Yazar: Simon Tisdall
Çeviri: M. Hulusi Cengiz
Hamas'ın siyasi liderinin öldürülmesi tansiyonu yeniden yükseltti. Gazze'deki bir ateşkes, barış için bir umut olabilir.
Orta Doğu'da yaşanan son ölümcül vahşetin temelinde, Gazze'deki savaşın durdurulamaması yatmaktadır. Hamas'ın siyasi lideri İsmail Haniye'nin Tahran'da öldürülmesi, İsrail'de 7 Ekim olayının intikamı olarak kutlanacak. Ancak İran'daki sertlik yanlıları ve Arap dünyasındaki militan gruplar bunu, İsrail'in yok edilmesi gereken bir tehdit olduğuna dair inançlarının kanıtı olarak göreceklerdir.
Bu şekilde nefret, şiddet ve sefalet kontrolsüz bir şekilde devam edecek ve büyük olasılıkla daha da kötüleşip yayılacaktır. Bu cinayet döngüsünün tanıdık olması, hızlanmayacağı anlamına gelmiyor. Orta Doğu'nun bir kısmı, Lübnan, Suriye, Irak, Yemen, Mısır, Ürdün- Gazze çatışmasının zehirli etkisinden kaçabilmiştir. Washington DC ve İngiltere'de iç siyaset öfke ve kederle çalkalanıyor. BM'nin iktidarsızlığı her gün aşağılayıcı bir şekilde ortaya çıkıyor. Hiç kimse bu zehre karşı bağışık değildir.
Haniye'nin Gazze'deki Hamas liderleriyle birlikte uluslararası ceza mahkemesinde (ICC) yargılanması ve işlediği suçlar varsa hesabını vermesi tercih edilirdi. Bu artık mümkün değil. Bunun yerine İsrail, bir kez daha yargısız infaz yoluyla "adalet" arayışına girdi. Nisan ayında, İsrail'in İran'ın Şam'daki konsolosluğuna düzenlediği gizli bir saldırıda üst düzey bir Devrim Muhafızları generali öldürüldü ve bölge topyekûn bir savaşın eşiğine geldi. Buna benzer çok sayıda cinayet işlendi.
Bu suikastları yöneten kişi, İsrail Başbakanı ve Gazze'de Filistinli sivillere karşı sürdürülen soykırım kampanyasının baş mimarı Benjamin Netanyahu da işlediği suçların hesabını vermeye zorlanmalıdır. UCM başsavcısı, ABD'nin muhalefetine rağmen bunun gerçekleşmesini sağlamaya çalışıyor. Ancak bunun olacağına dair pek bir işaret yok. Verdiği örnek göz önüne alındığında, Netanyahu'nun kendisinin suikastçılar tarafından hedef alınması daha olası.
Salı günü, üst düzey bir Hizbullah komutanı olan Fuad Şükür'ün Beyrut'un güneyinde bir İsrail hava saldırısında öldürülmesi, Orta Doğu'nun yıkıma doğru düşüşünün hızlanmasına katkıda bulunacaktır. Bir kez daha, İsrail-Hamas savaşı itici faktördür. Saldırı, Hizbullah'ın geçtiğimiz hafta sonu işgal altındaki Golan Tepeleri'nde gerçekleştirdiği ve 12 gencin ölümüne yol açtığı füze saldırısına misilleme olarak düzenlendi.
Ancak Hizbullah'ın şu anda İsrail topraklarına füze atmasının asıl nedeni Gazze'dir. Örgütün lideri Hasan Nasrallah, elindeki devasa askeri kaynaklar göz önüne alındığında 7 Ekim'den bu yana nispeten itidalli davranıyor. Nasrallah, Gazze'de ateşkes sağlandığında sınır ötesi saldırıların duracağını söylüyor. Hamas'ın üst düzey karar vericisi ve müzakerecisi Haniye'nin öldürülmesi, en azından kısa vadede böyle bir ateşkes ihtimalini daha da azaltıyor. Şukur'un öldürülmesi de bir başka tehlikeli provokasyondur.
Lübnanlı yetkililere göre Beyrut'taki hava saldırısında iki çocuğun öldüğü ve 74 kişinin yaralandığı da belirtilmelidir. Ancak yine de İsrail güçleri, Gazze'deki çocukları aylardır cezasız bir şekilde öldürüyor. BM, toplam ölü sayısını 15,000 olarak veriyor. İki ölüm daha (ebeveynler ve aileler dışında) neredeyse hiç kaydedilmedi.
Bu, İsrail'in bu kısır döngüdeki rolünün daha geniş çaplı sonuçlarına karşı kör olduğu anlamına gelmiyor. Ancak diğer herkesin suçlu olduğunu söylüyor. Bir askeri sözcü "Hizbullah'ın devam eden saldırganlığı ve acımasız saldırıları, Lübnan halkını ve tüm Orta Doğu'yu daha geniş bir tırmanışa sürüklüyor" dedi. "Düşmanlıkları daha geniş bir savaş olmadan çözmeyi tercih etsek de IDF [İsrail Savunma Kuvvetleri] her türlü senaryoya karşı tamamen hazırlıklıdır."
İsrail'in kaçınmayı "tercih ettiği" daha geniş çaplı savaş aslında halihazırda devam ediyor. Tahran destekli Husi Şii militanların Tel Aviv'e yönelik insansız hava aracı saldırısının ardından İsrail, bu ay Yemen'in Kızıldeniz'deki Hudeyde limanını defalarca bombaladı. Neredeyse her soruna verdiği cevap aşırı şiddet olan Netanyahu, bombardımanla övünerek "düşmanlarımıza İsrail devletinin uzun kolunun ulaşamayacağı hiçbir yer olmadığını açıkça gösteriyor" dedi. Bu, tüm bölgeye yönelik bir savaş ilanına çok benziyor. Ancak bu, İsrail'in nihai olarak kazanamayacağı bir savaş.
Husiler, İsrail'e ve Kızıldeniz'deki gemilere saldırmalarının -ABD ve İngiltere'yi riskli bir askeri harekata sürükleyen saldırılar- başlıca nedeninin Gazze olduğunu söylüyor. Eğer ateşkes olursa saldırılarının duracağını iddia ediyorlar. Bu pek de radikal bir iddia değil. Bu, teoride ABD, İngiltere, AB ve BM Güvenlik Konseyi tarafından desteklenen aynı Gazze ateşkesi. Bu, Arap dünyasında, Avrupa'da ve ABD'de milyonlarca insanın aylardır talep ettiği ateşkesin aynısı. Bu, hala gerçekleşmeyen aynı ateşkes.
Aşağılanmış bir İran, Haniye'nin öldürülmesi üzerine doğrudan karşılık verecek mi? Hizbullah gerilimi tırmandıracak mı? Filistinli tutuklulara yapılan işkence ve cinsel istismar nedeniyle itibarı zedelenen, bölünmüş bir İsrail, Netanyahu'nun bakanları tarafından desteklenen aşırı sağcı fanatiklerin ordu üslerine saldırmasıyla ulusal parçalanmaya doğru daha da derinleşecek mi? Büyük olasılıkla. Şimdiye kadar her şeyi tüketen bir yangını önleyen sözde oyun kurallarının sayfa sayfa yakıldığı bir bölgede hiçbir sonuç ihtimal dışı değil.
İnsanlar Orta Doğu'nun karmaşık olduğunu söylüyor. Gerçekten de öyle. Hiçbir cevap olmadığını söylüyorlar. Bu doğru olabilir. Ama roketlere rağmen Gazze roket bilimi değil. O kadar da karmaşık değil. Savaşı durdurun. Ölümleri durdurun. Çocukları kurtarın. Ateşkes sağlayın ve rehineleri serbest bırakın. O zaman diğer tüm sorunlar ortadan kalkmasa da yönetilmesi biraz daha kolay hale gelebilir.
Kaynak: The Guardian
Simon Tisdall, Observer'ın dış ilişkiler yorumcusudur.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.