Yazar: Sumantra Maitra

Çeviri: Muhammet Hulusi Cengiz

Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Ukrayna'nın bir gün NATO'ya katılacağına değindi. Bu tamamen anlamsız ve neredeyse teolojik bir jestti. Blinken verdiği sözün doğru olmadığını kedisi de bilmesine rağmen yine de değinmekten vazgeçmedi. Bunun yanında Avrupalı müttefikler de bunun doğru olmadığını biliyor. Amerikalıların çoğunluğu Ukrayna'yı umursamamasıyla birlikte Avrupa'da daha fazla angajmana aktif olarak karşı çıkıyorlar. Cumhuriyetçi senatörlerden gelen gürültülü tepkilerden de anlaşılacağı üzere Cumhuriyetçiler değişmiş bir partidir.

Ohio Senatörü J.D. Vance attığı tweet'te "Yapılan girişim tamamen sorumsuzluktan ibarettir. Ukrayna NATO'ya katılmamalıdır. Olası bir Ukrayna NATO üyeliğiyle çıkacak savaş, ulusumuzu doğrudan savaşa davet etmek demektir. Ukrayna'da Amerikan kara birlikleri istiyor musunuz? Eğer istemiyorsak, Ukrayna'nın NATO'ya katılması fikrine karşı çıkmalıyız." dedi. Senatör Lee de tweet atarak bu düşünceyi yineledi: "NATO Ukrayna'yı alabilir. Ya da ABD'yi. Ama ikisini birden değil.”

NATO, Ukrayna'nın Bükreş Zirvesi'nden sonra veya gelecekte üye olmasına izin vermeyecek.  Ukrayna'ya NATO üyeliği vaadi vermek sadece alaycı bir tutumdur.

İddiaya göre, Ukrayna mevcut güvenlik sorunlarını çözdükten sonra, yani savunma ihtiyacı ortadan kalktığında, NATO üyeleri Ukrayna'yı bir savunma ittifakına katılmaya davet edecekler. Bu iddia, akıllı her insana saçma gelse de, güvenlik sorununun hiçbir zaman çözülmeyeceğini bilir. Ukrayna'nın tarafsızlığı yasal olarak garanti altına alınmadığı sürece, Rusya Ukrayna'da savaşacak adam kalmayana kadar Ukrayna'nın kanını emmeye devam edecektir.

NATO ve AB'nin sınırsız genişlemesine karşı çıkmak liberal teolojiye ve her iki örgütün mevcut varoluş nedenine aykırıdır. Açıkça söylemek gerekirse, Rusya majör bir güçtür. Arka bahçede etkisi önemli ölçüdedir. Genişlemenin olmaması için varlığını göstereceği aşikardır. Normların gereksiz olduğunu, realizmin hala dengeyi göstermesi, büyük güçler arasında barış sağlama en iyi yol olduğunu göstermektedir. Tarihin sona ermediğini ve dış politikada sadece büyük güçlerin önemli olduğunu anlamak gerekir; bu da demektir ki, her şey her zaman olduğu gibi devam etmektedir.

Ne kadar doğru olursa olsun, bunu alenen kabul etmek yasak gibidir. Bu nedenle, ABD'nin Ukrayna'ya asker göndermeyeceğini ve üçüncü bir dünya savaşı başlatmayacağını savunan bir yönetimin, ABD'nin bir gün Ukrayna'yı savunmak için antlaşmaya bağlı kalacağını ve üçüncü bir dünya savaşını riske atacağını savunması gibi bir tutarsızlık bulunmakta. Hiç mantıklı değil ama dünyanın önde gelen büyük gücünün mevcut büyük stratejisi böyle olabilir.

Tabii ki, bu saçmalık tamamen iç siyasete yöneliktir. Ancak sonuç, Ukrayna ve Gürcistan için yanıltıcı umutların devamıdır ve bu durum, onların devlet olarak yok olmasına yol açabilir. Tepelerin ardından hiçbir NATO süvarisi gelmeyeceği aşikardır (bazıları tarafından denense de)." Yapabileceğimiz en iyi şey Ukrayna ve Gürcistan'ı Soğuk Savaş dönemindeki Avusturya'ya benzer şekilde tarafsız tamponlar haline getirecek bir uzlaşma arayışıdır. Bunun için Washington'un bazı acı gerçekleri kabul ederek, biraz stratejik tutarlılık sağlayacak cesur bir liderliğe ihtiyacı bulunmaktadır.

Tercüme Kaynak: The American Conservative

Dr. Sumantra Maitra: Nottingham Üniversitesi'nden doktora derecesine sahip İngiliz bir araştırmacıdır.

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede ifade edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.