GRÖNLAND İÇİN ÜÇÜNCÜ BİR SEÇENEK VAR

System.Web.UI.WebControls.Label / GRÖNLAND İÇİN ÜÇÜNCÜ BİR SEÇENEK VAR / GRÖNLAND İÇİN ÜÇÜNCÜ BİR SEÇENEK VAR / hamaset.com.tr

11 Şubat 2025 Salı

Çeviren:Haber Merkezi |

Eğer Danimarkalılar Grönland'ı satmak istemez ve yerel halk da 51. devleti kurmaya sıcak bakmazsa, Başkan Donald Trump’ın önünde üçüncü bir seçenek bulunuyor.

GRÖNLAND İÇİN ÜÇÜNCÜ BİR SEÇENEK VAR / hamaset.com.tr

Yazar: Tristan Justice

Çeviri: M. Hulusi Cengiz

Başkan Donald Trump, Grönland’ı Amerikan kontrolü altına alabilir ya da alamayabilir. Ancak Kuzey Kutbu’ndaki devletçiği dönüştüren jeopolitik değişimler göz önüne alındığında, hâlâ bazı seçeneklere sahip.

Grönland Başbakanı, Trump’ın adayı ilhak etme yollarını değerlendirirken, yarı özerk Danimarka topraklarında 11 Mart’ta erken seçim yapılacağını duyurdu. Beyaz Saray’ın yenilenen satın alma ilgisi ışığında, en önemli konunun Grönland’ın bağımsız bir devlet olarak statüsü olacağı açıkça görülüyor.

Başbakan Mute Egede, Reuters tarafından bildirilen sosyal medya paylaşımında, “Ciddi bir dönemin ortasındayız. Ülkemizde daha önce hiç yaşamadığımız bir dönemden geçiyoruz” diye yazdı. “İç bölünmenin zamanı değil.”

Trump, ikinci kez göreve gelmesine sadece haftalar kala, Grönland’a yönelik 150 yılı aşkın süredir devam eden Amerikan ilgisini yeniden alevlendirdi. Aralık ayında seçilmiş başkan, Batı Yarımküre’de Amerikan etkisini artırmaya yönelik bir adım olarak, Monroe Doktrini’nin 21. yüzyıl versiyonunu ön izlemeye başladı.

Trump, Danimarka büyükelçisini atarken yaptığı açıklamada, “Amerika Birleşik Devletleri, ulusal güvenlik ve dünya çapında özgürlük amaçları doğrultusunda Grönland’ın mülkiyetinin ve kontrolünün mutlak bir gereklilik olduğunu düşünmektedir” ifadelerini kullandı.

Grönland yalnızca Kuzey Kutbu ulaşımının bağlantı noktasında yer almakla kalmıyor, aynı zamanda sanayi devriminin bir sonraki aşamasında rekabet edebilmek için kritik madenlere de ev sahipliği yapıyor. Ancak, Trump’ın planlarının önünde büyük engeller bulunuyor. Kopenhag, adanın yabancı bir güç tarafından yönetilmesine karşı çıkarken, Grönland halkı da tam bağımsızlık istemesiyle dikkat çekiyor.

 

Adanın yaklaşık 55.000 kişilik nüfusu, en son 2008 yılında yapılan referandumda, %75 oranında tam bağımsızlıktan biraz daha düşük bir özerklik lehine oy kullandı.

 

Grönlandlılar, kendilerini ayrı bir halk olarak ilan etti ve resmi dil olarak Danca yerine Grönlandcayı kabul etti. Ayrıca, petrol gelirlerinden daha fazla pay almak, kendi kolluk kuvvetlerini, hukuk sistemlerini ve sahil güvenliklerini yönetmek gibi haklar kazandılar.

Geçtiğimiz yılın şubat ayında Grönland hükümeti, 2024-2033 Dış, Güvenlik ve Savunma Politikası çerçevesinde, ülkenin nihai hedefinin tam bağımsızlık olduğunu resmen duyurdu. Amerikan Dış Politika Konseyi’nde kıdemli araştırmacı olan ve Trump döneminde Ulusal Güvenlik Konseyi’nin eski özel kalem müdürü olarak görev yapan Alexander Gray, geçtiğimiz Kasım ayında The Wall Street Journal’da, Grönland’ın bağımsız olmasının ABD güvenliği için neden “ciddi bir endişe” oluşturduğunu özetledi.

 

Gray, “Rusya ve Çin, Kuzey Kutbu’ndaki statükoyu tehdit ediyor” diye yazdı.

Moskova, Grönland’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi de dahil olmak üzere Kuzey Buz Denizi’nin önemli bir kısmında hak iddia ediyor. Rus araştırma gemileri Grönland’ın sularına girerken, Rusya Kuzey Kutbu’ndaki askeri üslerini ve güçlü buzkıran filosunu genişletiyor.

Çin ise kendisini “Kuzey Kutbu’na yakın bir devlet” ilan etti ve Pekin’in ekonomik ve siyasi etkisini artırmak amacıyla “Kutup İpek Yolu” adını verdiği bir nakliye ağı oluşturdu. Aynı zamanda kendi buzkıran filosunu da inşa ediyor.

Çin’in, kritik öneme sahip bölgelere etkisini dayatma konusunda köklü bir geçmişi var. The Federalist’e verdiği bir röportajda Gray, Trump’ın Grönland’a yönelik ilgisini, “karşılık vermemiz gereken gerçek bir güvenlik tehdidi” olarak nitelendirdi.

Gray, “Grönland, yabancı bir düşman tarafından işgal edilirse Kuzey Amerika için her zaman potansiyel bir tehdit olmuştur” diyerek, Çin ve Rusya’nın dünyanın en az nüfuslu adalarından birini fiilen ele geçirmeye istekli olduğunu belirtti. Ancak Gray, Grönland’ın Danimarka’dan ayrılmasının kaçınılmaz olduğunu düşünüyor. Bu yalnızca bir “ne zaman” meselesi değil, aynı zamanda “Grönlandlıları gelecekte kimin beklediği” sorusu.

“Grönlandlıları kimin beklemesini istersiniz?” diye soran Gray, “Washington mu, Moskova mı, Pekin mi?” şeklinde ekledi.

Gray, Kasım seçimlerinden haftalar sonra The Wall Street Journal’da Trump’a adayı “satın almasını” tavsiye etti. Ancak Danimarka, Grönland’ın satılık olduğu fikrini şiddetle reddetti. Ocak ayında Financial Times, Trump ile Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen arasında “ateşli” bir telefon görüşmesi yapıldığını bildirdi.

Yaklaşık bir saat süren görüşme, Grönland liderinin Cumhuriyetçi Beyaz Saray ile müzakere etmeye istekli olduğunun sinyalini vermesinin ardından gerçekleşti.

Financial Times, “Görüşme hakkında bilgi sahibi olan beş mevcut ve eski üst düzey Avrupalı yetkili, görüşmenin çok kötü geçtiğini söyledi” diye yazdı. “Yetkililer, Danimarka başbakanının adanın satılık olmadığı yönündeki yorumlarının ardından, askeri üsler ve madenlerin işletilmesi konusunda daha fazla iş birliği teklif etmesine rağmen, Trump’ın agresif ve çatışmacı bir tutum sergilediğini belirtti.”

Danimarka hükümeti, yaklaşık iki hafta sonra Arktik savunma harcamalarında 2 milyar dolardan fazla bir artış yaptığını açıkladı. Ancak Gray, Danimarka’nın ek güvenlik taahhütlerinin, Amerika’nın uzun vadeli çıkarlarını garanti altına almak için yeterli olmadığını vurguladı.

“Bu, daha temel bir çıkar meselesi” diyen Gray, Başkan Trump’a toprak kazanımı veya eyalet olmaktan farklı bir seçenek sundu.

Trump için birinci seçenek, ABD’nin ek borçlanma riskini almasıdır. Ancak ikinci seçenek, Guam, Washington D.C. ve Amerikan Samoası gibi diğer özel statülü bölgeler için Pandora’nın kutusunu açma riskini doğuruyor.

Ocak ayında yapılan bir ankete göre, Grönland halkının yalnızca %6’sı adanın ABD’ye bağlanmasını destekliyor. Ancak anket 500’den az kişiyle yapıldı ve seçim sonuçlarını yansıtmıyor.

Danirmarkalılar Grönland’ı satmaz ve yerel halk da ABD’ye katılmak istemezse, Trump Serbest Ortaklık Anlaşması (COFA) adlı bir anlaşmayı değerlendirebilir.

 

COFA, ABD’nin belirli ülkelerle yaptığı karşılıklı anlaşmalardır.

Bu anlaşmalar, ABD’ye özel bölgesel erişim sağlarken, ev sahibi ülkeye ekonomik destek ve güvenlik garantileri sunar. ABD şu anda Marshall Adaları, Mikronezya ve Palau ile COFA anlaşmaları yapmıştır.

Gray, Trump’ın Grönland’ın geleceğini Washington’un uzun vadeli güvenlik çıkarları çerçevesinde ele aldığını belirtti.

Trump, geçen ay Danimarka başbakanı ile yaptığı gergin görüşmenin ardından, “Bence insanlar bizimle olmak istiyor” dedi. “Danimarka’nın bu konudaki iddiası nedir bilmiyorum, ancak özgür dünyanın korunması için bunu engellemeleri dostça bir davranış olmaz.”

Kaynak: The Federalist 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.



DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.