AVRUPA'NIN AVRUPA DIŞI SEÇİMLERİ

System.Web.UI.WebControls.Label / AVRUPA'NIN AVRUPA DIŞI SEÇİMLERİ / AVRUPA'NIN AVRUPA DIŞI SEÇİMLERİ / hamaset.com.tr

18 Mayıs 2024 Cumartesi

125 Görüntüleme

SİYASET
Çeviren:Haber Merkezi |

Aslında AB liderlerinin başkan adaylarını seçerken uymaları gereken tek koşul, yeni Parlamento'daki yeni siyasi çoğunluğu yansıtan AB seçimlerinin sonuçlarını "dikkate almak".

AVRUPA

Yazar: Alberto Alemanno

Çeviri: M. Hulusi Cengiz

Avrupa Birliği üye ülkeleri ekonomi politikası ve iklim değişikliği gibi konularda iş birliği yaparken, AB belirgin bir siyasi kimlikten yoksundur. AB liderleri Avrupalı seçmenlere karşı sorumlu tutulmadıkça, yaklaşan Avrupa Parlamentosu seçimlerinin Pan-Avrupa politika tartışmaları için ulus ötesi bir alan yaratması pek mümkün görünmüyor.

Geçtiğimiz ayın sonlarında Avrupa Komisyonu başkanlığı için adaylar arasında yapılan ilk tartışma, Avrupalıların haziran ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılmaları için ikna edici bir neden sunamadı. Bunun yerine, bloğun siyasi sistemi hakkında bazı uygunsuz ve utanç verici gerçekleri ortaya çıkardı.

Öncelikle, bu seçimlerin Avrupa'ya özgü hiçbir yanı yok. Avrupa Birliği genelindeki seçmenler oylarını farklı tarihlerde kullanacak: Hollanda vatandaşları 6 Haziran'da; İrlandalılar 7 Haziran'da; Çekler, Slovaklar, Letonyalılar ve Maltalılar 8 Haziran'da; geri kalanlar ise 9 Haziran'da oy kullanacak. Ayrıca, Avusturya, Belçika ve Almanya'da 16, Yunanistan'da 17 ve geri kalan AB üye ülkelerinde 18 olarak belirlenen oy kullanma yaşı ile farklı seçim yasaları uygulanmaktadır.

Dahası, AB'de Avrupa çapında bir siyasi parti sistemi bulunmamaktadır. Bunun yerine seçmenler oylarını Avrupa partilerinden ziyade ulusal partiler tarafından seçilen adaylar için kullanmaktadır. AB seçimlerine katılan ulusal partilerin çoğu merkez sağ Avrupa Halk Partisi (EPP), Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı (S&D) veya Kimlik ve Demokrasi (ID) gibi Avrupa siyasi partilerine bağlı olsa da bu partiler ortalama seçmen için nispeten silik ve yabancı kalmaktadır.

Aslında ulusal partilerin mevcut Avrupa partilerinden herhangi birine katılmaları gerekmiyor ve katıldıklarında bile ulusal oy pusulalarında AB üyeliklerini nadiren vurguluyorlar. Sonuç olarak, bu "Avrupa partileri" birden fazla üye ülkeden partilerin oluşturduğu gevşek parlamento dışı koalisyonlardır. Örneğin pek çok Alman seçmen, Hıristiyan Demokrat Birliği'ne (CDU) oy verdiklerinde dolaylı olarak Fransa'nın Les Republicains, İtalya'nın Forza Italia ve Polonya'nın Civic Platform'unu da desteklediklerinin farkında değildir. Benzer şekilde kaç İtalyan, Başbakan Giorgia Meloni'nin İtalya'nın Kardeşleri partisine oy vererek aynı zamanda Polonya'nın Hukuk ve Adalet (PiS) partisini ve İspanya'nın Vox'unu AB düzeyinde desteklediğini biliyor?

Bu yapısal sorun, Pan-Avrupa kamuoyunun eksikliği ile daha da derinleşmektedir. Üye devletler ekonomi politikası, iklim değişikliği ve güvenlik gibi sürekli genişleyen bir listede iş birliği yapsalar da Avrupalılar AB'deki gelişmelerle ilgili bilgileri öncelikle yerel kaynaklardan almaktadır. Kısmen ulusal politikacıların AB'yi günah keçisi ilan ederek suçu başka yöne çekme eğiliminde olmaları nedeniyle bu haberler doğası gereği önyargılı, sıklıkla yanlış bilgilendirici ve genellikle yanıltıcıdır. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, çoğu AP üyesi adayı kampanyalarında Avrupa meselelerinden ziyade ulusal meselelere odaklanmaktadır.

Sonuç olarak AB, pan-Avrupa politika tartışmaları için gerçek anlamda ulus ötesi bir alanı teşvik edebilecek siyasi bir ortamdan yoksundur. Bu tür alanlar hem AB kurumları içinde hem de dışında var olmalı ve vatandaşların Avrupalılar olarak ortak çıkarlarını etkileyen karar alma süreçlerini anlamalarını, etkilemelerini ve bu süreçlere katılmalarını sağlamalıdır.

Basitçe ifade etmek gerekirse, AB'nin ortak bir siyasi kimliğe şiddetle ihtiyacı var. Eski İtalya Başbakanları Enrico Letta ve Mario Draghi'nin de yakın zamanda belirttiği gibi, böyle bir kimliğin yokluğu AB'nin savunma, göç ve çevre sorunlarını ele almasını zorlaştırmaktadır.

Maastricht'te düzenlenen ve mevcut Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile onun yerine geçmek için yarışan önde gelen adayların katıldığı son tartışma bu yapısal kusurların altını çizdi. Von der Leyen'in göreve gelmesinden bu yana kamuya açık ilk sorgulaması olmasına rağmen, tartışma AB seçmenlerinin ilgisini çekmeyi başaramadı ve sadece 15,000 kadar izleyicinin dikkatini çekti.

Tartışma aynı zamanda Von der Leyen de dahil olmak üzere Komisyon başkanlığına aday olan bu isimlerin nihayetinde seçilemeyebileceğini de gösterdi. Zira Komisyon başkanının seçilmesi için önce adayı belirleyen 27 AB liderinin, ardından da Avrupa Parlamentosu'nun 705 (yakında 720 olacak) üyesinin ikili çoğunluğu gerekiyor.

Dahası, başkanlığın otomatik olarak en çok oyu alan partinin adayına geçip geçmeyeceği konusunda başlıca Avrupa partileri arasında bir fikir birliği de yok. Bu durum 2014'te EPP'nin adayı Jean-Claude Juncker için geçerliydi, ancak 2019'da Von der Leyen'in AB liderleri tarafından, yine EPP'den seçimleri kazanan Manfred Weber'e tercih edilmesiyle böyle olmadı.

Aslında AB liderlerinin başkan adaylarını seçerken uymaları gereken tek koşul, yeni Parlamento'daki yeni siyasi çoğunluğu yansıtan AB seçimlerinin sonuçlarını "dikkate almak". Eğer Avrupalı liderler seçmen desteğinden yoksun bir Komisyon başkanı atamaya çalışırlarsa, Parlamento bu kurala uymalı ve onların seçimini reddetmelidir.

Böyle bir senaryo, daha önce benzeri görülmemiş olsa da AB liderlerini kararlarından sorumlu tutacak ve ortalama AB seçmenine oylarının önemli olduğunu gösterecektir. Ayrıca, diğer tüm parlamenter sistemlerde olduğu gibi, bir sonraki Avrupa yönetiminin siyasi yönünün seçmenler tarafından belirlenmesini sağlayacaktır. Nihayetinde, sadece seçilmiş yasama organına karşı sorumlu olan vatandaş güdümlü bir AB, bloğun mevcut ve gelecekteki birçok zorluğuyla başa çıkma kapasitesine ve yetkisine sahip olabilir.

Kaynak: www.project-syndicate.org

Alberto Alemanno: HEC Paris'te AB Hukuku Profesörü olan Alberto Alemanno, Viyana'daki İnsan Bilimleri Enstitüsü'nde Avrupa'nın Gelecekleri Üyesidir.

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.



DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.