Yazar: Carl Deconinck
Çeviri: M. Hulusi Cengiz
Araştırma Enstitüsü'nün yaptığı açıklamaya göre, Alman ekonomisi 2024'te yüzde 0,2 ve 2023'te yüzde 0,3 küçüldükten sonra 2025'te de yüzde 0,1 küçülecek. Araştırmacılar, Federal Almanya Cumhuriyeti tarihinde bu kadar uzun bir durgunluk yaşanmadığını belirtirken 2026 yılında yüzde 0,9'luk hafif bir büyüme beklediklerini de ifade ettiler.
Handelsblatt baş ekonomisti Bert Rürup, “Alman ekonomisi savaş sonrası tarihinin en büyük krizini yaşıyor. Pandemi, enerji krizi ve enflasyon Almanları ortalama olarak daha da yoksullaştırdı” dedi. Büyüme potansiyelinin yüzde 0,5 gibi mütevazı bir orana gerilediğini belirten Rürup, “Ekonomi güçlü bir yaşlanma hamlesinin başlangıcında olduğu için yakın bir iyileşme görünmüyor” diye ekledi.
Tüketici harcamaları, ekonominin tek dayanağı olarak kalmaya devam etti ancak keskin tezatlar dikkat çekiyor. Özel tüketimin, 2025'in sonlarında ancak salgın öncesi 2019 seviyelerini aşacağı tahmin edilirken kamu harcamalarının aynı dönemde yaklaşık yüzde 12 oranında genişlemesi bekleniyor.
HRI, inovasyon ve büyümenin kritik bir itici gücü olan brüt sabit sermaye yatırımlarında da devam eden bir düşüş öngörüyor ve 2026 seviyelerinin 2016 sonundaki seviyelere denk geleceği tahmin ediliyor.
Enflasyon görünümü de başka bir zorluk olarak öne çıkıyor. HRI, 2025 ve 2026 yıllarında enflasyon oranlarının yüzde 2'nin üzerinde kalacağını öngörerek Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB) bir ikilemle karşı karşıya olduğunu belirtti. AMB, faiz oranlarını düşürerek genel durgun ekonomiyi canlandırma ihtiyacı ile kalıcı enflasyonla mücadele etmek için daha yüksek oranları sürdürme gerekliliği arasında sıkışmış durumda.
Alman ekonomisi, 21. yüzyılın başında yaşadığı önceki rekor gerilemeyi iki yıl içinde aşmış ve 2005'ten 2008 sonundaki küresel mali krize kadar güçlü bir büyüme kaydetmişti. Rürup, “Hükümet, Federal Meclis seçimlerinden önce bir ekonomik teşvik programıyla seçmenlerden puan toplamak istese bile, bunu yapacak mali gücü yok” dedi.
Raporda, devam eden makroekonomik durgunluğun özel sektördeki işverenlerin ücret artışlarını dar sınırlar içinde tutmaya çalışmasına yol açacağı belirtiliyor. 2024'ün ikinci çeyreğinde reel ücretlerin hâlâ 2017 baharındaki seviyelerde olması, ortalama Almanların daha da fakirleştiği anlamına geliyor.
Enerji piyasası da özel bir sorun olarak öne çıkıyor.
Almanya, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelip nükleer santrallerini kapattığı için kendi ihtiyaçlarını yalnızca koşullar elverişli olduğunda karşılayabiliyor. Bu durum, elektrik fiyatlarının düşük olduğu zamanlarda Almanya'nın ihracat yapabileceği; ancak kış aylarında, yüksek fiyatlarla enerji ithal etmesi gerektiği anlamına geliyor.
Krefeld'deki Siempelkamp dökümhanesinin genel müdürü Dirk Howe, 16 Aralık'ta Handelsblatt gazetesine verdiği demeçte, fiyat artışları nedeniyle üretimi yüzde 30 oranında azaltmak, bir vardiyayı kesmek ve çalışanları eve göndermek zorunda kaldıklarını söyledi. “Mevcut elektrik sistemimiz bizi verimsiz çalışmaya zorluyor. Bu tam bir çılgınlık” diyen Howe, “acil önlemler” gerektiğini vurguladı.
Alman Sanayi ve Ticaret Odası'nın 2024 sonbaharında şirketlerle yaptığı anketler, Almanya'da yerleşik firmaların üçte birinin inovasyon harcamalarını kısmayı planladığını gösterdi. Girişimcilerin yalnızca yüzde 26'sı durumlarını iyi olarak değerlendirirken yüzde 25'i olumsuz bir değerlendirmede bulundu.
Alman Otomotiv Endüstrisi Birliği Başkanı Hildegard Müller, geçtiğimiz günlerde otomotiv sektöründeki her dört işten birinin önümüzdeki on yıl içinde risk altında olacağını belirtti.
Kaynak: Brussels Signal
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.