Yazar: Simon Tisdall

Çeviri: M. Hulusi Cengiz

Donald Trump’ın hafta sonunda Florida'daki golf sahasında beşinci deliği oynadıktan sonra vurularak öldürülseydi neler olacağını hayal etmek faydalı olabilir. Pek çok kişi başkalarını şiddete teşvik eden iğrenç bir adamın ortadan kaybolmasından memnun olsa da, bu olay eski başkanın güvenliğinin artırılması gerektiği çağrılarına yol açtı.

Suikast girişiminden "derin rahatsızlık" duyduğunu söyleyen rakibi Kamala Harris, bir tweet atarak, “Onun güvende olmasına sevindim. Şiddetin Amerika'da yeri yoktur” dedi. Yine de bu ikinci ölümcül tehdit ile spekülasyon kaçınılmaz hale geldi. Paradoksal olarak, Trump'ın ölümü, dirisinden bile daha tehlikeli olabilir.

Trump'ın öldürülmesi, öncelikle kendisi ve ailesi için kişisel bir trajedi olurdu. Bu olay, olağanüstü, çalkantılı ve her zaman kutuplaştırıcı bir siyasi kariyerin sonu anlamına gelecekti. John F. Kennedy ve Abraham Lincoln gibi suikasta kurban giden ABD başkanlarının yer aldığı onurlu listeye, hak etmediği halde adını ekleyecekti.

Ancak bundan çok daha fazlası, Trump'ın yalnız bir keskin nişancı tarafından öldürülmesi (pazar günü neredeyse gerçekleştiği bildirildiği üzere), ABD siyasetini ve Kasım ayındaki başkanlık seçimlerini tam bir karmaşaya sürükleyecekti. Trump'ın ani ölümü, içeride ve dışarıda eşi benzeri görülmemiş, kesinlikle öngörülemez ve muhtemelen anarşik bir siyasi boşluk yaratacaktı.

Bazı yabancı hükümetler- İran örneği akla geliyor- onun ortadan kaldırılmasını memnuniyetle karşılayabilir ve ortaya çıkan belirsizlikten faydalanmaya çalışacaktır. Ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping bu ülkeler arasında yer almaz. Trump'ı, eski ulusal güvenlik danışmanı John Bolton'un deyimiyle “kullanışlı bir aptal” olarak görmekteler- kolayca manipüle edilebilen sığ bir adam. Her halükârda hem Putin hem de Xi, anlaşılır bir şekilde, diktatörlere suikast düzenlenmesine karşıdır. Trump'ı özlerlerdi.

Trump sonrası dünya çok farklı görünebilir. Florida'da suikast düzenlemeye çalıştığı iddia edilen kişinin güçlü Ukrayna yanlısı görüşlere sahip olduğu ve Rusya'nın yasa dışı işgaline karşı direnişi desteklemek için bu ülkeye seyahat ettiği bildirildi.

Ukrayna hükümetinin, ikinci bir Trump döneminin ABD'nin askeri ve mali yardımlarını sona erdirip Moskova ile eşitsiz bir çözüme zorlayacağından korktuğu sır değil. Kamala Harris'in başkanlığı, Joe Biden'ın temkinli destek politikasının devamını vaat ediyor. Trump'ın aniden sahneden çekilmesi Kiev'i rahatlatabilir.

Benzer şekilde, özellikle Britanya başta olmak üzere Avrupa’daki politikacılar, Trump’ın artık Atlantik’in öte yakasında hakaretler savurmayacak olmasından, savunma ve güvenlik konularında verilen sözlerin tutulmadığını hatırlatmayacak olmasından ve Gazze’den iklim krizine kadar Batı politikalarını sekteye uğratmayacak olmasından özel bir memnuniyet duyabilirler.

Ancak Trump’ın ani ölümü, en büyük etkisini Amerika’da gösterecektir. Make America Great Again hareketinin destekçileri ve onların medya kanalları tarafından şehit ilan edilecektir. Muhtemelen, Biden yönetiminin ve Demokratların onu öldürme planının bir parçası olduğu yönünde iddialar ortaya atılacaktır. Trump Pazar günü hayatta kalmış olsa bile, bu spekülasyonlar şimdiden yayılmaya başlamış durumda. Trump’ın ölümü, şiddetli kargaşalara yol açabilir mi? Muhtemel görünüyor.

Zaten Biden’ın geç de olsa yarıştan çekilme kararıyla altüst olan ABD seçimleri üzerindeki etkisi büyük olurdu. Oylamanın ertelenmesi yönünde çağrılar gelecektir. Bu, anayasal olarak zor, hatta belki imkânsız bir karardır. Daha olası olan ise Cumhuriyetçilerin, tıpkı Demokratlar gibi, başkan yardımcısı adayı JD Vance’e yönelmesidir. Bu, ne kadar korkutucu olurdu!

En azından Trump bilinen bir isimdir. Harris'in aday adayı Tim Walz'a göre Vance de en az Trump kadar “tuhaf,” ancak özellikle kadınların rolleri konusunda oldukça sakıncalı görüşlere sahiptir. Vance’in, merhum Trump için sempati oyları toplaması Harris için daha da kötü bir kâbus olabilir. Trump’ın yeniden seçilmesi halinde düşmanlarını cezalandıracağına dair abartılı yeminleri, Vance’in kendi versiyonunda demokrasiyi intikamcı bir şekilde kullanarak herkesle hesaplaşma isteği yanında hafif kalabilir.

Ahlaki ve diğer birçok pratik neden dolayısıyla, Trump'ın Florida’da zarar görmemesi daha iyi oldu. Evrensel demokrasi ve insan hakları için onu sandıkta mecazi olarak “vurmak” çok daha güvenli ve tercih edilebilir. Sağlıklı ve işleyen bir toplum için, Trump’ın fikirlerinin, kaba önyargılarının ve bağnazlığının herkesin gözü önünde kesin bir şekilde reddedilmesi çok daha önemlidir. Bu kötülük markasını itibarsızlaştırmak ve ortadan kaldırmak, bizzat savunucusunu yok etmekten daha anlamlıdır.

Trump’ın yeri toprak değil, hapishanedir. Harris Kasım'da galip gelirse, bu sonun gerçekleşme olasılığı daha yüksek olur. ABD hükümeti, FBI, Gizli Servis ve kolluk kuvvetleri, ABD'de yeniden yükselen siyasi suikast eğiliminin hızlanmaması için elinden geleni yapmalıdır. Şu anda sadece Trump ve Vance’in değil, Harris, Biden ve Walz’ın da güvenliği için gerçek ve haklı korkular var. Hepsi, silah şiddeti, bölünme ve nefretle hasta bir toplumda potansiyel taklitçi hedeflerdir.

Florida’daki golf sahasında yaşanan bu dramın işaret ettiği daha geniş çaplı tehdit budur. Rus, İran ve Kuzey Koreli hackerlar ellerinden gelenin en kötüsünü yapabilirler. Online sosyal medya dezenformasyonu büyük bir sorun. Trump’ın yanlış yönlendirilmiş destekçilerinin yerel ve eyalet düzeyindeki seçim müdahaleleri gibi oy baskılama çabaları da öyle.

Ancak tüm bunlardan daha endişe verici olan, ABD’nin temsili hükümet sisteminin, dünyaya parlak bir örnek olmasına rağmen, silahlı çılgınlar, darbeciler ve şiddet kullanımı ile tehdit edilmesidir.

Trump’ı öldürmeye çalışmak, demokrasiyi öldürmeye çalışmak ile eşdeğerdir. Kapanın içindeki bir fare ya da çukurdaki bir kurbağa gibi, en iyisi onu canlı tutmaktır, ta ki siyasi olarak yere serilene kadar.

Kaynak:  The Guardian

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.