ULTRA-ORTODOKS FANATİKLERİN AMACI ORDUYU ELE GEÇİRMEK!

System.Web.UI.WebControls.Label / ULTRA-ORTODOKS FANATİKLERİN AMACI ORDUYU ELE GEÇİRMEK! / ULTRA-ORTODOKS FANATİKLERİN AMACI ORDUYU ELE GEÇİRMEK! / hamaset.com.tr

21 Mart 2024 Perşembe

259 Görüntüleme

MERCEK
Hazırlayan:Haber Merkezi |

İsrail'in "Ultra-Ortodoks" fanatikleri uzun zamandır, laik Siyonizm'in kalesi olan orduya istikrarlı bir şekilde sızıyor, bu sadece Yahudi devletinin övülen ordusunu değil toplumun kendisini de kontrol altına almak için "Mesih" inancına sahip aşırı milliyetçilerle, liberaller arasındaki büyüyen cepheleşmeyi de yansıtıyor

ULTRA-ORTODOKS FANATİKLERİN AMACI ORDUYU ELE GEÇİRMEK! / hamaset.com.tr

*Yazar: Ed Blanche                                Çeviri: İsmail Kaya

İri yapılı ordu albayı otomatik silahının dipçiğiyle, Ürdün Vadisindeki otoyol üzerinde, işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Erika şehri yakınlarında Filistin yanlısı genç Danimarkalı protestocunun yüzüne sert bir şekilde vurdu. Birkaçı subay olan İsrail askerleri, İsrail ordusunun Ürdün vadisi tugayının yardımcı komutanı Yarbay Shalom Eisner’in, 45 yıllık İsrail işğalini protesto eden diğer bisikletli barış eylemcilerine karşı koyuşunu seyrederken, suratına darbe alan protestocu yere yığıldı.

Eisner'in iki saatlik hararetli bir tartışmanın ardından silahsız protestoculara şiddetle saldırması birkaç video kamera tarafından kaydedildi ve uluslararası bir tepki oluşmasına sebep oldu. Bu hengâme, sadece Ortadoğu'da demokrasiye sahip tek ülke olmasıyla övünen bir devlet tarafından yapılan acımasız işgalin doğruluğuyla alakalı değildi, aynı zamanda kaygı verici bir hadiseyle ilgiliydi. Geleneksel bir şekilde laik olan ordu içerisinde ve doğrusu bu bölünmelerin giderek derinleştigi İsrail toplumunun kendisinde, aşırı milliyetçi dindar Yahudilerin hızlı bir şekilde büyüyen etkisiylede ilgiliydi.

Bu aşırı derecede motive edilmiş dindar fanatikler, Filistinlilerin çoğu ve Laik İsraillilerin büyük çoğunluğu için, Lübnan'daki Hizbullah'ın “Allah'ın Ordusu” ve İsraillilerin ölümcül bir tehlike olarak gördüğü diğer radikal islami organizasyonların aynadaki yansımasıdır. Birçok İsrailli liberal için, Eisner'in eylemi 1948 yılında devletin kurulmasını sağlayan siyonist prensiplere meydan okuyarak dini fanatizmin çirkin yüzünü temsil ediyor ve Batı Şeria'nın bağnaz yerleşimcileri içinden çıkan dindar fanatiklerin, “Silahlardan Arınma’’ fikrinin ve laik ideallerin koruyucusu olarak uzun süredir övülmüş olan orduyu yozlaştırmasından korkuluyor. Bu ifratçı insanlar, Arapların yaşadığı Doğu Kudüs ve Batı Şeria'daki 450,000 yerleşimcinin çoğunluğunu oluşturuyor ve Filistinlilerle,1967 savaşında Ürdün'den gasp ettikleri Batı Şeria'yı teslim etmek anlamına gelecek olan herhangi bir barış antlaşmasını engellemek için var güçleriyle savaşıyorlar.

Siyasal Mesih inancı

Eisner yerleşimciler ve onların muhafazakâr destekçileri arasında ikonik statüye ulaştı, bu şaşırtıcı değildi, çünkü kendisi kudretli yerleşimciler hareketinin ruhani lideri haham Tzvi Yehuda Kook’un eski ögrencisi’i ve taraftarı olan merhum haham Benny Eisner'in oğluydu. O aynı zamanda İsrail Savunma Kuvvetlerinde (IDF) sürekli bir şekilde orta düzeyde komuta pozisyonunu ele geçiren dindar genç subay kadrosunun bir üyesiydi ve er geç ordu liderliğinde kıdemli bir makama sahip olacagına inanmış gözüküyordu.  Bu durum, 70 yıldır az ya da çok sürekli savaş, isyan ve terörizmle sarsılan Ortadoğu için tehlikelerle dolu bir senaryoydu.

Otoyoldaki hadisenin video görüntülerinin dünyanın heryerinde yayınlanmasının ardından İsrail'in sürekli eleştirilen ordusuna karşı kamuoyu öfkesi kabardı. Süratli bir şekilde hakkında soruşturma başlatılan Eisner'in görevi soruşturma boyunca askıya alındı ve Ürdün vadisi tugayındaki görevine de son verildi. Ordudaki kariyeri paramparça olmuş gibi gözüküyordu. Fakat onun görevden alınmasına İsrail'in muhafazakâr kanadı itiraz etti. Genelkurmay Başkanı Korgeneral Benny Gantz, Eisner'in görevini devam ettirmesi gerektiğine hükmetti ve onu Necef çölündeki Tze'elim taktik egitim merkezinin yardımcı komutanı olarak atadı.

Eisner'in genç askerler üzerindeki etkisi göz önünde bulundurulduğunda, bu gerici bir adım gibi gözüküyordu. Fakat bu durum, hükümet içerisinde ve ordunun kendi içerisinde bile yaygın hoşnutsuzluğun altını çiziyordu. İsrailli eleştirmen Carlo Stenger'in ‘siyasal mesih inancı’ olarak adlandırdığı bu inancı kontrol altına almak için girişilecek herhangi bir adım, ülkeyi bölünmeye kadar götürebilirdi.

Stenger,“Problem, bu ulusal-dini mesih inancı sorun çıkarmadan gitmeyecek.’’ diyor. Asıl soru, İsrail vatandaşlarının 40 yıldır sürdürülen, kendi ülkemizde gerçekçi, özgür insanlar olmamızı imha etmekle tehdit eden mesihsel politikaların farkına varması için ne bedel ödemek zorunda kalacağı? ‘‘Mesihsel politikalar zaten İsrail'e çok büyük zararlar verdi ve etkisi şu anda doruk noktaya ulaşıyor. Hâkim anşayışa sahip politikacılar bile çogu zaman anti demokratik yönetmeliklere katılıyor ve çirkin ırkçılık dalgası ülkeye yayılıyor.” diye açıklamalarda bulundu.

Dindar Komiserler

Ordunun apokaliptik görüşe sahip katı dindar fanatik azınlık tarafından ele geçirilme hadisesi ve Tanrı’nın Yahudilere, Yahudiye ve Samiriye (Judea and Samaria)'yi verdiği inancı, Batı Şeria’nın Kitab-ı Mukaddes’e ait ismi, bir süredir devam etmekte.

Fakat son yıllarda bazı dönemlerde, Hesder Yesiva (ordudaki askerlere öğretilen Yahudi şeriat programı) öğrencilerini kullanarak kısa dönem içerisinde çok yoğun ve planlı bir şekilde orduya sızmaları büyük bir ivme kazandı. Bu durum askerlerin sonunda -komutanlarına mı yoksa Hahamlarına mı? İtaat edeceği konusundaki endişeleri arttırdı.

Mabetler Devlete karşı hadisesi 2008 yılında başlatılan İsrail'in Hamas'ın kontrolündeki Gazze'yi 22 gün işgal ettiği dökme kurşun operasyonu sırasında rafa kaldırıldı ve son zamanlarda Filistinlilere karşı yerleşimci şiddetindeki keskin artış günden güne büyüyor. Yerleşimciler, Amerika’nın baskısı altında, barış antlaşmasının bir parçası olarak İsrail'in Batı Şeria'dan vazgeçmesinden korkuyorlar. 2008 yılında, ordu Hahamları askerlere, çatışmaların fundamentalist(!) Hamas'a karşı dünyadaki Yahudiler adına sürdürülmesi gerektiğini söyleyen kitapçıklar dağıttılar.

İsrailli bir insan hakları örgütü, Yesh Din, tahrik edici kitapçıkların ‘‘Filistinlilere karşı ırkçılıgın körüklenmesi’’ ve askerlere uluslararası hukuku çignemeleri için cesaret veren pasajlar içerdiğini söyledi. Kitapçık, ortodoks Yahudilerin, tanrı tarafından kendilerine doğum hakkı olarak verildiğine inandıkları işğal altındaki Batı Şeria'yıda içine alan Büyük İsrail'in kuruluşu olarak adlandırıldı.

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Birleşmiş Milletler ve İnsan Hakları örgütleri tarafından, Filistinliler'in sayımına göre çogunluğunu sivillerin oluşturdugu 1400 insanın ölümüne yol açan Gazze savaşı sırasında savaş şuçu işlediği iddia edilerek yoğun bir kınanma ve tahkikata ugradı.

Kitapçık askerlere: ’Zalim(!) bir düşmana karşı merhamet gösterdiğinizde, halis ve dürüst askerlere karşı zalim olursunuz, bu korkunç derecede ahlaksızlıktır. Bunlar lunaparktaki oyunlar değildir. Bu katillere karşı yapılan bir savaşıdır.’’ tavsiyesinde bulunuyor. Takip eden aylarda, İsrailli liberallerin içindeki endişeleri arttıran, ordu içerisindeki fanatiklerin büyüyen etkisini gösteren olaylar meydana çıktı. Aşırı sağcı birçok kıdemli subay, rahatsızlık verecek miktarda güç topluyordu.

Batı şeria'daki İsrail'in illegal yerleşim yeri Ariel'de bulunan Ariel Üniversitesi samiri merkezinde iletişim becerisi ögretmenliği yapan Rafi Mann,’’Ordu içirisinde olanların ne anlama geldiğini biliyorum ve olanlar çok endişe verici’’, bu gidişle, tıpkı Sovyetlerin, kendi subaylarının yanında siyasi komiserlere sahip olduğu gibi, bizde her askeri birime bağlı bir hahama sahip olabiliriz.’’diyerek hayıflandı.

Korkutucu İstatikler

Haziran 2011'de ordunun dost tavırlı personel direktörü Tüm general Avi Zamir, Genel kurmay başkanı Ganzt'a sunduğu raporda: İsrail savunma kuvvetlerinin büyüyen dinsel radikalleşmeyle karşı karşıya olduğunu ve komutanların laik askerlerle dindar askerler arasındaki anlaşmazlığı çözmek için isteksiz davrandığını, çünkü bu cepheleşmenin, yıllardır göçmenlerin yerleşmesinde ve İsrail toplumunun şekillenmesinde hayati rol oynayan ’Halkın Ordusu’nun değerlerini yıkıma ugratmasından korktuklarını belirtti.

Zamir, 1994 yılı ortasında İsrail Osla anlaşmasını Filistinlilerle imzaladığında, İsrail'in er ya da geç Batı Şeria'dan ve Gazze şeridinden geri çekilmesinin o zaman çok açık bir şekilde bunun habercisi olarak gözüktüğünü ve 2009'da dindar okullardan, saldırı birliklerine katılıp binbaşı olarak hizmet edenlerin oranının %6.9'dan %20'lere yükseldiğini, aynı zamanda bu birliklerdeki şehirlerde yetişmiş subayların oranının %50'lerden %30'lara düştüğünü kaydetti.

İsrail'in en çok okunan gazetesi Yedioth Ahronoth'un ordu muhabirleri şefi Alex Fishman, Gazze operasyonundan önce bile, muharebe birlikleri tugayındaki dindar askerlerin büyüyen sayılarının israil savunma kuvvetleri kurmay heyetini panige sevkettigini bildirdi. "Ultra-Ortodoks Yahudiler"; İsrail'in 7,2 milyon olan nüfuzunun %10'unu ihtiva ediyor, fakat muharebe birlikleri eğitim programındaki ögrencilerin %30'unu onlar oluşturuyorlar.

Şimdi bazı ordu birlikleri tamamen, birçoğu Batı Şeria yerleşim bölgesinden gelen dindar askerlerden oluşuyor. Jerusalem post gazetesi, kısa süre önce hava kuvvetlerindeki dindar yahudilerinin %60'ının ordunun subayları okuluna katılmayı talep ettiğini bildirdi. 

Sivil savaş

Haziran 1995’te eski baş Haham Avraham Shapira'nın başkanlığını yaptıgı hahamlar birliginin 1500 etkili üyesi emsali görülmemiş bir kararname yayınladı. Bu kararname Torah (Yahudi din eğitimi yapısı)'a uygun olarak Yahudilerin Batı Şeria'dan çekilmesi yasaklandı. Hatta askerlerin, Filistinlilerle bir barış antlaşması yapılmasına bağlı olarak, Yahudi yerleşim yerlerini yerlebir edecek ve askeri üstleri boşaltacak hiçbir emre uymamaları emredildi.

Bu karar, laik yahudiler içinde ve hatta sağ egilimli bazı ordu komutanları arasında bile kargaşaya sebep oldu. O zaman Cumhurbaşkanı olan Ezer Weizman,1948-49 savaşlarının kahramanı ve eski hava kuvvetleri komutanı ‘Korkuyorum ki, bu dini karar ülkede bir anlaşmazlığa neden olup sivil savaşa yol açacak.’diyerek uyarılarda bulundu.

New York'un haftalık Yahudi gazetesi Forward'ın yazı işleri müdürü Amerikalı Yahudi yazar, J.J.Goldberg'e göre dindar askerler, 1970'lerde orduda gruplar halinde ortaya çıkmaya başladı. Yakın zaman önce yazdığı bir yazıda: “Bağlılıklarından ve savaşma cesaretlerinden etkilendim, gereginden fazla sayıda seçkin saldırı birliklerine kayıt yaptırıyorlardı. Birçok gözlemci bunun, yerleşim yeri hareketinin liderleri olan ortodoks cemaatinin yeni görev duygusundan kaynaklandığını söyledi.”

Darbe

1995'e geri bakıldıgında, Yahudi katliamından kurtulan ve İsrail'in dindar fanatiklerinin şiddetli muhalifi olan rahmetli İsrael Shahak “mesihsel eğilimli” aşırı sağcıların kendi genç taraftarlarını, nasıl sistematik bir şekilde özellikle ordunun en üst kademelerine asker yetiştiren subaylar teşkilatına ve seçkin saldırı birliklerine sızdırdığını beyan etti. Bu seçkin İsrailli eleştirmen ‘Mesihsel inanç eğiliminde olan ulusal dindarların şimdi silahlı kuvvetler içerisindeki gücünü arttırdığını ve oldukça açık bir şekilde yahudi dini kanunlarına dayanan bir rejim için hazırlandıklarını’ gözlemledi.

‘‘Bana göre, “Mesihsel eğilimde olan hahamların amacı darbeye hazırlanmak ve bu amaçla, her birlikte insan gücüne ihtiyaçları olduğundan, seçilmiş özel birliklerde kendilerine bağlı bir çoğunluk oluşturmayı deniyorlar.’’ diye açık açık ifade etti.   ‘’Batı şeria’daki bütün ordu sisteminin yeshivot olması ve askerlik öncesi dindar kolejlerin varlığı, devlet tarafından finanse edilmesi, bu düşünceyi destekleyebilir...Askerlik öncesi kolejler öğrencileri üzerinde muazzam bir psikolojik baskı uygulamalarıyla tanınır, eğittikleri öğrenciler kendilerini din için kurban etmeye hazırdır. ‘’Onlara şöyle açıklıyorlar, laik devlet ve ordu direniş gücü olmadan mutlaka parçalanma durumunda ve bu nedenle düşmana ödün vererek zayıf anlaşmalar yapıyorlar. Rejimi dini temeller üzerine tekrar inşa etmelileri bir zorunluluk.’’

Kutsal Savaş

Ekim 2008'de, muhafazakâr yerleşimci harekete karşı sözünü esirgemeyen İsrail'in liberal gazetesi Haretz, Ordu Hahambaşı'nın, sıkı ortodoks fanatiği Tuğgeneral Ronski'nin emri altında daha önce ordunun eğitim teşkilatı tarafından yerine getirilen ordunun saldırı birliklerine yönelik eğitim aktivitelerini genişlettiğini bildirdi. Bir subay, ‘’Birçok hadisede, dinsel beyin yıkama ve aynı zamanda dolaylı olarak siyasal beyin yıkaması yapıldığını’’ gözlemledi.

Knesset üyesi, laik Meretz partisinden merkezci Avshalom Vilan, ordu içerisindeki Hahamları dizginlemek için sert önlemler alınmasını talep ediyor. 30 yıl önce şimdi Başbakan olan Binyamin Netanyahu ile birlikte ordunun seçkin Sayeret Matkal komando birliginde hizmet eden Vilan, “Ordu Hahambaşının uzun süre önce sınırları aştığını ve İsrail savunma kuvvetlerinin aktivitelerini zorunlu olarak mücadele etmekten kutsal bir savaşa çevirdiğini’’ Haaretz'e açıkladı. ‘’Eğer Genelkurmay Başkanı, onun ordu hahambaşıyla tartışmasına bakılmaksızın kesin sınırları çizmezse, çok hızlı bir şekilde taburlar dolusu yahudi fundamentalizmiyle karşı karşıya kalacak.’’ dedi.

Yerleşim Yeri Çocukları   

İsrail toplumunun 1948'de devleti kuran önderlerinden farklı olarak, gelişmesi ve daha materyalist olması nedeniyle, şimdi gençlerin birçoğu zorunlu askerlik görevinden kaçınmanın yollarını arıyor. Büyük bir bölümünde bunun sebebi, Filistin topraklarının işgalinin ahlaki olarak kabul edilmemesi ve muhalif olanların acımasızca ezilmesiydi. Ordunun bu şekilde reddedilmesi, birçok ırk ve ulusun kaynaştıgı İsrail toplumunda sadece dindar fanatiklere daha fazla alan açtı. İsrail silahlı kuvvetleri hakkında birkaç kitap yazan siyaset sosyologu Yigal Levi, dindar Yahudilerin yükselen gücü- gösteriyor ki hiçbir koalisyon hükümeti artık dindar partiler olmadan kurulamaz- İsrail toplumunun değişen yapısını yansıtıyor.

1940 ve 1950'lerde Ordu, özellikle de subaylar teşkilatının büyük bölümü sol eğilimli Kibbutz hareketi ve devleti kuran laik önderlerin diğer unsurlarından oluşuyordu.‘’Onların ordudan yavaş yavaş çekilmeleriyle oluşan boşluğun dindar gençler ve yerleşim yerinin çocukları tarafından doldurulduğunu, bu gençlerin şimdi ordunun birçok şubesine hâkim olduğu’’ Levy tarafından gözlemlendi. Levy, ‘’Tehlikeli miktardaki dindar askerlerin, askeri kuvvetlerin nasıl ve hangi amaçla savaş alanında görevlendirilmesini orduyla müzakere etmeyi denediklerini söyleyerek amacımıza ulaşmış oluyoruz.’’ dedi.

Tercüme Kaynak: TheMiddleEast

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazarlara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset ’in editoryal politikasını yansıtmayabilir.

 



DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.