Yazar: Anatol Lıeven

Çeviri: M. Hulusi Cengiz

Bir ay sonra, Kiev'in Rusya'yı işgali ibreyi değiştirmezken, Moskova diğer cephelerde kazanımlar elde etti

Yasal ve ahlaki açıdan haklı olsa da saldırı temel hedeflerinde başarısız oldu ve Ukrayna'nın savaş alanındaki konumuna ciddi zarar verme riski taşıyor. ABD'li bir analist, bu saldırıyı, parlak bir taktiksel hamle olmasına rağmen Konfederasyon'un Kuzey Virginia Ordusu'nu felç eden kayıplara yol açan Gettysburg Savaşı'na benzetiyor.

Ukrayna'nın saldırısı önemli bir Rus nüfus ya da ulaşım merkezini ele geçiremedi.

 Putin'i zor duruma düşürdü, ancak iktidarını sarsacak somut bir kanıt bulunmuyor. Genel anlamda Ukrayna halkının moralini yükseltmiş olabilir; ancak doğu Ukrayna'dan gelen Batılı raporlar, oradaki Ukrayna birliklerinin moralinin bu saldırıdan etkilenmediğini açıkça ortaya koyuyor.

Cephedeki durumlarına odaklanmış olan bu birlikler, Ukrayna'nın en iyi askerlerinden bazılarının Kursk saldırısına yönlendirilmesi ve yeni askerlerin yetersiz eğitimli ve düşük motivasyonlu olması nedeniyle zor bir süreç yaşıyor.

 Ukrayna Genel Komutanı General Alexander Syrsky, "Kursk yönündeki taarruzun amaçlarından biri, düşmanın önemli kuvvetlerini diğer cephelerden, özellikle de Pokrovsk ve Kurakhove yönlerinden uzaklaştırmaktı" dedi.

Ancak tam tersi gerçekleşmiş görünüyor, bu da hem Başkan Zelenskiy'nin hem de Ukrayna yüksek komutanlığının askerler ve halk tarafından yoğun eleştirilmesine yol açıyor.

Rus ordusu, Ukrayna'nın kilit lojistik merkezi Pokrovsk'a doğru hızla ilerliyor. Bir Ukraynalı savunmacının sözleriyle: "Donbas'taki durum uzun süredir 'zor ama kontrol altında' olarak tanımlanıyordu. Ancak şimdi kontrol kaybedilmiş görünüyor. Donbas'taki cephemiz şu an çökme aşamasında."

Pokrovsk düşerse ya da düştüğünde, Rusya Donbas'ın güneyinin büyük kısmını kontrol altına alacak ve Donetsk'in kuzeyinde kalan Ukrayna mevzilerine ya da güney cephesinin tamamına saldırabilecek. Ukrayna'nın Batı'dan aldığı askeri yardımlara rağmen Rusya'yı ezici bir yenilgiye uğratması ve kaybedilen toprakları geri alması artık mümkün görünmüyor.

Ukrayna ordusu çökme riskiyle karşı karşıya, bu da Batı'da doğrudan müdahale çağrılarına yol açabilir.

Rusya'nın nükleer doktrininde yaptığı değişiklik de bu olasılığı engellemeye yönelik bir hamle gibi görünüyor.

Rusya'nın mevcut nükleer doktrini, nükleer silahların, Rusya'ya yönelik bir nükleer saldırıya veya "devletin varlığını tehdit eden" bir konvansiyonel saldırıya yanıt olarak kullanılacağını belirtiyor. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergei Ryabkov'un ifadesiyle:

"Nükleer doktrine bir düzeltme yapılmasına yönelik açık bir niyet var ve bu, Batılı düşmanlarımızın özel askeri operasyonla ilgili tırmandırma rotasıyla bağlantılı olayların incelenmesi ve analiz edilmesine dayanıyor."

NATO'nun Ukrayna'ya doğrudan müdahalesi, Rusya'yı yenilgiye uğratırsa, bu Rusya'nın varlığını tehdit edebilir ve ülkenin parçalanmasına neden olabilir. Böyle bir durumda Rusya'nın nükleer silahlara başvurabileceği konusunda şüphe yok.

Ryabkov'un açıklamaları aynı zamanda ABD ve NATO'yu, Ukrayna'nın NATO tarafından sağlanan uzun menzilli füzeleri ve F-16 savaş uçaklarını Rusya'nın derinliklerindeki hedefleri vurmak için kullanmasına izin vermekten caydırmayı amaçlıyor.

 Bu tür saldırılar, Rusya'nın nükleer misillemesine yol açmasa bile, Rusya'nın Avrupa altyapısına sabotaj düzenlemesi muhtemel.

Küçük çaplı sabotaj operasyonları zaten başlamış olabilir, ancak bu tür eylemler geniş çaplı bir kampanyaya dönüşürse, Batı'nın sert tepkileriyle karşılaşarak felaketle sonuçlanan bir tırmanma döngüsüne neden olabilir. Ruslar, Ukrayna'nın NATO'yu savaşa çekmek için böyle bir tırmanmayı teşvik etmeye çalıştığını düşünüyor.

Ukrayna'nın NATO füzeleriyle Moskova'ya saldırmasının sonuçları belirsiz ve tehlikeli olabilir.

Geçtiğimiz yılki başarısız saldırının ardından Biden yönetimi, Ukrayna'nın tam bir zafer kazanma umudunu terk etmiş ve Ukrayna'nın müzakere masasında güçlü olmasını hedefleyen bir destek stratejisine yönelmiştir. Son aylarda Ukrayna hükümeti de bu pozisyona doğru kaymaya başlamıştır.

Batılı uzmanlar, Ukrayna'nın kaybettiği toprakları askeri zaferle geri almasının mümkün olmadığını kabul ediyor. Ancak bu, Ukrayna ve Batı'nın Rusya'yı müzakere masasına çekmek için gerçekçi bir öneri sunmasına yol açmamıştır.

Kanıtlar, askeri pozisyonunu güçlendirenin Ukrayna değil Rusya olduğunu gösteriyor. Kursk saldırısı gibi hamlelerin bu durumu değiştireceği şüphelidir. Almanya ve Fransa gibi Avrupa ülkelerinin Ukrayna'ya yardım konusunda tereddütleri artarken, ABD'nin desteği kritik hale geliyor. Ancak, zaman Ukrayna'nın lehine değil gibi görünüyor.

Rusya da bu süreçte yıpranıyor. Ordu büyük kayıplar vermiş, Karadeniz Filosu felç olmuştur. Rusya'nın büyük şehirleri ele geçirecek gücü kalmamış durumda ve Putin, daha fazla asker toplamadan savaşı sürdüremeyecek gibi görünüyor.

Sonuç olarak, Rus halkının çoğunluğunun barışı tercih etme olasılığı artıyor. Ancak bu, hem Ukrayna'nın hem de Batı'nın umduğundan çok daha sınırlı bir barış anlamına gelebilir.

Kaynak: Responsible Statecraft

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.