ABD ÇIKARLARI İÇİN ASYA-PASİFİK'İ FEDA ETMEYE HAZIR

System.Web.UI.WebControls.Label / ABD ÇIKARLARI İÇİN ASYA-PASİFİK'İ FEDA ETMEYE HAZIR / ABD ÇIKARLARI İÇİN ASYA-PASİFİK'İ FEDA ETMEYE HAZIR / hamaset.com.tr

5 Temmuz 2024 Cuma

180 Görüntüleme

DÜNYA
Çeviren:Haber Merkezi |

Dünya savaşının ana muharebe alanı neresi olabilir, Orta Doğu mu, Avrupa mı yoksa Asya-Pasifik mi?

ABD ÇIKARLARI İÇİN ASYA-PASİFİK

Yazar: Zheng Yongnian

Çeviri: M. Hulusi Cengiz

 

Bugün hiç kimse bir dünya savaşının çıkma ihtimalini küçümseyemez. Dünya hızla kutuplaşıyor ve bu kutuplaşma ekonomik, ideolojik ve jeopolitik boyutlarda kendini gösteriyor. Bu kutuplaşmanın organik olarak aşağıdan yukarıya doğru değil, yapay olarak yukarıdan aşağıya doğru tasarlandığını vurgulamak önemlidir.

 

Ekonomik kutuplaşma: Küreselleşme bir zamanlar dünya ekonomisinin bütünleşmesi anlamına geliyordu. Eğer küreselleşme, hükümet desteği ile sermayenin hâkim olduğu bir süreç idiyse, ekonomik kutuplaşma artık hükümetlerin hâkim olduğu ve sermayenin buna uyduğu bir süreçtir.

 

ABD'nin eski başkanı Donald Trump Çin ile bir "ticaret savaşı" başlattığında, çok az kişi küresel ekonomik ve ticari koşullardaki hızlı gerilemenin bugünkü duruma geleceğini tahmin edebilirdi. Trump'ın yüksek gümrük tarifeleri politikası hızla ABD Başkanı Joe Biden'ın kapsamlı kutuplaştırma politikasına dönüştü. "Tek dünya, iki pazar" durumu şekilleniyor.

 

İdeolojik kutuplaşma: ABD ve Batılı ülkeler, Çin'in küreselleşme sürecinde yükselirken, başka bir "Batılı ülke" olmayı reddedip, daha belirgin "Çin özellikleri" ile geliştiğini gördüler. Bu bağlamda ABD, Çin ile ilişkilerini "demokrasi" ve "otokrasi" arasındaki bir rekabet olarak tanımladı. Ekonomideki bilişsel savaş, denizaşırı yatırımcıları etkileyerek Çin'i tercih etmelerini engellemekle ilgiliyse, ideolojik bilişsel savaş ulusal toplumu ve Çin'in iç nüfusunu da hedef alıyor.

 

Jeopolitik kutuplaşma: Washington, Çin'i "uluslararası düzeni yeniden şekillendirme niyet ve kapasitesine sahip" bir ülke olarak tanımlamıştır. Jeopolitik stratejilerinin doğrudan hedefi Çin'i kontrol altına almak ve dizginlemektir. ABD, Çin'in çevresinde küçük taraflı gruplaşmalar oluşturmuştur. ABD'nin uluslararası ilişkiler akademik camiası, Çin, Rusya, İran ve Kuzey Kore'yi "Küresel Doğu" olarak çerçeveleyen yeni bir kavramı hızlandırıyor.

 

Dünya savaşının olasılığı küçümsenmiş olabilir. Rusya-Ukrayna çatışması gibi bölgesel savaşlar patlak vermiştir. Orta Doğu'daki savaşlar esas olarak İsrail ve Hamas arasındaki bir çatışma olarak kendini gösterirken, başta ABD olmak üzere diğer birçok ülke de müdahil olmuştur. Bu yerel çatışmalara çok uluslu katılım, savaşların uzun süreli olmasına neden olmaktadır.

 

Nükleer silahların ortaya çıkışından bu yana, iki nükleer devlet arasındaki bir savaşın karşılıklı yıkım anlamına geleceği düşünülmüş ve bu yüzden büyük güçlerin dahil olduğu bir dünya savaşının mümkün olmadığına inanılmıştır. Ancak bu argüman, savaşların nükleer olmayan şekillerde ortaya çıkma olasılığını hafife almıştır.

 

Nükleer silahlar, nükleer silah sahibi devletleri hedeflerine ulaşmak için şiddet ve savaş kullanmaya teşvik etmektedir; çünkü bu devletler, muhataplarının nükleer silah kullanmayacağına inandıklarından, şiddet ve savaşa başvurma olasılıkları daha yüksektir.

 

 

Artık dünya savaşlarının mümkün olup olmadığı değil, hangi biçimi alacağı tartışılmalıdır. Yapay zekanın gelişimi ve orduda yaygın uygulamaları, savaşın karmaşıklığını ve çeşitliliğini artırmaktadır. Farklı savaş biçimlerini göz ardı etmek stratejik hatalara yol açabilir. Savaş, insan doğasının "nihai ifadesidir" ancak savaşın şekli değişmektedir çünkü insan doğası "medenileştirilebilir".

 

Dünya savaşının ana muharebe alanı neresi olabilir, Orta Doğu mu, Avrupa mı yoksa Asya-Pasifik mi? İsrail-Hamas çatışması Orta Doğu'da devam ediyor, ancak bu yerel savaşın bir dünya savaşına dönüşme ihtimali düşük. Rusya-Ukrayna savaşı "düşüş" evresine girmişken, Asya-Pasifik bölgesindeki çatışmalar yükselişte.

 

ABD ve Batı Asya-Pasifik'e doğru kayıyor. Son zamanlarda, Rusya'nın Ukrayna ile olan çatışmasındaki "yenilmezliğini" Çin'in desteğine bağlayarak bilişsel savaşa girdiler. Bu, Rusya'nın Çin'in desteği sayesinde savaşı sürdürebildiği anlamına gelir. Washington'un bilişsel savaşı etkili oldu ve Avrupa'nın stratejik dikkatini Asya-Pasifik'e yönlendirdi.

 

ABD için Asya-Pasifik'in "barut fıçısı" haline gelmesi zaferin nihai aracıdır. ABD, bölgede barışın koruyucusu olduğunu iddia ediyor ama aslında Asya-Pasifik'i bölüyor ve aşırı çatışmalar yaratıyor. ABD'deki yönetici elit, aşırı bir Çin korkusuna kapılmış gibi görünüyor.

 

ABD, Çin'i yenebildiği sürece tüm Asya'nın savaşla yok edilmesi riskini göze almaya hazırdır. ABD'deki bazı aşırı Çin karşıtı güçler, Washington'un Çin ile olan mücadelesindeki hedefinin zafer olması gerektiğini açıkça ilan etmiştir.

 

Çin'in en ciddi zorluğu, ABD'nin Çin'in etrafında çatışmacı bir atmosfer yaratmasına, dünya savaşını Asya-Pasifik'e taşımasına ve nihayetinde Çin'i çevreleme ve kontrol altına alma stratejik hedefini gerçekleştirmesine nasıl karşılık verileceğidir.

Kaynak: globaltimes.cn

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.



DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.