Yazar: Alec Soltes
Çeviri: M. Hulusi Cengiz
Yaklaşık 12 milyon insanın yerinden edildiği ve ülkenin, dünyanın en kötü insani krizlerinden birini yaşadığı bu dönemde, görüşmelerin başarısız olması, durumun vahametini daha da artırdı.
Arka Plan:
Afrika'nın en büyük ikinci ülkesi olan Sudan, 1,86 milyon kilometrekarelik yüzölçümü ile geniş bir coğrafi alana yayılmıştır. 46 milyonluk nüfusunun 30 milyonu Sudanlı Araplardan oluşurken, geri kalan 16 milyon ise çeşitli etnik azınlıklardan meydana gelmektedir. Sudan, doğuda Kızıldeniz, kuzeyde Libya ve Mısır, batıda Çad, güneyde Güney Sudan, güneydoğuda Etiyopya ve Eritre gibi ülkelerle komşudur.
Sudan'ın nüfusu, başkent Hartum ve çevresinde yoğunlaşmıştır. Mavi ve Beyaz Nil nehirlerinin birleştiği bu bölge, ülkenin ikinci büyük şehri olan Nyala'ya kadar uzanan verimli tarım arazileriyle dikkat çeker. Her ne kadar ülkenin yaklaşık yarısı çöl olsa da Sudan’ın verimli toprakları, onu bölgenin önde gelen tarım güçlerinden biri yapma potansiyeline sahiptir.
Sudan İç Savaşına Giden Yol:
Sudan iç savaşının iki ana aktörü Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF) ve Hızlı Destek Kuvvetleri'dir (RSF). RSF, 2003'te Darfur'da faaliyet gösteren Arap milislerinden kuruldu ve Janjaweed olarak bilinen bu gruplar, eski Cumhurbaşkanı Ömer el Beşir'in liderliğinde soykırım suçlarına karıştı. Bu, Beşir’e karşı Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından tutuklama emri çıkarılmasına yol açtı.
2018'de, hükümet karşıtı gösterilerin ardından SAF ve RSF, Beşir’i görevden alarak iktidarı ele geçirdi. Sonrasında hem askeri hem de sivil temsilcilerden oluşan bir geçiş konseyi kuruldu. Ancak, 2021'in sonlarında gerçekleşen ikinci bir darbeyle sivil başbakan Abdalla Hamdok görevden alındı ve iktidar yeniden Burhan ve RSF lideri Mohamed Hamdan Dagalo (Hemedti) tarafından ele geçirildi.
RSF'nin SAF’a entegrasyonu konusunda Burhan ve Hemedti arasında yaşanan anlaşmazlıklar, iç savaşın patlak vermesine neden oldu.
Etki:
Sudan'ın stratejik konumu, onu Orta Afrika, Doğu Afrika ve Arap dünyasının kesişim noktasında yer alan kritik bir ülke yapmaktadır. Bu konum, tarih boyunca Mısır, Birleşik Krallık gibi dış güçlerin dikkatini çekmiştir. Günümüzde ise Birleşik Arap Emirlikleri gibi yükselen güçler, Sudan'ın stratejik Kızıldeniz kıyılarına ilgi göstermektedir.
Yazı kaleme alınırken RSF, Güney Darfur’un büyük kısmını ve Sudan'ın merkezi bölgelerini kontrol etmektedir. Her iki taraf da Hartum bölgesini kontrol ederken, RSF, Hartum'un güneyinde Mavi Nil'in geniş alanlarını elinde tutmaktadır. RSF'nin başarısındaki önemli faktörlerden biri, Darfur’daki Jebel Amer madenlerinden elde edilen altın gibi hayati kaynaklar üzerindeki kontrolüdür. Bu kaynaklar, Birleşik Arap Emirlikleri gibi dış güçler tarafından da kıskanılmaktadır.
ABD'nin 2024 Ağustos’unda barış planına aracılık etme girişimi, SAF’ın görüşmelere yüz yüze katılmayı reddetmesi nedeniyle başarısızlıkla sonuçlandı. RSF, Cenevre’ye bir heyet göndermeye daha istekli görünüyordu, çünkü kontrol ettikleri bölgeler barış süreci için daha fazla değere sahipti.
Sudan cuntası başkan yardımcısı ve eski isyancı lider Malik Agar, ABD'yi barış sürecine bağlı kalmamakla suçladı ve ABD'nin Sudan'a ayak basmamasına atıfta bulundu. Amerika Birleşik Devletleri'nin, SAF'ın kontrol ettiği bölgede işlenen savaş suçlarını göz ardı ederek RSF ile görüşmelere katılma isteği, SAF tarafından hoş karşılanmadı. SAF, RSF'nin tamamen yok edilmesini barış için bir ön koşul olarak görüyor.
Yabancı güçlerin Sudan iç savaşına müdahalesi, çatışmanın uzun yıllar sürebileceğini gösteriyor. BAE'nin RSF’yi desteklediği bilinirken, Rusya ve Türkiye gibi diğer ülkelerin de çatışmaya silah sağladığına dair raporlar bulunmaktadır. Bu müdahale, çatışmanın on yıllar boyunca devam edebileceği endişesini artırıyor.
İleriye Bakış:
ABD gibi yabancı güçlerin öncelikli endişesi, Sudan’ın jeopolitik durumunun bölgedeki istikrarsızlığı artırma potansiyelidir. Sudan'ın parçalanması, özellikle Çad ve Güney Sudan gibi komşu ülkelerdeki krizleri daha da derinleştirebilir. Uluslararası toplum, Sudan’daki çatışmayı sona erdirmek için çeşitli araçlara sahiptir. ABD, silah ambargosu ve yaptırımlar gibi seçenekleri değerlendiriyor, ancak bu tür önlemlerin etkili olabilmesi için geniş kapsamlı ve titizlikle uygulanması gerekiyor.
Bir barış anlaşmasının sağlanması için, çatışmanın taraflarını destekleyen ülkeler üzerinde baskı artırılmalıdır. SAF, BAE’yi RSF’ye silah tedarik etmekle suçluyor, bu nedenle herhangi bir barış anlaşması için BAE’nin de masada olması gerekecektir. Türkiye ve Suudi Arabistan gibi bölgesel aktörlerin de sürece dahil edilmesi önemlidir. Sudan iç savaşına siyasi bir çözüm bulunacaksa, bu hem uluslararası toplumun hem de Afrika Birliği gibi bölgesel örgütlerin aktif çabalarıyla mümkün olacaktır.
Kaynak: Geopolitical Monitor
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.