TRUMP VE UKRAYNA İÇİN ANLAŞMA SANATI

System.Web.UI.WebControls.Label / TRUMP VE UKRAYNA İÇİN ANLAŞMA SANATI  / TRUMP VE UKRAYNA İÇİN ANLAŞMA SANATI  / hamaset.com.tr

12 Kasım 2024 Salı

187 Görüntüleme

DÜNYA
Çeviren:Haber Merkezi |

Trump, daha yemin etmeden Ukrayna'daki savaşı sona erdirme sözü verdi. Ancak bunu nasıl yapacağına dair ayrıntı vermekten kaçındı ve böyle bir müzakere öncesinde kartlarını göstermenin aptallık olacağını savundu.

TRUMP VE UKRAYNA İÇİN ANLAŞMA SANATI  / hamaset.com.tr

Yazarlar: Luis Simón ve Lotje Boswinkel

Çeviri: M. Hulusi Cengiz

 

Toprak karşılığı barış ticaretini içeren olası bir anlaşma, Başkan Joe Biden'ın Ukrayna'ya “ne kadar sürerse sürsün” destek verme sözünden önemli bir geri dönüş anlamına gelecektir. Bu aynı zamanda Avrupa'nın Ukrayna'nın Rusya'ya karşı kendini savunmasına yardım etme tercihine de ters düşecektir.

 

Bu nedenle, Avrupa'nın Trump liderliğindeki olası bir Ukrayna barış anlaşmasına nasıl yanıt verebileceğini araştırmak önem taşır. Avrupa'nın (yani AB ülkeleri ve Birleşik Krallık'ın) bir anlaşmayı engellemesi ya da ABD'nin yardımı kesmesi durumunda ortaya çıkacak boşluğu doldurması pek mümkün görünmüyor.

 

Bunun yerine Avrupa, enerjisini olası bir anlaşmanın sürdürülebilirliğini sağlamaya ve Kiev'i NATO ve Avrupa Birliği’ne dahil ederek Ukrayna’nın bağımsız bir ülke olarak varlığını güvence altına almaya odaklamalıdır. Avrupa, böyle bir anlaşmanın zeminini şekillendirmek için doğru ekonomik, mali ve askeri teşviklerin karışımını kullanmalıdır.

 

Başka bir deyişle, Avrupa ülkeleri Trump'ın Ukrayna barış anlaşmasının gerçekleşmesini engelleyemeyebilir, ancak kartlarını doğru oynarlarsa, gerçek gerçekleşme noktasında söz sahibi olabilirler.

 

Ne Tür Bir Anlaşma?

 

Trump'ın Ukrayna için yapacağı bir barış anlaşmasının nasıl olacağına dair spekülasyonlar hiç de az değil. Trump’ın eski bir Beyaz Saray yardımcısı, anlaşmanın Ukrayna’nın Kırım'ı ve Donbas’ın büyük bölümünü terk etmesini, NATO’nun genişlemesinin sınırlandırılmasını ve Rusya’nın Çin’e askeri, ekonomik ve endüstriyel bağımlılığını azaltmasını gerektirebileceğini öne sürdü.

Daha yakın bir zamanda, seçilmiş Başkan Yardımcısı J. D. Vance, Ukrayna’nın doğusunda askerden arındırılmış bir bölge oluşturulmasını ve Ukrayna’nın NATO üyeliğine başvurmaktan kaçınmasını içeren bir plan ana hatlarını çizdi. Daha sonra, her iki tarafın da ateşkesi ihlal etmesini önlemek ve Minsk anlaşmalarının başarısızlığını tekrarlamamak için bir “uygulama mekanizması” devreye sokulacaktı.

 

Ukrayna için olası bir anlaşma etrafındaki tartışmalar yeni değil. François Heisbourg, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Almanya'nın statüsü üzerine yapılan Batı-Sovyet müzakerelerinden esinlenerek bir anlaşma önerisinde bulunmuştu. O dönemde Batılı güçler ve Batı Almanya, Sovyetler Birliği'nin Doğu Almanya üzerindeki fiili kontrolünü, yasal tanıma yapmadan kabul etmişti.

Batı Almanya, NATO'ya katılırken Marshall Planı ve Avrupa Topluluğu da Batı’ya entegrasyon için çerçeve sağlamıştı. Heisbourg, bu deneyimden yola çıkarak Ukrayna'nın barış ve NATO üyeliği karşılığında fiili bir toprak kaybını kabul edebileceğini öne sürdü. Böyle bir anlaşma Ukrayna için büyük bir fedakârlık karşılığında (fiili toprak kaybına razı olmak) büyük bir kazanç (NATO üyeliği) sağlayacaktır.

 

NATO'nun eski Özel Büro Başkanı da 2023 yazında benzer bir fikri ortaya atmış, o dönemde NATO'nun Ukrayna'yı gerektiği kadar destekleme tutumunun dışına çıktığı için eleştirilmişti. Ancak Ukrayna güçleri cephede zorlanırken, “toprak karşılığı barış” fikri yeniden gündeme geldi. Jens Stoltenberg, NATO genel sekreterliğinden ayrıldıktan sonra, Ukrayna’ya 5. Madde koruması verilmesinin “uluslararası alanda tanınan sınır dışında bir hat olması halinde” mümkün olabileceğini savundu.

 

 

Avrupa Tek Başına Ukrayna’yı Kurtaramaz

 

Trump’ın seçilmesiyle birlikte, bölgeler için bir barış anlaşması yapılması kaçınılmaz görünüyor. Trump’ın ne tür bir anlaşma hedeflediğini kestirmek zor olsa da, barış arayışı iki ana düşünceden besleniyor gibi görünüyor. Birincisi, Amerikalıları savaştan uzak tutma vaadini yerine getirmek istiyor. Bu durumda, savaşı sona erdirmek adil bir anlaşma yapmaktan daha öncelikli. İkincisi ise, Çin’in Rusya’dan daha büyük bir tehdit olduğuna dair inanç. Trump, zayıf bir Rusya’nın Pekin’in çıkarına olacağı düşüncesiyle, Çin-Rusya iş birliğini sınırlamak amacıyla Rusya ile daha geniş bir anlayış geliştirmeyi de düşünebilir.

 

Trump’ın kararlılığı ve Ukrayna’nın zor görünen durumu, olası bir barış anlaşmasının arkasındaki ana itici güçler olabilir. Ancak Avrupa'nın, ABD'nin Ukrayna’ya yardımı kesmesi durumunda oluşacak boşluğu doldurma konusundaki yetersizliği de göz ardı edilemez.

 

Avrupa’nın bu yönde atacağı adımlar ciddi miktarda para, siyasi liderlik, savunma sanayiinde derinlik ve tırmandırma potansiyeli gerektirecektir. Avrupa bu konularda muhtemelen zorlanacaktır. Dolayısıyla ABD olmadan, Ukrayna'ya destek veren tüm altyapı muhtemelen çökecektir.

 

Ukrayna'nın Savunulması

 

Elbette, Ukrayna'nın gerektiği kadar desteklenmesi gerektiği fikri, Ukrayna’ya direnmesi için yardım verilmesine dayanan ancak Rusya’yı geri püskürtmeye yetmeyen yarım yamalak bir yaklaşım olarak reddedildi. “Ne kadar sürerse sürsün” ifadesi Ukrayna’nın egemenliğinin ihlal edildiği gerçeğine ve tüm olumsuzluklarına rağmen Rusya’nın ilerlemesini önlemenin daha az maliyetli olduğu varsayımına dayanıyordu.

 

Sonuç olarak bağımsız bir Ukrayna, Orta ve Doğu Avrupa ile Balkanlar'daki müttefik topraklarını Rusya'ya karşı korur. Kiev’in Moskova’nın stratejik yörüngesine girmesi halinde, Baltık Denizi'nden Karadeniz’e kadar uzanan tüm kıta sahası oyuna dahil olacak ve NATO'nun kaynaklarına büyük bir talep yaratacaktır. Başka bir deyişle, bağımsız bir Ukrayna, Rusya’yı çevrelemenin maliyet etkin bir yoludur. Bu nedenle “ne kadar sürerse sürsün” politikası nihai olarak Ukrayna'yı Rusya'ya kaptırmamakla ilgilidir.

 

Bu nedenle, Ukrayna’ya gerektiği kadar destek verilmesi kavramsal olarak yanlış mı, yoksa destekçilerin askeri harcamalar ve savunma sanayi üretiminde yeterince ciddi olmamalarından mı kaynaklanıyor, belirsizdir. Ancak bu, Kiev’in Moskova’yı geride bırakabilmesi için destekçilerinin askeri harcamalar ve savunma sanayi üretiminde ciddi olması gerektiği anlamına gelir.

 

Sonuçta ABD'nin net bir taahhüdü olmadan, “ne kadar sürerse sürsün” stratejisi kaybedilecek bir bahis gibi görünüyor.

 

Ukrayna’nın Avrupalı destekçileri bu gerçeği kabul etmeli ve strateji değiştirmelidir. Trump, ilerlemeye kararlıysa bir barış anlaşmasının gerçekleşmesini engelleyemezler. Bu durumda Avrupa, yaşayabilecekleri bir anlaşmanın zeminini şekillendirmeye odaklanmalıdır

 

Kaynak: War on the Rocks

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.



DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.