Yazar: Durdana Najam
Çeviri: M. Hulusi Cengiz
Hasina'nın, kaosun ortasında Hindistan'a ani gidişi, umutla başlayan ancak giderek otoriterleşen görev süresinin doruk noktasını vurguladı. Daha önce 1996-2001 yılları arasında görev yaptıktan sonra 2009'dan itibaren üç dönem üst üste iktidarda kalan 76 yaşındaki lider, öğrenci protestolarının şiddetle bastırılması nedeniyle kamuoyunda artan öfke sonucunda istifa etmek zorunda kaldı. Sadece üç hafta içinde 400'den fazla kişinin ölümüne yol açan bu protestolar, on binlerce kişinin Dakka'daki konutuna doğru yürüyüşe geçmesine neden oldu.
Hasina hükümeti, görev süresi boyunca muhalefeti sistematik olarak bastırdı, muhalefet liderlerini hapse attı ve temel özgürlükleri kısıtladı. İstikrarı korumak ve ekonomik ilerlemeyi teşvik etmek adına siyasi muhalifler, gazeteciler ve hak savunucuları üzerinde ciddi bir baskı kurdu. Özellikle muhalif isimler, genellikle siyasi amaçlı olduğu düşünülen suçlamalarla hapsedildi.
İnsan hakları gruplarının sık sık eleştirilerine rağmen Hindistan hükümeti, demokratik ilkeler yerine stratejik ittifaklara öncelik vererek dikkat çekici bir şekilde sessiz kaldı. Hindistan, Bangladeş'i güçlü bir liderin yönetiminde gelişen bir ulus olarak resmeden ve Bangladeş ile Pakistan arasında bir bölünmeyi teşvik etmek için aktif olarak propaganda edilen bir anlatıyı kolaylaştırdı.
Bu anlatının kökleri, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilimlerde derin tarihi temellere dayanır ve Bangladeş'in siyasi manzarasını sıkça etkiledi. Hindistan, diplomatik ve medya kanalları aracılığıyla Bangladeş'i laiklik ve kalkınma modeli olarak konumlandırmaya ve Pakistan ile keskin bir tezat oluşturmaya çalıştı. Bu tasvir, Hindistan'ın bölgesel stratejik çıkarlarına hizmet ederken, Hasina'nın giderek otoriterleşen rejimine verdiği desteği de meşrulaştırdı.
Hasina'nın yönetimi altında Awami Ligi, Hindistan'ın Bağımsızlık Günü olan 15 Ağustos'u Bangladeş'te resmi tatil olarak tanıdı; bu hareket, birçok kişi tarafından Bangladeş'in kendi tarihsel anlatısını ve egemenliğini zayıflattığı düşünülen bir adım olarak görüldü. Bu tür kararlar, Awami Ligi'nin popülaritesinin artmasına da katkıda bulundu.
Hindistan, uzun süredir BNP'nin açık bir seçim kazanması halinde bölgeyi istikrarsızlaştırabileceğini savunuyordu.
Bu bakış açısı, BNP'nin tarihsel olarak Hindistan'ın Bangladeş'i aşırıcılık için bir üs olarak kullanabileceğinden korktuğu İslamcı gruplara daha uyumlu olduğu inancına dayanıyordu. Hindistan, on yıllar boyunca bölünmüş bir Güney Asya'yı korumak için İslamcı terörizm söylemini stratejik olarak kullandı.
Bu söylem, Hindistan'ın iç güvenlik politikalarını meşrulaştırmasına ve bölgesel istikrar sağlayıcı rolünü pekiştirerek küçük komşularını Pakistan ya da Çin gibi rakiplerle ilişki kurmaktan caydırmasına yardımcı oldu. Ancak bu yaklaşım, Güney Asya ülkeleri arasında güvensizlik ortamının oluşmasına da katkıda bulundu.
Bu anlatının çözülmesi, Hindistan demokrasisinin sınırlarını da ortaya koymaktadır. Hindistan, kendisini sık sık dünyanın en büyük demokrasisi olarak konumlandırırken, Güney Asya'daki dış politikasına demokratik değerlerin seçici bir şekilde desteklenmesi damgasını vurdu.
Hasina gibi jeopolitik çıkarlarına uygun otoriter rejimlere verdiği destek, Hindistan'ın demokratik ahlakının bütünlüğü konusunda soru işaretleri yaratmaktadır. Bu yaklaşım, sadece komşularını yabancılaştırmakla kalmamış, aynı zamanda küresel sahnedeki ahlaki otoritesini de zayıflatmıştır.
Sonuç olarak, Hindistan'ın İslamcı terörizm tehdit söylemi, jeopolitik satranç oyununda Bangladeş'i kilit bir taş olarak kullanarak nüfuzunu pekiştirmeyi ve Güney Asya'yı parçalı tutmayı amaçlıyordu.
Ancak Hasina'nın ani gidişi, sadece bu anlatının sınırlarını ortaya koymakla kalmadı, aynı zamanda Hindistan'ın bölgesel hakimiyeti için de önemli bir gerilemeye işaret etti. Bu anlatının duvarları yıkıldıkça, Hindistan yaklaşımının sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalacak ve Bangladeş, siyasi manzarasını yeniden tanımlamak için kritik bir anla karşı karşıya kalacak.
Bu değişim, Güney Asya'da daha geniş bir yeniden yapılanmayı yansıtmakta ve daha dengeli, iş birliğine dayalı bir bölgesel stratejiye duyulan ihtiyacın altını çizmektedir.
Kaynak: The Express Tribune
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.