Yazar: Hamid Bahram
Çeviri: M. Hulusi Cengiz
İsmail Haniye'nin Tahran'da öldürülmesi, İran'ın iç ve bölgesel güvenlik dinamiklerinin karmaşıklığını vurgulayarak uluslararası kamuoyunun dikkatini çekti. Bu cinayet, İran'ın iç güvenlik durumundaki potansiyel kötüleşmeyi ve bölgesel güç dengesinde değişimi işaret ediyor.
İsrail'in Hizbullah'ın üst düzey komutanı Fuad Şükr'ü salı günü, Haniye'yi ise gece saatlerinde öldürmesi gibi üst düzey direnişçilere yönelik operasyonları, Orta Doğu'daki daha geniş hedeflerini yansıtıyor. Özellikle İran ve müttefikleriyle uzun süredir devam eden çatışması bu manevraların arkasındaki temel sebep olarak göze çarpıyor.
İran'ın 14 Nisan'da İsrail'e yönelik gerçekleştirdiği caydırıcı füze saldırısı, bölgesel gerilimde önemli bir tırmanışa işaret etti. Bu olay, İran'ın artan askeri kapasitesinin ve İsrail'in eylemlerine karşı kendini gösterme isteğinin bir göstergesi olarak algılandı. Ancak İsrail'in son dönemde gerçekleştirdiği eylemler, özellikle de Hizbullah ve Hamas'ın kilit isimlerinin hedef alınarak öldürülmesi, bölgesel güvenlik dengesini yeniden ayarlamaya yönelik kararlı bir çabaya işaret ediyor.
İran'ın yeni reformist Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın yemin töreni için Tahran'da bulunan Haniye'nin öldürülmesi özellikle önemlidir. Bu durum sadece Filistin İslami Direniş Hareketi'ne vurulan bir darbe değil, aynı zamanda İsrail'in olası diplomatik angajman ve müzakereleri sekteye uğratmaya yönelik stratejik bir hamlesidir. İsrail yönetiminin, özellikle Başbakan Benjamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın bu yüksek profilli suikastla birden fazla hedefi olduğu anlaşılıyor.
İsrail, Haniye'yi hedef alarak Gazze'de devam eden çatışmayı sona erdirmeye yönelik her türlü yapıcı müzakereyi rayından çıkarmayı amaçlıyor. İsrail hükümeti, muhtemelen zaman kazanmaya çalışıyor ve ABD'deki siyasi ortamın kendi politikalarını daha güçlü bir şekilde destekleyecek şekilde değişmesini umuyor. İsrail'in çıkarlarına verdiği güçlü destekle bilinen eski Başkan Donald Trump'ın yeniden seçilmesi, işgal devleti için olası bir oyun değiştirici olarak görülüyor.
Dahası, suikast İran ile Batılı güçler arasında nükleer ve bölgesel konularda ilişkilerin normalleşmesine yönelik her türlü ilerlemeyi engellemeyi amaçlıyor. İran, İsrail'in bu savaş çığırtkanlığını görmezden gelemez, bu nedenle İsrail hükümeti, Haniye gibi kilit bir ismi Tahran'dayken ortadan kaldırarak gerilimin azalmasına ve İran ile Batı arasında potansiyel bir yakınlaşmaya yol açabilecek diplomatik çabaları baltalamayı umuyor.
İsrail'in eylemleri, ayrıca, İsrail'in çıkarlarını savunmak için ABD'yi yanına çekmek amacıyla daha geniş bir bölgesel çatışmayı kışkırtmak için tasarlanmış gibi görünüyor. Netanyahu yönetimi, Gazze ve kuzey İsrail'deki hedeflerine ulaşmada önemli zorluklarla karşılaştı ve bölgesel bir savaş, daha fazla Batı desteği ve askeri müdahale için bir araç olarak algılanabilir.
Haniye'nin öldürülmesi şüphesiz İran'ı zor duruma soktu
Tahran'ın vereceği yanıt, bir yandan caydırıcılık kapasitesini korurken diğer yandan da tüm Orta Doğu için yıkıcı sonuçlar doğurabilecek topyekûn bir bölgesel savaştan kaçınmayı dengelemelidir. Dolayısıyla İran liderliği, İsrail'in Hamas liderini öldürmesine karşı ölçülü ama kararlı bir yanıt formüle etmek gibi karmaşık bir görevle karşı karşıya.
İran ve "direniş ekseni" içindeki müttefikleri, yanıt verirken hassas bir yol izlemelidir. Tahran'ın stratejisi, saldırganlığa karşı tam ölçekli bir savaşa girmeden misilleme yapma esnekliğini ve kabiliyetini sergilemeye odaklanmalıdır. Bu, diplomatik çabalar, bölgesel ittifakların güçlendirilmesi ve İsrail devlet terörizmini caydırmak için seçici askeri-güvenlik tepkilerinin bir kombinasyonunu içerebilir.
İran ve müttefikleri, şimdi Haniye suikastına İsrailli siyasi ve askeri yetkilileri hedef alarak karşılık vermek zorunda olduklarını düşünüyorlar. Bu yaklaşım, daha doğrudan ve misillemeci bir tutuma geçişin sinyalini verecek, ancak potansiyel olarak daha fazla tırmanma riskini artıracaktır. İran, İsrail'in taktiklerini yansıtarak kararlılığını ve karşılıklı zarar verme kapasitesini göstermeyi ve böylece bölgesel güç dinamiklerindeki konumunu korumayı amaçlayacaktır.
Orta Doğu'daki mevcut jeopolitik iklim, farklı çıkarlar peşinde koşan çok sayıda aktörle birlikte oldukça değişken. İsmail Haniye'nin öldürülmesi, bölgesel siyasetin karmaşık ve çoğu zaman tehlikeli doğasının keskin bir hatırlatıcısıdır. İran için iç istikrarı korumak ve bölgesel konumunu güçlendirmek, önümüzdeki aylarda hayati önem taşıyacak.
İsrail tüm çabalarını İran'daki rasyonalite seviyesini düşürmeye ve bölgede ve dünyada etkileşim odaklı her türlü aktivizme odaklamıştır. Avrupa ve ABD'nin yapıcı olmayan yaklaşımları, Doğulu güçlerin pasifliği ve uluslararası kurumların yetersizliği, İran'ın nihayetinde stratejik bir tercih olarak nükleer caydırıcılığı seçmesi için bir başka motivasyon kaynağıdır. Yakın zamanda yapılan bir kamuoyu yoklaması da İran halkının, İslam Cumhuriyeti'nin nükleer silahlara sahip olmasını desteklediğini göstermiştir.
Kaynak: middleeastmonitor.com
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.