Yazar: Avesta Afshari Mehr
Çeviri: M. Huluusi Cengiz
İran Cumhurbaşkanı Masoud Pezeshkian'ın 17 Ocak'ta Moskova'ya yapacağı resmi ziyaret sırasında resmiyet kazanacak olan Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması, iki ülke arasında gelişen ittifakta önemli bir adıma işaret ediyor. Her iki ülkenin de ortak zorluklarla yüzleşmeyi hedeflediği bu ortaklık, özellikle savunma, ticaret ve enerji alanlarında geniş kapsamlı etkilere sahip olacak.
Ulaşım, enerji sektörü, savunma ve bölgesel güvenlik gibi kilit iş birliği alanları, bu tarihi anlaşmanın merkezinde yer alacak. Tahran ve Moskova arasındaki ilişki, sadece ekonomik alışverişin ötesine geçerek bölgesel istikrar ve Batı etkisine karşı ortak çıkarlarını yansıtan kapsamlı bir stratejik ortaklığa dönüşmüş durumda.
Hem İran hem de Rusya için ekonomik manzara, enerji ihracatına olan ortak bağımlılıkları ve Batı'nın uluslararası yaptırımları altında yaşadıkları deneyimlerle şekillenmiştir. İki ülke arasındaki artan uyum, bu zorlukların üstesinden gelmek ve ekonomik büyüme için yeni yollar açmak adına oldukça eşsiz bir fırsat yaratmıştır.
Bu ortaklığın temel direklerinden biri olan Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru, İran, Rusya ve diğer bazı bölgesel ve uluslararası ortaklar arasındaki ticareti kolaylaştıracak hayati bir altyapı projesidir.
Ulaşım ağlarına yapılan bu stratejik yatırım, Moskova ve Tahran'ın ticari ilişkileri geliştirme ve gelecek yıllarda karşılıklı fayda sağlama niyetini açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca bu hamle, Batı yaptırımlarına etkili bir şekilde karşı koymayı hedeflemektedir.
Taşımacılığın yanı sıra enerji de İran-Rusya ortaklığının merkezinde yer almaya devam etmektedir. Yaptırımların Batı pazarlarına erişimlerini kısıtlaması, her iki ülkeyi de enerji sektörlerini güçlendirmek için alternatif yollar aramaya yöneltti. Geniş petrol ve doğal gaz rezervlerine sahip olan Rusya, arama, sondaj ve altyapıyı destekleyerek İran'ın enerji endüstrisinin gelişimine katkıda bulunmuştur.
Yeni anlaşmanın bir parçası olarak bazı Rus şirketlerinin İran'ın enerji sektörüne büyük yatırımlar yapması ve bu yatırımların sektörün modernleşmesine ve kapasitesinin artmasına yardımcı olması bekleniyor. İranlı yetkililer, özellikle Asya'da artan enerji talebi bağlamında, bu yatırımların geleceği konusunda iyimser olduklarını ifade ettiler.
Petrol ve gazın ötesinde, iki ülke Asya'da -özellikle Hindistan'da- yeni pazarlar elde ederek ekonomilerini çeşitlendirmek için iş birliği yapıyor. Ayrıca Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) içinde daha fazla entegrasyonu teşvik ederek Batı pazarlarına olan bağımlılıklarını azaltmayı hedefliyorlar. İran'ın stratejik konumu, onu Avrupa ile Orta Asya arasında ve Çin ile Hindistan'a kadar uzanan mallar için bir geçiş güzergahı haline getirmiştir.
İran-Rusya ortaklığının bir diğer belirleyici özelliği de askeri iş birliğidir.
Rusya ve İran, özellikle insansız hava araçları gibi ileri askeri teknolojilerde birbirlerinin en önemli silah tedarikçileri haline geldi.
Tahran'ın, Rusya'nın Tataristan Cumhuriyeti'nde üretilen insansız hava araçlarını tedarik etmesi, her iki tarafı da mali ve askerî açıdan önemli ölçüde güçlendirdi. Sonuç olarak İran, kendisini Batı'nın askeri müdahaleleri de dahil olmak üzere Orta Doğu'daki tehditlere karşı koyabilecek bölgesel bir güç olarak konumlandırdı ve ABD'nin, İran'ın bölgede jeopolitik nüfuz kazanma kabiliyetini sınırlama çabalarını azalttı.
İran ve Rusya arasındaki askeri ve savunma iş birliğinin daha da ilerlemesi son derece endişe verici bir durumdur. İran'ın, Rusya'ya gelişmiş Shahed-136 insansız hava araçları (Rusya'da “Geran-2” olarak da bilinir) tedarik etmesi ve bunların üretimini kolaylaştırması için yapılan son anlaşma, Rusya'yı Ukrayna şehirlerini terörize etmek için güçlü bir araçla donattı.
Moskova'nın düşük maliyetli, yüksek verimli insansız hava araçlarına olan bağımlılığı, yüksek kaliteli bileşenlere erişimi zorlaştıran Batı yaptırımlarıyla birleştiğinde, Rusya'nın bu insansız hava araçlarını Ukrayna'da, muhtemelen Doğu Avrupa'nın diğer bölgelerinde ve potansiyel olarak daha uzaklarda kullanımını artırmasına neden olacaktır.
Ukrayna, Rusya'da Shahed İHA'larının bulunduğu depoları yaktığını iddia etse de bunun İran'ın bu tür İHA'ları istikrarlı bir şekilde üretmesini ve İran-Rusya ittifakının büyümesini engellemesi pek olası değildir.
Ancak derinleşen iş birliği vaadine rağmen İran-Rusya ilişkisinin zorlukları da yok değildir. Her iki taraftaki iç siyasi farklılıklar, yaptırımların ve savaşın neden olduğu ekonomik zorluklar ve uzun vadeli jeopolitik gündemlerdeki farklılıklar bu ortaklığın tam potansiyeline ulaşmasının önünde engeller yaratmıştır. Örneğin, Rusya'nın Batılı güçlerle, özellikle de ABD ile dengeleyici bir rol oynaması, tarihsel olarak, özellikle Moskova ve Washington arasındaki yakınlaşma dönemlerinde İran ile gerginliklere neden olmuştur.
Geçmişte iki ülke arasındaki ilişkiler, Rusya'nın İran'a karşı Birleşmiş Milletler yaptırımlarını desteklediği Dimitri Medvedev'in başkanlığı gibi siyasi değişim anlarında soğumuştu. Ayrıca Rusya'nın S-300 füze savunma sistemini İran'a teslim etmemesi, Putin 2015'te anlaşmayı tamamlayana kadar Tahran ile ilişkileri germişti. Bu tarihi gerilimler, her iki hükümetin de böyle bir ortaklığın ne kadar başarılı olacağı konusunda neden temkinli olduklarına dair çok sayıda örnek sunuyor.
Ayrıca her iki ülke de ortaklıklarının uzun vadede sürdürülebilirliğini engelleyebilecek ekonomik zorluklarla karşı karşıya. Ekonomik yaptırımlar Rusya'nın enerji rezervlerinden tam olarak faydalanma kabiliyetini etkilerken, İran'ın enerji ihracatına olan bağımlılığı ekonomisini küresel petrol fiyatlarındaki dalgalanmalara karşı savunmasız bırakmıştır.
Ayrıca İran %35'lik enflasyon oranıyla sürekli olarak hiperenflasyonla karşı karşıya kalmakta ve bu da ülkenin ekonomik gücünü geliştirme kabiliyetini sekteye uğratmaktadır. Bu zorluklar, her iki ülkenin de mevcut kırılganlıkları daha da kötüleştirmekten kaçınmak için ekonomik ve diplomatik politikalarını dikkatli bir şekilde yönlendirmelerini gerektiriyor.
Geleceğe bakıldığında, İran ve Rusya arasındaki askeri ortaklığın, karşılıklı terörle mücadele çabalarına, bölgesel istikrarın sağlanmasına ve silah ticareti konusunda daha fazla iş birliğine vurgu yaparak güçlenmesi muhtemeldir.
Bu durum, her iki ülkenin güvenliğini ve Orta Doğu ve ötesinde jeopolitik etki yaratma kabiliyetlerini desteklemede önemli bir rol oynayacaktır. Ancak ilişkinin geleceği, ABD, Rusya ve Çin arasında gelişen güç dinamikleri de dahil olmak üzere daha geniş uluslararası eğilimlere karşı savunmasızdır.
İttifaklarının başarısının anahtarı, nihayetinde farklı ve çoğu zaman zıt önceliklerini dengelemek, iç ve dış engellerin üstesinden gelmek ve uzun vadeli stratejik hedeflere odaklanmak olacaktır.
Kaynak: The Moscow Times
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.