Yazar: Lin Minwang
Çeviri: M. Hulusi Cengiz
Hindistan'ın komşularıyla ilişkilerinde yaşanan olumsuz gelişmelere karşı diplomatik yaklaşımını değiştirdiği ve daha esnek bir tutum benimsediği görülüyor.
2024'ten bu yana Hindistan, komşularıyla diplomatik ilişkilerinde bir dizi gerilemeyle karşı karşıya kalırken, Güney Asya'da uzun süredir devam eden Hindistan karşıtı duygular da eş zamanlı olarak açığa çıktı.
Muizzu göreve geldikten sonra selefinin “Önce Hindistan” politikasını hızla terk etti, ilk dış ziyaretini Çin'e yaptı ve Hindistan'ın Maldivler'de konuşlu askerlerini belirli bir zaman dilimi içerisinde geri çekmesini kesin bir dille talep etti. Bangladeş'teki siyasi kargaşa, Hindistan ile geçici hükümet arasındaki ilişkilerin gelişmesinin önünde önemli engeller yarattı. Bu arada Sri Lanka'da Eylül ayı sonunda yapılan seçimleri Marksist bir partiden siyasetçi olan Anura Kumara Dissanayake'nin kazanması, Hindistan'ın bölgesel diplomaside karşılaştığı zorlukları daha da arttırdı.
Hindistan'ın bölgesel diplomasisi iki büyük “zihinsel engel” tarafından engelleniyor: “Çin merkezli bir zihniyet” ve Güney Asya'ya yönelik “hegemonik bir tutum”. Hindistan'ın komşuluk politikasındaki başarısızlıklar için Çin'in etkisini suçlamak, Hindistan'da politika üreten çevrelerde yaygın bir mazeret haline geldi.
Geçtiğimiz on yıl boyunca Narendra Modi yönetiminin diplomasisinin belirleyici özelliklerinden biri, Hindistan'ın ulusal çıkarlarını ve tüm bölgenin genel refahını nasıl teşvik edeceğini düşünmek yerine, diğer ülkelerin, özellikle de Çin'in Güney Asya'da iş birliği girişimleri geliştirmesini engellemeyi amaçlayan karşı gündemlere odaklanması oldu.
Hindistan, diğer Güney Asya ülkelerinin Çin ile daha yakın ilişkiler kurmasını engelleyerek Çin'in ekonomik etkisini ele almaya kararlıdır. Komşu ülkelerini hedef alan “Önce Komşular” politikası, “Act East” politikası ve “Connect Central Asia” politikası gibi çeşitli girişimler ve planlar önermiştir. Ancak Hindistan'ın komşularını hedef alan girişimlerinin çok az ilerleme kaydettiği de açıktır.
Bunun temel nedeni Yeni Delhi'nin yapıcı bir bölgesel iş birliği girişimini neredeyse hiç düşünmemiş olmasıdır. Bangladeş-Bhutan-Hindistan-Nepal projesi gibi bazı iş birliği girişimlerinde çok aktif olmuştur, ancak asıl amacı bölgesel bağlanabilirliği veya ekonomik entegrasyonu teşvik etmek değildir.
Bunun yerine daha çok Himalayalar'ın güney eteklerindeki “etki alanında” Hindistan'ı korumaya odaklanmıştır. Hindistan'ın Çin ile ilişkileri açısından bakıldığında, Yeni Delhi'nin zamanının çoğunu kendi planlarını ilerletmeye çalışmak yerine Pekin'in hedeflerine ulaşmasını nasıl engelleyeceği konusunda takıntılı bir şekilde geçirdiği çok güçlü bir şekilde hissedilebilir.
Güney Asya'da Hindistan, daha güçlü bir bölgesel yumuşak güce dönüşmesi gereken coğrafi ve kültürel avantajlara sahipti. Ancak bu jeopolitik avantajları sık sık kötüye kullanarak bazı Güney Asya ülkelerinin temel mallar, ticaret ve enerji tedariki konusunda kendisine olan bağımlılığını baskı unsuru olarak kullanmaktadır. Bu yaklaşım nihayetinde Yeni Delhi'nin bölgedeki etkisini zayıflatıyor.
Hindistan'ın Güney Asyalı komşularıyla ekonomik “zorlayıcı diplomasiye” yönelmesi, bu ülkeleri Yeni Delhi'ye olan bağımlılıklarını azaltmanın yollarını aramaya ve bunun yerine daha güvenilir tedarik zinciri ağları için Çin'e yönelmeye zorladı.
Güney Asya'nın durumundaki son değişiklikler, Modi yönetimini komşularına karşı daha uzlaşmacı bir tutum benimsemeye sevk etti. Ancak Hindistan düşünce yapısını temelden değiştirmezse “istenmeyen ağabey” olarak görülmeye devam edecek ve bu ülkelerin saygısını kazanması giderek zorlaşacaktır.
Daha doğrudan bir ifadeyle, Yeni Delhi Güney Asya bölgesini kendi “etki alanı” olarak görmemelidir. Hindistan'ın karşı karşıya olduğu asıl zorluk, Çin'in girişimlerini reddedip yapıcı bir adım atmamak yerine proaktif bir bölgesel iş birliği stratejisi geliştirmektir.
Kaynak: Global Times
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.