ATEŞKESİN ÖNÜNDE TEK BİR ENGEL VAR NETANYAHU'NUN UZLAŞMAYI REDDETMESİ

System.Web.UI.WebControls.Label / ATEŞKESİN ÖNÜNDE TEK BİR ENGEL VAR NETANYAHU'NUN UZLAŞMAYI REDDETMESİ / ATEŞKESİN ÖNÜNDE TEK BİR ENGEL VAR NETANYAHU'NUN UZLAŞMAYI REDDETMESİ / hamaset.com.tr

1 Ocak 1900 Pazartesi

141 Görüntüleme

DÜNYA
Çeviren:Haber Merkezi |

Netanyahu önerilen ateşkes anlaşmasının ve Hamas'ın hafta sonu sunduğu karşı teklifin önemli ayrıntıları üzerinde uzlaşmalı ve İsrail'in Gazze'ye yönelik suç teşkil eden bombardımanını ve Refah çevresindeki mültecilerin yaşadığı bölgelere yönelik pervasız askeri saldırıları derhal durdurmalıdır.

ATEŞKESİN ÖNÜNDE TEK BİR ENGEL VAR NETANYAHU

Yazar: Simon Tisdall

Çeviri: M. Hulusi Cengiz

 

İsrail Başbakanı son anlaşmayı reddetti. Hem kendisi hem de Hamas lideri insanların hayatlarıyla oynamayı bırakmalı.

Gazze'deki savaşı sona erdirmeye yönelik müzakerelerin son aşamaları karmaşık gibi görünse de aslında o kadar da karmaşık değil. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, önerilen ateşkes anlaşmasının ve Hamas'ın hafta sonu sunduğu karşı teklifin önemli ayrıntıları üzerinde uzlaşmalı ve İsrail'in Gazze'ye yönelik suç teşkil eden bombardımanını ve Refah çevresindeki mültecilerin yaşadığı bölgelere yönelik pervasız askeri saldırıları derhal durdurmalıdır.

Hamas ise daha önce varılan mutabakatlara uymalı ve özellikle de İsrailli rehinelerin serbest bırakılması konusunda pazarlık yapmamalıdır. Önceliği Gazze'deki sivillerin durumunu hafifletmek olmalıdır yani puan toplamak değil. İsrail'in bu aşamada savaşa "kalıcı" bir son vermeyi kabul etmesi yönündeki talepleri hiçbir zaman gerçekçi olmamıştır.

Netanyahu'nun 7 Ekim'de İsrailli sivillere yönelik saldırıların hemen ardından benimsediği, zaferin tek gerçek ölçütünün Hamas'ın tamamen yok edilmesi olduğu yönündeki tutumu da tamamen gerçek dışıdır. Bu, barışın önündeki en büyük engeldir. Bu hedefe pratikte ulaşılamayacağı ve hiçbir zaman da gerçekleşemeyeceği için Netanyahu kendi yarattığı bir tuzağa düşmüş, sonu gelmez ve kazanılamaz bir savaşa mahkûm olmuştur.

Anlaşmazlığın kalbi aylardır tek bir soru etrafında çarpıyor. Hamas herhangi bir anlaşmanın savaşın sona ermesini ve İsrail askerlerinin garantilerle desteklenerek Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesini içermesini talep ediyor... Netanyahu bunu kabul etmeyi reddediyor çünkü bu, savaşın belirtilen hedeflerine ulaşmadaki başarısızlığını kabul etmek anlamına gelir ve bu nedenle siyasi bir arı kovanına çomak sokabilir," diye yazıyor. (Haaretz analisti Amos Harel.)

Birçok İsrailli ve yabancı diplomat, asıl sorunun, devam eden savaşın aslında Netanyahu'nun tercih ettiği seçenek olması olduğunu düşünüyor. Kalıcı barışı bırakın, bir ateşkes ya da duraklamanın bile siyasi ölümünü, başbakanlıktan indirilmesini ve muhtemelen uzun süredir devam eden çeşitli yolsuzluk suçlamalarıyla mahkemede mahkûm edilmesini hızlandırabileceğinden korkuyorlar. Yani iktidardayken korunuyor. İktidardan giderse, zorluklarla karşılaşabilir anlamına geliyor.

"Netanyahu'nun doğru olanı yapacağını ummak, Manchester'da yağmur yağmayacağını ummak gibi bir şey. Ancak etrafında, savaş kabinesinin bir üyesi ve uzun süredir düşmanı olan Benny Gantz gibi güçlü insanlar var, onlar Netanyahu’yu zorlayabilir. Yair Lapid liderliğindeki muhalefet erken seçim istiyor. Ancak bu ihtimal Netanyahu'yu silahlarını bırakmamaya daha da teşvik ediyor.

Seçimler, İsrail'i Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir gibi aşırılık yanlısı ultra-Ortodoks Siyonistlerin desteklediği, temsili olmayan, aşırı sağcı bir koalisyondan potansiyel olarak kurtarma avantajına sahip olacaktır. Hafta sonunda Ben-Gvir bir kez daha Hamas'ın "tam yenilgisi" ve "mutlak teslimiyetinden" başka bir şeyin yeterli olmayacağında ısrar etti. Bu kişilerin ve destekçilerinin 7 Ekim'den bu yana sergiledikleri davranışlar İsrail'in çıkarlarına ve barış umutlarına zarar vermeye devam etmektedir. Netanyahu'nun kendisini bu tür bağnazlara bağımlı hale getirmesi, onu devirmek için yeterli bir sebeptir.

İsrailli yetkililerin Hamas'ın değişen tutumuna verdiği tepkilerden biri, bunun İsrail'i dünyanın gözünde inatçı taraf olarak göstermek için tasarlanmış bir "oyun" olduğunu görmezden gelmek oldu. Uyanmalı ve kordit (barut) kokusunu almalılar. İsrail Savunma Kuvvetleri'nin Ekim ayından bu yana Gazze'deki sivilleri kitlesel olarak öldürmesi, Hamas'ın hiçbir yardımı olmadan tam da bu sonuca ulaşmıştır. İsrail'in uluslararası itibarı haklı olarak paramparça olmuş durumdadır.

Ancak Hamas'ın liderleri de masum insanların hayatları üzerinden siyaset yapmayı bırakmalı ve kararlarının sadece iç çekişmelerden kaynaklanmadığını göstermelidir. Körfez'de sürgünde güven içinde yaşayan Hamas'ın genel patronu İsmail Haniye, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi isimlerle “hobitlik” yapmaktan hoşlanıyor. Gazze'deki Hamas lideri Yahya Sinvar ile aralarında sürtüşme olduğu ve Sinvar'ın savaşın koşulsuz olarak sona erdirilmesini istediği bildiriliyor.

Medyada yer alan haberlere göre son pürüzlerden biri Hamas'ın rehineler arasında hala hayatta olanlar ile ölenler arasında ayrım yapma konusundaki korkunç ısrarı. Hamas'a göre yaşayan bir rehinenin serbest bırakılması, karşılığında serbest bırakılacak Filistinli tutukluların sayısıyla ölçüldüğünde, ölü bir rehinenin cesedinin geri verilmesinden daha "değerli.

İsrail'in müzakerelerin bir parçası olarak kabul etmek zorunda kaldığı bu vurdumduymazlık derecesi, Hamas'ın sadece 7 Ekim'de değil, takip eden aylarda da Gazze'de çocuklar da dahil olmak üzere sivillerin arkasına saklanarak onları İsrail'in nihai yıkımına ilişkin Netanyahu benzeri hayallerine kurban ettiği insanlık dışı fanatik davranışını hatırlatıyor. Netanyahu gibi Hamas liderlerinin de bencil kişisel çıkarlarının ötesine uzanan bir sorumlulukları vardır. Şimdi bu sorumluluğu yerine getirme zamanıdır.

Bu kritik noktada, barış ya da en azından ölümlerin durması umudu pamuk ipliğine bağlıyken, çatışmanın açık ara en etkili dış tarafı olan ABD, özellikle İsrail'in kaygıları konusunda fazlasıyla temkinli davranmaya devam ediyor.

İhtiyatlı yaklaşım, Joe Biden'ın başkanlığının belirgin bir özelliği. Rusya ile çatışma riskinden kaçınma isteği, Vladimir Putin'in Ukrayna'yı işgalinin ardından ülkeyi yenilginin eşiğine getirmesine yol açtı. Benzer şekilde, Gazze konusunda Netanyahu'ya karşı sert ve erken bir tavır almayı reddeden Biden'ın, felaketin derinleşmesine ve Amerikalı seçmenler arasında ciddi destek kaybına neden olmasına katkıda bulundu.

Ateşkes anlaşmasının son şekliyle ilgili tüm ileri geri konuşmalar arasında, 7 Ekim ve Gazze trajedilerinin iki önemli yönü sürekli olarak göz ardı edilme veya küçümsenme tehlikesiyle karşı karşıya. Bunlardan biri, açlık koşullarıyla mücadele eden ya da bu koşullardan zaten etkilenen bir milyondan fazla Filistinli sivilin devam eden korkunç durumu. Diğeri ise geçen Ekim ayında kaçırılan ve hala haber alınamayan yaklaşık 130 İsrailli rehinenin aileleri ve arkadaşlarının yaşadığı acı. Yahudi ya da Müslüman, İsrailli ya da Filistinli, sıradan insanların hissettiği saf, yürek burkan acı, bu korkunç çatışmanın karanlık merkezinde yatıyor. Bu, savaşı hemen sona erdirme veya geciktirme motivasyonu için yeterince güçlü bir sebep ve itici güç.

Savaş kurallarının ve uluslararası insancıl hukukun ihlali son zamanlarda önemli bir sorun haline geldi. İsrail, askeri operasyonlardan kaynaklanan sivil tehlikeleri azaltma yükümlülüğünü ihlal etmiş ve bu konuda yapılan protestolara rağmen bunu devam ettirmiştir. Başbakan Netanyahu'nun açlığı bir savaş silahı olarak kullanması eleştirilmiştir. Hamas ise geçtiğimiz Ekim ayında gerçekleştirdiği saldırılarda rehin alma ve rehineleri öldürme gibi suçları işlemiştir. Bu eylemler yasal ve ahlaki açıdan kınanmıştır. Hem İsrail hem de Hamas liderleri bu konuda sorumluluk almalıdır.

Biden, BM, İngiltere, AB ve Arap devletleri tarafından desteklenen Refah'taki askeri saldırının kabul edilemez olduğunu söylüyor. İsrail ve Hamas'ın çatışmaları durduracak, rehineleri serbest bırakacak ve yardımları arttıracak ilk ateşkes anlaşmasını masada kabul etmeleri gerektiğini söylüyor. Biden haklı. Ve özellikle Netanyahu görünüşte Hamas üzerindeki baskıyı sürdürmek için ama gerçekte kendi postunu kurtarmaya çalıştığı için onu görmezden gelmeye devam ederse, ABD İsrail'e yardımı kesmeli, acil yaptırımlar uygulamalı ve Netanyahu'nun savaş suçları iddianamesini açıkça desteklemelidir.

Kaynaktheguardian.com

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede ifade edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.



DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.