Yazan: Konstantinos Bogdanos
Çeviri: M. Hulusi Cengiz
Donald Trump'ın geri dönmesiyle ABD yeni bir gümrük vergisi turuna başlıyor ve bu kez Avrupa kesin bir şekilde hedefte.
Elbette, kendi ahlaki üstünlüğüne her zaman inanmış olan AB elitleri ellerini ovuşturacak, sert ifadeler içeren açıklamalar yayınlayacak ve yapılandırılmış küresel ilişkilerin “kurallara dayalı düzeninin” saldırı altında olduğu konusunda ısrar edeceklerdir. Ancak dürüst olalım: ticaret söz konusu olduğunda Brüksel kağıttan bir kaplan.
Trump sert oynuyor, Avrupa ise rol yapıyor.
Yeni Başkan, Amerika'nın artık ABD'li işçileri dezavantajlı duruma düşürecek düzenlemelere müsamaha göstermeyeceğini açıkça ortaya koydu. İlk döneminde ticaret anlaşmalarının acımasızca yeniden müzakere edilmesine ve Çin'e uygulanan ve Avrupalı liderlerin mırıldanmasına neden olan gümrük vergilerine tanık oldu. Şimdi, ikinci rauntta, Washington bir kez daha araçlarını keskinleştiriyor.
Ancak garip bir şekilde AB, ABD'nin kendi ekonomisine öncelik vereceğini beklemiyor gibiydi. Brüksel, Washington'un esas olarak Pekin'e odaklanacağı fikrine güvenerek bir erteleme ummuştu. Ancak gerçek şu ki Avrupa'nın şişirilmiş, korumacı ekonomik modeli de en az Çin'in devlet kapitalist sistemi kadar hedefte.
Brüksel'de hala hayal gören birileri varsa, Trump'ın diğer ticaret ortaklarına nasıl davrandığına bir baksınlar. Bir zamanlar Amerika Birleşik Devletleri-Meksika-Kanada Anlaşması (USMCA) altında yer alan Kanada ve Meksika yeni bir gümrük vergisi yağmuruyla karşı karşıya: çelik ve alüminyum ithalatına yüzde 25 ve otomobil parçaları ve tarım ürünlerine daha fazla vergi tehdidi. Mesaj çok açık. Amerika'nın arka bahçesi Amerika'nın kurallarına göre oynamalıdır.
Bu arada Çin, Washington'un başlıca hedefi olmaya devam ediyor. Trump'ın son ticaret saldırısı, Çin elektronik, yarı iletken ve tüketim mallarına yüzde 10'luk yeni bir gümrük vergisi getirerek Pekin üzerindeki haksız sübvansiyonları kesme ve fikri mülkiyet hırsızlığını engelleme baskısını arttırdı. Zaten salgın sonrası durgunluk ve sermaye kaçışıyla boğuşan Çin ekonomisi şimdi daha da büyük bir türbülansla karşı karşıya.
Ve şimdi sıra Avrupa'da. Washington nasıl baskı uygulayacağını çok iyi biliyor; Avrupa'nın otomobil ihracatını, tarım sübvansiyonlarını ve yeşil endüstri yardımlarını can alıcı yerlerinden vuruyor. Mantık basit: Kanada, Meksika ve hatta Çin bile Trump'ın ticari taleplerini kabul etmek zorunda kalıyorsa, Avrupa neden farklı olsun?
En çok da Berlin'in tedirgin olması gerekiyor.
Almanya'nın halihazırda kendi yarattığı bir halsizlikten (her şeyden önce sanayiden nefret eden insanlar tarafından tasarlanan bir enerji politikası) etkilenen sanayi tabanı, ABD gümrük vergilerinden büyük bir darbe almaya hazırlanıyor. Washington nereye saldıracağını çok iyi biliyor: Avrupa ekonomisinin bel kemiği olan Alman otomobil üreticileri.
Trump'ın argümanı basit. Eğer Almanya, Kafkaesk düzenlemelerle Amerikan tarım ürünlerini dışarıda bırakırken ABD'yi otomobillerle doldurmak istiyorsa, o zaman oyun alanını eşitlemenin zamanı gelmiştir. Avrupa otomobillerine yönelik yeni bir gümrük vergisi turu, zaten resesyonun eşiğinde olan kıtanın en büyük ekonomisinde şok dalgaları yaratabilir.
Ancak Berlin ya da Brüksel'in tutarlı bir stratejiye benzer bir tepki vermesi büyük bir sürpriz olur. Bunun yerine, büyük olasılıkla her zamanki öfke, boş tehditler ve nihayetinde teslimiyet döngüsünü yaşayacağız. AB'nin ticaret yetkilileri Washington'a uçacak, “diyalog” için yalvaracak ve anlamlı hiçbir şey söylemeden geri dönecekler.
Buradaki asıl trajedi Trump'ın gümrük vergileri değil.
Asıl trajedi, AB'nin bu tarifelerle başa çıkmak için çok hazırlıksız olması. Avrupalı liderler yıllardır kendi ekonomik modellerinin üstün olduğu konusunda ısrarcı oldular. Her şeylerini “yeşil” endüstrilerin sihirli bir şekilde geleneksel üretimin yerini alacağı, düzenleyici aşırılıkların yenilikçiliği boğmayacağı ve Amerika'nın Avrupa'nın kayıtsızlığının ekonomik sonuçlarını absorbe etmek için her zaman orada olacağı fikrine yatırdılar.
Şimdi ise bu hayaldeki çatlaklar hızla genişliyor. Avrupalı işletmeler halihazırda yüksek enerji fiyatlarının, aşırı düzenlemelerin ve kırılgan tedarik zincirlerine olan bağımlılığın ağırlığı altında zorlanıyor. Trump'ın gümrük vergileri Avrupa'nın ekonomik zayıflığının nedeni değil, sadece bir sonucu olacaktır. Yine de yüksek sesli bir uyandırma çağrısı da olabilirler.
Brüksel'in sonunda omurgalı davranma şansı var mı? AB, yıllar önce yapması gerekeni yaparak yanıt verebilir: ekonomik kendine yeterliliğe öncelik vermek, gereksiz düzenlemeleri azaltmak ve sanayiye geçmişin uygunsuz bir kalıntısı gibi davranmaktan vazgeçmek. Washington ile merhamet dilenmek yerine güçlü bir pozisyondan müzakere edebilir.
Ancak nefesimizi tutmayalım. Brüksel bürokrasisi AB'nin gerilemesini yönetmekle uğraşıyor ve basın toplantıları cilalı ve jargon yeterince karmaşık olduğu sürece her şeyin kontrol altında olduğuna inanıyor. Bu arada Trump en iyi yaptığı şeyi yapıyor. Gerçeklikten kaçınanları gerçekliğe zorluyor.
Avrupa'nın gerçeğin gözlerinin içine bakması gerekiyor. Asıl soru AB'nin Trump'ın yeni gümrük vergisi politikalarından zarar görüp görmeyeceği değil, Amerika, Çin ve dünyanın geri kalanının çoktan anladığı dersi nihayet öğrenip öğrenmeyeceğidir: küresel ticaret bir seminer değildir. Bu bir orman. Sadece güçlü olan hayatta kalır.
Kaynak: Brussels Signal
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.