Yazar: John Willerton
Çeviri: M. Hulusi Cengiz
Bundan yalnızca on bir ay önce Sovyet liderliği, ortak akla meydan okuma ve kalıpların dışında düşünme konusunda ün yapmış olan 54 yaşındaki enerjik Gorbaçov'u, görevdeki ilk yılını bile tamamlayamayacak kadar zayıf bir yaşlıyı atamak yerine seçmemişti.
Ancak kısa sürede gerçekler, kemikleşmiş Kremlin elitini, yeni nesil genç yetkililerle birlikte Sovyet sisteminde ekonomik, siyasi ve toplumsal köklü bir dönüşüm başlatan dinamik bir politikacıya yönelmeye zorladı.
Gorbaçov, birkaç yıl içinde SSCB’nin her köşesinde, tüm Sovyet bloğu ülkelerinde ve hatta dünya çapında etkisini gösteren derin ekonomik reformlar (perestroyka), siyasi demokratikleşme ve dış politika alanında “yeni düşünce”yi uygulamaya koydu.
Tarih boyunca çok az lider, böylesine kısa bir sürede küresel siyaset üzerinde bu kadar büyük bir etki yaratabilmiştir.
Peki, “Gorbaçov fenomeni” bugün, Gorbaçov’un kendi politikaları nedeniyle büyük ölçüde değişmiş olan bir dünyada hâlâ geçerliliğini koruyor mu? Cevabım evet.
1985-91 yılları arasındaki Gorbaçov dönemi, Sovyetler Birliği’nin derin bir mücadeleye girdiği ve köklü değişim güçlerinin, o dönemde çoğu kişinin değişmez olarak gördüğü sert dirençle karşı karşıya geldiği bir dönemdi.
Sovyet otoriter yönetiminin belirleyici özellikleri ortadan kalkarken, Sovyet tarihinde daha önce hiç görülmemiş bir açıklık ortamı doğdu. Bu köklü değişimler yalnızca Sovyetler Birliği ile sınırlı kalmadı, müttefik devletleri ve hatta ABD gibi düşman ülkeleri bile etkiledi.
Ancak Gorbaçov’un çabalarına ülkesi içinde güçlü bir direnç gösterildi.
Ağustos 1991’deki darbe girişimi, onun iktidarına son verdi ve Ocak 1992’ye gelindiğinde Sovyetler Birliği artık var olmuyordu.
Gorbaçov’un çabaları sonucunda pek çok şey değişti, ancak önemli sorunlar da devam etti. Karşımıza şu kritik sorular çıkıyor: Gorbaçov, Rusya ve diğer Sovyet cumhuriyetlerini Marksist-Leninist sistemden çıkarmak için doğru vizyona, politikalara ve kararlılığa sahip miydi? Yoksa Sovyetler Birliği'ni reforme etme çabası, gereğinden fazla iddialı mıydı?
Reform vizyonu kusurlu muydu, yoksa aldığı kararlar yalnızca “yarım önlemler” olarak mı kaldı? En önemlisi, elitleri ve toplumu gerekli değişimlere zorlayacak kadar güçlü bir lider miydi?

Gorbaçov’un düşüşünden sonra hem Rusya içinde hem de uluslararası arenada mirası hakkında olumlu ve olumsuz birçok görüş dile getirildi. Ancak bugün, iki kuşak sonra – ki bir kuşak yaklaşık 20 yıl olarak kabul edilirse bu 40 yıla eşittir – Gorbaçov’un ülkesini ve dünyayı değiştirme çabalarını daha sağlıklı değerlendirebiliyoruz. Onun vizyonunun ve eylemlerinin hem Rusya’yı hem de dünyayı derinden dönüştürdüğünü açıkça görebiliyoruz.
Son kırk yılda olduğu gibi bugün de Ruslar ve Amerikalılar, Gorbaçov'un mirası hakkında taban tabana zıt değerlendirmelerde bulunuyor. Ruslar, ekonomik çöküşü ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasını vurgularken, Amerikalılar Sovyet toplumunun açılımını ve siyasi demokratikleşmesini ön plana çıkarıyor. Ruslar, Gorbaçov’un yönetim tarzını zayıflık olarak değerlendirirken, Amerikalılar onu vizyoner bir lider olarak görüyor.
Gorbaçov'un kararları, Rusya’da siyasi ve ekonomik istikrarsızlığa yol açtı ve halefi Boris Yeltsin tarafından bu durum daha da kötüleştirildi. Ruslar, bu dönemi “Sorunlar Dönemi” olarak adlandırdı. Rus halkı, Gorbaçov’un ülkelerinin en önemli liderlerinden biri olduğunu kabul etse de çoğunlukla onu modern tarihlerinin en kötü lideri olarak değerlendiriyor.
Buna karşılık, hiçbir Rus lider Amerikalılar tarafından Gorbaçov kadar saygı görmedi ve sevilmedi. Görevden ayrıldıktan sonra dünya çapında saygı duyulan bir devlet adamı olarak kalırken, ülkesinde izole edildi ve büyük ölçüde görmezden gelindi.
Ancak Gorbaçov’un uluslararası güvenlik anlayışı ve Soğuk Savaş sonrası küresel siyaseti şekillendiren “yeni düşünce” yaklaşımı, yalnızca Rusya ile sınırlı kalmadı. ABD ve Batı’yı, Çin’i ve Küresel Güney’i de etkiledi. Gorbaçov, dış politikada ideolojiyi bir kenara bırakıp, iş birliği ve diplomasiyi ön plana çıkardı. Doğu-Batı mücadelesinde ortak akla meydan okudu.
Devletler için daha sofistike bir ulusal güvenlik anlayışı geliştirdi.
Risk almanın, eski kalıplara meydan okumanın ve düşmanlarla ilişki kurmanın olumlu sonuçlar doğurabileceğini gösterdi. Ancak bu çabaları nedeniyle iktidardan düştü ve ülkesinde gözden düştü. Hayatının geri kalanında kitaplarında, sunumlarında ve derslerinde fikirlerini paylaşmaya devam etti. 2022’deki ölümü, yalnızca geçici bir ilgi uyandırdı ve oldukça mütevazı bir cenaze töreniyle uğurlandı.
Gorbaçov’un sahneye çıkışının üzerinden kırk yıl geçtikten sonra, onun yarattığı etkinin boyutlarını daha sağlıklı bir şekilde değerlendirebiliyoruz. Gorbaçov, SSCB’yi kökten değiştirdi, Rusya’yı dönüştürdü ve Soğuk Savaş sonrası küresel güvenlik mimarisinin şekillenmesini sağladı. Bugün Rusya’nın iç dönüşümüne dair farklı görüşler bulunsa da gelecekteki ilerleme potansiyeli hâlâ varlığını koruyor.
Gorbaçov ve mirası bugün hâlâ geçerli mi?
Evet. Ancak Gorbaçov olgusu çok yönlü ve karmaşıktır. Geriye dönüp baktığımızda, sağduyulu ve tarafsız bir duruş sergilemeli, tek bir gelişmeden etkilenmemeli, Gorbaçov ve döneminin karmaşıklığını kavramalıyız. Eylemleri insani deneyimlerimizi derinden etkileyen bireyler vardır. Mikhail Gorbaçov böyle bir kişiydi ve eylemlerinin etkisi hissedilmeye devam ediyor.
Kaynak: 19FortyFive
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.