ABD, FİNLANDİYA VE İSVEÇ’İN NATO ÜYELİĞİNİ ENGELLEMELİ

System.Web.UI.WebControls.Label / ABD, FİNLANDİYA VE İSVEÇ’İN NATO ÜYELİĞİNİ ENGELLEMELİ / ABD, FİNLANDİYA VE İSVEÇ’İN NATO ÜYELİĞİNİ ENGELLEMELİ / hamaset.com.tr

26 Mayıs 2022 Perşembe

618 Görüntüleme

DÜNYA

Sumantra Maitra, Center for Renewing America’da yayımlanan makalesinde NATO’nun Finlandiya ve İsveç’in üyeliğini reddetmesi gerektiğini yazdı. Finlandiya ve İsveç’in kendi çıkarlarının peşinden gittiğini söyleyen Maitra’ya göre ABD de kendi çıkarlarını düşünmek zorunda.

ABD, FİNLANDİYA VE İSVEÇ’İN NATO ÜYELİĞİNİ ENGELLEMELİ / hamaset.com.tr

Amerikalı araştırmacı Sumantra Maitra “Center for Renewing America”da yayımlanan makalesinde Finlandiya ve İsveç’in üyeliğini, NATO’nun amaçları ve ABD’nin çıkarları bağlamında değerlendirmek gerektiğini yazdı. NATO’nun Sovyetler Birliği dağılana kadar siper görevi gördüğünü belirten Maitra, ABD’nin saldırıya uğrayan herhangi bir NATO üyesini savunma mecburiyetini de Finlandiya ve İsveç’in üyeliklerini reddetmek için gerekçe olarak gösterdi.

TARAFSIZLIKLARI SSCB DAĞILANA KADARDI

Maitra, Finlandiya ve İsveç’in Avusturya ve İsviçre gibi yakın tarihte “sözde” tarafsız statüte olduğunu ifade etti. Soğuk Savaş’tan sonra İsveç ve Finlandiya NATO’dan ziyade Avrupa Birliği ve ABD ikili ilişkilere önem vermişti.

SSCB dağıldıktan sonra Fin tarafsızlığı da aşınmaya başlamıştı. Finlandiya 1992’de ABD jetlerini satın aldı ve birkaç yıl içinde İsveç ve Avusturya ile birlikte AB’ye katıldı.

NEDEN TARAFSIZLIK STATÜSÜNÜ BENİMSEDİLER?

Maitra’nın belirttiğine göre Fin tarafsızlığı, jeopolitik zorunluluktan kaynaklanıyordu fakat İsveç tarafsızlığı ise tarihi bir kimlikti. İsveç tarihi hem kapitalizmi hem de komünizmi eleştiren İskandinav sosyal-demokrat konumunu destekliyordu. İsveç hem Batı bloğuna hem de Sovyet bloğuna eşit uzaklıktaydı.

KIRIM’DAN SONRA ABD İLE İLİŞKİLERİ GELİŞTİRDİLER

İsveç Rusya ile son büyük güç çatışmasını henüz emperyal bir güçken yaşamış, Finlandiya ise 1940larda Rus saldırganlığıyla karşı karşıya kalmıştı.

Finlandiya AB’ye katıldıktan sonra NATO’nun Barış İçin Ortaklık programında da yer almış, 2014’te Rusya Kırım’ı ilhak ettikten sonra iki ülke de ABD ile ilişkilerini ilerletmişti.

FİNLANDİYA VE İSVEÇ’İ DÜŞÜNMEYE SEVK ETTİ

Maitra Rusya’nın son yıllarda yaptığı operasyonları aşağıdaki gibi ifade etti:

“Gürcüler 2008’deki Rus provokasyonundan sonra ilk kurşunu sıktı. Suriye rejimi Rus hava müdahalesini davet etti ve Kırım'ın ilhakı, Rus yanlısı nüfusun çoğunluğunun hiçbir direniş göstermeden Rus yönetimine boyun eğdiği nispeten kansız bir operasyondu.”

“Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, tamamen rejim değişikliği retoriğinde ifade edilen bölgesel bir “fetih savaşı”ydı. Finlandiya ve İsveç'i Avrupa dengesindeki konumlarını yeniden düşünmeye sevk etti.”

TARİHSEL TARAFSIZLIKLARINI REDDETTİLER

Ukrayna Savaşı başladıktan sonra Finlandiya ve İsveç’in tarafsızlığı, on hafta içinde askeri blok oluşumları ve İskandinav ülkelerinden gelen yabancı askeri güç desteği taahhütlerinden bahsedecek kadar değişime uğradı.

RUSYA’YA KARŞI HAZIRLIKLARI VAR

Maitra’ya göre Finlandiya ve İsveç’in, Rusya’ya karşı koyacak hazırlığı var. Finlandiya’nın 280 bin kişilik kuvvetinin dışında 900 bin kişilik yedek kuvveti de bulunuyor. Zorunlu askerliği hiçbir zaman kaldırmayan Finlandiya’nın nüfusu savaşa hazır. Fin isyan stratejisi, büyük işgal güçlerine yönelik bir caydırıcılık taktiği olarak ve Rusya düşünülerek tasarlandı.

BATI’DAN DESTEK GELECEK

Finlandiya savunma harcamalarının GSYİH'nın yaklaşık %2'si kadar olduğunu ve daha da artacağını söyleyen Maitra, ülkenin Rus işgaline karşı durmak için hazır olduğunu belirtti. Maitra ayrıca Finlandiya’nın herhangi bir savaş durumunda Batı’dan büyük destek alacağını kesin görüyor.

“FETİH” BASKISINI DURDURABİLİRLER

Maitra, Soğuk Savaş’ın ardından savunma harcamalarında kesinti yaşayan İsveç’in de son yıllarda asker sayısını 4 bin kadar artırdığını ve Gotland ve Visby'de stratejik bir ada üssünde bir garnizon kurduğunu belirtti.

Maitra’ya göre İsveç ve Finlandiya, Rusya'nın fetih yönündeki baskısına karşı gelebilecek güçte.

NATO GENİŞLEMELİ Mİ?

Avrupa-Atlantik dış politika uzmanlarına uygulanan bir ankette, Finlandiya ve İsveç’in üyeliğinin NATO için olumlu olup olmadığı soruldu. Cevaplar Finlandiya ve İsveç’in ittifak savunmasını güçlendireceği yönündeydi. Muhalif tek bir ses bile yoktu.

NATO’YU GÜÇLENDİRECEKLER Mİ?

Maitra, Finlandiya ve İsveç’in üyeliğini destekleyen argümanları aşağıdaki gibi üç ayrı sınıfta topladı.

“Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra tehdit altında hisseden devletlerin NATO’ya üye olması gerekiyor. İsveç ve Finlandiya bölgesel işbirliği çerçevesinde AB ve dolayısıyla NATO’nun fiilen bir parçası. Bu ülkelerin güçlü orduları ve demokratik temelleri var.  NATO’yu güçlendirebilirler.”

Fakat Maitra’ya göre bu argümanlar İsveç ve Finlandiya’ya ait, ayrıca stratejik olarak kusurlular.

RUSYA “FETİH SAVAŞI”NI SÜRDÜREMEZ

Maitra Rusya’nın Kiev’deki başarısızlığına dikkat çekti. Rusya’nın topyekûn bir savaş ilan edemeyeceğini hatta “fetih savaşını” da sürdüremeyeceğini belirten Maitra yazısında aşağıdaki ifadelere yer verdi:

“Rusya savaş alanındaki yıpranmayı telafi edemiyor ve kayıpların yarattığı boşlukları dolduramıyor. Birliğin morali düşük. Rus savaş grupları tam operasyonel güçte değil. Rus işgal kuvvetlerinin yaklaşık beşte biri imha edildi.”

EN YIKICI ÖRNEK: BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI

Maitra, Rusya ile Batılı büyük güçlerin aktivist küçük müttefikleri arasında çokkutupluluğu artıracak koşulları “ABD’nin ne olursa olsun kaçınması gereken bir tuzak” olarak nitelendirdi. Aksi halde çok daha uzun bir sınır boyunca çatışmalar olacağını belirten Maitra, bunun en yıkıcı örneğinin Birinci Dünya Savaşı olduğunu yazdı.

NÜKLEER TEHDİT DURUMU DEĞİŞTİREBİLİR

Maitra dengeyi tersine çevirebilecek tek gelişmenin, Rusya’nın nükleer kartını çıkarması olacağını ifade etti. Bununla birlikte, Rusya'nın Avrupa dengesinde intikamcı büyük güç olma arzusunun pratikte sona erdiğini belirtti.

Rusya’nın Ukrayna'da bir bataklıkla karşı karşıya olduğunu yazan Maitra, Finlandiya veya İsveç'in Rusya tarafından işgal edilme ihtimalini çok düşük görüyor.

GEREKÇELERİ ÇELİŞKİLİ

Finlandiya ve İsveç’in hem Rusya’ya karşı korunmaya ihtiyacı olduğunu hem de NATO'nun kuzey sınırını güçlendirebileceklerini iddia etmelerinin çelişkili olduğunu belirten Maitra, bunun çelişkili bir durum olduğuna dikkat çekti.

Maitra ayrıca İsveç ve Finlandiya'nın sahip olduğu askeri kuvvetlerin NATO için yeni olmadığını söyledi.

“NATO ZATEN RUSYA’DAN ÜSTÜN”

Maitra, yaklaşık iki yüz jetin daha eklenmesinin zaten Rusya’dan üstün olan NATO’nun hava gücünü değiştirmeyeceğini, istihbarat paylaşımı dışında NATO'ya herhangi bir maddi avantaj sağlamayacağını ifade etti.

İttifak'a daha fazla ülkeyi dâhil etmenin gereksiz olduğunu savunan Maitra, NATO’ya katılan ülkelerin Amerikan birliklerini rahatlatacağı argümanının da hatalı olduğunu belirtti. Henüz NATO’ya dâhil olmayan İsveç’in bile Baltık Denizi için daha fazla ABD askeri çağrısında bulunduğunu hatırlattı.

AMERİKA’NIN ÇIKARLARI GÖZ ARDI EDİLİYOR

Maitra, Amerikan çıkarlarının göz ardı edildiğini belirtti ve şu ifadelere yer verdi: “Mevcut senaryoda NATO'nun daha da genişlemesi, Amerikan güvenlik taahhütlerini ikiye katlama riski taşıyor.”

AB ARKA BAHÇESİNİ KORUMALI

Çin tehlikesini de hatırlatan Maitra, NATO’nun sınırlarının doğuya ve kuzeye doğru kaymasının ve ittifaka daha fazla tampon devlet eklenmesinin sorumsuzca olduğunu belirtti. Bunun yalnızca zengin Batı Avrupa ülkelerini kendi arka bahçelerinde güvenlik sağlamaktan caydıracağını iddia etti.

Maitra, Finlandiya ve İsveç herhangi bir istila tehlikesiyle karşı karşıya olmadığına ısrarla dikkat çekerken Almanya, Fransa ve İngiltere’nin Baltık'ta caydırıcı güç olabilecek durumda olduğunu hatırlattı.

Amerikalı araştırmacı Sumantra Maitra “Center for Renewing America”da yayımlanan makalesinde Finlandiya ve İsveç’in üyeliğini, NATO’nun amaçları ve ABD’nin çıkarları bağlamında değerlendirmek gerektiğini yazdı. NATO’nun Sovyetler Birliği dağılana kadar siper görevi gördüğünü belirten Maitra, ABD’nin saldırıya uğrayan herhangi bir NATO üyesini savunma mecburiyetini de Finlandiya ve İsveç’in üyeliklerini reddetmek için gerekçe olarak gösterdi.

TARAFSIZLIKLARI SSCB DAĞILANA KADARDI

Maitra, Finlandiya ve İsveç’in Avusturya ve İsviçre gibi yakın tarihte “sözde” tarafsız statüte olduğunu ifade etti. Soğuk Savaş’tan sonra İsveç ve Finlandiya NATO’dan ziyade Avrupa Birliği ve ABD ikili ilişkilere önem vermişti.

SSCB dağıldıktan sonra Fin tarafsızlığı da aşınmaya başlamıştı. Finlandiya 1992’de ABD jetlerini satın aldı ve birkaç yıl içinde İsveç ve Avusturya ile birlikte AB’ye katıldı.

NEDEN TARAFSIZLIK STATÜSÜNÜ BENİMSEDİLER?

Maitra’nın belirttiğine göre Fin tarafsızlığı, jeopolitik zorunluluktan kaynaklanıyordu fakat İsveç tarafsızlığı ise tarihi bir kimlikti. İsveç tarihi hem kapitalizmi hem de komünizmi eleştiren İskandinav sosyal-demokrat konumunu destekliyordu. İsveç hem Batı bloğuna hem de Sovyet bloğuna eşit uzaklıktaydı.

KIRIM’DAN SONRA ABD İLE İLİŞKİLERİ GELİŞTİRDİLER

İsveç Rusya ile son büyük güç çatışmasını henüz emperyal bir güçken yaşamış, Finlandiya ise 1940larda Rus saldırganlığıyla karşı karşıya kalmıştı.

Finlandiya AB’ye katıldıktan sonra NATO’nun Barış İçin Ortaklık programında da yer almış, 2014’te Rusya Kırım’ı ilhak ettikten sonra iki ülke de ABD ile ilişkilerini ilerletmişti.

FİNLANDİYA VE İSVEÇ’İ DÜŞÜNMEYE SEVK ETTİ

Maitra Rusya’nın son yıllarda yaptığı operasyonları aşağıdaki gibi ifade etti:

“Gürcüler 2008’deki Rus provokasyonundan sonra ilk kurşunu sıktı. Suriye rejimi Rus hava müdahalesini davet etti ve Kırım'ın ilhakı, Rus yanlısı nüfusun çoğunluğunun hiçbir direniş göstermeden Rus yönetimine boyun eğdiği nispeten kansız bir operasyondu.”

“Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, tamamen rejim değişikliği retoriğinde ifade edilen bölgesel bir “fetih savaşı”ydı. Finlandiya ve İsveç'i Avrupa dengesindeki konumlarını yeniden düşünmeye sevk etti.”

TARİHSEL TARAFSIZLIKLARINI REDDETTİLER

Ukrayna Savaşı başladıktan sonra Finlandiya ve İsveç’in tarafsızlığı, on hafta içinde askeri blok oluşumları ve İskandinav ülkelerinden gelen yabancı askeri güç desteği taahhütlerinden bahsedecek kadar değişime uğradı.

RUSYA’YA KARŞI HAZIRLIKLARI VAR

Maitra’ya göre Finlandiya ve İsveç’in, Rusya’ya karşı koyacak hazırlığı var. Finlandiya’nın 280 bin kişilik kuvvetinin dışında 900 bin kişilik yedek kuvveti de bulunuyor. Zorunlu askerliği hiçbir zaman kaldırmayan Finlandiya’nın nüfusu savaşa hazır. Fin isyan stratejisi, büyük işgal güçlerine yönelik bir caydırıcılık taktiği olarak ve Rusya düşünülerek tasarlandı.

BATI’DAN DESTEK GELECEK

Finlandiya savunma harcamalarının GSYİH'nın yaklaşık %2'si kadar olduğunu ve daha da artacağını söyleyen Maitra, ülkenin Rus işgaline karşı durmak için hazır olduğunu belirtti. Maitra ayrıca Finlandiya’nın herhangi bir savaş durumunda Batı’dan büyük destek alacağını kesin görüyor.

“FETİH” BASKISINI DURDURABİLİRLER

Maitra, Soğuk Savaş’ın ardından savunma harcamalarında kesinti yaşayan İsveç’in de son yıllarda asker sayısını 4 bin kadar artırdığını ve Gotland ve Visby'de stratejik bir ada üssünde bir garnizon kurduğunu belirtti.

Maitra’ya göre İsveç ve Finlandiya, Rusya'nın fetih yönündeki baskısına karşı gelebilecek güçte.

NATO GENİŞLEMELİ Mİ?

Avrupa-Atlantik dış politika uzmanlarına uygulanan bir ankette, Finlandiya ve İsveç’in üyeliğinin NATO için olumlu olup olmadığı soruldu. Cevaplar Finlandiya ve İsveç’in ittifak savunmasını güçlendireceği yönündeydi. Muhalif tek bir ses bile yoktu.

NATO’YU GÜÇLENDİRECEKLER Mİ?

Maitra, Finlandiya ve İsveç’in üyeliğini destekleyen argümanları aşağıdaki gibi üç ayrı sınıfta topladı.

“Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra tehdit altında hisseden devletlerin NATO’ya üye olması gerekiyor. İsveç ve Finlandiya bölgesel işbirliği çerçevesinde AB ve dolayısıyla NATO’nun fiilen bir parçası. Bu ülkelerin güçlü orduları ve demokratik temelleri var.  NATO’yu güçlendirebilirler.”

Fakat Maitra’ya göre bu argümanlar İsveç ve Finlandiya’ya ait, ayrıca stratejik olarak kusurlular.

RUSYA “FETİH SAVAŞI”NI SÜRDÜREMEZ

Maitra Rusya’nın Kiev’deki başarısızlığına dikkat çekti. Rusya’nın topyekûn bir savaş ilan edemeyeceğini hatta “fetih savaşını” da sürdüremeyeceğini belirten Maitra yazısında aşağıdaki ifadelere yer verdi:

“Rusya savaş alanındaki yıpranmayı telafi edemiyor ve kayıpların yarattığı boşlukları dolduramıyor. Birliğin morali düşük. Rus savaş grupları tam operasyonel güçte değil. Rus işgal kuvvetlerinin yaklaşık beşte biri imha edildi.”

EN YIKICI ÖRNEK: BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI

Maitra, Rusya ile Batılı büyük güçlerin aktivist küçük müttefikleri arasında çokkutupluluğu artıracak koşulları “ABD’nin ne olursa olsun kaçınması gereken bir tuzak” olarak nitelendirdi. Aksi halde çok daha uzun bir sınır boyunca çatışmalar olacağını belirten Maitra, bunun en yıkıcı örneğinin Birinci Dünya Savaşı olduğunu yazdı.

NÜKLEER TEHDİT DURUMU DEĞİŞTİREBİLİR

Maitra dengeyi tersine çevirebilecek tek gelişmenin, Rusya’nın nükleer kartını çıkarması olacağını ifade etti. Bununla birlikte, Rusya'nın Avrupa dengesinde intikamcı büyük güç olma arzusunun pratikte sona erdiğini belirtti.

Rusya’nın Ukrayna'da bir bataklıkla karşı karşıya olduğunu yazan Maitra, Finlandiya veya İsveç'in Rusya tarafından işgal edilme ihtimalini çok düşük görüyor.

GEREKÇELERİ ÇELİŞKİLİ

Finlandiya ve İsveç’in hem Rusya’ya karşı korunmaya ihtiyacı olduğunu hem de NATO'nun kuzey sınırını güçlendirebileceklerini iddia etmelerinin çelişkili olduğunu belirten Maitra, bunun çelişkili bir durum olduğuna dikkat çekti.

Maitra ayrıca İsveç ve Finlandiya'nın sahip olduğu askeri kuvvetlerin NATO için yeni olmadığını söyledi.

“NATO ZATEN RUSYA’DAN ÜSTÜN”

Maitra, yaklaşık iki yüz jetin daha eklenmesinin zaten Rusya’dan üstün olan NATO’nun hava gücünü değiştirmeyeceğini, istihbarat paylaşımı dışında NATO'ya herhangi bir maddi avantaj sağlamayacağını ifade etti.

İttifak'a daha fazla ülkeyi dâhil etmenin gereksiz olduğunu savunan Maitra, NATO’ya katılan ülkelerin Amerikan birliklerini rahatlatacağı argümanının da hatalı olduğunu belirtti. Henüz NATO’ya dâhil olmayan İsveç’in bile Baltık Denizi için daha fazla ABD askeri çağrısında bulunduğunu hatırlattı.

AMERİKA’NIN ÇIKARLARI GÖZ ARDI EDİLİYOR

Maitra, Amerikan çıkarlarının göz ardı edildiğini belirtti ve şu ifadelere yer verdi: “Mevcut senaryoda NATO'nun daha da genişlemesi, Amerikan güvenlik taahhütlerini ikiye katlama riski taşıyor.”

AB ARKA BAHÇESİNİ KORUMALI

Çin tehlikesini de hatırlatan Maitra, NATO’nun sınırlarının doğuya ve kuzeye doğru kaymasının ve ittifaka daha fazla tampon devlet eklenmesinin sorumsuzca olduğunu belirtti. Bunun yalnızca zengin Batı Avrupa ülkelerini kendi arka bahçelerinde güvenlik sağlamaktan caydıracağını iddia etti.

Maitra, Finlandiya ve İsveç herhangi bir istila tehlikesiyle karşı karşıya olmadığına ısrarla dikkat çekerken Almanya, Fransa ve İngiltere’nin Baltık'ta caydırıcı güç olabilecek durumda olduğunu hatırlattı.



DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.