Yazar: Zhang Jiadong
Çeviri: M. Hulusi Cengiz
ABD Ulusal Savunma Stratejisi Komisyonu, ABD Ulusal Savunma Stratejisi (NDS) hakkında yeni bir rapor yayımladı. Bu raporda, NDS'nin güncelliğini yitirdiği, ABD ordusunun doğru yapılandırılmadığı ve ülkenin endüstriyel temelinin büyük ölçüde yetersiz olduğu vurgulandı.
Bu eksikliklerin, ABD'nin aynı anda Rusya ve Çin tehditleriyle yüzleşmesini imkânsız hale getirdiği iddia edildi. Raporda, ulusal gücün tüm unsurlarının kullanılması önerilmiş ve ABD ordusunun birden fazla savaş alanında faaliyet göstermeye hazır olma durumunun güçlendirilmesi çağrısında bulunulmuştur.
RAND Corporation'dan alınan bilgiler, ABD Ulusal Savunma Stratejisi Komisyonu'nun, 2022 mali yılı Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası kapsamında oluşturulduğunu, başkanının Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi'nin eski bir kıdemli üyesi olduğunu ve RAND Corporation'dan analitik ve idari destek aldığını göstermektedir. Bu nedenle, bu rapor resmi bir ABD hükümeti belgesi olmasa da iki partili temsili nedeniyle önemli bir referans değeri taşımaktadır. Özellikle bu rapor, ABD yetkililerinin son iki yıldaki bazı eylem ve açıklamalarıyla birlikte, ABD politikasındaki bazı ana hatları ortaya koymaktadır.
İlk olarak, ABD'nin askeri stratejisinin barış beklentisinden savaş beklentisine doğru kayma olasılığı vardır. Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonra, ABD'nin büyük güçlerle savaş beklentisinden ziyade eş zamanlı iki bölgesel çatışmayla başa çıkmak için uzun vadeli planları vardı. Bu doğrultuda ABD, uzun vadeli muharebe kabiliyetlerinden ziyade küresel konuşlanma ve müdahale kabiliyetlerine vurgu yapan son derece gelişmiş ve hareketli bir askeri güç inşa etti. Ancak, Rusya-Ukrayna çatışmasının uzamasıyla birlikte, ABD önceki askeri stratejisini değiştirerek "büyük güç savaşlarına" hazırlanmaya yöneliyor.
İkinci olarak, ABD, Çin ve Rusya'ya karşı tutumunu daha da sertleştiriyor. Rusya-Ukrayna çatışmasının başlangıcında, ABD strateji topluluğu Çin ve Rusya'yı stratejik düzeyde bir araya getirmekten kaçınmak için bu iki ülkeyi birbirinden ayırma eğilimindeydi. Ancak 2023'ün sonundan bu yana, ABD strateji camiasında Çin ve Rusya'yı neredeyse tek bir tehdit olarak ele alma eğilimi var. Bu yıl hem eski hem de mevcut ABD Hint-Pasifik komutanları benzer açıklamalar yaptı. Bu, ABD'nin "iki cephede savaşmaktan" korkmadığını göstererek hala güçlü olduğu imajını oluşturma çabasını, aynı zamanda Washington'un Çin ve Rusya'yı zorla birbirine bağlayarak ve ilgili tehditleri abartarak Batı'da iç birliği teşvik etme niyetini ortaya koymaktadır.
Üçüncü olarak, Amerikan imalat sanayisinin yeniden canlanması için savaş beklentileri kullanılmaya çalışılmaktadır. ABD Ulusal Savunma Stratejisi Komisyonu, bu raporunda savunma sanayisinin canlandırılması ve geliştirilmesine özel bir önem atfetmektedir. Barış zamanında savunma üretimi genellikle düşük seviyelerde çalışır ve savaş zamanı taleplerini karşılamak için gereken tam kapasiteyle kıyaslanamaz. Dolayısıyla, ABD Ulusal Savunma Stratejisi Komisyonu'nun Amerikan savunma sanayisinin "büyük güç çatışmalarının taleplerini" karşılamak için yeterli olmadığı iddiası, kasıtlı bir abartıdır.
Dördüncü olarak, rapor iç ulusal birliği teşvik etmeyi amaçlamaktadır. ABD'deki bazı siyasetçiler, iki partili ve sınıflar arası seferberliğin önemini vurgulamakta, hatta Amerikan toplumunda uzlaşı ve birliği teşvik etmek için "büyük güç savaşı" beklentisini kullanmaktadır. ABD'de artan toplumsal bölünme ve siyasi kutuplaşma ortamında, ülkeyi hızla birleştirecek bir "kestirme yol" keşfettiklerine inanıyorlar. Ancak gerçekte kendilerini riskli bir duruma sokuyor olabilirler ve ciddi bir tepkiyle karşılaşabilirler.
Beşinci olarak, Washington'un Rusya'dan gelen askeri tehdidi yeniden değerlendiriyor olabileceğine işaret edilmektedir. Bu rapor, mevcut ABD savunma stratejisinin "Rusya'dan gelen tehdidi hafife aldığını" öne sürmekte ve Avrupa'daki ABD askeri konuşlanmalarının arttırılmasını tavsiye etmektedir. Devam eden Rusya-Ukrayna çatışması bağlamında, ABD'de bazılarının Rusya'nın ABD ulusal güvenlik stratejisindeki önceliğini yükseltmeye çalıştığını ve Rusya'dan gelen tehdidi iç ve dış politika uzlaşısını birleştirmek için bir araç olarak vurguladığını ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak, bu rapor, Çin ve Rusya ile olası bir çatışma için askeri beklentilerin ve hazırlıkların arttırılmasını önermektedir. ABD'nin büyük değişiklikler ve yatırımlar, hatta muhtemelen "savaş seferberliği" yapması gerektiğini öne sürmektedir. Bu tavsiyelerin resmi ABD politikasına nasıl dahil edileceği belli değil, ancak raporun iki partili yapısı ve son yıllarda yerel politikacılardan gelen benzer açıklamalar, uyanık kalmamız gerektiğini hatırlatmaktadır. ABD'nin bu açıklamalarında ima edilen savaş potansiyeline karşı dikkatli olmalı, kamuoyunu ve stratejik planlarımızı buna göre hazırlamalıyız. Ayrıca, soğukkanlılığımızı korumalı, ABD'deki aşırı Çin karşıtı kesimin kurduğu tuzağa düşmekten kaçınmalı ve aşırı söylemlerinin gerçeğe dönüşmesini engellemeliyiz.
Dünyanın en önemli ikili ilişkisi olan Çin-ABD ilişkileri, bazı Amerikalı politikacıların kışkırtmaya çalıştığı yeni Soğuk Savaş'a ve hatta sıcak savaşa kolayca düşmeyecektir. İki ülke arasındaki ilişkinin karmaşıklığı ve sürekli değişen uluslararası ortam, bu ilişkide farklı seslerin yükselmesine yol açmaktadır. Çin, Washington'da bazılarının savunduğu "büyük güç savaşı" beklentilerine doğru kayma gibi bazı aşırı seslerin ortaya çıkardığı tehlikeli eğilimlere karşı her zaman tetikte olmalıdır. Aynı zamanda, genel durumu kavramalı, aşırı söylemlerle yoldan çıkmamalı ve Çin-ABD ilişkilerini olumlu yönde şekillendirmeye devam etmeliyiz.
Dünya tarihi boyunca pek çok çatışma veya savaş genellikle yanlış değerlendirmeler veya yanlış hesaplamalar sonucunda ortaya çıkmıştır. ABD'de pek çok kişi Çin'e karşı daha sert bir duruş sergilenmesi için yaygara koparmaya devam ediyor ve belirli bir stratejik konsensüs yaratmaya çalışıyor. Ancak gerçekte ABD içinde Çin ile ilişkilerin nasıl ele alınacağına dair görüşler çeşitliliğini ve değişkenliğini koruyor. Aşırı ve radikal söylemlere karşı uyanık ve eleştirel kalırken, rasyonel ve ilerici güçler için çaba göstermeye devam etmeliyiz.
Kaynak: Global Times
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.