Yazar: James L. Cook
Çeviri: M. Hulusi Cengiz
Her iki ülke de diplomatik bir zafer peşinde: İran ekonomik ve siyasi olarak istikrara kavuşmayı hedeflerken, Trump da diğer duraksamış dış politika meseleleri arasında diplomatik güvenilirlik arzuluyor.
Geçtiğimiz aralık ayında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) "nükleer silah sahibi olmayan tek ülke olan İran'ın yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum üretiminin ve birikiminin önemli ölçüde artmasının uluslararası toplum için ciddi bir endişe kaynağı olduğu" değerlendirmesinde bulundu.
Buna ek olarak, ABD istihbarat topluluğunun 2025 Yıllık Tehdit Değerlendirmesi, İran'ın "nükleer silah yapmadığını ve Dini Lider Ayetullah Ali Hamaney'in 2003 yılında askıya aldığı nükleer silah programını yeniden yetkilendirmediğini, ancak muhtemelen bunu yapması için üzerinde baskı oluştuğunu" söyledi. Birbirini izleyen ABD başkanlık yönetimleri İran'ın nükleer silah edinmesine asla izin verilmeyeceği konusunda uyarıda bulunmuş olsalar da bu tehdit giderek daha büyük bir aciliyet kazanmakta ve derhal harekete geçilmesini gerektirmektedir.
İran Mücadelesi
Başkan Donald Trump, Şubat 2025'te "İran İslam Cumhuriyeti hükümeti üzerindeki maksimum baskıyı" yeniden tesis eden ve 'petrol ağını' hedef alan yeni bir ekonomik yaptırım turunu beraberinde getiren bir Ulusal Güvenlik Başkanlık Muhtırası (NSPM) yayınladıktan sonra Tahran'a siyasi ve ekonomik bir can simidi sundu. Mart ayında Sayın Hamaney'e bir mektup göndererek nükleer programı konusunda müzakere önerisinde bulundu ve 60 günlük bir uyum süresi belirledi, aksi takdirde yönetim "anlaşmazlığı çözmek için başka yollar" bulacaktı. İkincisinin altını çizmek için ABD, İran'a açık bir mesaj olarak B-2 hayalet bombardıman uçaklarını Hint Okyanusu'ndaki Diego Garcia adasına konuşlandırdı.
Bu agresif 'havuç ve sopa' yaklaşımı, Bay Trump'ın sıkı pazarlık yapma eğilimi ile tutarlıdır. Kısa süre önce televizyonda yayınlanan bir röportajında, "Bir anlaşma yapmayı tercih ederim. Herkesin benimle aynı fikirde olduğundan emin değilim ama askeri olarak kazanmış olmanız kadar iyi olacak bir anlaşma yapabiliriz." Ayrıca İran'ın müzakere etmeye istekli olacağına dair umudunu da dile getirdi "çünkü askeri olarak girmek zorunda kalırsak bu korkunç bir şey olur."
İran başlangıçta ABD'nin teklifini reddetti ve (adı açıklanmayan) "zorba hükümetlerin" yeni ve kabul edilemez talepler dayatma çabalarını kınadı ancak daha sonra 'dolaylı görüşmelere' katılmayı kabul etti. Tahran'ın ani tutum değişikliğini açıklayan nedir?
Masaya Gelmek
İran'ın para birimindeki çöküş, artan işsizlik ve ekonomi bakanının görevden alınmasıyla sonuçlanan yüksek enflasyon gibi vahim ekonomik koşullarına bakmaya bile gerek yok. Potansiyel bir ekonomik fırsat gören 'ılımlı' İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, "ülkedeki Amerikalı yatırımcılara karşı olmayan" Dini Lider ile bir araya geldi. "Gelsinler ve yatırım yapsınlar." Yaptırımlar İran'ı bir kez daha müzakere masasına çekerek 2015 Kapsamlı Ortak Eylem Planı'na (JCPOA) giden süreci hatırlatıyor.
Bugün farklı olan Trump yönetiminin İran'ın zayıflayan jeopolitik konumundan faydalanma kabiliyetidir.
7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısı Tahran için stratejik bir gaf olduğunu kanıtladı ve 'Direniş Ekseni' olarak adlandırılan vekil güçlerinin önemli ölçüde gerilemesine ve bölgedeki etkisinin azalmasına neden oldu. Örneğin Hamas çökertildi ve lideri Yahya Sinvar geçtiğimiz sonbaharda İsrail Savunma Güçleri (IDF) tarafından öldürüldü.
Buna ek olarak, Filistin halkının çektiği insani acılar (görünürde bir sonu yok) grubun kenara çekilmesi çağrısında bulunan protestolara yol açtı. Bu arada Hizbullah, Hasan Nasrallah'ı öldüren IDF hava saldırıları ve güney Lübnan'da devam eden kara operasyonları nedeniyle sarsılıyor. Dahası, eski Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın devrilmesi İran'ın Hizbullah'a askeri ve lojistik destek sağlamasını engellerken, Hizbullah da Akdeniz'e açılan 'kara koridorunu' kaybetmiş oldu. Son olarak, ABD ordusu Husilerin küresel deniz trafiğini aksatma ve Kızıldeniz'de seyrüsefer özgürlüğünü koruma kabiliyetini azaltmak için Yemen'de aralıksız hava saldırıları düzenliyor.
Daha doğrudan bir ifadeyle, IDF hava saldırıları İran'ın hava savunmasına önemli ölçüde zarar vermiş ve kritik altyapısını gelecekteki saldırılara karşı savunmasız bırakırken Tahran'da "derin bir alarma" neden olmuştur. Hava saldırıları, IDF ve müttefik savunma sistemlerinin İsrail'e fırlatılan 300'den fazla İran füzesi ve insansız hava aracının %99'unu başarıyla engellemesinin ardından gerçekleşti.
Bir Mirası Korumak
İran'ın içinde bulunduğu vahim durum göz önüne alındığında, Sayın Hamaney'in rejimi korumak ve mirasını güvence altına almak için müzakereleri sürdürmeye istekli olması şaşırtıcı değildir. 86 yaşında kanserden kurtulan biri olarak, ölümlülüğünün ve uygulanabilir bir halefiyet planı oluşturmanın aciliyetinin son derece farkında. Başarılı bir nükleer anlaşma ülkeye ve ekonomisine istikrar kazandırmak için değerli bir zaman kazandıracaktır.
Trump yönetimi, diğer dış politika meselelerinin çözümünde sınırlı ilerleme kaydettiği göz önüne alındığında, diplomatik bir 'kazanımdan' da fayda sağlayacaktır. Örneğin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in uzlaşmaz tutumu Ukrayna savaşıyla ilgili barış görüşmelerinin başarılı bir sonuca ulaşmasını uzak bir ihtimal haline getiriyor.
Bu arada, Gazze savaşını çözme ve Hamas tarafından kaçırılan rehineleri geri verme çabaları durmuş görünüyor ve İsrail, büyüyen bir insani krizin ortasında askeri kara operasyonlarına yeniden başladı. Bu can sıkıcı sorunlar, ABD'nin gümrük vergileri ve Çin ile patlak veren ticaret savaşını çevreleyen küresel ekonomik belirsizlikle daha da kötüleşiyor.
Haberlere ve diğer hesaplara göre, Umman'daki ilk (dolaylı) görüşmeler beklendiği gibi gitti ve her iki taraf da toplantıyı "yapıcı" olarak nitelendirdi. ABD'nin Orta Doğu temsilcisi Steve Witkoff ve İran Dışişleri Bakanı Abbas Araghchi'nin yaklaşık 45 dakika süren görüşmeleri ilerleme kaydedildiğinin bir başka işareti olarak değerlendiriliyor.
Trump bu müzakereleri, JCPOA'nın "ABD'nin bugüne kadar girdiği en kötü ve tek taraflı anlaşmalardan biri olduğu" ve İran'ın füze programını ele almakta başarısız olurken rejime "terörist vekilleri" için finansman sağladığı yönündeki uzun süredir devam eden şikayetini ele almak için kullanabilir.
Ancak her iki taraf da JCPOA'nın Ekim ayında sona ereceğinin ve Birleşmiş Milletler'in gelecekteki müzakereleri zorlaştıracak (hatta sonlandıracak) 'geri tepen yaptırımlar' uygulama ihtimalinin farkında.
JCPOA yaklaşık 20 ay süren detaylı ve yoğun müzakereler sonucunda ortaya çıkmıştır ve kısaltılmış zaman çizelgesi Trump yönetiminin tüm paydaşlarla bir tür 'büyük pazarlık' peşinde koşmasına karşı çıkmaktadır. Anlaşmayı güçlendirmeye yönelik bu aciliyet, 'E3' (İngiltere, Fransa ve Almanya) olarak adlandırılan grubun haziran sonuna kadar geri adım mekanizmasını tetikleyebilecek olmasına rağmen Avrupa'nın neden görüşmelerden uzak tutulduğunu açıklayabilir.
Bunun yerine, mevcut koşullar 2015 İran nükleer anlaşmasının bir çerçeve olarak kullanılmasını ve çok ihtiyaç duyulan bazı değişikliklerin yapılmasını savunmaktadır. Örneğin ABD, İran'ın nükleer tesislerinin daha sağlam ve sıkı bir şekilde izlenmesi, mevcut uranyum stoklarının uygun bir şekilde elden çıkarılmasının belirlenmesi ve uranyum zenginleştirme sınırlamalarını aşamalı olarak kaldıran ve Tahran'ın gelecekte nükleer silah peşinde koşmasına izin veren sözde 'gün batımı maddesinin' kaldırılması konusunda ısrarcı olmalıdır.
Yaptırımların hafifletilmesine ek olarak Trump yönetimi, İran'ın Washington'un nükleer anlaşmaya olan bağlılığına ilişkin endişelerini gidermek için nihai bir anlaşmayı ABD Senatosu'nun onayına sunmayı teklif edebilir.
JCPOA 2.0, 'daha büyük, daha iyi bir anlaşma' isteyen İran şahinlerini ve eleştirmenlerini tatmin etmese de bunun alternatifi İran'ın nükleer tesislerini yok etmek için askeri güç kullanmaktır ki bu da gerilimi daha da tırmandıracak ve ABD'nin Orta Doğu'da yeni bir büyük savaşa girmesi riskini doğuracaktır.
Bunun yerine İran'la bir nükleer anlaşmaya varılması Trump'ın diplomatik güvenilirliğini arttıracak ve ilk döneminin önemli dış politika başarılarından biri olan İbrahim Anlaşması'nın genişletilmesi gibi ABD'nin bölgedeki diğer çıkarlarının takip edilmesi için ivme sağlayacaktır.
Riskler yüksek, ancak potansiyel ödül büyük.
Kaynak: 19fortyfive
Jim Cook, ABD Deniz Harp Okulu'nda Ulusal Güvenlik İşleri Profesörüdür.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.