OSMANLI LİBYA’YI NASIL MÜDAFAA ETTİ?

System.Web.UI.WebControls.Label / OSMANLI LİBYA’YI NASIL MÜDAFAA ETTİ? / OSMANLI LİBYA’YI NASIL MÜDAFAA ETTİ? / hamaset.com.tr

4 Mart 2021 Perşembe

380 Görüntüleme

DÜNYA

OSMANLI LİBYA’YI NASIL MÜDAFAA ETTİ? / hamaset.com.tr

Osmanlı Devleti’nin sahada kazanıp masada kaybettiği bir cephedir, Trablusgarp.

O tarihlerde Libya hinterlandı olarak anılan Trablusgarp Cephesi, Osmanlı Devleti’nin Afrika’daki son toprağıydı. Musul, Hicaz ve Balkanlar kadar büyük bir öneme sahip olan Trablusgarp, Osmanlı Devleti’nin gerilla taktikleri ve gayri nizami harp usullerini uyguladığı çok kritik bir bölgedir. Birçok araştırmacının Osmanlı Devleti’ni eleştirdiği konulardan birisi ise, tam olarak budur; Osmanlı Devleti’nin Trablusgarp’ı müdafaası için bölgeye ordu gönderememesidir. Balkanlar’da başlayan savaş hazırlıkları, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde çıkan Ermeni isyanları ve Hicaz bölgesindeki iç karışıklıklar, Osmanlı Devleti’nin Trablusgarp’a asker gönderememesinin en büyük nedenidir. Trablusgarp’a asker göndermek hem çok meziyetli hem de oldukça tehlikelidir.

 Osmanlı Devleti’nin Trablusgarp’a askeri sevkiyat yapabilmesinin iki ihtimali vardır. Hicaz bölgesi üzerinden Mısır’a doğru karadan yapılacak askeri sevkiyat, hem çok maliyetli hem de çok meziyetli olacağı gibi, uzun ve yorucu bir süreci de peşinde getirecektir. Uzun süren askeri sevkiyat sonrası yorgun düşen askerin de psikolojik durumu hesaba katıldığı zaman karadan yapılacak çıkartmanın imkansız olduğu düşünülmektedir. Diğer yol ise denizden gerçekleştirilerek Trablusgarp bölgesinde bulunan Osmanlı limanına sağlanacak sevkiyattır. Ama o tarihlerde Akdeniz içerisinde oldukça fazla İngiliz savaş gemisi yer almakta, Osmanlı Devleti donanmasının da İngiliz destroyerlerine karşı savunmasının etkisiz kalacağı düşünülmektedir. Sonuç olarak bu iki türlü ihtimaller dahi, Osmanlı’nın Trablusgarp’ta İtalya’ya karşı nizami harp usulleri ile savaşma ihtimalini çürütmektedir.

PSİKOLOJİK HARBİN ZAFERİ

Tüm bu konjonktür kapsamında Osmanlı Devleti bölgeye müdahale etmek amacıyla, subay rütbesinde çok sayıda istihbaratçıyı göndermiştir. Bu istihbaratçılar kendilerini gazeteci, araştırmacı ve öğretmen olarak tanıtmaktadır. Bu istihbaratçıların görevi ise, yerelde Osmanlı Devleti’ne yakın olan kabileler ve tarikatlar ile ortak hareket edip onları eğitmek, donatmak ve İtalyan kuvvetlerine karşı saldırılar düzenlemektir. Bu saldırılar büyük çapta bir saldırılar değildir. Küçük çapta vur–kaç teknikleri kullanılarak gerilla yöntemleri tercih edilerek yapılmaktadır. Aslında bu gerilla saldırılarının temel amacı, psikolojik harp yöntemi kullanılarak İtalyan kuvvetlerinin motivasyonlarını zedelemektir. Yerelde bulunan kabileler ise, psikolojik harpte ve gerilla saldırılarında çok sayıda başarı elde ederek İtalyan kuvvetlerinin taktiksel geri çekilmelerini sağlamıştır.

Türk subaylar, Libyalı mücahidlere at üzerinde muharebe öğretiyorlar. Kaynak: Murat Bardakçı

Osmanlı subaylarının, yerel halkı örgütleyerek yönettiği muharebelerle Derne, Tobruk ve Bingazi’de İtalyanlara karşı büyük mücadeleler verilmiştir.[1] Bilhassa Albay Neşet Bey Trablus’taki mücadeleyi örgütlerden Binbaşı Enver Bey (Enver Paşa), 400 askerle geldiği Bingazi’de, Bingazi–Derne Cephesi Komutanlığı’nı üstlenerek İtalyanlara karşı önemli mücadeleler vermiş; Binbaşı Mustafa Kemal Bey (Gazi Mustafa Kemal Atatürk) Derne ve Topruk’taki birliklere komuta ederek İtalyanlara karşı mücadele etmiştir.[2]

SENUSİ TARİKATININ ÖNEMLİ ROLÜ

Bu mücadelelerde Senusi Tarikatı çok önemli işlere imza atmıştır. Kuzey Afrika’nın Libya hinterlandında dini bir tarikat olarak kurulan Senusi Tarikatı, İtalya’nın Libya’yı işgali sonrası mücadelenin başkahramanı olarak zamanla siyasi bir hareket halini almıştır. Libya’nın müdafaası esnasında Senusi Tarikatı Şeyh Ahmed Senusi’nin Osmanlı subayları aracılığı ile örgütlenip yürüttüğü mücadeleler, Osmanlı Ordusu’nun Libya’dan ayrılmasından sonra dahi devam etmiştir. Libya’nın mücadelesinde örnek şahsiyetlerden biri olan Ömer Muhtar’ın da akıl hocalığını yürüten Şeyh Ahmed Senusi, ömrü mücadeleler ile geçmiş bir liderdir. Cezayir’de yıllarca Fransızlar ile mücadele edip Libya’ya geçen ve burada tekrar örgütlenerek İtalyanlara karşı mücadele etmeye başlayan Şeyh Ahmed Senusi, Milli Mücadele döneminde Anadolu’da da büyük çalışmalar yapmıştır. Ahmed Şerîf, Millî Mücadele sırasında 18 Şubat 1921 Cuma günü Sivas’ta Câmi-i Kebîr’de toplanan Büyük İslâm Konferansı’nda başkanlık yapmıştır. Konferansın amacı, İslâm birliğini kurabilmek için Müslüman devletlerin bu doğrultuda çalışmalarını sağlamaktı. Ahmed Şerîf’in kongredeki konuşması Sebîlürreşâd mecmuasında da yayımlanmıştı.[3]

Resimli Kitap 1912 Ocak Sayısı Kapağı “ Bingazi tarafında mücahidînin (mücahidlerin) bir muvaffakiyeti” Kaynak: Murat Bardakçı

Osmanlı’nın Afrika’daki mücadelesinin en büyük örneği olan Libya Müdafaası, “hasta adam” benzetmelerinin yersiz olduğunu da göstermektedir. I. Dünya Savaşı öncesi gayri nizami savaş teknikleri ile gerilla yöntemlerini kullanan Osmanlı Devleti’nin; ordu dahi göndermeden en uzak hudut topraklarında yaptığı bu müdafaa, tarih kitaplarında oldukça kısa anlatılmaktadır. Ama Osmanlı Devleti Libya’dan antlaşmalar gereği çekilmiş olsa dahi, Libya’da eğiterek bıraktığı sivil direnişçiler mücadeleye devam etmiştir.  Öyle ki bu mücadeleler, Osmanlı Devleti yıkıldıktan sonra dahi sürmüş, Ömer Muhtar gibi bir ismi tarihe not düşmüştür.


[1] Enes Demir, “Libya’nın(Trablusgarp) Türkiye Açısından Tarihsel ve Stratejik Önemi” Türk Dünyası Araştırmaları, Ankara 2016, s.154

[2] Kemal Beyitli, “Trablusgarp Savaşı”, Diyanet İslam Aksiklopedisi, Cilt: Ek-2, İstanbul 2016, s.613

[3] https://islamansiklopedisi.org.tr/senusi-ahmed-serif



Yazara Ait Diğer Yazılar

DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.