SINIRLARI ÇİZEN KADIN GERTRUDE BELL

System.Web.UI.WebControls.Label / SINIRLARI ÇİZEN KADIN GERTRUDE BELL / SINIRLARI ÇİZEN KADIN GERTRUDE BELL / hamaset.com.tr

1 Ocak 1900 Pazartesi

182 Görüntüleme

KÜLTÜR
Yunus Özdemir | Türkiye

Prof. Dr. Taha Niyazi Karaca, ilk defa başvurulan arşivler ve keşfedilen belgeler ışığında daha önce birçok yönü irdelenmemiş Gertrude Bell’in bambaşka bir portresini ortaya çıkarıyor.

SINIRLARI ÇİZEN KADIN GERTRUDE BELL / hamaset.com.tr

Çöl ve Tohum: Arapların Kaderi

Toplumun istekleri ve beklentilerine karşı uyum ve çatışma her bireyin hayatının bazı dönemlerinde yaşanmıştır. İrade ve istekler bireyi yönlendiren güçlü hislerdir. Bu hisler hayat istikametinde kendi değerlerimizi çizerler. Şahsımıza ve topluma karşı uyum ve çatışma haline götüren bu hisler; kişilik oluştururken birer hayat kimliğini kazandırır. Bazı insanların kişilikleri ve hayat kimlikleri enerjilerin kaynakları ve yoğunluklarını nereden almışlar, nasıl kazanmışlar? Onları şekillendiren enerji kaynakları herkesle ortak olan ile sadece kendilerinde olan noktalar nelerdir?

Erciyes Üniversitesi Yakınçağ Tarihi Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak başlayan Taha Niyazi Karaca; Büyük Oyun, Türk-İngiliz İlişkileri ve Mehmet Akif Paşa’nın Anıları ve bazı kitapları yanında “Sınırları Çizen Kadın: İngiliz Casus Gertrude Bell” kitaplarını yazmıştır. İki devletin sahada üstünlük mücadelesi, masada diplomatik mücadelesiyle devam eder. Böylece iki devlet arası ilişkilerde çağın şartları ve bakış açısıyla şekillenir. 19. yüzyıla geldiğimizde Batılı devletlerin Doğulu devler üzerine kurmuş olduğu üstünlüklerden bir tanesi de ‘sınırları çıkarına göre değiştirme politikası’ olmuştur. Bu politika çerçevesinde ‘ajanlık ofisleri’ aktif çalışmalar yürütmüştür. Bunun bir örneği de 19. yüzyılda İngiltere ile Osmanlı üzerinde olup Arap Coğrafyasını değiştirmek olmuştur. Bu yönüyle İngiliz kadın seyyah ve casus Gertrude Lowthian Margaret Bell (1868-1926); Arap coğrafyasına gönül bağlamış, yorulmadan en uç bölgelere giderek “Çöl Kraliçesi” namını kazanmış birdir. Gertrude Bell; fars şiirini keşfederek Müslüman kültürüyle tanışıklığı başlayarak ve coğrafyasına yoğun ilgi göstererek halkın yaşayışıyla bir bütün olmuş ve arkeolojik çalışmalarından diplomatik görevlere girerek ajanlık vasfını elde etmeyi başarmıştır.

1889’da 21 yaşındayken Gertrude Bell, ilk kez İstanbul’u ziyaret ederken; 1892’de bir yıllığına İran'a gitti. Babasıyla Cezayir’e, İtalya’ya ve Berlin’i gezerken; 1898’de Brezilya, Amerika, Japonya ve Fransa gezileri yaptı ama gönlü hep İran’daydı ve Farsçayı öğrenmeye çalışıyordu. Gertrude Bell, iki kez dünya turu gezisi yaptıktan sonra; 1899’da Kudüs ziyaretinden sonra Araplara ilgi duymaya başladı ve Ortadoğu coğrafyasını keşfetmeye karar verdi. Arkeolojik çalışmalarda bulunarak Arap coğrafyasını gezerek Arap kültürüne ve sosyal yapılarını özel bir ilgi duydu. Bu durum yılların birikimiyle Avrupalı bir kadının Arapları iyi tanımasına ve onlara uyum sağlamasına zemin hazırladı. On sekiz yıllık Arap coğrafyasında gezgin ve kâşif olan Gertrude Bell; Araplarla yakın ilişki kurarken İngiliz Ortadoğu yönetimi içinde raporlar hazırlıyordu. İngilizlerin Ortadoğu yönetimi ve politikasının günümüze kadar gelen temelini atan İngiliz diplomatlardan biri de Gertrude Bell oldu.

Gertrude Bell, 1911’de 43 yaşında iken Karkamış’ta ilk kez Thomas Edward Lawrence ile tanıştı. Gertrude Bell, I. Dünya Savaşı öncesinde “İngiliz Gizli Servisi” elamanı değilken “Arap Büro”su kurulması ve I. Dünya Savaşı başlamasıyla önemli bir üyesi olacaktır.  İleriki zamanlarda Thomas Edward Lawrence’nin de akıl hocalığını yapacaktır.

I. Dünya Savaşı başlamaya yakın Gertrude Bell, kısa süreliğine İngiltere’ye gidip Arap ülkelerine geri döndü. I. Dünya Savaşı başlamasıyla Arapları savaş sonrasında kurulacak yeni bir dönemin temellerini İngiliz çıkarlarına uygun oluşmasını sağlamak için faaliyet gösteren Arap Bürosu’nda çalışmalarına başlamıştı. Buxton, Arthur, Garland, Goldie, Guillaume, Jacob, Joyce, Lawrence, Lloyd, Parker, Storrs, Wilson gibi Arap Bürosunun önemli isimleri yanında Gertrude Bell ise Suriye, Irak, İran ve Hicaz bölgelerini iyi tanıması ve uzmanlığı sebebiyle görevlendirmede bulunmuştu. I. Dünya Savaşı boyunca Arap kabileleri arasındaki ilişkileri, ittifakları, İngiliz Hükümetine sadakatleri ve görev işleyişini tüm bu gizli bilgilerin toplanma ve rapor edilmesi “Arap Bulletin” adıyla İngiliz Hükümetine gönderiliyordu. Bu sayede görev ve amaçlar belirlenip Arap Coğrafyasındaki savaşın gidişatı yönetilebiliyordu.

Hayatı çöllerde geçen ve onca yıllık tecrübeyle Gertrude Bell; Arap Büro ve İngiliz ordusunda aktif görevle katılan tek kadın olmuştu. Arap çöllerin derinliklerine gidilmeyen yerlere giden ve kabilelerle dostluk kuran Gertrude Bell; verdiği bilgilerle diplomatların ve askerlerin referans kaynağı olmuştu. Tüm bunların yanında Gertrude Bell, gönlünde sevdiği İngiliz asker Doughty-Wylie ile mektuplaşmayı sürdürüyor bu durum sevdiği adamı Çanakkale Savaşı’nda kaybedince sona erecekti.

I. Dünya Savaşı gidişatı İngiliz Hükümetinin istediği şekilde olmasıyla Gertrude Bell’in Arapların yeni düzende devlet sınırları ve liderleri belirleme çabaları artmıştı. İbn Suud, Muhammara Şeyhi, Kuveyt Şeyhi ile tanışan Gertrude Bell; Dünya savaşı sonrasında kurulacak yeni düzenin aktörleri tanıma imkanını elde etmişti. Bölgede İngiliz ve Fransız ortak politikalarıyla alındığı kararlar Sykes – Picot Antlaşması imzalanması yanında Lloyd George başkanlığında Arthur Balfour’un girişimleriyle Filistin’de Yahudi Devleti kurma girişimi olan “Balfour Deklarasyonu” gelişmeleri bu coğrafyaların kaderleri Paris Barış Konferansında görüşülecekti. Tüm bu süreç içinde Gertrude Bell, aktif görevde iken bilgi ve tecrübeleriyle gelişmeleri yönlendirme ve etkileme çabasında olacaktı. Böylece “Sınırları Çizen Kadın” vasfına sahip oldu.

Şerif Hüseyin’in oğlu Faysal, babası adına bulunduğu Paris Barış Konferansındaki görüşmelerde İngilizlerin çıkarlarına ters düşen “Arap Krallığı” kurulmasını inatla istiyordu. Buna karşılık Orta Doğu coğrafyasını ve halklarını gerçek anlamda iyi tanıyan Gertrude Bell, siyasetçileri bilgilendirmek göreviyle Paris Barış Konferansına çağrıldı. Burada Faysal’la tanıştı ve yakınlarıyla hasret giderme imkanına da kavuştu.

Tarihe “Kırk Haramiler” olarak geçen Churchill önderliğinde 1921 Kahire Konferansı toplandı. Nakib Abdurrahman el-Geylani, Seyyid Talib, Muhammara Şeyhi, İbn Suud, Aga Han ve Sultan II. Abdülhamid’in oğlu Mehmed Burhaneddin arasında olumlu olumsuz yönleri değerlendirilerek Irak kralının kim olacağı tartışıldı. Tüm bu kral adayları uygun görülmeyerek Irak’ın kralını Faysal olarak, seçtiler. Bu tarihten itibaren Irak sınırları içerisinde Faysal Krallığı kurulmuş, Gertrude Bell tüm bu olayları organize etmek için bir süreliğine Faysal’ın yanında bulunacaktı. Böylece “Irak’ın Taçsız Kraliçesi” olarak Faysal’ın hükümet kurması ve ülkeyi yönetmesinde yardımcı oluyordu.

Kabına sığmayan, enerjik, sürekli hareket halinde olan ve insanlarla çok kolay diyalog kurabilen Gertrude Bell; 1925’e kadar kaldığı Bağdat’ta önceden tanışmış olduğu Kinahan Cornwallis ile yakınlaşma fırsatı bulmuştu. Böylece Gertrude Bell’in hayatına ikinci bir erkek girmişti. Ancak Gertrude Bell, Cornwallis’e duyduğu aşk evliliğe dönüşmedi. Cornwallis, 1937 yılında başka bir kadınla evlenecekti. Gertrude Bell, İngiltere ziyaretinde babasının ekonomik sıkıntılarından haberdar oldu. Irak’a tekrar geri döndüğünde kardeşi Hugo'nun ölüm haberiyle sarsıldı ve yaşadığı üzüntülerinde ektisiyle akciğer hastalığı iyice arttı.1926’da hem fizikken hem de ruhen çökmüştü. 11 Temmuz 1926 tarihinde Gertrude Bell, bir avuç uyku ilacı alarak intihar etti.

İngiltere’nin Ortadoğu politikasında saha faaliyetlerinde bir ömür veren İngiliz kadın seyyah, arkeolog, casus Gertrude Bell; Arapların kaderini değiştiren McMahon-Şerif Hüseyin Mektupları, Sykes–Picot Antlaşması ve Balfour Deklarasyonu’nun yapı taşını oluşturan birkaç aktörden biriydi. Ortadoğu yaşantısı boyunca ailesi ve sevdiklerinden uzakta kalan Gertrude Bel; günlük ve mektuplar yazarak gözlem ve hislerini yazıya dönüştürmüştür. Bu kaynakları referans alarak Taha Niyazi Karaca; “Sınırları Çizen Kadın: İngiliz Casus Gertrude Bell” kitabını hazırlayarak nitelikli bir kaynak ortaya çıkartmıştır.

Kaynak: Taha Niyazi Karaca, Sınırları Çizen Kadın – İngiliz Casus Gertrude Bell, Kronik Yayınları, Gizli Teşkilat Serisi – 2, 3. Baskı Ekim 2019, 432 sayfa.

* Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.
 


Yazara Ait Diğer Yazılar

DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.