Yazar: Kate Connolly
Çeviri: M. Hulusi Cengiz
Berlin'de ne oldu?
SPD'li Şansölye Olaf Scholz, Almanya'nın bütçesindeki açıkla nasıl başa çıkılacağı konusunda aylardır süren anlaşmazlığın ardından çarşamba gecesi Maliye Bakanı ve FDP lideri Christian Lindner'i görevden aldı. Scholz, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin etkisini gerekçe göstererek daha fazla borç alarak harcamaları arttırmak istiyor.
Lindner buna karşı çıktı ve bunun yerine SPD ve Yeşiller'in hükümetin programının çoğunu torpilleyeceği için kabul edilmesinin imkânsız olduğunu söylediği bir dizi vergi ve harcama kesintisinde ısrar etti. Söz konusu olan sosyal yardım ödemeleri, acil iklim önlemleri ve Ukrayna'ya destek (Almanya, ABD'den sonra Ukrayna'nın en büyük ikinci destekçisi).
Scholz'un Lindner'in blöfünü görüp onu yürümeden önce görevden alıp almadığı tartışmaya açık. Scholz, Lindner’i “dar görüşlü” ve “egoist” olmakla ve büyük resmi, yani devasa jeopolitik zorlukları görememekle suçlarken, her iki isim de birbirlerine karşı öfkelerini kusuyor. Lindner ise Scholz'u sıradan Almanların endişelerini “önemsizleştirmekle” suçluyor.
Şimdi ne olacak?
Önümüzdeki sonbaharda yapılması planlanan federal seçimlerin yaklaşık altı ay öne çekilerek Mart ya da Nisan ayına kaydırılması muhtemel. Scholz güven oylamasının 15 Ocak'ta yapılmasını teklif etti ancak muhalefetteki muhafazakâr Hıristiyan Demokrat Birliği'nin (CDU) lideri ve başbakanlık koltuğunun favorisi Friedrich Merz bunun gelecek hafta kadar erken bir tarihte yapılmasını istiyor.
Hükümetin kaybetmesi durumunda Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'in Federal Meclisi feshetmesi ve en geç iki ay içinde yeni bir seçim yapılması gerekecek. Scholz'un takvimine göre bu süre Nisan ortası, Merz'in takvimine göre ise çok daha erken.
Şansölye ve kabinesi bu durumda yeni bir koalisyon kurulana kadar görevde kalacaktır. Scholz, emeklilik sisteminin istikrara kavuşturulması gibi en önemli projelerini hayata geçirmek istediğinin sinyallerini verdi. Ancak, bir azınlık hükümetinin başı olarak, hayatını çok zorlaştırmayı seçebilecek muhafazakâr muhalefetin desteğine bağımlı olacaktır.
2025 bütçesi hala belirsizliğini koruyor ve ocak ayından itibaren kapsamı sınırlı olacak olası bir acil durum bütçesini gerektiriyor.
Scholz bir azınlık hükümetine liderlik edebilir mi?
Evet, aslında şu anda yaptığı da bu, zira Lindner'in ayrılmasından sonra FDP diğer bakanlarını da geri çekti. (Ulaştırma Bakanı Volker Wissing hükümette kalmak için FDP'den ayrıldı). Asıl soru SPD ve Yeşiller arasındaki bu tür bir anlaşmanın daha ne kadar süre devam edebileceği.
Teorik olarak bu süre Eylül ayına kadar olabilir ama kimse- Scholz bile- böyle bir ihtimalden bahsetmiyor. Böyle bir hükümet aynı zamanda etkili bir topal ördek olacaktır ki bu durum, Avrupa yeni bir transatlantik ittifak kurmaya çalışırken ve Rusya tehdidi başta olmak üzere diğer zorluklarla uğraşırken Almanya için uluslararası sahnede iyi olmayacaktır.
Hükümet için yanlış giden neydi?
2021'de üç partili koalisyon kurulduğunda, çoğunlukla Angela Merkel dönemine sayfa açmak isteyen bir ülkede bile ittifakın sürdürülmesinin zor olacağına inanılıyordu. Ardından Rusya Ukrayna'ya yönelik geniş çaplı işgalini başlattı, Almanya'nın ucuz Rus gazı tedariki tarih oldu, enerji fiyatları ve hayat pahalılığı arttı ve Berlin savunma harcamalarını büyük ölçüde artırmak zorunda kaldı.
Yakın zamanda Trump'ın başkanlık ihtimali, popülizmin- aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) ve göçmen karşıtı solcu Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) şeklinde- kazanımlar elde ettiği bir dönemde, zor durumdaki bir ekonomiye yeni bir ivme kazandırmak ve giderek bölünen bir ulusu birleştirmek için güçlü ve birleşik bir hükümete acilen ihtiyaç duyulduğu hissini arttırdı.
Anketler bir sonraki seçim için ne diyor?
Muhalefetteki CDU/Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) muhafazakâr ittifakı, hükümetin düşmesinden önce son kez güncellenen anketlerde %30-34 ile açık ara önde gidiyor. Onların arkasında ise AfD (%16-19) yer alıyor. İktidar partilerinin tümünün anket oranları 2021 seviyelerinden düştü. Scholz'un SPD'si %14-18, Yeşiller %9-12 ve FDP sadece %3-5'te.
Bir partinin parlamentoya girebilmesi için en az %5 oy alması gerekiyor ve bu Lindner'in koalisyonu bozmaya karar vermesinin nedenlerinden biri olarak görülüyor. Lindner'in partisini CDU/CSU için gelecekte potansiyel bir ortak olarak sunması bekleniyor.
Son dönemde üç eyalet seçiminde önemli bir etki yaratan BSW ise %6-9 bandında seyrediyor ve kuşkuyla da olsa tüm ana partiler tarafından potansiyel bir koalisyon ortağı olarak görülüyor. Hepsi de AfD ile çalışma ihtimalini dışlamış durumda.
Anketörler hükümetin çöküşünün bu rakamlar üzerinde önemli bir etkisi olabileceğini söylüyor. Ancak şu anda muhafazakâr ittifakın tek başına iktidar olacak çoğunluğu elde edemeyeceği ve en belirgin ortağı FDP'nin parlamentoya bile giremeyeceği düşünüldüğünde, yeni bir hükümet için en belirgin oluşum, Merz liderliğindeki muhafazakârlar ve SPD'den oluşan bir büyük koalisyon olacaktır.
Her ne kadar siyasetçiler tarafından hantal ve kullanışsız olarak görülse de bu tür yönetimler Alman seçmenler arasında popülerdir.
Kaynak: The Guardian
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.