SLOGANLAŞAN TOPLUM: SOSYAL MEDYA CEPHELERİ VE PROPAGANDA

System.Web.UI.WebControls.Label / SLOGANLAŞAN TOPLUM: SOSYAL MEDYA CEPHELERİ VE PROPAGANDA / SLOGANLAŞAN TOPLUM: SOSYAL MEDYA CEPHELERİ VE PROPAGANDA / hamaset.com.tr

25 Şubat 2021 Perşembe

1901 Görüntüleme

SİYASET

SLOGANLAŞAN TOPLUM: SOSYAL MEDYA CEPHELERİ VE PROPAGANDA / hamaset.com.tr

Devletlerin savaş ilan etmeksizin hasım kuvvetlere yönelik gerçekleştirdikleri faaliyetler günümüzde pek çok isim ile anılmaktadır. Bu metinde Dördüncü Nesil Savaş olarak adlandıracağımız modern çatışmanın karakterize edilen aşamasını ise vekalet savaşları oluşturmaktadır. Devletlerin çıkar çatışması yaşadığı devletlere karşı yürütebileceği bir savaş türü olan vekalet savaşları, -bize çok tanıdık gelecek şekilde- muhalif grupları desteklemek, yabancı savaşçıları bölgeye göndermek, terör örgütlerine örtülü ödenek sağlamak, dışarıdan fonlanan STK’lar ile toplumun sinir uçlarına dokunmak gibi pek çok seçeneği kapsayan bir örtük savaş türüdür. Türkiye, sınır dışında ve sınır içinde vekalet savaşları ile en çok karşı karşıya kalan ülke olması sebebiyle bu savaşın toplumsal uçurumlar açmayı amaçlayan diğer kolu ile de o kadar yüzleşmektedir: medya ve propaganda.

Yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü kuvvet olarak anılan medya; modern dünyada sosyal medya ekseninde faaliyet yürütmektedir. Küresel bir köy olarak da tanımlanabilecek olan modern toplum; sosyal medya ekseninde hayatını kurup kurguluyor, oradaki haberler ekseninde ideoloji geliştiriyor, slogan üretiyor ve buna sonuna kadar inanıyor. Asparagas haberin, asparagas olmaktan çıktığı ve artık kitlelerin inandığı bir slogan halini aldığı durumlar çok kısa zaman içerisinde gerçekleşiyor.

RÜZGARI FIRTINAYA DÖNÜŞTÜREN ETKEN

Hâlihazırda rüzgarı fırtınaya çeviren medyanın sosyal medya halini almasıyla birlikte her rüzgar, olası bir kasırga ihtimalini taşır hale geldi. Asparagas olaylar yaratıp, bu olayları sosyal medya aracılığıyla destekleyip binlerce insanın dilinde slogana dönüştürmek için ise birkaç denklemi sağlamak yeterli. Sabri Ülgener’in, “Belki de tarihin hiçbir döneminde görülmediği kadar baş döndürücü bir slogan yarışmasının tam içindeyiz” dediği noktada artık toplum, içi boşaltılmış kavramların peşinde kendini bir ideolojiye sahip konuma koymak için elinden geleni yapıyor. Kim bilir bu belki de günümüz toplumunda insanların çoğunun kişisel olarak da arayış içerisinde olduğu ‘ait olma’ durumu ile de bağlantılı olabilir.

Türkiye’yi destabilize (istikrarsızlaştırma) etme çabalarının günden güne arttığı uluslararası arenada Türk medyası, oldukça zayıf bir durumda. Burada kastettiğimiz milli duygu ve hedeflere sahip bir eksende yayın yapan kuruluşlar, yoksa diğerlerinin hali hazırda uluslararası basında oldukça sevildiğini görmekteyiz. Ancak Türk medyasında kurumsal olarak yaşanan boşluğun sosyal medya aracılığıyla doldurulması da istenmeyen sonuçlar doğuruyor. İçi dolu olmayan düşünce kalıplarını üzerine giymiş insanların, -özellikle de genç kitlenin-, sesin ve üslubun ayarı olmaksızın kendisini ifade etmesi, başkalarına duyurması ve beraberinde etkilemesinin toplumu kritik de sayılabilecek bir yozlaşmaya sürüklediği de aşikar.

Herhangi bir fikir çatışmasının toplumsal bir mesele haline gelmesi, örtük hareketlerin yaygınlaştırılması ve yozlaştırılması durumu, Türk toplumuna tanıdık gelen bir durum. Bizim ülkemizde sokağa inildiğinde ülke lehine hiçbir sonuç elde edilemez. Zira savaşta ve barışta, mutlulukta ve kederde, coşku ve öfkede bizim kadar kitlesel hareket etmeye meyilli bir başka toplum varsa eğer, şüphesiz ki onlarda da durum böyle seyreder. Bu sebeple kitle psikolojisinin medya aracılığıyla propaganda faaliyetleri ile örtük hedeflere yönlendirilmesi de hiç zor olmuyor.

Bu duruma yakın zamanda bir örnek verilebilir: Boğaziçi meselesi. Her ne kadar sular durulmuş olsa da Boğaziçi olayında, asparagas bir haberin sosyal medyada yaygınlık kazanması üzerinden slogan üretilmesi, tesadüf değildir. “Aşağı bakmayacağız” demek sorun değil, bunu söylenmeyen bir ifadeden türetmek sorun. Hayali olaylara hayali tepkiler veriyoruz, bu olaylara o kadar inanıyoruz ki tartışma programlarının demirbaşı olmuş insanlar ekranda uzun uzun tartışıyor, hakaretler ve bağrışmalar havada uçuşuyor. İşte bu sorun. Dış destekli sosyal medya ve kuruluşların ülkemizin sinir uçlarına müdahale etme çabasını göz ardı edersek, küçümsersek, sorun.

Malcolm X, bu konuda medyanın gücüne değinerek; “Eğer dikkatli olmazsanız gazeteler mazlumlardan nefret etmenizi, zalimleri ise çok sevmenizi sağlar” demesinin nedeni de hiç şüphesiz ki bu toplumsal infial durumunun olasılığıydı. Bir zamanın gazeteleri şimdinin Twitter, İnstagram ve Clubhouse’u idi. Slogan çağı başlayalı çok oldu, ancak kitleye aktarılan mesajın sembolik anlamının bu derece önemli olduğu günümüz Türkiye’sinde sloganlar arasına sıkışıp kalmış bir toplum görmek eminim ki herkesin aklına farklı sorular getiriyor.

SOSYAL MEDYA CEPHELERİ KURULUYOR

ABD başta olmak üzere batılı devletler ekseninde geliştirilen sosyal medya ve beraberindeki sosyal medya cepheleri, diğer devletler tarafından tehdit olarak görülmekteydi. Sosyal medya cephesinde devletlerin örtülü veya açık propaganda faaliyetleri yürütmesi de dijital mücadele ve müdahale çağını başlattı. Asimetrik savaş stratejileri kapsamında gerçekleştirilen bu gibi faaliyetler süreklilik arz etse de patlama noktası Rusya’nın 2016 ABD seçimlerine müdahalesi meselesiydi. Toplumda endişe ve panik yaratma, demokratik seçimlere olan güveni zedeleme amacıyla hayata geçirilen Rus stratejisi, ordunun artık bilgi savaşlarında rol alacağının resmi bir kanıtı oldu. Zira iddialar üzerine Rus Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun bilişim savaşları için orduda bir birimin bulunduğunu ifade etmesi de artık kurumsal bir askeri istihdam gerçekleştiğini de ortaya koymaktaydı.

Tüm bu bilgiler ışığında bakıldığında, Türkiye’nin sosyal medya açısından daha agresif bir savunma tutumu geliştirmesi gerektiği ortadadır. Her ne kadar yerli sosyal medya aplikasyonlarının üretildiği de görülse de bunun henüz yaygınlaşmadığı da üzücü bir gerçek. Sosyal medyanın kitlesel hareket kabiliyetinin demokratik seçimleri etkileme ihtimalinin yüksek olduğu düşüncesinin temeli de oldukça sağlam. Türkiye’nin önündeki hedefleri gerçekleştirebilmesinin önündeki en büyük engellerden biri de sosyal medyadaki fevri ve kontrolsüz güç ile bunun millileştirilememesi olduğundan şüphesiz ki bu konuya daha fazla önem göstermemiz gerekiyor.



Yazara Ait Diğer Yazılar

DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.