BENJAMİN NETANYAHU DURDURULMALIDIR!

System.Web.UI.WebControls.Label / BENJAMİN NETANYAHU DURDURULMALIDIR! / BENJAMİN NETANYAHU DURDURULMALIDIR! / hamaset.com.tr

26 Eylül 2024 Perşembe

153 Görüntüleme

MERCEK
Çeviren:Haber Merkezi |

Gerçek her zamankinden daha açık: İsrail liderinin iktidarda kalabilmek için bitmek bilmeyen savaşlara ihtiyacı var. Masum hayatlarınsa hiçbir önemi yok.

BENJAMİN NETANYAHU DURDURULMALIDIR! / hamaset.com.tr

Yazar: Simon Tisdall

Çeviri: M. Hulusi Cengiz

 

Netanyahu'nun ölümcül bombaları Lübnan'ı yeni bir Gazze'ye dönüştürecek. O şimdi alaşağı edilmeli…

 

Lübnan’da yaşanan dehşet, işlenen diğer suçlara eklenen bir başka vakadır. İngiltere, ABD, BM ve insan haklarını, sivillerin hayatını ve uluslararası hukuku önemsediğini iddia eden herkes, İsrail’in kontrolden çıkmış başbakanının bu yaptıklarını gerçekten görmezden mi gelecek? Bu şok edici ihtimal inanılır gibi değil.

 

Bu bağlamda Netanyahu, güney Lübnan’ı, hatta belki de tüm ülkeyi bir tür ikinci Gazze’ye dönüştürmeye hazırlanıyor. 7 Ekim’deki Hamas saldırılarından bu yana çoğu sivil olan 41.000’den fazla Gazzeli Filistinli hayatını kaybetti. Pazartesi günü Lübnan’da, aralarında çok sayıda çocuğun da bulunduğu yaklaşık 500 kişi İsrail güçleri tarafından öldürüldü. On binlerce insan evlerini terk etti. Bu adam görevden ayrılmadan önce kaç masum insan daha ölecek?

 

Netanyahu, bu son katliamın “güvenlik dengesini yeniden tesis etmek” için gerekli olduğunu iddia ediyor. Ancak asıl dengesiz olan Netanyahu’nun kendisi. Egemen bir ülkenin vatandaşı olan Güney Lübnan halkına bölgeyi tahliye etmelerini emrederek İsrail’in benzeri görülmemiş hava saldırılarının daha da yoğunlaşacağının sinyallerini verdi. Bu saldırıları askeri bir kara harekâtı takip edebilir.

 

Bu strateji 2006’da işe yaramadı, şimdi de yaramayacak. Netanyahu’nun “stratejisi” her zamanki gibi kendi kendini sabote ediyor. Pazartesi günü gerçekleştirilen 1.300 İsrail saldırısına rağmen Hizbullah, İsrail’e öncekinden daha fazla roket atıyor ve menzilini genişletiyor. Yerlerinden edilen İsrailliler, güvenli bir şekilde evlerine geri dönemiyor ki görünüşe göre bu stratejinin ilk amacı bu. Şiddet, daha fazla şiddeti doğurur. Güvenlik sağlamaz, sadece daha fazla nefret ve intikam yaratır.

 

Netanyahu her zamanki gibi karışık mesajlar veriyor. Kime inanmalı? Operasyonun genel amacının sınırlı olduğunu, Hizbullah’ı geri püskürtmek ve Litani Nehri’nin kuzeyine kadar olan bölgeden uzaklaştırmak olduğunu iddia ediyor. Lübnanlı sivilleri umursadığını söylüyor, tıpkı 7 Ekim’den bu yana Hamas tarafından rehin tutulan İsrailli rehineleri umursadığını söylediği gibi. Ancak o zamandan bu yana birçok rehine trajik bir şekilde hayatını kaybetti.

 

Gerçekte ise Hamas’ı yok etme hayalinde başarısız olan Netanyahu, Hizbullah’la çatışmayı tırmandırarak kasten ikinci bir cephe açıyor — tam da ABD’li diplomatların aylardır önlemeye çalıştığı şey. Geçen haftaki telsiz saldırıları ve kilit komutanlara yönelik suikastlar bu sürecin başlangıcıydı. Sonuç: yalnızca “sonsuza dek savaş” onu görevde ve iktidarda tutabilir.

 

Lübnan Başbakanı Necip Mikati’nin bu konuda hiç şüphesi yok: Netanyahu durdurulmalıdır. “İsrail’in Lübnan’a yönelik devam eden saldırganlığı tam anlamıyla bir imha savaşıdır,” dedi. BM Güvenlik Konseyi’ni, genel kurulu ve etkili ülkeleri bu katliamın yayılmasını önlemek için harekete geçmeye çağırdı.

 

Her yerde kırmızı alarm ışıkları yanıyor. BM’nin Lübnan’daki barış gücü, İsrail’in son dönemde gerçekleştirdiği en yoğun bombardıman kampanyasının ortasında “yıkıcı” bir bölgesel tırmanışın yaklaştığını söylüyor. İsrail’in saldırılarının “sadece uluslararası hukuku ihlal etmekle kalmayıp aynı zamanda savaş suçu anlamına gelebileceği” belirtildi.

 

İsrail’in temmuz ayında Tahran’da üst düzey bir Hamas liderine düzenlediği suikastın ardından tehditlerine rağmen İran, beklenmedik bir itidal sergiledi. Fakat İran, Netanyahu’yu daha geniş çaplı bir savaşı bilerek kışkırtmakla suçluyor. İran'ın yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, “İsrail her geçen gün daha fazla zulüm işliyor ve daha fazla insanı öldürüyor,” dedi. Ayrıca, “Bölgesel bir savaşın bir tarafı galip gelecek diye düşünüyorsak kendimizi kandırıyoruz,” diye ekledi.

 

Hizbullah ise başından beri net

 

Gazze’de bir ateşkes anlaşmasına varıldığında roket atmayı bırakacağını söylüyor, daha önce değil. Netanyahu’nun böyle bir anlaşmayı defalarca engellediği bildiriliyor. Ancak İsrail’in İngiltere Büyükelçisi, BBC’nin Today programında tüm meselenin kuzeydeki terör tehdidi olduğunu iddia ediyor. Kimin terörü, Tzipi Hotovely? Onların mı yoksa sizin mi? İsrail’in resmi inkârcılığı ve yanlış yönlendirmesi en tepeden gelen bir işaretle devam ediyor.

 

Haaretz yorumcusu Amos Harel, “Netanyahu’nun son konuşmaları ve üst düzey IDF yetkilileriyle yaptığı görüşmeler, aşırı sağdaki ortaklarının karşı çıktığı bir [ateşkes] anlaşmasına varmakla ilgilenmediğini gösteriyor,” diye yazdı. “Kendi kişisel kaderi rehinelerin kaderinden daha öncelikli. Her şeyini ya da neredeyse her şeyini... Hizbullah’a zarar verecek ve belki de Hamas’ı dolaylı olarak etkileyecek iddialı bir hamleye yatırmaya karar verdi.”

 

Netanyahu durdurulmalı. Ama bunu kim yapacak? Bu hafta BM’de yine bir planı olduğunu söyleyecek olan, ancak pratikte krizi umutsuzca yanlış yöneten ABD Başkanı Joe Biden değil. Orta Doğu’da çıkan bir yangının Kamala Harris’in ve Demokratların Kasım ayındaki seçim şansını zedelemesinden endişe ediyor. Peki neden müdahale etmiyor? Çünkü İsrail’e karşıymış gibi görünmekten daha fazla korkuyor.

 

Washington’un temkinli tutumu göz önüne alındığında, Keir Starmer hükümetinin anlamlı bir şey yapmasını beklemeyin — İngiltere’nin İsrail’e tüm silah ihracatını askıya almasını ya da Hotovely’yi kınamasını. Dışişleri Bakanı David Lammy, günümüz dünyasıyla başa çıkmak için “cesaret” ve “cüret” gerektiğini söylüyor. Lübnan’ın ağır bir bedel ödediğini göreceğimiz gibi, tüm Batı başkentlerinde eksik olan da tam olarak budur.

 

Peki ya mahkemeler?

 

Uluslararası hukuk Netanyahu liderliğindeki bu yağmayı durduracak mı? Beklentiniz yüksek olmasın. Uluslararası Ceza Mahkemesi yargıçları, başsavcının Mayıs ayında Gazze’de işlediği savaş suçları nedeniyle Netanyahu için çıkarmasını talep ettiği tutuklama kararını hâlâ vermiş değil. Bu uzun ve açıklanamayan gecikme şüphe uyandırıyor.

 

Peki ya BM’nin kendisi? Kırılan otoritesini yeniden tesis etmek için, İsrail’in Yahudi yerleşimcilerin ihlallerinin yaygın olduğu işgal altındaki toprakları boşaltmasını talep eden son kararı da dahil olmak üzere, göz ardı edilen sayısız Filistin kararını nihayet uygulamaktan daha iyi ne olabilir? Netanyahu’nun bu hafta BM genel kuruluna hitap etmesi planlanıyor.

 

BM, ona bir platform sunmak yerine Netanyahu’yu tesislerinden men etmelidir. Eğer gelirse, diplomatik dokunulmazlığı hiçe sayılmalı. NYPD ve FBI tarafından tutuklanmalı ve sınır dışı edilmeli ya da hakkında dava açılmalıdır. Netanyahu tehlikelidir ve şiddet içermeyen tüm yollarla durdurulmalıdır.

 

Kaynak: The Guardian

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.

 



DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.