Yazar: Joshua Kurlantzick
Çeviri: M. Hulusi Cengiz
Bugün Myanmar'ı ve Tayland'ın bazı bölgelerini vuran büyük depremden önce bile Myanmar dünyanın en sorunlu ve yoksul ülkelerinden biriydi. 2021'deki darbenin ardından cunta, muhalif gruplara karşı kanlı bir savaş yürütüyor.
Cunta çok fazla toprak kaybetti (Trump yönetimi altında ABD'nin öldürücü olmayan yardımları geri çekmesi muhalefete zarar verebilir) ve kitlesel firarlarla, düşük moralle ve engebeli arazide kara savaşları yapma kabiliyetinin azalmasıyla karşı karşıya kaldı.
Sonuç olarak cunta, bir savaş suçu olan köylere ayrım gözetmeksizin bomba atmaya yöneldi. Ayrıca Kuzey Kore ve bazen de Rusya'nın desteğine giderek daha bağımlı hale geldi, ancak Rusya'nın endişelenmesi gereken kendi savaşları var.
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Myanmar'daki zulümle ilgili en son yayınladığı katalogda belirttiği gibi: “Cunta ülkeyi daha da büyük bir insan hakları ve insani felakete sürükledi. En az 55 ilçede sıkıyönetim uygulanıyor. Halkın ve demokrasi yanlısı silahlı grupların muhalefetiyle karşılaşan ordu, ülke üzerindeki kontrolünü sürdürmekte zorlanıyor.
Cuntanın keyfi tutuklamalar, işkence, yargısız infazlar ve sivillere yönelik gelişigüzel saldırılar da dahil olmak üzere halka yönelik yaygın ve sistematik ihlalleri insanlığa karşı suç ve savaş suçu anlamına gelmektedir... Siyasi Mahkumlara Yardım Derneği'ne göre darbeden bu yana en az 24.000 darbe karşıtı protestocu tutuklandı ve 4.000'i öldürüldü.
Oslo Barış Araştırmaları Enstitüsü gerçek rakamların çok daha yüksek olduğunu tahmin ediyor ... [Ordu] Sagaing Bölgesi'ndeki Pa Zi Gyi köyünde bir muhalif binaya düzenlediği saldırıda termobarik bomba kullandı ve aralarında çok sayıda çocuğun da bulunduğu 160'tan fazla kişiyi öldürdü.
Bu geliştirilmiş patlama tipi mühimmat, uluslararası insancıl hukuku ihlal ederek ayrım gözetmeksizin ve orantısız sivil kayıplara neden olmuştur ve açık bir savaş suçudur.” Bu, cuntanın ayrım gözetmeksizin gerçekleştirdiği pek çok hava saldırısından yalnızca biriydi.
Çok taraflı iç savaş ve darbeden sonra kamu hizmetlerinin ve idarenin tamamen çökmesi ve çatışmaların başlaması nedeniyle bugün Myanmar- 2021'den önce Asya'nın en yoksul devletlerinden biri- 1990'lardaki Somali gibi başarısız bir devlettir.
Pek çok bölgede hangi toprak parçasının kimin kontrolünde olduğuna dair net bir cevap yok. Ülkenin pek çok yerinde tıbbi bakım yok denecek kadar az ve açlık gibi işsizlik de hızla artmış durumda; pek çok Myanmar vatandaşı Tayland ya da Bangladeş'e kaçmış durumda.
Ülkenin kabaca dörtte biri yaşamını sürdürecek kadar gıdaya sahip değil.
Okulların çoğu kapanmış durumda ve çocuklar eğitim alamıyor. İç savaş nedeniyle şu anda ülkenin yaklaşık yarısı yoksulluk içinde yaşıyor ve bu oran beş on yıl öncesine göre aşırı derecede artmış durumda. BM, ülkede on sekiz milyon insanın insani yardıma ihtiyacı olduğunu söylüyor.
2024 yılında Myanmar, Ukrayna'nın ardından dünyadaki tüm ülkeler arasında ikinci en yüksek savaş zayiatına sahip ülke oldu. Muhalefet cuntanın planladığı sahte seçime katılmayacağı için bu yıl bunun değişeceğine inanmak için çok az neden var.
Ve şimdi ülke, üstesinden gelmeye hazır olmadığı son derece güçlü bir depremle sarsıldı. Deprem Tayland'ı da etkiledi, hatta Bangkok'ta bazı binalar yıkıldı ve birkaç kişi öldü. Ancak Tayland, çok daha iyi müdahale ekiplerine ve afet yardımlarına sahip çok daha müreffeh bir ülke.
Myanmar'da nihai ölü sayısı çok büyük olacak -muhtemelen on binlerle ifade edilecek. Depremin merkezi, ülkenin ikinci büyük şehri ve çok yoğun nüfuslu bir bölge olan Mandalay yakınlarındaydı. Mandalay ve yakınlarındaki binaların çoğu, hatta varlıklı insanların evleri bile, ülke bir fay hattı üzerinde bulunmasına ve çok sayıda deprem olmasına rağmen depreme asla dayanamayacak malzemelerden inşa edilmiştir.
Ülkede, Mandalay gibi önemli bir şehrin yakınında bile o kadar az hastane var ki, doktorlar depremde yaralanan hastaların sadece bir kısmını tedavi edebilecek. Geri kalanlar kendi başlarına kalacaktır.
Bu arada pek çok önemli ve tarihi dini yapı harap olmuş, ülkenin kötü durumdaki yolları, köprüleri ve diğer altyapısı çökmüş ya da yok olmuştur. İnternetin kapatılması kurtarma görevlilerinin iş birliği yapmasını zorlaştırdı.
Cunta derhal uluslararası toplumdan yardım istemiş ve BM'den bazı olumlu taahhütler ve Başkan Trump'ın ABD'nin yardım edeceğine dair bir açıklama almış olsa da dışarıdan fazla yardım alıp alamayacakları belli değil.
Pek çok devletin halihazırda Myanmar'a yönelik yaptırımları var.
BM ve Avrupalı büyük donörler başka pek çok acil durumla meşgul. Trump, Myanmar'a hiçbir zaman ilgi göstermedi ve yaptığı büyük dış yardım kesintileri, ülkenin Washington'dan fazla yardım umamayacağını gösteriyor.
Ne yazık ki, zaten sefalet ve çöküş içinde olan bir yerde, bu, ülkeden geriye kalanları daha da yok edecek çok büyük bir darbe.
Kaynak: Dış İlişkiler Konseyi (CFR)
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.