLE NORMALLEŞME SÜRECİNİ TÜRKİYE NEDEN HIZLANDIRIYOR? / SURİYE İLE NORMALLEŞME SÜRECİNİ TÜRKİYE NEDEN HIZLANDIRIYOR? / hamaset.com.tr

6 Eylül 2024 Cuma

131 Görüntüleme

MERCEK
Çeviren:Haber Merkezi |

Türkiye'nin ilişkileri düzeltme motivasyonları güvenlik kaygıları, mültecilerle ilgili iç baskılar ve geniş çaplı jeopolitik sebeplerden kaynaklanıyor.

SURİYE İLE NORMALLEŞME SÜRECİNİ TÜRKİYE NEDEN HIZLANDIRIYOR? / hamaset.com.tr

 

Yazar: Giorgio Cafiero

Çeviri: M. Hulusi Cengiz


Türkiye-Suriye normalleşmesi üzerine yapılan tartışmalar yeni başlamış değil.

 

 Ankara, uzun bir süre önce Şam'da rejim değişikliği gündemini terk etti ve Suriye'nin kuzeyinde ABD destekli Halk Savunma Birlikleri (YPG) ile mücadeleye odaklandı. Bu değişimle birlikte, pek çok analist için artık önemli olan Ankara ve Şam'ın diplomatik ilişkileri yeniden kurup kurmayacağı değil, ne zaman kuracağı sorusuydu.

 

2022 yılının sonlarında, Türkiye, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad hükümetiyle ilişkilerini resmen düzeltmesi için Rusya ve Körfez Arap ülkeleri (özellikle Birleşik Arap Emirlikleri) tarafından yoğun bir baskı altındaydı. Ancak çeşitli nedenlerden dolayı bu adım atılamadı.

 

Buna rağmen, bölgede değişen koşullar Ankara'nın Şam'la normalleşme sürecini hızlandırmasına neden oluyor ve bu sürecin yakın zamanda tamamlanabileceğini işaret ediyor.

 

Bu yıl bitmeden, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Suriyeli mevkidaşı, Rusya ya da Irak gibi bir Arap ülkesinde bir araya gelebilir ve Türkiye'nin Suriye ile diplomatik ilişkilerini kesmesinin üzerinden 13 yıl geçtikten sonra iki ülke ilişkilerini resmen yeniden kurabilir.

 

Türkiye'nin Esad hükümetiyle resmi ilişkileri yeniden kurma konusunda neden giderek daha ciddi hale geldiğini açıklayan en az üç temel faktör bulunuyor:

  • Birincisi, Ankara'nın, YPG ağırlıklı Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) kuzeydoğu Suriye'de federal bir hükümet kurma çabalarından duyduğu endişe.
  • İkincisi, İran, Hizbullah ve İsrail'in dahil olduğu bölgesel çatışma dinamikleri.
  • Üçüncüsü ise Türkiye'deki milyonlarca Suriyeli mültecinin durumu ile ilgili hassasiyetler.

 

YPG ile Mücadele

 

Mayıs ayında, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (AANES), Suriye'nin bu bölgesinde SDG kontrolünde bir idari federal hükümet kurulmasını öngören "idari örgütlenme" referandumunun oylanacağı bir yerel seçim önerdi.

 

Ankara'nın askeri operasyon başlatma tehditleri ve Washington'un SDG'ye geri adım atmama çağrısı, bu referandumun süresiz olarak ertelenmesine yol açtı.

 

Bununla birlikte, böyle bir "idari örgütlenme" fikri, Türk politika yapıcılarını derinden rahatsız etti. Ankara'daki yetkililer, Suriye'nin kuzeyinde YPG tarafından yönetilecek bir kantonu Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik ciddi bir tehdit olarak algılıyor.

 

Türkiye, YPG'yi, Türkiye, AB ve ABD'nin terör örgütü olarak kabul ettiği Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) bir uzantısı olarak görüyor.

 

2016, 2018 ve 2019 yıllarında sırasıyla Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtları'nı başlatan Türkiye, YPG'nin Türkiye-Suriye sınırı yakınlarındaki varlığını ne kadar kabul edilemez bulduğunu göstermiştir. Bunun iki ana nedeni bulunuyor.

 

Birincisi, YPG'nin özerk bir bölgeyi yönetmesi, PKK militanlarına stratejik bir derinlik kazandırarak Suriye'den Türkiye'ye sızmalarını kolaylaştırabilir. İkincisi, Ankara, uzun zamandır Suriye'de Kürt özerkliğinin artmasının, Türkiye'deki Kürtlerin de Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgelerde Türkiye'nin merkezi hükümetinden daha fazla özerklik talep etmelerine yol açabileceğinden korkuyor.

 

Ankara'nın gözünde, Türkiye-Suriye normalleşmesi ve 1998 Adana Anlaşması'nın yeniden canlandırılması, Türkiye'nin güney sınırı boyunca YPG tehdidine karşı bir çözüm olabilir.

 

Şam hükümetinin Suriye'deki tüm toprakları geri alma arzusu dikkate alındığında, normalleşme süreci, her iki hükümetin de Suriye'deki Kürt sorununa ilişkin güvenlik çıkarlarını ilerletebileceği anlamına geliyor.

 

Kaynak: The New Arab

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.



DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.