SOĞUK SAVAŞTAN 3.DÜNYA SAVAŞINA DOĞRU

System.Web.UI.WebControls.Label / SOĞUK SAVAŞTAN 3.DÜNYA SAVAŞINA DOĞRU / SOĞUK SAVAŞTAN 3.DÜNYA SAVAŞINA DOĞRU / hamaset.com.tr

5 Kasım 2024 Salı

140 Görüntüleme

DÜNYA
Çeviren:Haber Merkezi |

ABD’nin bir sonraki başkanı, demokrasilerle otokrasiler arasında giderek yükselen küresel çatışmanın kimin lehine sonuçlanacağı konusunda büyük bir etkiye sahip olacak

SOĞUK SAVAŞTAN 3.DÜNYA SAVAŞINA DOĞRU / hamaset.com.tr

Yazar: George S. Takach

Çeviri: M. Hulusi Cengiz

 

Yaklaşık 18 ay önce “Soğuk Savaş 2.0” ı yazdığımda, Vladimir Putin Ukrayna’ya yönelik işgal operasyonlarını sürdürüyordu ve Xi Jinping, Güney Çin Denizi’nde Filipinler’i tehdit edip Tayvan’a karşı gri bölgede askeri tatbikatlarla gözdağı veriyordu.

 

2024’ün başlarında kitabım yayımlandığında, Hamas’ın İsrail’e saldırısı Gazze’de büyük bir askeri çatışmayı tetiklemiş, Yemen’deki İran destekli Husiler ise Kızıldeniz’de gemilere füze atarak Süveyş Kanalı’ndaki küresel deniz taşımacılığını aksatmaya başlamıştı. Şimdi, 2024 sonlarına geldiğimizde, Ukraynalılar Ağustos’ta ele geçirdikleri Rus topraklarını savunmak için büyük bir mücadele veriyor ve Rusya bu savaş alanına Kuzey Kore birliklerini konuşlandırıyor.

 

İsrail, güney Lübnan’da İran destekli Hizbullah’a saldırmış durumda ve şu anda İsrail ile İran, karşılıklı büyük füze saldırıları gerçekleştiriyor. Dahası, Çin bu yıl Tayvan’a karşı askeri gri bölge taktiklerini üç kez ciddi şekilde artırdı. Şu an sadece, Pekin’in Tayvan’a karşı saldırganlığını tam bir ablukaya çevirmesi kaldı ki bu da Soğuk Savaş 2.0’ı Dünya Savaşı 3.0’a dönüştürebilir.

 

Bu gergin jeopolitik ortamda, ABD halkı gelecek hafta yeni bir başkan seçecek. 67 yaşındayım ve bu seçim hayatım boyunca tanık olduğum en önemli ABD seçimi olacak. Kamala Harris seçilirse, ABD’nin Soğuk Savaş 2.0 sürecini yöneten ve dünyayı Dünya Savaşı 3.0’ın eşiğine getiren dört otokrasiyi –Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore– geri püskürtmek için özellikle Japonya ve Güney Kore gibi müttefiklerle küresel güvenlik ittifaklarını güçlendirdiğini göreceğiz. Eğer Donald Trump kazanırsa, bu dengesiz otokrat özentisinin nasıl bir yol izleyeceğini kimse tahmin edemez.

 

Dünyanın en tehditkâr otokrasileri arasında Rusya en büyük tehlike olarak öne çıkıyor; Putin, gözü kara bir şekilde risk almayı seven bir lider. Ancak otokratik ittifakın merkezinde Çin yer alıyor. Dünyada güç dengesini belirleyen pek çok konuda olduğu gibi, burada da paranın izini sürdüğünüzde güç merkezini görebiliyorsunuz. Çin’in devasa ekonomisi –dünyanın en büyük ikinci ekonomisi– Soğuk Savaş 2.0’ı finanse etmeye başladı bile.

 

Çin, Rusya’dan büyük miktarda petrol ve doğalgaz satın alarak ve karşılığında otomobil, makine ve teknik bileşenler göndererek Rus ekonomisini ayakta tutuyor. Bu unsurlar, Moskova’nın savaş ekonomisini sürdürebilmesi ve halkın rejime karşı ayaklanmasını engellemesi için hayati öneme sahip.

 

Çin’in desteği olmasaydı, Rusya çoktan Ukrayna’dan çekilirdi. Bunun yerine Moskova, Çin’in ve şimdi de Kuzey Kore birliklerinin desteğiyle Kiev’e yönelik açık saldırganlığını sürdürüyor ve ABD’nin daha yumuşak bir başkanı seçilirse –örneğin Trump– Ukrayna’nın teslim olmasını sağlayabileceğine inanıyor.

 

 

5 Kasım’ın öneminin küçümsenemeyeceği bir dönemdeyiz.

 

Aynı zamanda Çin, İran’ın ihraç ettiği petrolün büyük bir bölümünü satın alarak Tahran’a da finansman sağlıyor. İran, bu geliri Orta Doğu’daki vekil güçlerine –Husiler, Hizbullah ve Hamas– silah ve mühimmat üretmek için kullanıyor. Moskova ise Husilere uydu verileri sağlayarak Kızıldeniz’den geçen gemilere saldırı düzenlemelerine ve Süveyş Kanalı nakliye rotasını kesmelerine yardımcı oluyor. İran da bu destek karşılığında Rusya’ya insansız hava araçları ve balistik füzeler göndererek Ukrayna’da kargaşa yaratıyor.

 

Çin, ayrıca Kuzey Kore’nin ihracatının %95’ini satın alarak bu parya devleti ayakta tutuyor. Kuzey Kore, Ukrayna ordusuna karşı kullanılmak üzere Rusya’ya milyonlarca top mermisi gönderdi; son zamanlarda Pyongyang, Moskova’ya balistik füzeler de sağlıyor. Karşılığında Kuzey Kore, Moskova’dan Güney Kore ve Japonya’yı daha iyi tehdit edebileceği gelişmiş füze teknolojileri alıyor.

 

Bu otokratik blokun en güçlü çarkı Çin. Demokrasiler ise Çin ile her yıl trilyonlarca dolarlık ticaret yaparak Çin’in ekonomik gücünü daha da artırıyor. Yerel perakendecinizden bir “Çin Malı” ürün aldığınızda, demokrasilerdeki tüketicilerin otokratik güçlerin ağına nasıl katkı sağladığını ve bu güçlerin Soğuk Savaş 2.0 ile gelecekteki Dünya Savaşı 3.0’da demokrasilere karşı mücadele etmesini finanse ettiğini unutmayın.

 

Bir sonraki ABD başkanının en önemli görevi, demokrasilerden Çin’e akan devasa ekonomik zenginliği durdurmak olacak.

 

Kaynak: Asia Times

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.



DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.