EN İYİ EĞİTİM SİSTEMLERİ NEYİ DOĞRU YAPIYOR?

System.Web.UI.WebControls.Label / EN İYİ EĞİTİM SİSTEMLERİ NEYİ DOĞRU YAPIYOR? / EN İYİ EĞİTİM SİSTEMLERİ NEYİ DOĞRU YAPIYOR? / hamaset.com.tr

17 Mart 2024 Pazar

295 Görüntüleme

KÜLTÜR
Hazırlayan:Yasin Demir | Türkiye

Yeteneğe karşı obsesif tutumumuz, bizleri; çocuklarımızı yetiştirecek kişilerin yeteneğini sorgulamak yerine öğrencilerin “daha akıllı” olmalarını beklemeye sevk ediyor.

EN İYİ EĞİTİM SİSTEMLERİ NEYİ DOĞRU YAPIYOR? / hamaset.com.tr

 

Yazar:  AMY S. CHOI*                        Çeviri: Fatih Peyma

Güney Kore’de ve Finlandiya’da mesele “doğru” okulu bulmak değil!

Elli sene önce hem Güney Kore’nin ve hem de Finlandiya’nın eğitim sistemleri berbattı. Finlandiya Avrupa’nın ekonomik üvey evladı olma riskiyle karşı karşıyaydı. Güney Kore ise tecrübe ettiği iç savaştan dolayı harabeye dönmüştü. Bütün bunlara rağmen, elli sene gibi bir zaman dilimine hem Güney Kore hem de Finlandiya okullarını olumlu yönde değiştirmeyi başardılar ve şimdi her iki ülkede, son derece yüksek eğitim başarılarından dolayı uluslararası camiada takdir görmektedir. Diğer ülkeler, başarılı ama birbirine taban tabana zıt olan bu iki eğitim modelinden neler öğrenebilirler? Bu yazıda Güney Kore’nin ve Finlandiya’nın eğitim konusunda neleri doğru yaptığına bir göz atacağız.

Kore Modeli: Dayanıklılık ve Çok, Çok, Çok Sıkı Bir Çalışma

Ulusal Eğitim ve Ekonomi Merkezi CEO’su Marck Tucker şöyle diyor. “Bin yıldır, Asya’nın bazı bölgelerinde, sosyoekonomik merdiveni tırmanmanın ve güvenli bir iş bulmanın tek yolu, sınav gözetmeninin, imparatorun vekili olduğu bir sınava girmekti. Bu sınavlar esaslı bir bilgi birikimi gerektiriyordu ve onları işe almak zorlu bir statü atlama ritüeli demekti. Günümüzde, Konfüsyüscü pek çok ülkede, hala sınav kültürünü ile desteklenen bir eğitim anlayışı kabul görmektedir.

Bu ülkeler arasında, Güney Kore en sıra dışı olanı ve tartışmasız en başarılısı olarak ön plana çıkmış ülkedir. Koreliler büyük bir başarıya imza attılar: Ülke %100 okuryazardır ve kritik düşünme ve analiz testleri dahil uluslararası kıyaslamalı başarı testlerinde öncü konumdadır. Fakat elbette bu başarının bir bedeli var: “Öğrenciler başarmak için büyük, acımasız bir baskı altına girmek zorundalar. Yetenek pek de tercih edilen bir özellik değil. Çünkü kültür, çalışmanın ve disiplinin her şeyden önce geldiğine, başarısızlık için bir bahanenin olmadığına inanıyor. Çocuklar yıl boyunca hem okulda hem de özel öğretmenlerle ders çalışıyorlar.” Eğer yeterince sıkı çalışırsan yeterince akıllı olursun” düşüncesi benimseniyor.

Koreliler dikkate değer bir başarı elde etti: Ülke yüzde 100 okuryazar. Ancak başarının bir bedeli vardır.

PİSA’ da eğitim direktörü ve OECD de eğitim politikaları özel danışmanı olan Andreas Schleicher “Koreliler aslen, temelde iyi bir geleceğe sahip olmak için bu sıkı sürece katlanmaları gerektiğine inanmaktadırlar” diyor ve ekliyor. “Bu bir kısa dönem mutsuzluk ve uzun dönemli mutluluk meselesidir.” Çocuklarına baskı yapan sadece aileler değil. Çünkü bu kültür geleneklere kurallara riayeti ve düzeni kutsadığı için, diğer öğrencilerden gelen baskı da performans beklentilerini artırabilmektedir.

Georgia Üniversitesi Uluslararası kıyaslamalı araştırmalar konusunda uzman olan okul öncesi çocuk eğitimi profesörü Joe Tobin “Korelilerin bu davranış modeli ilk çocukluk dönemi eğitiminde bile kendini göstermektedir” demektedir. Kore’de, diğer Asya ülkelerinde olduğu gibi, sınıf mevcudu çok kalabalıktır ki böyle bir şey Amerikalı bir ebeveyn için son derece arzu edilemez bir şeydir. Fakat Kore’de hedef, öğretmelerinin sınıfı bir topluluk olarak idare etmesi, ona yol göstermesi ve sınıf arkadaşların ilişkilerinin gelişmesini sağlamaktır. Amerikan anaokullarında öğretmelerin odaklandığı şey ise öğrencilerle bireysel ilişki geliştirme ve düzenli olarak akran ilişkilerine müdahil olmaktan ibarettir.

The Smartest Kids In The World (Dünyanın En Akıllı Çocukları) kitabının yazarı Amanda Ripley: “Bence çocuklarımızı eğitmenin daha iyi ve daha kötü yollarının açık olduğu bir gerçek” demektedir. Aynı zamanda eğer ortalama bir Amerikan eğitimi ve ortalama bir Kore eğitimini kendi çocuğum için seçmek zorunda kalsaydım istemeye istemeye Kore modelini seçerdim. Gerçek şu ki modern dünyada çocuk, nasıl öğreneceğini, nasıl sıkı çalışacağını ve nasıl başarısızlıktan sonra yoluna devam edeceğini öğrenmek zorunda. İşte Kore modeli bunu öğretmektedir.”

Fin Modeli: Müfredat Dışı Seçenek, İçe Yönelik Motivasyon

Diğer yandan, Finlandiya’da, öğrenciler hem katılığının hem de esnekliğin yararlarını öğreniyorlar. Eğitimcilere göre Fin modeli bir tür ütopya. Finlandiya’da okul topluluk merkezidir. Okul sadece eğitim hizmetleri değil aynı zamanda sosyal hizmetleri de sağlıyor. Eğitimin amacı kimlik oluşturmaktır.

Fin kültürü içe dönük motivasyona ve kişisel ilginin takibine değer vermektedir. İşte bu kültür okulların destekleyici olduğu müfredat dışı aktivitelerle zengindir ve okuldaki eğitim saatleri oldukça kısadır, çünkü Finliler en önemli eğitimin okul dışında gerçekleştiğine inanıyorlar. (İstisnası yok mu? Var elbet! Spor aktiviteleri okullar tarafından değil ilçeler tarafından finanse edilmektedir) Lise de öğrencilerin girecekleri sınavların, üçte biri seçmelidir ve hatta bu öğrenciler girecekleri yeterlilik sınavını bile kendileri seçebilmektedir. Fin kültürü stres yoğunluğun çok az olduğu bir kültürdür ve geniş yelpazeli öğrenim deneyimlerine değer vermektedir.

Finnish Lessons: What the World Can Learn From Educational Change in Finland (Fin Dersleri: Dünya Finlandiya’daki Eğitimsel Değişimden Ne Öğrenebilir?) kitabının yazarı Finli eğitimci Pasi Sahlberg, “Tabii tüm bunlar Finlandiya’da akademik zorluğun olmadığı anlamına gelmiyor” diyor.

Ve şöyle devam ediyor. “Başarıya giden yol eğitimden geçmektedir. Finliler gerçek anlamda Finlandiya’nın dışında varlık göstermezler. Bu da insanları daha ciddi anlamda eğitim almaya yöneltmektedir. Örneğin konuştuğumuz bu komik dili dünyada konuşan başka bir ülke göremezsiniz. Finlandiya çift dil konuşan bir ülkedir ve her öğrenci hem Fince hem de İsveççe öğrenir. Ve başarılı olmak isteyen her Finli en az bir dilden – genellikle bu dil İngilizcedir, yüksek lisans tezi yapmak zorundadır. Fakat Almanca, Fransızca, Rusça ve daha pek çok dilde öğrenilen dillerden bazılarıdır. Hatta küçük çocuklar bile kimsenin Fince konuşmadığını, eğer hayatta bir şey başarmak istiyorlarsa dil öğrenmek zorunda olduklarını bilir.”

Finlilerin, Güney Korelilerle paylaştığı ortak bir nokta var: öğretmenlerine ve akademik başarılarına derin bir saygı. Finlandiya’da, eğitim-öğretim programlarına her 10 başvurudan sadece biri kabul ediliyor. 1970’lerde öğretmen okullarının %80’ninden büyük bir bölümü kapandıktan sonra geriye sadece en iyi üniversite eğitim programları kaldı. Haliyle bu da ülkedeki eğitimcilerin statüsünü yükseltti. Finlandiya’da öğretmenler yılda 600 saat öğretmenlik yapar, geri kalan zamanlarını ise kendilerini mesleki anlamda geliştirmeye, meslektaşlarıyla, öğrencilerle ve ailelerle bir araya gelirler. ABD de ise öğretmenler yılda 1100 saat öğretmenlik yapar, onun dışında kişisel gelişime, geribildirime ya da ailelerle öğrencilerle bir araya gelmeye nerdeyse hiç vakit ayırmazlar.

Finlandiya'daki öğretmenler yılda 600 saat ders veriyor ve geri kalan zamanı mesleki gelişime harcıyorlar.

ABD'de öğretmenler yılda 1.100 saat sınıfta kalıyor ve geri bildirim için çok az zaman kalıyor

Amerikalılar Eğitim Sistemi Nasıl Değiştirebilir?

TED konuşmacısı Sir Ken Robinson “Eğitimin ölüm vadisinden nasıl kaçılır?’’ adlı konuşmasında da bahsettiği gibi, mesele hâlihazırdaki Amerikan eğitim sisteminin sıkıntılarına geldiğinde, “okulu terk eden öğrenciler krizi sadece buzdağının görünen ucudur. Buzdağının geri kalan kısmı okula devam edip de ondan kopuk olan, okuldan nefret eden, ondan hiçbir yarar elde etmeyen çocukların sorunudur.” Fakat bu böyle olmak zorunda değildir.

Amanda Ripley “kültür değişen bir şeydir. Düşündüğümüzden daha esnek ve değişmeye meyilli bir olgudur. Bizim için iyi olan haber şu ki biz Amerikalılar kültürümüzde çok güçlü bir eğitim sistemini destekleyen pek çok şeye, mesela fırsat eşitliği ve güçlü ve meşru meritokratik uzun süreli retoriklere sahibiz” demektedir. Ripley şöyle diyor “Geçtiğimiz elli yıl boyun­ca akademik açıdan pek bir ilerleme kaydedeme­miş olmamızın bir nedeni Amerikalı çocukların hayatlarını idame ettirmeleri için gelişmiş problem çözme ve eleştirel düşünme becerileri geliştirme­lerine ekonomik açıdan pek önemli görülmemiş olmasıdır. Ancak artık bu doğru değil. Kültürle­rin ayak uydurması gereken ekonomik gerçek­ler söz konusu ve maalesef biz bu gerçeklerin çok gerisinde kaldık. Bu yüzden çocuklarımız küresel ekonomiye ayak uydurmada gereken dayanıklılığı ve becerileri kazanamadan büyüyorlar.

The Global Achievement Gap, (Küresel Başarı Farklılıkları) kitabı yazarı Tony Wagner şöyle diyor ‘’ Bizler almış olduğumuz eğitimin tecrübeleri esiriyiz. Bizler çocuklarımız için okul seçerken kendi tecrübelerimizi ve istediğimiz şeyleri yansıtan okullar istiyoruz. Böyle bir şey ise büyük oranda farklı bir eğitim türü için yaratıcı düşünme kabiliyetimizi sınırlamaktadır. Fakat böylesine yanlış bir eğitim anlayışının 21. yüzyılın ihtiyaçlarına cevap vermesi mümkün değil. Bu yüzden eğitimim anlayışımızda revizyona ihtiyacımız var”

Günümüzde, Amerikan seçim kültürü, ailelere, mevcut okulların çocuklarını hayata hazırlama kapasitesi olup olmadığını sordurtmaktan ziyade “doğru” okulları aramaya sevk eden bir sisteme sahip. Yeteneğe karşı obsesif tutumumuz, bizleri, çocuklarımızı yetiştirecek kişilerin yeteneğini sorgulamak yerine öğrencilerin “daha akıllı” olmalarını beklemeye sevk etmektedir.

*Tercüme Kaynak: https://ideas.ted.com/

Kapak Resmi: Finlandiya'daki bir okul korosunda çocuklar, İklim Eylem Günü'nde "Şimdi Zamanı" adlı şarkıyı seslendiriyor. Fotoğraf: Aapo-Lassi Kankaala/Flickr.

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazarlara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset ’in editoryal politikasını yansıtmayabilir.



Yazara Ait Diğer Yazılar

DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.