Analiz: Global Times

Çeviri: M. Hulusi Cengiz

Washington,  Avrupa'yı giderek artan bir şekilde Moskova ile küresel askeri çatışmasının içine çekiyor

Soğuk Savaş tarzı potansiyel bir füze krizi yaklaşırken, Avrupa yeni bir silahlanma yarışının içine çekiliyor. ABD'yi takip ederek Rusya ile askeri çatışma girdabına mı girecek yoksa tüm tarafların güvenlik çıkarlarını karşılayacak bir savunma çerçevesi mi inşa edecek, Avrupa şimdi bir seçim yapmalı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin yaptığı açıklamada, ABD'nin Almanya'ya uzun menzilli füzeler konuşlandırması halinde Moskova'nın orta menzilli nükleer silah üretimine yeniden başlayacağı ve benzer füzeleri Batı'nın vuruş mesafesine yerleştireceği uyarısında bulundu. Bu ayın başlarında, Washington'daki NATO zirvesi sırasında ABD, 2026'dan itibaren Almanya'da uzun menzilli füzeler konuşlandırmaya başlayacağını duyurmuş ve Rus tarafının endişelenmesine yol açmıştı.

ABD ve Rusya'nın füze konuşlandırılması konusunda sert konuşmaya başlamasıyla birlikte, Putin'in uyardığı gibi Soğuk Savaş tarzı bir füze krizi yakın görünüyor. Daha önce, iki ülke arasındaki çatışmanın tırmanmasını sınırlayan önemli bir korkuluk olan 1987 Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler (INF) Anlaşması'nın varlığı, Moskova ve Washington'un Soğuk Savaş sonrası dönemde dünyayı füze krizleri korkusundan kurtarmasına izin veriyordu.

Ancak her iki tarafın da 2019'da INF Antlaşması'ndan çekilme kararı, iki ülkenin orta menzilli balistik ve seyir füzeleri konuşlandırmasının gerçeğe dönüşme olasılığını önemli ölçüde arttırdı. Dünya endişeli: ABD ve Rusya'dan "sert sözler" duymaktan, onların "sert eylemlerine" gerçekten tanık olmaya ne kadar uzağız?

Bu çerçevede en büyük potansiyel kurbanın Avrupa olmasından korkuluyor. Washington'un olası füze konuşlandırmasını yorumlayan Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov geçtiğimiz günlerde Rusya'nın bu füzeleri caydırmak için yeterli potansiyele sahip olduğunu, ancak Washington gerginlikten "kâr" sağlamaya devam ederken Avrupa'daki NATO üyelerinin sadece hedef haline geldiğini söyledi.

Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte pek çok Avrupa ülkesinde Rusya'ya duyulan güvensizlik, bu ülkeye karşı savunmanın güçlendirilmesi yönünde artan bir kamuoyu desteğine yol açıyor. Ancak Avrupa'da neredeyse ezici bir etkiye sahip olan Washington, kıtadaki bu tür çabaların kışkırtılmasında, teşvik edilmesinde ve hatta yönlendirilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Avrupa'yı giderek artan bir şekilde Moskova ile küresel askeri çatışmasının içine çekiyor.

Daha önce iki dünya savaşı yaşamış ve esas olarak ekonomik kalkınmaya odaklanmaya alışmış bir bölge olan Avrupa, şimdi askeri ve savaş hazırlıklarını yoğunlaştıran ve ABD'nin savaş makinesi NATO ile daha sıkı bütünleşen bir kıtaya dönüşüyor.

Eğer Avrupa Washington'un agresif askeri güvenlik konseptlerini ve ABD konuşlanmalarını takip ederse, bu sadece Avrupa'nın güvenlik yapısına ciddi zarar verecek ve daha büyük bir güvensizliğe yol açacaktır. ABD silahlarının Avrupa'da konuşlandırılması kıtayı kaçınılmaz olarak bir savaş alanına ve hatta Rusya'nın saldırılarının ilk hedefine dönüştürecektir. Peskov'un da belirttiği gibi sonuçta ABD kazançlı çıkarken Avrupa ülkeleri ve Rusya zarar görecektir.

ABD'nin etkisi altındaki Avrupa, Rusya ile bir çatışma girdabının içine düşüyor

Şimdiye kadar bölge, Moskova ile gelecekte nasıl bir güvenlik ilişkisi kuracağını düşünmedi ve birçok Avrupa ülkesi Rusya'yı savaş sonrası güvenlik yapılarından dışladı. Avrupa daha güvenli bir savunma mekanizması inşa etmek yerine, sadece askeri hazırlıklarla daha çatışmacı bir yapıya değil, aynı zamanda artan güvensizliğin stratejik ikilemine doğru ilerliyor.

Daha rasyonel bir Avrupa, ABD-Rusya silahlanma yarışına dahil olmaktan ve Washington'un vekili rolünü oynamaktan uzak duracaktır. Rusya ile Avrupa arasında doğrudan bir çatışma çıkması halinde Avrupa çeşitli açılardan ciddi zarar görecek, Washington ise Avrupa'nın Rusya ile uzun süreli silahlanma yarışından fayda sağlayacaktır. Bu nedenle Avrupa ülkeleri ABD'nin politikasını Avrupa'nın politikası olarak kabul etmemeli, kendi bağımsız dış politikalarını izlemelidir.

Aynı zamanda uluslararası toplum, ABD ve Rusya arasında yeni bir INF Anlaşması ve Yeni START da dahil olmak üzere stratejik istikrar ve silahların kontrolü konusunda müzakereleri teşvik etmelidir. Ne de olsa Soğuk Savaş tarzı bir füze krizi sadece Avrupa'nın değil tüm insanlığın barış ve kalkınmasını tehdit etmektedir.

Kaynak: globaltimes.cn

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.