Yazar: P. Costa Simões
Çeviri: M. Hulusi cengiz
Nicolás Maduro'nun Venezüella'sında yaygın olduğu iddia edilen seçmen sahtekarlığı çokça tartışılsa da (halkın buna karşı isyanı gibi), bu sorunla uğraşan tek ülke Venezüella değil. Bu tür şeyler Afrika'da da iyi belgelenmiştir.
1960 yılında İngiliz Muhafazakâr Başbakanı Harold MacMillan, Cape Town'da yaptığı ünlü “Değişim Rüzgârları” konuşmasında Londra'nın İmparatorluktan vazgeçeceğini ve İngiliz Milletler Topluluğuna katılacağını açıkça ifade etti. Bu konuşma, Avrupalıların yakında Afrika'daki mülklerine veda edeceğinin işaretiydi. Beşinci Cumhuriyet'in Fransa'sı ve General De Gaulle, aynı şeyi Fransız Sömürge Afrikası'nda yapacaktı. Hollandalılar bunu çoktan yapmıştı ve İspanyolların elinde sadece Fas'a ait bir kalıntı kalmıştı.
Bağımsızlık Mücadelesi
Ancak Portekiz Başbakanı António de Oliveira Salazar, dekolonizasyon dalgasına direndi. Portekiz, denizaşırı seferlerin ve fetihlerin öncüsü olmuştu. Kendilerini esasen toprakların ekonomik sömürüsüne adamış olan İngiliz ve Hollandalıların aksine, Portekizliler ticaretin yanı sıra “devlet ihraç etmişlerdi.” Başka bir deyişle, çok erken bir aşamadan itibaren siyasi-idari şebekeyle ilgilenmişlerdi. Ayrıca Goa'da “karma” evlilikleri teşvik ederek Brezilya'nın işgalini ve yerleşimini gerçekleştirmişlerdi.
Salazar, sömürgeler olmadan Portekiz'in Avrupa'da çok zayıf bir devlet olacağına ve bağımsızlığının tehlikeye gireceğine inanıyordu. Bu yüzden sömürgeleri savundu ve bağımsızlık hareketlerini savaşa zorladı.
Savaş, 1961'de Angola'da başladı. 1963'te Gine-Bissau'ya ve 1964'te Mozambik'e yayıldı. Mozambik'teki bağımsızlık hareketinin adı FRELIMO'ydu. Bu hareket, 1962 yılında Tanzanya'nın Darüsselam kentinde Julius Nyerere'nin himayesinde kuruldu. FRELIMO, askeri olarak kazanamadı. Ancak Portekiz sömürgelerindeki diğer hareketler gibi, 25 Nisan 1974'te bir grup subay savaşı sona erdirmek için bir darbe gerçekleştirdiğinde Lizbon'dan güç aldı.
FRELIMO'da nispeten ılımlı Eduardo Mondlane, Şubat 1969'da bir suikast sonucu öldürülmüştü. Yerine radikal popülist Samora Machel getirilmişti. Savaş sırasında FRELIMO, esas olarak Mao Zedong'un Çin'i tarafından desteklendi ve Pekin'in Marksist-Leninist modelinden büyük ölçüde etkilendi. Böylece, 25 Haziran 1975'teki bağımsızlıktan itibaren radikal bir komünizm çizgisi izlendi. Bu durum, muhalefete yönelik şiddetli baskılar, Hıristiyan ve Müslüman dini topluluklara yönelik zulüm ve hatta Marksist-Leninist mantığa göre tüm şüphelileri ve dışlanmışları gözaltına almak için toplama kampları ile karakterize edildi.
FRELIMO'nun başkan yardımcısı Uria Simango, eşi ve FRELIMO üyesi olmayan diğer bağımsızlar bu kamplarda öldü. Mozambik'teki 250.000 Portekizli yerleşimci sınır dışı edildi. Ayrıca, Marksizm-Leninizm ile övünen bir rejimde mantıklı olduğu üzere şirketler kamulaştırıldı.
FRELIMO'nun 50 Yılı
Buradan RENAMO-Mozambik Ulusal Direnişi'nin isyanı çıktı. İsyan, başlangıçta Rodezyalılar ve Güney Afrikalılar tarafından desteklendi. Tüm ülkeye yayılan isyan, FRELIMO hükümetini 4 Ekim 1992 tarihli Roma Anlaşması ile RENAMO lideri Afonso Dhlakama ile barış görüşmeleri yapmaya zorladı. O tarihten itibaren ülkede teorik olarak bir demokrasi kuruldu. Ancak FRELIMO, Venezüella chavismo'sunun yöntemlerini izleyerek seçimleri her zaman kazanmayı başardı.
Dhlakama öldü, yerine Usufo Momade partinin başına geçti. Ancak FRELIMO, seçimleri kazanmaya devam etti. Aynı zamanda ekonomik ve sosyal yaşam da kötüleşti. Bugün Mozambik, Afrika'daki en yoksul 10 ülke arasında yer alıyor. Bu durum, 21. yüzyılın başında ülkenin en kuzeyindeki Cabo Delgado'nun kuzey kıyısı boyunca önemli doğal gaz rezervleri keşfedilmiş olmasına rağmen böyle devam ediyor. Ancak 2017'den beri bu bölge, cihatçı grupların saldırılarına hedef oluyor. Bu durum, Fransız Total ve ABD'li Exxon-Mobil gibi büyük petrol şirketlerinin faaliyet göstermesini imkânsız hale getiriyor.
İşte bu ortamda, bu yıl 9 Ekim'de başkanlık ve parlamento seçimleri yapıldı. İki dönemdir görevde olan Devlet Başkanı Filipe Nyusi'nin anayasal olarak yeniden aday olamaması nedeniyle FRELIMO, 2019'dan bu yana Inhambane eyaletinin valisi olan ve neredeyse hiç tanınmayan bir avukat olan Daniel Chapo'yu başkan adayı olarak sundu. Her şey, Venezüella'daki seçimlere paralel şekilde ilerliyordu: bağımsızlıktan bu yana ülkede hoşnutsuzluk ve bozulmaya rağmen kurulan ve değişmeyen, ancak seçim sonuçlarını manipüle eden bir sol hükümet.
FRELIMO adına Daniel Francisco Chapo; Mozambik Demokratik Hareketi (MDM) adına Uria Simango'nun oğlu Lutero Simango; RENAMO adına Ossufo Momade ve Demokratik İttifak Koalisyonu (CAD) tarafından desteklenen Venâncio Mondlane, 9 Ekim seçimlerinde aday oldu.
Çekimser oyların (%56,5) en büyük etken olduğu seçimde, Chapo oyların %70'ini alarak birinci, Mondlane %20 ile ikinci, Momade %6 ile üçüncü ve Simango %3 ile sonuncu ilan edildi. Ancak Mondlane (Eduardo Mondlane'nin büyük yeğeni), bunu kabul etmedi ve sonuçlara ile FRELIMO'ya karşı açık ve aleni bir muhalefet başlattı.
Venâncio Mondlane'in İsyanı
Adayın yakın işbirlikçilerinden ikisi, Elvino Dias ve Paulo Guambe, Venâncio Mondlane'nin kendisinin hedef alınacağı bir saldırıda Maputo'da öldürülünce işler daha da kötüye gitti.
Daha sonra, hayatından endişe eden Venâncio gizlice ülkeyi terk etti. Önce Güney Afrika'daydı, ardından muhtemelen Malawi'ye geçti (başkanıyla aynı inanca ve kiliseye mensup bir Evanjelik ilahiyatçıdır). Bulunduğu yer şu anda güvenlik nedeniyle gizli tutuluyor.
Venâncio Mondlane, gerçek bir siyasi fenomen; ülkesini yarım asırdır yöneten bir rejimle neredeyse tek başına mücadele eden bir adam.
1974 yılında Lichinga'da (sömürge döneminde Vila Cabral) doğdu. Eğitimli bir orman mühendisi olan Mondlane, 2019'da Maputo'nun şehir konseyi seçimlerinde MDM'nin adayı oldu. Oyların %42'sini aldıktan sonra RENAMO'ya katıldı. 2023 yılında Maputo Şehir Konseyi için tekrar aday oldu, kaybetti, sonuçları kabul etmedi ve destekçileri tarafından sokak protestolarını süresiz sürdürdü.
Bu süreçte RENAMO'dan ayrıldı.
Bu kez, süreci sadece uzaktan, sosyal medya üzerinden takip ediyor. Halk direnişinin lideri olarak, yurttaşlarını ülkeyi durma noktasına getirmek için kışkırtmaktan asla vazgeçmiyor. Nüfusun önemli bir kısmı, özellikle de gençler, onu takip ediyor ve itaat ediyor. Böylece stratejisi yokmuş gibi görünen; baskı, yokluk ve hoşgörü arasında gidip gelen bir iktidar karşısında halk hareketi büyüyor. Ordu ve polis güçlerinin sadakatinden emin olunmadığı için, göstericilerin üzerine zaman zaman ateş açıldı. Şu ana kadar 250'den fazla kişi hayatını kaybetti.
Göstericiler de nazik davranmıyor. Bazı şehirlerde FRELIMO parti merkezlerini ve polis karakollarını basıp yaktılar. Öte yandan, sokakları işgal ederek girişleri kapattılar ve Güney Afrika ile trafiği kestiler.
Bunun sonucunda ekonomik faaliyetlerin felce uğraması, Mozambik Ekonomik Birlikler Konfederasyonu'nun Cumhurbaşkanından sadece sivil kamyonlara askeri eskort sağlamasını değil, aynı zamanda seçimler konusunda bir anlaşmaya varılana kadar Venâncio Mondlane ile acilen bir ateşkes görüşmesi yapmasını istemesine yol açtı.
Resmi rakamlara göre, 21 Ekim ve 11 Aralık tarihleri arasında gösteriler sonucunda 110 kişi hayatını kaybetti. Bu sayıya bazı polis memurları da dahildi.
Sokak İsyanı
Ancak 23 Aralık'ta Anayasa Konseyi, başkanlık seçimlerinin sonuçlarını açıkladığında şiddet yeniden patlak verdi ve Daniel Chapo'nun zaferini teyit etti. Oy oranını %70,67'den %65,17'ye düşürerek küçük bir düzeltme yaptı ve aradaki farkı Venâncio Mondlane'ye atfederek onun oy oranını %20,32'den %24,19'a yükseltti.
Bu güncellemeler halkın öfkesini yatıştırmadı; aksine, değiştirilen sonuçlar öfkeyi ikiye katlamış gibi görünüyor. Şiddet yalnızca Maputo'da değil, merkez ve kuzeyde, Beira ve Nampula'da da devam etti. Can kayıpları artmış ve 27 Aralık itibariyle toplam 261 kişi hayatını kaybetmiştir. Yani geçtiğimiz birkaç gün içinde, önceki iki aydan daha fazla kurban verilmiştir.
Zaten kaotik olan duruma, Maputo yakınlarındaki yüksek güvenlikli hapishane de dahil olmak üzere üç ya da dört hapishaneden 1.500 suçlunun kaçtığı büyük firarlar da eklendi. Güvenilir kaynaklara göre, bu kaçışlar gardiyanlar tarafından kolaylaştırılmış ve kışkırtılmıştır. Yeniden yakalananlardan bazıları öldürülmüştür.
Mondlane'nin çağrısı başarılı oldu çünkü Mozambiklilerin çoğunluğu umutsuzdu.
Daha önce sömürgeleştirilmiş her halk gibi, bağımsızlıklarını kazandıklarında siyasi bağımsızlıkla birlikte daha iyi bir yaşam vaat eden yoğun bir propagandaya maruz kalmışlardı. Bunun yerine, önce iç savaş, sonra da son derece yozlaşmış bir hükümet yüzünden büyük acılar yaşadılar. Ayrıca yaygın uyuşturucu kaçakçılığı ve iş insanları ile aile üyelerinin düzenli olarak kaçırılması, üst düzey güvenlik ve polis yetkilileri için bile bir tehdit oluşturuyor.
Katolik bir haber medyası olan Agencia Ecclesia'ya konuşan Kutsal Ruh Misyonerleri cemaatinden Peder Tony Neves, “anarşinin kurumsallaşması” terimini kullanarak, “halk çaresiz, ülke gelişmedi, sistemin efendileri dayanılmaz derecede zenginleşti (...) Artık halkın korkusu kalmadı ve hileli bir seçim olduğunu düşündükleri şeyi protesto etmek için sokaklara döküldüler” dedi.
Mozambik Barosu, Ordem dos Advogados, Machava Merkez Cezaevi'nden kaçanlara karşı yetkililerin tutumunu sert bir dille kınadı. Yakalananlardan bazılarının katledildiğini belirten Baro, yetkililerin “suçlu” ve “iğrenç” olduklarını, liderlerin otoritelerini tamamen kaybettikleri “hasta bir toplumun” sembolü olduklarını ifade etti. Bu güçlü dil, yalnızca sokaktaki insanların değil, orta ve üst orta sınıfların da yolsuzluğa karşı konuşmaya hazır olduğunu gösteriyor.
Siyasi hayatla ve FRELIMO ile bağlantılı birçok şahsiyet, iktidar partisinin strateji eksikliğini eleştirmiştir. İktidar partisindeki önemli isimlerin de partiyi ve Nyusi'yi gizlice eleştirdikleri ve partinin ülkeden, özellikle de gençlerden izole olduğunu belirttikleri bilinmektedir. Bazıları en kötüsünü bekleyerek ülkeyi terk etmiştir.
Angola Devlet Başkanı João Lourenço'nun Luanda'da düzenlenen MPLA 8. Olağanüstü Kongresi'nin açılışında Mozambik hükümetine ve muhalefetine barışçıl bir çözüm bulmaları çağrısında bulunması da dikkat çekicidir.
Kaynak: The European Conservative
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.