Yazar: Michael Evans
Çeviri: M. Hulusi Cengiz
Başkan Biden ve Donald Trump arasındaki ilk televizyon tartışması tek bir şeye odaklanmış görünüyordu: Biden, batı ittifakına dört yıllık bir dönem daha liderlik etmek için güvenilecek adam mı? Yoksa Trump'ın ima ettiği gibi, o kadar zayıf ve kırılgan ki, dünyadaki düşman liderlerin hiçbiri ondan korkmak bir yana, ona saygı bile duymuyor mu?
Amerika'nın müttefikleri için Biden'ın sönük performansı kayda değer bir endişeye neden olacaktır
Görünüşe göre korku, eski başkanın en büyük kozu. Münazarada Biden'a ve seçmenlere söylediği gibi, kendisi başkan olsaydı Vladimir Putin Ukrayna'yı işgal etmeye asla cesaret edemezdi. Beyaz Saray'da olsaydı Hamas da geçen yıl 7 Ekim'de İsrail'e karşı vahşet gerçekleştirmezdi.
İddiası kanıtlanamaz olsa da Trump'ın en sevdiği mantralarından biri haline geldi ve Biden'ın tökezlediği, bocaladığı ve siyasi rakibinin dış politika övünmeleriyle rekabet etmekte zorlandığı bir tartışmada, insanların zihninde bıraktığı izlenim tartışılmaz görünüyordu: Trump işleri halleden sert bir lider.
Gerçekte ise pek çok gri alan var. Yeterli açıklık ya da sağlamlıkla ifade etmemiş olsa da, Biden'ın görevdeki en büyük başarısı, Ukrayna'nın Rusya'ya karşı mücadelesinde Batı'nın omurgasını sağlamak için 50 ülkeyi bir ittifaka dahil etmek oldu.
ABD, Biden'ın gözetiminde, Şubat 2022'deki Rus işgalinden bu yana Ukrayna'ya 175 milyar dolar askeri yardımda bulundu ve Beyaz Saray'da ikinci bir dönem daha kazanırsa, Kiev'i tatmin edecek şekilde savaşı sona erdirmek için gereken süre boyunca Ukraynalıları destekleme sözü verdi.
Biden bunu Putin'in Ukrayna'da kazanmasını ve Polonya gibi bölgenin başka yerlerinde toprak ele geçirmesini önlemek için asil ve gerekli bir çaba olarak tanımlasa da, Beyaz Saray'a aday olan rakibi daha ilk günden Ukrayna'daki savaşı sona erdirme sözü vermişken- ve bunu münazarada da tekrarlamışken - şüpheci seçmenleri bunun tek yol olduğuna ikna etmek zorunda.
Trump bunu nasıl başaracağını açıklamadı ama açıklamak zorunda da değildi çünkü önerdiği şey muhtemelen çalışkan ve düşük gelirli bir Amerikalı seçmene, çok uzaklardaki bir ülkede vergi mükelleflerine milyarlarca dolara mal olan sonsuza kadar sürecek bir savaştan çok daha cazip geliyor.
Trump'ın Gazze'deki savaşı sona erdirmek için kolay bir cevabı yoktu, ancak en azından Biden ile ortak bir zemini paylaşıyor gibi görünüyorlardı: her ikisi de İsrail'i her zaman desteklemeye yemin ettiler, ancak Trump İsrail ordusunun Hamas'ı ne pahasına olursa olsun yok etmesini istediğini söylerken, Biden bu amaca ulaşmak için kullanılan yöntemler konusunda giderek daha fazla endişe duymaya başladı.
Amerika'nın müttefikleri için Biden'ın sönük performansı kayda değer bir endişeye neden olacaktır. Yeni bir Trump başkanlığını endişe ve korku karışımı bir duyguyla bekliyor olacaklar. Anlaşılması kolay bir adam değildi ve karşılaştığı liderlerin çoğunu küçümsediği izlenimini verdi.
Öte yandan Biden, dinlemeye istekli bir başkan olarak görülüyor. İttifak içindeki hiç kimse Biden'dan korkmuyor. Pek çok kişi Trump'tan ve onun temsil ettiği şeylerden korkuyor.
Biden Trump'ı NATO'yu yok etmeyi planlamakla suçladı. İzleyicilere Trump'ın Rusya'yı savunma taahhütlerini yerine getirmeyen NATO üyelerine 'ne isterlerse yapmaya' davet ettiği zaman söylediği lafı hatırlattı. Aslında NATO müttefiklerinin yüzde 70'inden fazlası şu anda GSYH'lerinin yüzde 2,5'ini savunma için harcama yolunda ilerliyor.
Trump NATO'yu destekleme konusunda herhangi bir taahhütte bulunmadı. İttifak önümüzdeki ay Washington'da 75. yıldönümü zirvesini düzenlerken, müttefik liderler bunun Biden'ın veda konuşması olup olmayacağını merak edecekler.
Tartışma boyunca dış politika konusunda yaşanan çatışmalar ne Biden ne de Trump açısından yeni bir şey ortaya koymadı, ancak Trump'ın son derece şüpheli iddialarda bulunduğu zamanlarda bile sunumdaki zıtlık o kadar belirgindi ki, Biden'ın ittifakın güçlü ve güvenilir bir lideri olduğu yönündeki ısrarını zayıflattı.
Amerikalı seçmenlerin zihninde bırakacağı kalıcı izlenim budur ve bu nedenle normalde ortalama bir insanın öncelik listesinde çok daha alt sıralarda yer alan dış politika, 5 Kasım'daki seçimde kararlarını verirken bir fark yaratabilir.
Kaynak: spectator.co.uk
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.