Yazar: Sayid Marcos Tenorio

Çeviri: M. Hulusi Cengiz

Gazze Şeridi'nin yıkıntıları arasında, dayanılmaz acı ve ıstırabın ortasında Filistin ulusunun efsanevi ısrarını vurgulayan görüntüler dikkat çekiyor.

İşgal altındaki Filistin topraklarından bir milyon aşırılık yanlısı yerleşimcinin kaçmasıyla umutsuzluk ve tersine göç yaşanıyor. İsrail, Gazze, işgal altındaki Batı Şeria ve tarihi Filistin'in geri kalanında savaşı çoktan kaybetmiş gibi davranıyor.

İsrail, Başbakan Benjamin Netanyahu'nun siyasi konumunu korumak ve yolsuzluk davasını geciktirmek için savaşı uzatmakta ısrar ettiği bir durumda, Gazze'nin korkunç bataklığında sıkışmış ve kan kaybediyor.

İsrail için bu gerilim cephelerine Yemen Silahlı Kuvvetleri'nin (Husiler) Tel Aviv'i vuran hipersonik balistik füze saldırısı da eklendi ve İsrail'in her düzeydeki zayıflığı gözler önüne serildi. Füze, 11 buçuk dakika içinde 2.040 kilometre yol kat etti ve durdurulamadı.

Netanyahu, 7 Ekim'de “Hamas'ı yok etmek” ve “tutuklu İsraillileri kurtarmak” gibi sözde hedeflerle Gazze'de bir soykırım başlattı. Aşırı sağcı Likud Partisi'nin lideri olan Başbakan, iç ya da dış her türlü baskıya rağmen, henüz ulaşılmamış tüm hedefler gerçekleştirilene kadar savaşın devam edeceğini belirtti.

Kuzey cephesinde ise İsrail, aşırı askeri güce dayalı planları tüketen Lübnan hareketi Hizbullah ile ölümcül çatışmalara giriyor. Gazze'deki savaş, Siyonist rejimin çıkışının olmadığı bir durum haline geldi. 7 Ekim'deki saldırı, İsrail'in iyileşemeyeceği ve emperyalizmin de onu kurtaramayacağı bir yara oldu.

Siyonist ordunun eski operasyon şefi Israel Ziv, İsrail'in Gazze'deki savaşının Siyonist varlığın tarihindeki en uzun ve en yorucu savaş olduğunu söyledi. Ziv'e göre, Siyonist rejim ve İsrail güçleri “Gazze'nin korkunç bataklığında” sıkışmış durumda ve tek çıkış yolu askerlerin derhal geri çekilmesi.

İsrail, Siyonist devletin dünya genelindeki popülaritesinin ciddi bir şekilde azalmasıyla kamuoyundaki savaşı kaybetti. İsrail'in her cephede kayıplar vermesi ve Siyonistlerin “onurlu bir çıkış” arayışı, Hamas'ın yenilmiş bir düşman değil, kendisini yok etmeye yemin edenlerle savaşın kurallarını belirleyen dirençli bir rakip olduğunu göstermektedir.

Siyonist işgalin devamı, birçok tehlike barındırıyor. İslami Direniş Hareketi'ni yok etme ve Gazze'yi kesin olarak işgal etme girişimlerinin başarısızlığı, Batı Şeria'da şiddetin tırmanması ve Üçüncü İntifada'nın hayaletiyle birleşince İsrail, Hamas'tan daha zorlu bir düşman olan Hizbullah'a karşı geniş çaplı bir savaş yürütemediğini kanıtladı.

Siyonist askerler, Filistinli savaşçılarla yakın çatışmaya giremeyeceklerini kanıtladılar

Askeri raporlar, Siyonist orduda alkol ve uyuşturucu kullanımı, kendine zarar verme ve intihar vakalarındaki artışların yanı sıra zihinsel stres ve doğrudan çatışmada ölüm korkusunun neden olduğu depresyonun arttığını ortaya koydu.

Bu bağlamda, El Kassam Tugayları, Kudüs Tugayları ve diğer direniş grupları, Gazze ve Batı Şeria'nın arazilerinde savaşmaya hazır olduklarını gösterdi. Bu tür çatışmalarda İsrail'in hava desteği ve topçusu etkinliğini yitiriyor çünkü aynı anda kendi askerlerini tehlikeye atmadan saldırı gerçekleştiremiyorlar.

Ancak her şeyden önce, direniş savaşçıları, bu savaşta cihatçı savaşçılar olarak avantajlarını korumalarını sağlayan cesaret ve şehitlik ruhuna sahipler. Bu tür çatışmalar için uygun taktikleri biliyor, araziyi nasıl kullanacaklarını öğrenmişler ve Siyonist güçlerin hareketlerini doğru bir şekilde takip ediyorlar.

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Filistin halkına karşı yürüttüğü soykırım savaşı, başta Filistin direnişini yok etme olmak üzere saldırgan hedeflerine ulaşamayacaktır. Filistinliler, direniş sayesinde zafere ulaşacaklar çünkü İsrail, sömürgeciliğin, baskının ve yerli halkların yok edilmesinin alçak bir modeli haline gelemez.

Kaynak: Middle East Monitor

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.