Yazar: Sabine Beppler-Spahl
Çeviri: M. Hulusi Cengiz
Seçimlere dış müdahale tehdidi iddialarının ortasında, X/Twitter'ın sorunlu milyarder patronunun AfD'yi açıkça desteklemesi tartışmalara yol açtı. Avrupa Birliği'nin dijital işlerden sorumlu eski komiseri Thierry Breton, Almanların yanlış yönde oy kullanması halinde seçimlerin iptal edilmesi gerekebileceği fikrini ortaya attı.
Breton, BFMTV/RMC'ye verdiği bir röportajda AfD'nin seçimleri kazanma olasılığını tartıştı ve Musk'a atıfta bulunarak şunları söyledi:
"Sakin olalım ve Avrupa'da yasalarımız çiğnenme riski taşıdığında onları uygulayalım. [...] Bunu Romanya'da yaptık ve gerekirse Almanya'da da yapacağız."
Elbette, Romanya'da Aralık ayında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin, Putin'i destekleyen aşı karşıtı bir popülistin sürpriz bir şekilde ilk turu kazanmasının ardından iptal edilmesine atıfta bulunuyordu. AB elitleri bu sonucu sosyal medya üzerinden yayılan yabancı 'dezenformasyona' bağlamaya çalıştı.
Henüz hiçbir Alman siyasetçi Breton kadar ileri gitmedi. Ancak eski AB bürokratının açıklamasını yalnızca bir dil sürçmesi olarak değerlendirmek büyük bir hata olur. (Breton, yanlış alıntılandığını ve bunun "başka bir yalan haber" olduğunu söyleyerek geri adım attı: "AB'nin herhangi bir yerindeki seçimleri geçersiz kılacak bir mekanizması yoktur.")
Ancak Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier de benzer uyarılarda bulundu. Bundestag'ı feshedip erken seçim ilan ettiğinde, dışarıdan gelen etkilerin demokrasiyi tehdit ettiğini söyledi. Steinmeier'in bugüne kadar Breton'un seçim sonuçlarını silme tehdidiyle arasına mesafe koymamış olması dikkat çekicidir.
Musk'ın işgüzarlığı konusunda şüphe yok.
Ayrıca AfD liderliğini cesaretlendirdi. Aralık ayı sonunda Musk, Die Welt için kaleme aldığı bir yazıda, "Almanya'yı düşüşten yalnızca AfD'nin kurtarabileceğini" iddia etti.
Tek bir röportajın AfD'ye federal seçimler öncesinde haksız bir avantaj sağlamış olabileceğini iddia etmek, samimiyetsizliğin ötesine geçer. SPD, CDU ve Yeşiller gibi ana akım partiler düzenli olarak medyada geniş yer bulurken, AfD sıklıkla dışlanmıştır.
Almanya'nın en popüler ikinci partisinin medya platformlarından sistematik olarak dışlanması şaşırtıcı değil. Alman medyası yıllardır merkez sol bir dünya görüşünün hakimiyeti altında. Bu önyargı, medya çalışanlarının demografik özelliklerine de yansıyor. Kamu hizmeti yayıncısı ARD'de stajyerler üzerinde 2020 yılında yapılan bir araştırma, sol eğilimli partilerin ezici bir çoğunlukla tercih edildiğini gösterdi: 57'si Yeşiller'i, %23'ü Sol Parti'yi ve %12'si SPD'yi desteklemiştir.
Bir başka kapsamlı araştırma ise Alman gazetecilerin %41'inin Yeşiller'i desteklediğini ortaya koymuştur. Ankete katılan gazetecilerden hiçbirinin AfD ile siyasi uyumunu ifade etmemesi dikkat çekicidir.
Musk'ın Almanya'daki seçim kampanyasına kaba müdahalesinin sorunları yok değil. Ancak seçimleri geçersiz kılma söylemleri ve ağır para cezaları tehditlerinin de gösterdiği gibi, asıl sorun elit kesimin otoriter eğilimleridir. Thierry Breton'un tehdidi, insanların seçimlerde kimi destekleyecekleri konusunda kendi kararlarını verebileceklerine inanan her demokrat için bir uyarı niteliğinde olmalıdır.
Kaynak: The European Conservative
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.