Yazar: Mike Coté
Çeviri: M. Hulusi Cengiz
Grönland'ın satın alınması ve ilhakı diğerlerinden çok daha önemli.
Eleştirmenler bunu gereksiz bir dikkat dağıtma ve vergi mükelleflerinin paralarının boşa harcanması olarak nitelendiriyor, ancak son derece yanılıyorlar. Grönland'ı ilhak etmek mükemmel bir fikirdir. Ekonomimizi ve ulusal güvenliğimizi düşmanlarımıza karşı güçlendirmek için çok önemlidir ve Amerikan tarihinde uzun süredir emsali vardır.
Amerikalı liderler, 1867'den başlayarak ve ilk Trump yönetimi sırasında yeniden gündeme gelmeden önce 20. yüzyılda en az üç kez Grönland'ın satın alınmasını önermiştir. En ciddi şekilde 1946 yılında Harry Truman tarafından düşünülmüş ve 100 milyon dolarlık altın ve Alaska'daki petrol hakları karşılığında bölgeyi Danimarkalılardan satın almayı teklif etmiştir.
Satın alma o zaman gerçekleşseydi- ya da şimdi gerçekleşirse- bu, Danimarka'dan Amerika Birleşik Devletleri'ne bu şekilde müzakere edilmiş ilk toprak transferi olmayacaktı. Washington, Danimarka'ya ait Batı Hint Adaları'nı (bugünkü ABD Virgin Adaları) 1917 yılında Kopenhag'dan 25 milyon dolara satın almıştı.
İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana kalıcı yeni topraklar eklememiş olmamız, şimdi de eklemeyeceğimiz ya da eklemememiz gerektiği anlamına gelmez. Barışçıl genişleme Amerikan ahlakına aykırı değildir. Her ne kadar yakın geçmişte bu tür bir doğrudan büyümeye ihtiyaç duymamış olsak da bu şimdi buna ihtiyaç duymayacağımız anlamına gelmez. Sözde güvenilir bir müttefik olan İngiltere'nin, Diego Garcia'daki Amerikan hava üssüne ev sahipliği yapan Chagos Adaları üzerindeki egemenliğini Mauritius'a devretmesi ve böylece çok önemli bir askeri tesisi Çin etkisine maruz bırakması örneği öğreticidir.
Bir bölge fiilen ve hukuken Amerikan toprağı olmadığı sürece geleceği belirsiz kalacaktır.
Grönland gambitini eleştirenler, genellikle de ilericiler, bunu imparatorluk çağının bir kalıntısı olarak nitelendiriyor. Ancak ulusa olumlu bir şekilde entegre etmek amacıyla diplomatik bir müzakereyle yeni bir toprak satın almak 19. yüzyıl emperyalizmini anımsatmıyor.
Dünyanın en büyük adası olan Grönland, kutuplardaki buzulların erimesiyle birlikte özellikle Rusya için hızla önemli bir nakliye rotası haline gelen Kuzey Buz Denizi'nin kıyısında yer almaktadır. Kuzeybatı Geçidi ve Kuzey Denizi Rotaları maliyetleri önemli ölçüde azaltabilir. Bu da denizcilik endüstrisinin şimdiden benimsediği yeni bir gerçekliktir.
Ayrıca Grönland, askeri donanımdan temiz enerjiye kadar teknoloji uygulamaları için gerekli olan nadir toprak mineralleri bakımından dünyanın bilinen en büyük rezervlerinden birine sahiptir.
Ada ve çevresindeki sular, başta doğal gaz olmak üzere, kullanılmayan büyük fosil yakıt yataklarına da sahiptir. Bu doğal zenginliğin büyük bir kısmı buzun altında hapsolmuş durumda ya da başka bir şekilde erişilmesi zordur. Bu da Danimarka'nın kayıtsızlığından ziyade Amerikan yaratıcılığı ile çözülebilecek bir sorundur.
Grönland'ın ilhakı, ulusal güvenliğimiz için de muazzam bir nimet olacaktır. Özellikle de büyük güç rekabetleri Kuzey Kutbu'na yayılırken. Bu kutup bölgesi, Rusya ve Çin'in Kuzey Kutbu'ndaki varlıklarını ve yeteneklerini genişletmek için büyük yatırımlar yapmasıyla hızla önemli bir jeopolitik savaş alanı haline geliyor. Moskova, coğrafyası nedeniyle bölgeye uzun zamandır ilgi duyuyor.
Hepsi de NATO üyesi olan Norveç, İsveç, Finlandiya ve Kanada topraklarına son derece yakın olan uzak kuzey bölgelerini daha da askerileştirmeye başladı. Grönland, bize bu varlığa doğrudan bir karşılık, Kuzey Atlantik'te batmayan bir uçak gemisi verecektir. Grönland, İzlanda ve Birleşik Krallık arasında Kuzey Denizi'nden Atlantik Okyanusu'na erişimi kontrol eden bir dizi deniz geçidi olan ve stratejik açıdan hayati önem taşıyan GIUK Gap'ı oluşturan üç adadan birini temsil etmektedir.
Bu geçiş noktalarını kontrol etmek, Pasifik'teki Birinci Ada Zinciri'nin işleyişine benzer şekilde, karşıt bir kıta Avrupası gücüne (dünya savaşlarında Almanya, Soğuk Savaş ve sonrasında Rusya) karşı ilk savunma hattı olarak hizmet eder.

Grönland aynı zamanda füze savunması ve uzay çatışmaları için kilit bir stratejik konum teşkil etmektedir. Şu an itibariyle füze önleme ağımız tamamen Alaska ve Kaliforniya arasında bölünmüş olan Batı Kıyısı'na dayanmaktadır. Düşmanlarımıza karşı inandırıcı bir caydırıcı etkiye sahip olmak istiyorsak bu durumun düzeltilmesi gerekmektedir.
Grönland'a füze önleyicileri yerleştirmek, batı kıyısındaki sistemler için mükemmel bir tamamlayıcı olacaktır. Çünkü doğu kıyısına saldırılar için en muhtemel rota olan kuzey ve doğudan yaklaşan füzeleri kontrol edebilir. Grönland, uzak kuzey konumu nedeniyle, uzay geliştirme ve askerileştirmenin geleceği için de iyi bir konumdadır.
Halihazırda Grönland'da uzay gözetleme, erken uyarı sistemleri ve Kuzey Kutbu'na ve uzaya kuvvet projeksiyonu için önemli bir platform sağlayan Pituffik Uzay Üssü (eski adıyla Thule Hava Üssü) bulunmaktadır.
Bu fikir ciddi bir şekilde ortaya atıldığından beri Danimarkalılar, Arktik savunmalarını güçlendirmek için 2 milyar dolar yatırım yapma sözü verdiler. Bu çok faydalı ama yeterli değil. Birkaç yıl boyunca 2 milyar dolar Danimarkalılar için önemli, ancak Amerika'nın yıllık askeri bütçesiyle kıyaslandığında önemsiz. Kopenhag, Amerika'nın savunmak için çok daha uygun olduğu Grönland'a savunma dolarları aktarmak yerine, bu dolarları giderek daha kavgacı ve tehlikeli hale gelen Rusya'ya karşı Avrupa'nın savunmasını güçlendirmek için kullanmalıdır.
Grönland'ı satın almak açıkça Amerika'nın ulusal çıkarları kapsamındadır.
Hem Amerikalılar hem Grönlandlılar hem de Danimarkalılar için faydalı olacaktır. Sorun, anlaşmanın yapılmasıdır. Grönland'ı satın alma müzakereleri kolay olmayacaktır. Özellikle de hem Danimarkalılar hem de Grönlandlılar bir satışla ilgilenmediklerini iddia ettikleri için. Ancak doğru havuç ve sopa kombinasyonunun yanı sıra koordineli ve zorlayıcı bir ikna kampanyası yürütülürse bu mümkün olabilir.
Maliyetler, ilgili tüm taraflar için faydalarla karşılaştırıldığında minimum düzeydedir: Danimarkalılar, Grönlandlılar ve tabii ki Amerikalılar. Grönland'ın alınması, güçlü bir ulusal savunmayı destekleyecek ve Amerika'yı hem ekonomik hem de jeopolitik olarak 21. yüzyılın geri kalanına hâkim olacak güçlü bir konuma getirecektir. İklim değişikliğinin etkileriyle başa çıkmada önemli bir siper olacak ve ordumuzu anavatana daha da yakınlaştıracaktır. Bu, Washington'un bu kritik öneme sahip bölgeden mahrum kalmasını görmekten başka bir şey istemeyen düşmanlarımız dışında herkes için bir kazançtır.
Amerika'yı Yeniden Büyük Yapmak için Amerika'yı Yeniden Büyütmeliyiz. Grönland'ı satın almak mükemmel bir başlangıçtır.
Kaynak: Providence
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.