YEMENLİ HUSİLERDEN AMERİKAN ORDUSUNA DERS

System.Web.UI.WebControls.Label / YEMENLİ HUSİLERDEN AMERİKAN ORDUSUNA DERS / YEMENLİ HUSİLERDEN AMERİKAN ORDUSUNA DERS / hamaset.com.tr

14 Kasım 2024 Perşembe

140 Görüntüleme

MERCEK
Çeviren:Haber Merkezi |

ABD Ordusu, Yemen'deki Husi militanlarının kıyı savunma taktiklerinden ders çıkarmalıdır. Savaşın doğası sürekli değişirken, Husilerin Kızıldeniz'deki gemicilik hatlarına yönelik saldırıları askeri tarihin dikkat çekici örneklerinden biri haline geldi.

YEMENLİ HUSİLERDEN AMERİKAN ORDUSUNA DERS / hamaset.com.tr

Yazar: Andrew Rolander

Çeviri: M. Hulusi Cengiz

 

Bir Kara Kuvveti Deniz Savaşında Nasıl Mücadele Edebilir?

 

Bu değişim, uzun menzilli hassas füzeler ve kıyıdan otonom drone kullanımıyla deniz kontrolünü ve deniz inkarını sağlama çabalarını içeriyor. Husiler, Kızıldeniz kıyısındaki deniz yollarının kontrolünü ele geçirmek için gemisavar balistik füzeler, seyir füzeleri ve tek yönlü saldırı dronlarından oluşan etkili bir kombinasyon kullanıyor. Şu ana kadar en az 30 ticari gemiye zarar verdiler, ikisini batırdılar ve çok sayıda denizciyi öldürdüler ya da alıkoydular.

 

ABD Ordusu, Çin gibi bir düşmana karşı tartışmalı bir kıyı ortamında benzer kabiliyetler geliştirmeyi hedeflemelidir. Teknik ve taktiksel olarak bu yönde bazı adımlar atılıyor ancak ordunun büyük bir savaşta, özellikle Batı Pasifik'te, bu stratejiyi tamamen benimsemesi gerekiyor. Ağır kara birlikleri muhtemelen çatışmaların ilk safhasında bölgede bulunamayacaktır.

 

ABD ordusu, bu süreçte bazı mevcut çalışmalardan faydalanabilir.

 

 Örneğin, ABD Donanması'nın, gemilerin geniş bir alana yayılarak birlikte hareket ettiği Dağıtılmış Deniz Operasyonları (DMO) konseptinden ilham alabilir. Bu sistem, Çin gibi, ABD ve müttefik varlıklarını uzak mesafeden tespit edip izleyebilen ve çeşitli silah sistemleriyle saldırabilen bir düşmana karşı savaşa uyumlu bir strateji sunar.

 

Ordunun Hassas Vuruş Füzeleri (PrSM) ve donanmanın SM-6 ve Tomahawk füzeleri gibi silahları kullanmayı amaçlayan Typhon ya da Stratejik Orta Menzilli Atışlar (SMRF) programı, Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) tarafından drone teknolojisi üzerine yapılan araştırmalar gibi projelerle desteklenmelidir.

 

Batı Pasifik'te bir deniz savaşında, kara kuvvetleri muhtemelen uzak ada üslerinde faaliyet göstermek ve Husilerin Yemen'in iç bölgelerinden yaptığı gibi kıyıdan gemilere saldırmak zorunda kalacaktır. Gelecek savaşlarda bu tür bir coğrafi dağılım hayati önem taşıyacaktır.

 

SMRF programı, kıyı tabanlı deniz kontrol operasyonlarına uyarlanmış durumda. Ordunun, PrSM ve SM-6 gibi silah sistemlerini siber, elektromanyetik savaş ve hassas vuruşlar için entegre eden yeni Çok Alanlı Görev Gücü (MDTF) de bu operasyonları destekleyecektir.

 

Ordu, DMO konseptini SMRF donanımlı MDTF'lere uygulamalı ve Japonya'dan Endonezya'ya kadar Çin'i çevreleyen Birinci Ada Zinciri’nin ötesindeki üslerde bu birlikleri konuşlandırmalıdır. Bu ileri yerleşimler, Çin ordusunu aynı anda birçok operasyonel zorlukla karşı karşıya bırakarak entegre caydırıcılığı artıracaktır.

 

Aynı anda birden fazla uzak hedefi takip etmeye zorlanacak Çin, Batı Pasifik'teki ateş bataryalarına karşı savunma yapmak zorunda kalacak. Bu bataryalar, bölgedeki yüksek değerli hedefleri vurabilecek kapasiteye ve menzile sahip olacak.

 

 

Husilerin tek yönlü saldırı dronlarını kullanması da önemli bir stratejik avantaj sağlıyor

 

 Pervaneli seyir füzesi gibi işlev gören bu ucuz ve çok sayıda drone, SM-2 ve SM-6 gibi pahalı önleyici savunma sistemlerine karşı ekonomik sürdürülebilirlik açısından önemli bir avantaj sunuyor. ABD Ordusu, DARPA'nın saldırgan insansız hava araçları üzerine yaptığı araştırmalar gibi projelerden faydalanarak benzer taktikler geliştirebilir. Bu çalışmalar, ABD'nin saldırgan deniz operasyonları ve deniz inkarına yönelik yaklaşımlarını güçlendirebilir.

 

ABD’nin bu stratejilere ek olarak, stratejik hava hareketliliğini kullanması da kara birliklerinin hızlı konuşlandırılması açısından avantaj sağlayacaktır. ABD Hava Kuvvetleri'nin C-130 Hercules gibi ağır kargo uçakları, farklı kara sistemlerinin adalara hızla konuşlandırılmasını sağlar ve ordunun deniz savaşına katılımını büyük ölçüde güçlendirir. ABD ve müttefik tatbikatları, HIMARS füze rampaları gibi sistemlerin hızlı bir şekilde yüklenip boşaltılmasını rutin hale getirmelidir.

 

Bu tür tatbikatlar ayrıca, ABD kuvvetleri ile müttefik ordular arasındaki iş birliğini artırarak çok daha etkili bir savunma mekanizması oluşturabilir. Özellikle Avustralya gibi yüksek kapasiteli ABD müttefikleri, ABD Ordusu ve ortak kuvvetlerin Batı Pasifik'te savaş stratejilerinin geliştirilmesinde kilit bir rol oynayabilir.

 

ABD Ordusu ve müttefik kuvvetler, Husilerin kıyıdan denizi kontrol etme ve deniz inkarını sağlama taktiklerinden öğrenip bu teknikleri hava hareketliliğiyle harmanlarsa, savaş alanında stratejik bir avantaj sağlayabilir.

 

Her ne kadar Husiler ideal bir öğretmen olarak görülmese de onların operasyonları kıyı tabanlı deniz kontrolünün ne kadar etkili olabileceğini göstermiştir. ABD Ordusu, müttefikleri ve ortakları, bu yeni taktikleri ve silah sistemlerini savaş alanına adapte edebilirlerse, gelecekteki çatışmalarda güçlü bir pozisyona sahip olabilirler.

 

Kaynak: The Strategist

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.



DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.