AMERİKA ARTIK DEMOKRASİNİN CEPHANELİĞİ DEĞİL

System.Web.UI.WebControls.Label / AMERİKA ARTIK DEMOKRASİNİN CEPHANELİĞİ DEĞİL / AMERİKA ARTIK DEMOKRASİNİN CEPHANELİĞİ DEĞİL / hamaset.com.tr

26 Nisan 2024 Cuma

212 Görüntüleme

SİYASET
Hazırlayan:Haber Merkezi |

Politika yapıcıları endişelendiren şey, ABD'nin artık bu tür bir endüstriyel üstünlüğe sahip olmadığını fark etmesidir. Çünkü günümüzde Çin dünyanın üretim merkezi konumunda. ABD, Çin'in 1940'larda Japonya'nın gerisinde olduğu kadar geride değil ama artık demokrasinin cephaneliği de değil.

AMERİKA ARTIK DEMOKRASİNİN CEPHANELİĞİ DEĞİL / hamaset.com.tr

Yazar: Urban C. Lehner

Çeviri: Muhammet Hulusi Cengiz

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki ilk on beş, yirmi yıl boyunca ABD serbest ticareti savunuyordu. Tarım gibi ihracatçı sektörler bundan fayda sağlamıştı. Birçok ekonomist hala bunu destekler. Ülkenin geri kalanının büyük bir kısmı ise bundan soğumuş durumda. Serbest ticaretin ardındaki ekonomik mantık, malların en ucuza üretilebilecekleri yerde üretilmesi gerektiğidir. Tüketiciler ve Yatırımcılar daha iyi durumda olur. Öğleki rekabetçi olmayan yerlerde fabrika inşa etmek sermayeyi yanlış tahsis etmektir.

Ancak bazı fabrika işçileri, üretim denizaşırı daha düşük maliyetli yerlere taşındığında kaybeder. Kaçak istihdam konusunda halkın tepkisine kulak veren Kongre üyeleri artık serbest ticaret anlaşmalarını desteklemiyor. Bunun yerine Başkanlar, gümrük vergisi artışlarını ve sanayi politikalarını destekliyor. Ulusal güvenlik politikalarını belirleyenlerin serbest ticaretle ilgili farklı bir kaygısı var ve bu kaygı Tayvan yüzünden savaş çıkma ihtimalinden kaynaklanıyor. Kimse böyle bir şeyin olmasını istemez, ancak böyle bir şey olursa Amerikan sanayisi ordumuzun ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanacaktır.

ABD İkinci Dünya Savaşı'nı kazandığında, dünyanın üretim gücü olan "demokrasinin cephaneliğiydi". Denizcilik tarihçisi Craig Symonds'un Öğretim Şirketi’ndeki "İkinci Dünya Savaşı" dersinden alınan bu istatistikleri düşünün, Pasifik Tiyatrosu" dersinden alınanlara göre: 1939'dan 1945'e kadar Müttefikler (Birleşik Krallık, Çin, Sovyetler Birliği ve özellikle ABD) 4,4 milyon tank, kamyon ve zırhlı araç üretirken, düşman Mihver güçleri- Japonya, Almanya ve İtalya sadece 670.000 adet üretmiştir; Mihver ülkelerinin 229.000 uçağına karşılık 637.000 uçak ve Mihver güçlerinin 1.700 gemisine karşılık, aslan payı ABD'de olmak üzere 55.000 gemi üretimi yapılmıştır.

Craig Symonds'a göre, ABD savaşı kazandı çünkü "ABD, özellikle savaş ve nakliye gemileri olmak üzere savaş araçlarını Japonya'dan sadece daha hızlı değil, aynı zamanda daha önce hayal bile edilemeyecek sayılarda üretebiliyordu." Politika yapıcıları endişelendiren şey, ABD'nin artık bu tür bir endüstriyel üstünlüğe sahip olmadığını fark etmesidir. Çünkü günümüzde Çin dünyanın üretim merkezi konumunda. ABD, Çin'in 1940'larda Japonya'nın gerisinde olduğu kadar geride değil ama artık demokrasinin cephaneliği de değil. Bugün ABD, dünyanın en büyük ikinci imalat ekonomisine sahip ve yıllık 2.5 Trilyon dolarlık imalat üretimi, yedi ülke hariç tüm ülkelerin ekonomilerini aşıyor. Ancak en önemli savaş araçlarını yeterince üretme kapasitesi tartışma konusu.

Geleneksel metal işçiliği, Amerika'daki boşalan sektörler arasında yer alıyor. Üretim değerine göre, ABD'nin en büyük üç imalat sektörü: kimyasallar, bilgisayar ve elektronik ürünler ile gıda, içecek ve tütün ürünleridir. Gemi inşaatında ABD, çok geride kalmış durumda. ABD Donanma Enstitüsü'ne göre, Çin küresel pazarın yaklaşık %47'sini elinde bulundururken, Güney Kore %29 ile ikinci ve Japonya %17 ile üçüncü sırada yer alıyor. ABD ise %1'den daha az paya sahiptir.

Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'nin yaptığı savaş oyunları, ABD'nin "Tayvan Boğazı'ndaki bir çatışmada uzun menzilli hassas mühimmat gibi bazı malzemelerin bir haftadan kısa sürede tükenmesini" öngörüyor.

ABD'nin bir uçak gemisi inşa etmesi beş yıldan fazla zaman alırken, Symonds'a göre 1943 ile 1945 arasında ABD 24 adet Essex sınıfı uçak gemisi inşa etti. Bu gemiler günümüzdekilerden daha basit olabilir ama aradaki üretim farkı yine de dikkate değerdir. Çin'in Tayvan'a müdahale girişimi, ABD'nin endüstriyel kapasitesini ciddi şekilde zorlayacak. Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'nin yaptığı savaş oyunları, ABD'nin "Tayvan Boğazı'ndaki bir çatışmada uzun menzilli hassas mühimmat gibi bazı malzemelerin bir haftadan kısa sürede tükenmesini" öngörüyor.

CSIS, bu durumun "ABD'nin uzun süreli bir çatışmayı sürdürmesini son derece zorlaştıracağını" belirtirken, ABD savunma sanayi tabanının "büyük bir savaş için yeterli yedekleme kapasitesine sahip olmadığını" da vurguluyor. Çin'in ABD'den beş ila altı kat daha hızlı silah edindiği söyleniyor. Çin'in geniş üretim altyapısı, bir çatışmada ABD'yi geride bırakabilir mi, bu tartışma konusu. Barış zamanı rehaveti, bu değişimde kısmen etkilidir. ABD, savaşlar sona erdiğinde ordusunu her zaman küçültmüştür. Soğuk Savaş sonrası, Pentagon savunma sanayisini de konsolide etmeye çalıştı.

Bunun yanında, Serbest ticaret ise önemli bir rol oynamıştır. Çin'in Dünya Ticaret Örgütü'ne kabulü, serbest ticaret mantığını harekete geçirdi. Çin'in düşük ücretli işçileri ve devlet sübvansiyonları, onu dünyanın tercih edilen fabrika zemini haline getirdi. ABD savunma sanayiindeki küçülme, silah üretimini dezavantajlı hale getirdi. Ancak Temsilciler Meclisi'nin kabul ettiği dış yardım tasarısı, ABD'nin mühimmat kaynaklarını yenilemek için para içermekte.

Diğer yandan da müttefikler de yardımcı olabilir. Japonya, silah ihraç etmeme politikasından vazgeçerek ABD'ye Patriot füzeleri tedarikini yenileme sözü verdi. Ancak geniş çaplı bir imalat tabanının yeniden kurulması zor olacaktır. Gümrük tarifeleri ve sanayi politikası erozyonu durdurabilir ancak tam bir imalat Rönesans’ı zor olabilir. ABD ekonomisi, hizmetlere ve yüksek teknolojiye yönelmiştir. Bu değişimi tersine çevirmek zor olabilir ancak Çin'in korumacı politikalarını göz önünde bulundurarak, ABD'nin korumacılık yolunda adımlar atması beklenebilir.

Tercüme Kaynak:  https://asiatimes.com/2024/04/the-us-is-no-longer-the-arsenal-of-democracy/

Urban C. Lehner: Michigan Üniversitesi'nden tarih alanında lisans derecesine ve Georgetown Üniversitesi'nden hukuk diplomasına sahiptir. Eşi Nancy Leonard ile birlikte Washington, DC ve Newport, OR'de yaşıyor.

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede ifade edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.

 

 

 

 



DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.