İtalya’nın 1911’de Libya’yı işgali ile diğer cephelerde zor durumda kalan Osmanlı, bölgeden çekilmiş ve İtalya, yayılmacı politikasına daha hızlı bir şekilde devam etmiştir. Osmanlı Devleti’nin bölgeden çekilmesinden sonra dahi Libya’da bağımsızlık mücadeleleri devam etmiş, bu mücadelelerde öncü grup olan Senûsî Tarikatı, daha da siyasallaşmıştır. Milli Mücadele döneminde Ankara Hükümeti’ne destek veren ve bilfiil Milli Mücadelenin ön saflarında yer alan Şeyh Ahmed Senûsî’nin talebeleri, Libya’da bağımsızlık savaşlarına devam etmiştir. Bu öğrencilerden en büyük şahsiyet ise, Ömer Muhtar’dır. Musollini sonrası artan İtalyan Faşizmi, Libya’da da büyük katliamlara neden olmuş ve Senûsî Tarikatı’nın öncüsü Ömer Muhtar, idamla cezalandırılmıştır. Ama II. Dünya Savaşı sonrası Emperyalist Devletlerin Afrika’dan yavaş yavaş çekilmesi, Libya’da da yeni bir bağımsız devletin kurulmasına yol açmıştır.
BAĞIMSIZ LİBYA'NIN TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİ: KRAL I. İDRİS SENÛSÎ VE BAŞBAKAN SADULLAH KOLOĞLU
1943’te İtalyan-Alman birlikleri yenilip Libya’yı terk ettikleri zaman, Trablus ve Bingazi İngiliz, Fizan ise Fransız askerlerince işgal edildi (Kızıltoprak, 2020). Bu işgale rağmen 1951’de Bağımsız Libya kuruldu. Bağımsız Libya’nın kuruluşunda ve Birleşmiş Milletler nezdinde tanınmasında ise, Türkiye önemli bir rol üstlenmiştir. Bu kapsamda Libya Kurtuluş Milli Kurulu ve Libya’daki liderler tarafından, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’na gönderilen 1949 tarihli yazılarda, Libya’nın bağımsızlığı için Türkiye’nin birleşmiş Milletler nezdinde girişimde bulunması talep edilmiştir.[1] Türkiye, 1952’de Birleşik Libya Krallığı’nı resmen tanımış ve diplomatik ilişkiler kurulmasına karar vermiştir.[2] Bağımsız Libya’nın kurucu Kralı ise, Senûsî Tarikatı’nın önder şahsiyetlerinden İdris Senûsî’dir. Kral I. İdris Senûsî, Fransız işgaline karşın Türkiye ile ilişkilerini geliştirmek ve hatta Türkiye ile birleşmek gayesinde önemli görüşmeler yapmıştır. Kral I. İdris Senûsî’nin Türkiye ile olan gönül dostluğu, devlet idaresine kadar yansımıştır. Yine bir Türk olan Sadullah Koloğlu ise, bu dönemde Libya’nın ilk başbakanı olarak seçilmiştir. Osmanlı Devleti döneminde Mekteb-i Mülkiye’i Şahane’de eğitim gören ve iyi yetişmiş bir bürokrat olan Sadullah Koloğlu, aslen Karaman kökenli bir Türk’tür. Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olan olan Sadullah Koloğlu, üçe bölünmüş Libya’yı tek bir devlet haline getirerek, günümüz Libya’sının siyasi sınırlarını çizen devlet adamı olarak bilinmektedir.
[1] Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı, Cumhuriyet Arşivi, BCA, Muamelat Genel Müdürlüğü, 30-10-0-0/267-800-19.
[2] [2] Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı, Cumhuriyet Arşivi, BCA, Muamelat Genel Müdürlüğü, 30-18-1-2/127-100-8.
Sadullah Koloğlu'nun Libya Başbakanı olmasına ilişkin gazete haberi, Cumhuriyet Gazetesi
Kral I. İdris’in desteği ile, devletin üst kademelerindeki bürokratlar, genelde Türk bürokratlar olmuştur. Türk asıllı komutanlar, Libya Ordusu’nu modernize ederek, günümüze kadar taşıyabilmişlerdir. Kral I. İdris döneminde Türkiye ve Libya ilişkileri, her anlamda en üst seviyede yürütülmekteydi.
Celal Bayar ve İdris-es Senûsî- CelalBayar'ın Libya Ziyareti
1960’lı yıllarla birlikte Orta Doğu’da sosyalizm ideolojisi, devlet idarelerine kadar sıçramıştı. Afrika’da da kurulan yeni devletler, ya kolonyalizme bağlı kalarak batılı devletler kontrolünde olmuştur ya da yeni bir sosyalist devrimle Sovyetlerden yana bir hal almıştır. Bu dönemlerde Ortadoğu’nun kabul gören en büyük siyasi hareketi ise, Arap Milliyetçiliği’ni körükleyen Nasyonel Sosyalizmdir. Bir yandan emperyalist devletlere karşı bir fikir olarak öne çıkan sosyalizm, Arap Milliyetçiliği ile birleşerek yeni bir hâl almıştır. İsrail Devleti’nin ilanı ile siyasallaşan Arap Milliyetçiliği, askeri anlamda da kendini göstermektedir. 1967’de başlayan ve adını tarihe “Altı Gün Savaşı” olarak yazdıran Arap-İsrail Savaşı, Arap Milliyetçiliğini daha da körüklemiştir.
ARAP MİLLİYETÇİLİĞİ’NİN ORDUYA YANSIMASI: MUAMMER KADDAFİ’NİN YÜKSELİŞİ
Kral I. İdris yönetimindeki Libya, tamamen dengeli bir dış politika ve askeri ilişkiler içerisinde Arap Milliyetçiliği’ne karşı durmuştur. Kral I. İdris her ne kadar dengeli bir politika yürütmeye çalışsa da, Ortadoğu’da yavaş yavaş yayılmaya başlayan Arap Milliyetçiliği, Libya Ordusu’nda bulunan genç subayları da etkisi altına almıştır. Bu genç subaylardan biri ise, Yüzbaşı Muammer Kaddafi’dir. Kral I. İdris 1969 yılında Bursa’ya tedavi amaçlı geldiğinde darbe düzenleyerek yönetimi eline alan Muammer Kaddafi, kendini albaylık rütbesine terfi ettirmiştir. Libya Devrim Komutanlığı Konseyi kurarak ülkeyi üç yıl başbakanlıkla yöneten Kaddafi, 1973 yılında bir kararname çıkararak Devlet Başkanı oldu ve Libya’yı yeniden revize etmeye başladı. Kararnameye göre Libya'nın İtalyan ve Yahudi nüfusunu sınır dışı etti ve Batılı askeri üsleri ülkeden çıkardı. İslamcı modernist hukuk sisteminin temeli olarak şeriatı ve "İslami sosyalizmi" tanıttı. Petrol endüstrisini kamulaştırdı ve orduyu güçlendirmek, yabancı devrimcilere fon sağlamak; ev inşası, sağlık ve eğitim projelerini vurgulayan sosyal programlar uygulamak için devletin giderek artan gelirlerini kullandı. 1973'te, doğrudan demokrasi sistemi olarak sunulan Temel Halk Kongreleri’nin kurulmasıyla bir "Popüler Devrim" başlattı, ancak büyük kararlar üzerinde kişisel kontrolünü korudu. O yıl Üçüncü Uluslararası Teorisi’ni ana hatlarıyla açıkladı ve bu fikirlerini Yeşil Kitap'ta yayınladı (Habertürk, 2020).
KIBRIS BARIŞ HAREKATI: ABD'DEN AMBARGO LİBYA'DAN DESTEK
Kıbrıs Barış Harekatı sonrası silah ve lojistik destek ambargosu yüzünden zor bir süreç geçiren Türkiye, bu konuda Libya’dan büyük destek görmüştür. Libya’nın vermiş olduğu bu desteğin arkasında ise Muammed Kaddafi değil; Libya Ordusu’nda insiyatif alan Türk asıllı komutanlar bulunmaktadır (Karlıtepe, 2021). Ayrıca bu şartlar altında Türkiye’nin ABD tarafından yoğun bir ambargo ve eleştiriye maruz kalması, Anti Emperyalizmi en büyük düşmanı olarak gören Kaddafi’yi de tetiklemiştir. Kaddafi de, Libya Ordusu’nda bulunan Türk asıllı komutanlara insiyatif tanıyarak, Türkiye’ye silah yardımı yapılmasını uygun görmüştür. Fakat ilerleyen süreçte ise Türkiye ve Libya ilişkileri, eski soğukluğunu korumaya devam etmiştir.
Arap Milliyetçiliği’ne bağlı kalan Kaddafi, bilinenin aksine Türkiye ile pek sıcak temas kurmamıştır. Özellikle Türkiye’nin İsrail ile olan ilişkisinden dolayı Libya Türkiye ilişkileri hep bir sallantıda geçmiştir. Türkiye’nin Suriye ile arasında yaşanan gerginlikten dolayı uluslararası hukuka aykırı olarak; Libya’da bulunan Türk firmalarını kapatmayı ve bu firmaları da Yunan yatırımcılara devretmeyi öne sürmüştür.
KADDAFİ’NİN ÇADIRINDA DİPLOMATİK KRİZ
Türkiye ve Libya arasındaki diplomatik ilişkilerin en gergin dönemi ise, 1996’da Başbakan Necmeddin Erbakan’ın Libya ziyaretinde yaşanmıştır. Siyasi Tarihe “Çadır Krizi” olarak adını yazdıran bu olayda ise Kaddafi, Türkiye’ye karşı olan tüm düşüncelerini açık bir şekilde dile getirmiştir. Necmeddin Erbakan’ın iyi niyetli yaklaşımına karşı Kaddafi’nin kontrolsüz çıkışları, diplomatik ahlaka ve uluslararası normlara sığmayan bir tavır olarak tarihe geçmiştir. 1996’dan sonra kolay kolay ısınmayan ikili ilişkiler, Arap baharından önce yapılan 32. Arap Ligi Zirvesine kadar devam etmiştir. 2010 yılında Libya’nın Sirte şehrinde yapılan Arap Ligi Zirvesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kaddafi ile basına kapalı yaptığı görüşme sonrasında yaşanan sıcak temas, diplomatik ilişkilerin canlanacağını göstermekteydi.
TÜRKİYE-LİBYA İLİŞKİLERİNDE YENİ DÖNEM
Arap Baharı ile başlayan devrimin ayak sesleri; Kaddafi’nin devrilmesi; Libya’nın yeni bir oluşum içerisine girmesi ve Kuzey Afrika’nın değişen dengeleri, Türkiye’nin bölgedeki stratejik manevralarını hareketlendirmiştir. Arap Baharı, Türkiye ve Libya ilişkisinde büyük bir dönüşüm yaşatmıştır ve bu dönüşüm, iki ülke arasındaki modern diplomasinin temellerini atmıştır.
OKUMA ÖNERİLERİ
Habertürk. (2020, Ağustos 20). Habertürk. www.haberturk.com: https://www.haberturk.com/muammer-kaddafi-kimdir-olumunun-9-yil-donumu-olan-muammer-kaddafi-neden-oldu-2841395 adresinden alındı
Karlıtepe, G. (2021, Mart 11). Türkiye Libya İlişkilerinde Modern Diplomasi. (M. M. Kurt, Röportaj Yapan)
Kızıltoprak, S. (2020, Ocak 15). Libya’nın jeo-stratejik önemi ve Türkiye-Libya ilişkilerinin arka planı. www.aa.com.tr: https://www.aa.com.tr/tr/analiz/libya-nin-jeo-stratejik-onemi-ve-turkiye-libya-iliskilerinin-arka-plani/1703301 adresinden alındı
Koloğlu, O. (2003, Mart, 12). “Libya”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, Cilt 27