Yazar: Frans Viljoen
Çeviri: M. Hulusi Cengiz
Zimbabve, 7 Şubat'ta kabine tarafından alınan bir kararla idam cezasını kaldırmayı planlıyor. Ancak, bu adımın yasallaşması için parlamentonun onayı ve ilgili yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Bu süreç özellikle anayasa değişikliklerini içerdiği için ne zaman tamamlanacağı belirsiz.
Bu değişiklik, Zimbabve'nin uzun süredir uyguladığı sömürge dönemine ait hukuki uygulamalara son vermenin ötesinde, kıtadaki ve bölgedeki idam cezasını kaldırma eğilimlerini de destekleyecek. Ayrıca, halihazırda idam cezası altında olan 62 mahkûm için de bir umut ışığı olacak ve hayatlarını kurtaracaktır.
Bu değişiklik, Değişim için Yurttaşlar Koalisyonu'ndan milletvekili Edwin Mushoriwa tarafından önerilen özel bir yasa tasarısı ile başlatıldı. Bu nadir kullanılan süreç, Kasım 2023'te Ulusal Meclis'e sunuldu. Tasarının resmi olarak ele alınabilmesi için Ulusal Meclis'in onayı gerekiyordu ve Zanu-PF ağırlıklı parlamentonun tasarıyı kabul etmesi bekleniyor, özellikle de yürütmenin desteğini almasıyla birlikte.
Kabinenin idam cezasını kaldırma kararı büyük bir sürpriz olmamalı. Zimbabve neredeyse yirmi yıldır fiilen idam cezasını kaldıran bir devlet. Yasaları hala ölüm cezasına izin verse de en son 2005 yılında bir mahkûm infaz edildi.
Benim akademik çalışmalarım Afrika'da yerel ve bölgesel düzeyde insan haklarıyla ilgili olduğu için, Afrika'da ölüm cezasının kaldırılmasına yönelik eğilim, insan haklarının pekişmesinin umut verici göstergelerinden biridir.
İdam cezasına ilişkin yasal reformlar genellikle yasama organları ile kamuoyunu karşı karşıya getirir. Zimbabve halkının konuyla ilgili görüşlerinin ne olduğu tam olarak belli değil. Kabine yaptığı açıklamada 30 bölgede halkla istişareler yapıldığını belirtti. Ancak bu istişarelerin sonuçlarının ne olduğu belirtilmiyor.
2018 yılında yapılan bir ankete göre Zimbabvelilerin %61'i idam cezasının devam etmesini destekliyor. Ancak 2020 yılında Zimbabveli kanaat önderleri arasında yapılan bir anket idam cezasının kaldırılmasına güçlü bir destek olduğunu gösterdi.
Muhtemelen Zanu-PF'nin halkın tepkisinden duyduğu korku, idamın kaldırılmasına yönelik adımların atılmasını engelliyor. Bunu özel bir yasa tasarısı yoluyla yapmak, iktidar partisini halkın olası tepkisinden bir ölçüde izole ediyor. Gana'da 2023 yılında adi suçlar için ölüm cezasının kaldırılmasının da özel bir üye tasarısı yoluyla gerçekleşmesi tesadüf değildir.
Bazı muhalefetler beklenmekle birlikte, göstergeler genel Zimbabve halkının bu konuda hükümetin liderliğini üstleneceği yönündedir.
2018'de yapılan araştırmada, idam cezasının devamından yana olanların %80'inin, idam cezasının kaldırılması halinde bunu bir hükümet politikası olarak kabul edeceklerini belirtmiş olması da önemlidir. İdamın kaldırılmasına yönelik bu destek düzeyinin nedenleri, aşağıda açıkladığım gibi, ülkenin "sömürge öncesi" kültüründe ve sömürge tarihinde yatmaktadır.
Başkanlık desteği
Son kararın daha önce alınmamış olması şaşırtıcıdır. Başkan Emmerson Mnangagwa'nın idam cezasına karşı olduğu biliniyor. Kendisi 1965 yılında beyaz azınlık Rodezya rejimi tarafından sabotaj suçundan idama mahkûm edilmişti. Cezası, 22 yaşındaki gençliği sayesinde 10 yıl hapse indirildi.
Mnangagwa göreve geldikten kısa bir süre sonra, 2018 yılında, 10 yıldan uzun süredir tutuklu bulunan mahkumların cezalarını ömür boyu hapse çevirdi. 2016 yılında başkan yardımcısı olarak, idam cezasının İngiliz sömürgeciliğinin arkaik bir dayatması olduğunu ve sömürge öncesi Shona toplumlarının değerleriyle çeliştiğini açıkça ilan etmişti.
Shona kozmolojisinde cinayet tüm toplumu etkileyecek şekilde anlaşılır. Bu da cezalandırıcı bir yaklaşımdan ziyade onarıcı bir yaklaşım gerektirir. Maktulün ailesine tazminat ödenmesi, "intikamcı ruhun" (kuripa ngozi) gazabını önler.
Sömürge kalıntısı
Sömürgecilik, Zimbabve'nin ceza adaleti sistemi üzerinde izler bırakmıştır. Bunlardan biri, cinayet gibi genel hukuk suçları için idam cezasının getirilmesiydi. Beyaz yönetim dönemindeki suistimaller, halkın ölüm cezasına karşı tutumunu olumsuz etkiledi.
Özellikle 1965 yılında Başbakan Ian Smith'in Rodezya rejimi tarafından tek taraflı bağımsızlık ilanının ardından, baskı ve boyun eğdirme aracı olarak kullanıldı. Rodezya rejimine karşı yürütülen kurtuluş mücadelesi sırasında, örneğin "benzin bombalama" suçu zorunlu ölüm cezasını gerektiriyordu.
2013'te anayasada yapılan değişiklik, ölüm cezasına ilişkin tarihsel kuşkulara dayanan ulusal mutabakatı yansıtıyordu. Anayasanın yaşam hakkını ele alan 48. Maddesi, "bir kanunun ölüm cezasına izin verebileceğini" kabul etmekte ancak bunun uygulanmasını "ağırlaştırılmış cinayet" vakalarıyla sınırlamaktadır. Ayrıca, tüm kadın suçluları, 70 yaşın üzerindeki suçluları ve ilgili suçları işlediklerinde 21 yaşından küçük olanları olası bir ölüm cezasının dışında bırakmaktadır.
Bölgesel ve kıtasal önemi
Zimbabve'nin idam cezasını kaldırması, Afrika ve Güney Afrika'da idam cezasının kaldırılmasına yönelik artan bir eğilimi destekleyecektir. Şu anda Afrika ülkelerinin yarısı idam cezasını kaldırmış durumda.
Güney Afrika Kalkınma Topluluğu'na (Sadc) üye olan 16 ülkeden yarısı bu cezayı resmen kaldırmıştır.
Ayrıca, 16 Afrika ülkesi de idam cezasını uygulamada kaldırmış durumda. Bu ülkeler arasında altı Sadc üyesi yer alıyor: Komorlar (son infaz 1997'de), Demokratik Kongo Cumhuriyeti (2003), Eswatini (1983), Lesotho (1995), Malawi (1992) ve Tanzanya (1994).
Zimbabve'nin idam cezasını kaldırması, diğer devletler için bir ilham kaynağı olabilir ve bu dönüş, Afrika'da bir dönüm noktası olabilir. Bu adım, idam cezasını kaldıran ancak yasada hala bulunduran diğer devletlere benzer bir adım atma konusunda teşvik edici olabilir.
Cezanın kaldırılmasına doğru bu hareket, Afrika Birliği (AU) insan hakları organlarının da dikkatini çekmekte. Afrika İnsan ve Halkların Hakları Şartı, ölüm cezasını ele almasa da izleme organı olan Afrika İnsan ve Halkların Hakları Komisyonu, Afrika ülkelerini ölüm cezası uygulamasında bir moratoryum ilan etmeye ve sonrasında tamamen kaldırmaya teşvik eden bir dizi karar almıştır. Ayrıca, Komisyon, Afrika ülkelerini bu konuda adımlar atmaya ve Afrika genelinde ölüm cezasının kaldırılmasını teşvik eden bir anlaşmayı desteklemeye çağırmıştır.
Afrika İnsan ve Halkların Hakları Mahkemesi, ölüm cezasının zorunlu olarak uygulanmasının Afrika Şartı'nı ihlal ettiğini açıkladı. Mahkeme ayrıca, idam cezasının infaz aracı olarak kullanılmasının da Şart'ı ihlal ettiğini belirtti, ancak idam cezasının tamamen yasaklanmasından kaçındı.
Ancak, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin Mart 2024'te ölüm cezasının infazına ilişkin 21 yıllık moratoryumu kaldırma kararının da gösterdiği gibi, idam cezasının kaldırılmasına yönelik bir uygulama kolaylıkla geri alınabilir.
Geleceğe yönelik bakış açısına gelince, ölüm cezasına çarptırılan mahkumlar uzun süre belirsizlik içinde yaşamanın ıstırabına maruz kalmaktadır. Zimbabve Yüksek Mahkemesi, 1993 yılında ölüm cezasının infazındaki aşırı gecikmenin, içler acısı tutukluluk koşullarıyla birleştiğinde, işkence ve zalimane insanlık dışı cezalara karşı anayasal güvenceyi ihlal ettiğine karar vermiştir.
İdam cezasının tamamen kaldırılması, Zimbabve'yi, İngiliz Milletler Topluluğu'na yeniden kabul edilmeyi beklediği bir dönemde tarihin doğru tarafına yerleştirecektir.
Kaynak: www.timeslive.co.za
Frans Viljoen: Uluslararası insan hakları hukuku profesörü ve direktörü, İnsan Hakları Merkezi, Pretoria Üniversitesi
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede ifade edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.