Yazar: Bakır Seccad Seyyid
Çeviri: M. Hulusi Cengiz
Hindistan Başbakanı Narendra Modi, çoğunluğu önemli ölçüde azalmış olsa da üçüncü bir dönem için hazırlık yaparken, koalisyon hükümetinin dinamikleri ve değişen iç manzara, hükümetinin dış politikalarında bir süreklilik sağlama isteğine rağmen, Pakistan ile ilişkilere yaklaşımını yeniden düzenlemeye zorlayabilir.
BJP'nin seçim kampanyasında terörizme karşı sıfır tolerans vaadi yapılmış, '2016 cerrahi saldırısı' ve '2019 hava saldırıları'na atıfta bulunarak sert duruşu vurgulanmış ve Pakistan konusundaki katı tutumunun sinyalleri verilmiştir.
Başlangıçta, bu yılki kampanyada Pakistan alışılmadık bir şekilde sessiz bir konuydu. Ancak seçim çalışmaları hız kazandıkça, Başbakan Modi ve İçişleri Bakanı Amit Shah'ın muhalefeti itibarsızlaştırmak ve güçlü bir ulusal güvenlik gündemi izlediklerini göstermek için Batı komşusunu daha sık gündeme getirmesiyle durum dramatik bir şekilde değişti.
Bu strateji, BJP'nin dış politika ve ulusal güvenliği sürekli olarak temel dayanak olarak kullanan, dış tehditlere karşı güçlü bir yanıtı vurgulayan ve Hindistan'ı bölgesel bir lider ve yükselen bir küresel güç olarak konumlandıran milliyetçi anlatısıyla uyumludur.
Eski bir elçi, diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilebileceğini düşünürken Hintli gözlemciler, Çin'in "en büyük dış meydan okuma" haline gelebileceğini söylüyor.
Modi'nin son iki dönemdeki dış politika mirası, atılganlık, ABD yanlısı bir değişim ve Pakistan ile Çin'e karşı sert bir duruş ile karakterizedir. Geleceğe bakıldığında, muhtemelen bu rotayı koruyacak, aynı zamanda İran ve Rusya ile daha güçlü bağlar kurmayı, Körfez ülkeleriyle daha derin iş birliği yapmayı ve bölgesel gücünü stratejik ortaklıklarla dengelemeyi hedefleyecektir.
Hindustan Times'ın dış ilişkiler editörü Rezaul H. Laskar, "Dış politika ve özellikle Pakistan'a yönelik yaklaşım açısından, öngörülebilir gelecekte daha çok devamlılık olacak ve radikal değişiklikler olmayacak" diyor.
Potansiyel olarak kırılgan bir koalisyon hükümetine liderlik eden BJP, müttefiklerinin farklı görüşlerine uyum sağlaması gerektiğinden, Pakistan konusundaki sert tutumunu sürdürmekte zorlanabilir. Bu durum, Modi'nin özellikle komşu rakibe yönelik saldırgan tutumlar konusunda cesur hamleler yapma kabiliyetini sınırlayabilir. Sonuç olarak, siyasi dinamikler ılımlı bir dış politika yaklaşımına yol açabilir ve güçlü bir BJP hükümetini tanımlayan agresif duruşu potansiyel olarak yumuşatabilir.
Hindistan'ın Eski Yüksek Komiseri Abdul Basit: Modi Pakistan ile Diplomatik İlişkileri Yeniden Kurabilir
Hindistan'ın eski yüksek komiserlerinden Abdul Basit, Başbakan Modi'nin "Pakistan'ın tam diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması talebine olumlu yanıt vereceğini ve uzun süredir beklenen 19. SAARC zirvesi için bu yılın sonunda ya da gelecek yılın başında Pakistan'a gidebileceğini" düşünüyor. Ayrıca, iki ülkenin başbakanları bu yıl Ekim ayında Rusya'da yapılacak ŞİÖ zirvesi marjında da bir araya gelebilirler.
Büyükelçi Basit, "Aslında Keşmir konusunda bir adım bile atılmadan yeniden angajmana girilmesi Modi'nin zaferi olarak yansıtılacaktır," şeklinde görüş bildirdi.
Çin Odağı
Bu arada, BJP'nin iç dinamikleri, Amit Shah gibi etkili isimlerin, Modi sonrası dönemde kendi siyasi kariyerlerini düşünerek karar alma süreçlerinde önemli bir rol oynadığını gösteriyor.
Ancak bu etki, özellikle Amit Shah'ın yeniden içişleri bakanı olarak atanması konusunda koalisyon ortakları arasında anlaşmazlık yaratabilir. Modi'nin müttefikleri, son seçimlerde seçmenlerin hoşuna gitmediğine inandıkları muhalefeti hedef alan politikalar nedeniyle Shah'ın bu görevde kalması konusunda şimdiden çekincelerini dile getirdiler.
Öte yandan, Çin, kimin göreve geldiğinden bağımsız olarak, öngörülebilir gelecekte Hindistan'ın dış politikasının ana odağı olmaya devam edecek.
Laskar, "Hindistan'ın şu anda en büyük dış politika sorunu olarak algıladığı Çin'e ve Hint-Pasifik odaklı ortaklıklar kurmaya odaklanılmaya devam edilecek" dedi.
Bölgesel jeopolitik manzara değişmeye devam ederken, Çin'in Hindistan'ın komşuları üzerindeki artan etkisi, Hindistan'ı Pakistan ile daha istikrarlı bir ilişki kurmaya teşvik edebilir. Bu stratejik değişim, Hindistan'ın daha acil meselelere, özellikle Çin ile olan kuzey sınırı boyunca tırmanan gerginliklere odaklanmasını sağlayabilir.
Toplumsal Meseleler
Başbakan Modi, ülke içinde karmaşık toplumsal meselelerle ve azalan iktidar gücüyle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Bu değişiklik, Müslümanlar ve diğer azınlıklar için siyasi alan açabilir ve Modi'yi daha kapsayıcı bir angajman arayışına itebilir.
Bu durum, önceki sertlik yanlısı politikaları yumuşatabilecek olsa da, önemli geri dönüşler belirsizliğini korumaktadır. Yönetimin, geçmişteki yönetimini hem yönlendiren hem de karmaşıklaştıran toplumsal hassasiyetleri yönetmesi gerekecek ve siyasi istikrarı ve uyumu korumak için dikkatli bir dengeleme gerektirecektir.
Bu bağlamda, Pakistan'a karşı daha az iddialı bir duruş, Hindistan-Pakistan diyaloğunun ve potansiyel olarak normalleşme çabalarının önünü açabilir. Ancak sınır ötesi terörizm iddiaları ve Keşmir üzerindeki toprak anlaşmazlığı gibi uzun süredir devam eden sorunlar, aşılması gereken önemli zorluklar olmaya devam edecektir.
Hindistan'ın kontrolündeki Keşmir'de yapılan seçimler, özellikle Mühendis Şeyh Abdül Raşid'in Cammu ve Keşmir Ulusal Konferansı'ndan Omar Abdullah ve J&K Halklar Konferansı'ndan Sajjad Gani Lone gibi tanınmış isimlere karşı kazandığı zaferle dikkat çekti. Bu sonuçlar, yerel memnuniyetsizliği vurgulayarak yeni hükümet için öğretici nitelikte olabilir.
Raşid'in Yasadışı Faaliyetleri (Önleme) Yasası kapsamında tutuklu olmasına rağmen kazandığı zafer, merkezi hükümetin baskıcı politikalarına karşı çıkan isimlerin seçmenler tarafından güçlü bir şekilde desteklendiğine işaret ediyor. Keşmir'deki seçim sonuçları, Hindistan ve Pakistan arasındaki hassas dinamikleri potansiyel olarak etkileyebilir.
Dolayısıyla, Pakistan ile yaşanan gerginliklerin istikrarsız siyasi dönemlerde iç desteği birleştirmek için sıklıkla kullanıldığı tarihsel bağlam göz önünde bulundurulduğunda, bölgede askeri bir kriz olasılığı hafife alınamaz.
Abdul Basit'in İslamabad'a tavsiyesi, Keşmir politikasını daha da zayıflatmaması için son derece dikkatli davranılması gerektiğidir.
Kaynak: dawn.com
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.