DİKTATÖRLER İÇİN OLDUKÇA KORKUNÇ BİR ARALIK AYI

System.Web.UI.WebControls.Label / DİKTATÖRLER İÇİN OLDUKÇA KORKUNÇ BİR ARALIK AYI / DİKTATÖRLER İÇİN OLDUKÇA KORKUNÇ BİR ARALIK AYI / hamaset.com.tr

28 Aralık 2024 Cumartesi

166 Görüntüleme

MERCEK
Çeviren:Haber Merkezi |

Asıl soru, aralık ayında yaşanan bu felaketlerin Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore'yi Batı karşıtı olarak birleştiren küresel ekseni nereye götüreceğidir.

DİKTATÖRLER İÇİN OLDUKÇA KORKUNÇ BİR ARALIK AYI / hamaset.com.tr

Yazar: Bill Emmott

Çeviri: M. Hulusi Cengiz


Batı'da sık sık diktatör kıskançlığından mustarip oluyoruz. Rusya ve Çin gibi günümüz otokrasilerinin gücünü ve kararlılığını kıskanıyor ve biraz da korkuyoruz. Bu ay, bu tür duygular için bir düzeltici görevi görmelidir çünkü diktatörler için korkunç bir aralık ayı olmuştur.

 

Bu, liberal Batı'nın zafer kazandığı anlamına gelmiyor. Ancak otokratlarla rekabet etme şansımızın, melankolik bir şekilde kendimizi kırbaçlamamızın bizi inandırdığından daha iyi olduğu anlamına geliyor.

 

Suriye'nin acımasız diktatörünün, Şam'daki saraylarını Moskova'daki daha mütevazı binalarla değiştirmek zorunda kalması nedeniyle Beşar Esad ve ailesi için kimsenin üzülmesine gerek yok.

 

Çöküşü, Rusya'nın kendi zayıflığını ortaya çıkaran ve potansiyel olarak Akdeniz'deki deniz ve hava üslerinden mahrum bırakan bu başarısız lidere ev sahipliği yapmak zorunda kaldığı için Başkan Vladimir Putin'e de acımayalım.

 

Bu yıl Gazze, Lübnan ve şimdi de Suriye'deki müttefiklerinin yok edildiğini ve İran'ın kendi savunma sistemlerindeki zayıflıkların acımasızca ortaya çıktığını gören İran'ın Ayetullahları ve Devrim Muhafızları için de üzülmemize gerek yok.

 

Gazze'de Hamas, Lübnan'da Hizbullah ve Yemen'de Husiler yeniden silahlandırılabilir ve yeniden doğabilir. Ancak bu milisleri İran'ın gücünü yansıtmak ve Ayetullahların düşmanı İsrail'in altını oymak için kullanma stratejisi paramparça olmuştur.

 

Rusya'nın zayıflamış ordusunun yanında savaşmak üzere gönderilen tahmini 12.000 Kuzey Koreli asker için acıyabiliriz.

 

Şu anda hedef alınıyorlar ve birçoğu yakında uzun menzilli Ukrayna silahlarıyla öldürülebilir. Ancak Pyongyang'daki diktatörleri Rusya'yı destekleme stratejisi nedeniyle acınmayı hak etmiyor. Bu, ona biraz para ve biraz füze teknolojisi kazandırdı ama daha fazlasını değil.

 

1953'ten bu yana Kuzey ve Güney Kore'yi birbirinden ayıran "Askerden Arındırılmış Bölge"nin karşısında, Devlet Başkanı Kim Jong-un, demokratik yollarla seçilmiş mevkidaşı Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol'un 3 Aralık'ta düşmanca bir parlamentoyu kontrol altına almak için sıkıyönetim uygulamaya kalkışarak kendini aptal yerine koymasını izledi.

 

Ancak Kim'in sevinecek pek bir şeyi yok. Başkan Yoon'un başarısız darbesi, Güney Kore demokrasisinin gücünü ve direncini göstermiştir. Asıl soru, aralık ayında yaşanan bu felaketlerin Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore'yi Batı karşıtı olarak birleştiren küresel ekseni nereye götüreceğidir.

 

Bu dört ülkeden üçü uluslararası hukuku saldırgan bir şekilde çiğnerken, eksendeki gerçek süper güç olan Çin, kendisini gerileyen, ikiyüzlü ABD'ye alternatif olarak yükselen, barış isteyen bir ulus olarak sunmaya çalıştı. Bu yıl başlarken Çin'e ve yol arkadaşlarına hayranlık duyan herkes, şimdi gözlerini çok daha az etkileyici bir gerçekliğe açmış olmalı.

 

Hiç kuşkunuz olmasın Batı'nın da pek çok sorunu var.

 

Japonya'da zayıf bir hükümet var; Almanya'da çökmüş bir hükümet var, Fransa'da hükümet yok ve Amerika Birleşik Devletleri, kendi müttefiklerini hor gören ve (merhum Silvio Berlusconi gibi) Putin, Xi ve Kim ile konuşmayı demokratik hükümetlerle uğraşmaya tercih eden bir başkanı yeniden seçti. Ancak böylesine zayıf rakipleri olan Batı'nın, 2025'te başarılabilecekler konusunda iyimser olmak için de nedenleri var.

 

İlk fırsat Ukrayna'daki savaşla ilgilidir.

 

 Askerî açıdan hem Ukrayna hem de Rus kuvvetleri tükenmiş durumda. 2024 yılı boyunca her iki ordu da kazanımlar elde etti. Ukraynalılar Rusya içindeki Kursk bölgesini ele geçirdi ve burada tutunmayı başardı. Ruslar ise Ukrayna'nın doğu bölgesinde yavaşça ilerledi ancak büyük kayıplara rağmen 1 Ocak'tan bu yana Ukrayna topraklarının yalnızca %0,4'ünü işgal edebildi. Ve şimdi hem Rusya'nın hem de İran'ın zayıflığı, Suriye'de Esad'ın düşmesine neden oldu.

 

Bu durum, seçilmiş Başkan Trump'ın, Ukrayna'yı Rusya'nın abartılı ve gerçekçi olmayan barış koşullarını kabul etmeye zorlama isteğini büyük ölçüde azalttı. Ve Putin'in, daha fazla aşağılanmaktan kaçınmak umuduyla bu koşulları zayıflatma güdüsünü büyük ölçüde artırdı. Trump, başkanlığına otokratlardan iyilik dilenen biri gibi değil, özgür dünyanın güçlü bir temsilcisi gibi görünerek başlama şansına sahip.

 

2025'in ilkbaharında yapılacak bir ateşkes, her iki tarafın da yararına olabilir. Ukrayna'nın Polonya, Almanya, İngiltere, İsveç, Finlandiya ve Baltık Devletleri'nin başını çektiği Avrupalı müttefikleri, güvenlik garantileri ve finansman sağlamayı kabul edebilirlerse, ki Rusya'nın zayıflamış durumunda bu eskisinden daha kolay bir görev gibi görünüyor, Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskyy'nin ülkesinin egemenliğini, demokrasisini ve Avrupa geleceğini koruyan bir anlaşma bulma şansı yüksek olmalı.

Trump'ın benmerkezci Amerika'sından ziyade Avrupa ve Japonya'nın faydalanabileceği ikinci fırsat ise, Çin ve ekseniyle ya da Batı ile ittifak kurmaktan kaçınmayı tercih eden dünyanın geniş ve hızla büyüyen bölgeleriyle ilişkileri geliştirmektir. Güneydoğu Asya, Orta Doğu'daki Körfez ülkeleri, Afrika ve Latin Amerika, Ukrayna konusunda Batı'yı desteklemekten kaçınırken, Çin ve Rusya'dan gelen parayı memnuniyetle karşılıyor ama tahakkümü değil.

 

Batı karşıtı eksenin kanıtlanmış zayıflığı, Çin'in alternatif bir küresel lider olarak çekiciliğinin azaldığı anlamına gelmektedir. Çin ekonomisi önemini korumakla birlikte, 1990'larda Japonya'yı durgunluğa sürükleyen yavaş büyüme ve zayıflatıcı deflasyondan mustariptir. "Küresel Güney" olarak adlandırılan ülkeler Çin'i kızdırmak ya da parasını kaybetmek istemeyecek, ancak Batı'dan gelecek alternatif tekliflere daha açık olacaklardır.

 

İtalya'nın Kuzey Afrika'ya yönelik Mattei Planı'nın, özellikle Suriye'de yaşanmakta olan rejim değişikliği göz önünde bulundurulduğunda, başarı şansı daha yüksektir. Japonya'nın Güneydoğu Asya'ya askeri yardım ve rehberlik sağlama çabası da öyle.

 

Rusya'nın zayıflığı, Avrupa'nın Doğu Avrupa ve Orta Asya'da kendi değerlerini ve nüfuzunu desteklemesini her zamankinden daha önemli hale getiriyor. Ancak artık ciddiye alınma şansı yüksek. Almanya'da şubat ayında yapılacak seçimlerin ardından yeni bir hükümetin iş başına gelmesiyle birlikte bu yeni gündem şekillenebilir ve umarız bu kırılgan otokratlara karşı liberal Batı'nın gücüne dair yeni bir güven oluşur.

 

Kaynak: Asia Times

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.



DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.