Rusya ve Ukrayna arasındaki krizin başlangıcı itibariyle Türkiye, uyguladığı mekik diplomasisi ile ön plana çıktı. Son olarak, tahıl krizindeki rolü ve Karadeniz’de oluşturulan tahıl koridoru anlaşmasındaki arabuluculuğu, Türkiye’nin bölgesel ve küresel rolünün genişleyeceğini kanıtlıyor.
DEVLETLER ERDOĞAN’IN YAKINLIĞINI ARIYOR
Henrik Meyer, IPS’deki yazısında Türkiye’nin uluslararası arenada aranan bir partner olduğuna işaret ediyor:
“Yıllardır Türkiye Cumhurbaşkanının tavırlarından rahatsız olan Batılı gözlemciler bunu kabul etmeseler de Recep Tayyip Erdoğan şu anda uluslararası arenada birbiri ardına prestijli başarılarının keyfini çıkarıyor. Yılın başında birçok devlet başkanı Erdoğan’ın davranışlarından dolayı hala ondan çekiniyordu. Şimdi ise, devlet ve hükümet başkanları hem siyasi hem de coğrafi olarak onun yakınlığını arıyor. Rus saldırısının başlamasından sonra bakanlar düzeyindeki ilk Rus-Ukrayna görüşmesi Antalya’da gerçekleşti. Daha sonra savaşan taraflar arasında İstanbul’da müzakereler gerçekleştirildi.”
ERDOĞAN ÖNEMLİ TAVİZLER KAZANDI
Türkiye'nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi krizlerde konumlandıkları pozisyon ile yükselişe geçtiğini ifade eden Meyer, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyelik sürecinde elde ettiği tavizlerin ve tahıl krizindeki yapıcı rolün öneminin de altını çiziyor.
TÜRKİYE SAHNEYE DAMGA VURDU
Türkiye'nin başarısının bir tesadüften ibaret olmadığını ifade eden Meyer, bunu "uluslararası güç dengelerindeki tektonik değişimlerin bir sonucu" olarak tanımlıyor. Meyer, Türkiye'nin siyasi krizlerde bir ortak olarak öneminin günden güne artacağına dikkat çekiyor ve ekliyor;
"Türkiye, bölgedeki tüm ilgili aktörlerle temas halinde olan, düzeni koruyabilen ve köprüler kurabilen bölgesel bir güç olarak bulunmaktadır. Türkiye’yi değişen dünya düzeninde bir ortak olarak tanımak, şu anda geçmişte yaşanan tüm diğer sorunlardan daha önemlidir.”
SOMUT BİR POLİTİK ZAFER PEŞİNDE
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha çok somut bir politik hedef için aylardır uğraştığını belirten Meyer, “Türkiye, PKK bağlantılı YPG milisleriyle savaşmak için kuzey Suriye’de geniş çaplı bir operasyon yapılması gerektiğini ifade ediyor. Bu operasyonun Kürt ayrılıkçılarla savaşmanın yanı sıra aynı zamanda Türkiye’deki önemli sayıda Suriyeli mültecinin geri gönderilmesi ve Türkiye kontrolünde bir sınır şeridinin oluşturulması gibi önemli sonuçlara hizmet etmesi bekleniyor” ifadeleriyle bu hedefin amacını tanımlıyor.
YAKINDAN İZLEMEK ZORUNDA KALACAKLAR
İran ve Rusya arasında gerçekleştirilen görüşmelerin bu kapsamdaki önemine işaret eden Meyer, Türkiye’nin bu görüşmelerden tam olarak istediğini elde edemediğinin ancak bunun başka sonuçlar doğuracağının altını çiziyor ve ekliyor;
“Deneyimler gösteriyor ki Türkiye Cumhurbaşkanını asla küçümsememek gerekiyor. Türkiye’yi oldukça zeki bir şekilde NATO’nun ‘melez ortak ülkesi’ olarak konumlandırdı – aynı zamanda bir müttefik ve neredeyse tamamen bağımsız bir dış politika izliyor. Bu pozisyon Erdoğan’a önümüzdeki aylarda kullanacağı manevra için önemli bir alan sağlıyor. Suriye, Kıbrıs, Yunanistan veya Ermenistan: Türkiye’nin komşuları Erdoğan’ın Tahran’daki toplantıdan ne gibi dersler çıkardığını yakından izlemek zorunda kalacaklar.”