Yazar: Muhammad Jamil
Çeviri: M. Hulusi Cengiz
Bütün bir yıl, Orta Doğu ülkelerinin ihaneti ve sessizliği ile geçti; normalleşmiş devletler, imajlarını korumak için bazı anlamsız kınamalar dışında sessiz kaldılar ve hiç umursamadılar. Aksine, Siyonist varlığın yasadışı ve ahlaksız misyonunu tamamlamasına destek olmak için her türlü aracı kullandılar.
Bu iddia doğrultusunda, işgal devletinin suçlarını desteklemek için her türlü aracı kullandıkları, ona her türlü ölümcül silahı sağladıkları, üslerini ve savaş gemilerini işgali korumak için kullandıkları, İsrail rejimiyle istihbarat ve hava fotoğrafları paylaştıkları bir yıl oldu. Ayrıca, bu imha savaşında kullanılmak üzere çeşitli destekler verdiler.
Bu kanlı yılda, BM Güvenlik Konseyi, işgale karşı katliamları durdurmaya zorlayan tek bir karar bile çıkaramadı. ABD'nin vetosuyla dişsiz kalan sözde dünya polis gücü, anlamdan yoksun konuşmaların yapıldığı bir platforma dönüştü. Bu yıl boyunca Genel Kurul, Güvenlik Konseyi'nin alamadığı türden tedbirleri almak üzere Barış için Birlik kararı kapsamında birçok oturum düzenledi. Ancak Genel Kurul kararlarının bağlayıcılığı olmadığından, Filistin-İsrail konusunda on yıllardır alınan diğer kararlar gibi bu kararlar da uygulanmadı.
Uluslararası Adalet Divanı'nın "olası soykırım" ilan ettiği bu yıl boyunca, Divan'ın kararları İsrail işgal devleti tarafından görmezden gelindi. Ukrayna'da olduğu gibi, ateşkes için herhangi bir hukuki karar alınmadı.
İsrail'in Filistinlilere yönelik katliamları, yıkımları ve yerlerinden etmeleri hız kesmeden devam etti.
Bu yıl içinde, işgal altındaki Filistin topraklarında katliamların genişlemesiyle birlikte, UAD tarafından İsrail'in Filistin'i işgalinin hukuka aykırı olduğunu ilan eden bir danışma görüşü yayınlandı. Bunu, Genel Kurul'un işgalin 12 ay içinde sona erdirilmesi yönündeki kararı izledi. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde başsavcı, ön yargılama dairesinden İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant için tutuklama emri çıkarmasını talep etti.
Aradan aylar geçmesine rağmen bu kararlar hala çıkarılmadı. Yine, Rusya'nın Ukrayna'yı işgali üzerine başlatılan yasal işlemle olan tezat şaşırtıcıdır. Bu soykırım yılı boyunca, Batı medyası İsrail'in anlatısını bire bir takip etti; apartheid devletini kurban olarak göstermek için yalanlar ve yanlış bilgiler yaydı, suçlarını akladı ve Gazze Şeridi'ndeki masum sivillerin öldürülmesi, yıkılması, yerinden edilmesi ve açlıktan ölmesinin boyutlarını örtbas etti.
İsrail propagandası ve olayların Siyonist anlatısı en üst düzeydeydi. İşgal devletinin işlediği zulümler ve Filistinlilerin çektiği acılar bu anlatı tarafından boğulurken, bir İsrailli yaralandığında ya da silah sesleri duyup panik atak geçirdiğinde bu haber manşetlere taşındı.
Demokrasiyi zorlayan ülkelerin ikiyüzlülüğü ortaya çıkmıştır: İsrail'in kendini savunma hakkı vardır (aslında askeri işgali altında yaşayan insanlara karşı böyle bir hak iddia edemez); Filistinlilerin ise hiçbir hakkı yoktur.
İsrail, uluslararası hukuku hiçe sayarak komşularını işgal edebilir ve bombalayabilir; işgale karşı direnmek için uluslararası hukuktan doğan meşru haklarını kullanan Filistinliler ise "terörist" olarak adlandırılır. İsrail, Arap-Semit Filistinlileri öldürebilir; işgal devletinin bu tür cinayetlerini kınayanlar "anti-Semitist" olmakla suçlanır.
Batı, Filistinlilere karşı kullanılmak üzere İsrail'e silah ve mühimmat sağlayabilir; soykırımdaki bu suç ortaklığına karşı çıkan ve Filistinlilerle dayanışma içinde olanlar "nefret söylemi" nedeniyle işlerinden atılma, tutuklanma ve gözdağı ile karşı karşıya kalırlar. Savunulamaz olanı savunma telaşındaki Batı'nın bu ikiyüzlülüğünün hiçbir mantığı yoktur.
Dolayısıyla, geçtiğimiz on iki ay boyunca gördüklerimiz aslında iki zıt yıldı: uluslararası sessizlik, siyasi korkaklık, hainler ve suçlu işgal devletine verilen destekle utanç yılı; sabırları, kararlılıkları ve cesaretleriyle karanlığa ışık tutan Gazze Şeridi'ndeki Filistinliler için ise gurur yılı.
Filistinliler dünyayı utandırdılar. Söyleyebileceğimiz tek şey, tarihin her şeyi kaydettiğidir. Ve Filistinlilerin tarihin doğru tarafında yer aldığından emin olabiliriz.
Kaynak: Middle East Monitor
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.